TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KEMAL AYDIN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/9050)
|
|
Karar Tarihi: 16/3/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Kemal AYDIN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, kadastro davasının makul sürede bitirilememesi
nedeniyle adil yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 21/2/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 24/7/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 5/1/2015 tarihinde, kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 3/2/2015 tarihli yazısında,
Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine
atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Mardin ili, Kızıltepe ilçesi, Büyükayrık köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında
31, 44 ve 54 parsel numaralı taşınmazlar başvurucunun murisi ve müşterekleri
adına tespit edilmiştir.
8. Bu tespit üzerine Maliye Hazinesi
tarafından 8/7/1960 tarihli ve 14/7/1960 tarihli dilekçeleri ile Kızıltepe
Kadastro Mahkemesinde dava açılmış, Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde davaya
bakacak hakim kalamadığından dosya merci tayini
yoluyla Mardin Asliye Hukuk Mahkemesine (Kadastro Mahkemesi sıfatıyla)
gönderilmiştir.
9. Mardin Asliye Hukuk Mahkemesinin
06/04/1971 tarih ve E.1960/70, K.1971/102 sayılı kararı ile dosyanın Mardin
Tapulama Mahkemesine devredilmesine karar verilmiştir.
10. Mardin Tapulama Mahkemesinin
12/11/1981 tarih ve E.1981/250 K.1981/206 karar sayılı kararı ile dosyanın
Kızıltepe Tapulama Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
11. Kızıltepe Tapulama Mahkemesi
27/04/1983 tarih ve E.1982/2, K1983/3 sayılı kararı ile davanın reddine karar
vermiştir.
12. Anılan kararın temyiz edilmesi
üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 15/11/1983 tarih ve E.1983/14371 ve
K.1983/16614 sayılı ilamıyla, dosyanın merci tayini yoluyla Mardin Asliye Hukuk
Mahkemesine gönderildiğini ve merci tayini kararı kamu düzeni ile ilgili
olduğundan Mahkemenin bu karardan dönmesinin mümkün olmadığını belirterek İlk
Derece Mahkemesi kararını bozulmuştur.
13. Bozma üzerine yapılan yargılama
sonunda Kızıltepe Tapulama Mahkemesince 4/7/1984 tarih ve E.1984/3, K.1984/9
sayılı kararı ile Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin mercii tayinine uyularak
dosyanın Mardin Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
14. Mardin Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.1985/52 sayılı dosyasında yargılamaya 30/1/1985 tarihinde başlanmıştır.
15. Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 3/10/1986 tarih ve
E.1985/52, K.1986/440 sayılı kararıyla davanın reddine ve dava konusu
taşınmazların tespit gibi başvurucuların murisi adına tapuya tesciline karar
vermiştir.
16. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk
Dairesi, dosyanın belge eksiklikleri sebebiyle üç defa Mahkemesine iade
edilmesinden sonra, 29/12/1994 tarih ve E.1994/7894, K.1994/13365 sayılı
ilâmıyla İlk Derece Mahkemesinin kararını bozmuştur.
17. Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi bozma kararına uyarak,
16/10/1998 tarih ve E.1995/366, K.1998/617 sayılı kararıyla tekrar davanın
reddine ve dava konusu taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar
vermiştir.
18. Temyiz üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 11/2/1999 tarih
ve E.1999/365, K.1999/281 sayılı ilâmıyla İlk Derece Mahkemesinin kararını
bozmuştur.
19. Bozma sonrası Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.1999/136 sayılı dosyasına kaydedilen davadaki yargılama halen devam
etmektedir.
20. Başvurucu, 16/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
21. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (bkz. Güher Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, B. No: 2012/12,
17/9/2013, §§ 16-22).
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 16/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 16/12/2013 tarih ve 2013/9050 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, 30/1/1985 tarihinde murisi aleyhine açılan
kadastro tespitine itiraz davasının halen devam ettiğini, yargılamanın makul
sürede sonuçlandırılmadığını ve bu sürede taşınmazını kullanamadığını
taşınmazın gelirlerinden yararlanamadığını ve çiftçilere verilen doğrudan gelir
desteğinden mahrum bırakıldığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
24. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
25. Başvurucu, 30/1/1985 tarihinde murisi aleyhine açılan
kadastro tespitine itiraz davasının halen devam ettiğini, yargılamanın makul
sürede sonuçlandırılmadığını ve bu sürede taşınmazını kullanamadığını
taşınmazın gelirlerinden yararlanamadığını ve çiftçilere verilen doğrudan gelir
desteğinden mahrum bırakıldığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
26. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından
ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve
haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da
unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve Diğerleri,B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
27. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve Diğerleri,
§§ 41–45).
28. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açılan ve merci tayini
yoluyla Mardin Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilen kadastro tespitine itiraz
davasında, 3402 ve 6100 sayılı kanunlarda yer alan usul hükümlerine göre
yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan
bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (Güher
Ergun ve Diğerleri, § 49).
29. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih
8/7/1960 tarihidir.
30. Başvuruya konu dava, başvurucunun miras bırakanından
intikalle takip etmekte olduğu bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçının
yargılamaya katıldığı an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (Gülseren
Erdal ve Diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
31. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher
Ergun ve Diğerleri, § 52).
32. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinden, Mardin
ili Kızıltepe ilçesi Büyük Ayrık (Meşkok) köyüne ait
davalı parsellerle ilgili olarak Maliye Hazinesi tarafından 8/7/1960 ve
14/7/1960 tarihli dilekçeleri ile Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde dava açıldığı,
Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde davaya bakacak hakim kalmadığından dosyanın
merci tayini yoluyla Mardin Asliye Hukuk Mahkemesine (Kadastro Mahkemesi
sıfatıyla) gönderildiği, Mahkemenin 6/4/1971 tarihli kararı ile dosyanın Mardin
Tapulama Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, Mardin Tapulama
Mahkemesinin 12/11/1981 tarihli kararı ile dosyanın Kızıltepe Tapulama
Mahkemesine gönderildiği, Kızıltepe Tapulama Mahkemesinin 27/04/1983 tarihli
kararı ile davanın reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 7. Hukuk
Dairesinin 15/11/1983 tarihli ilamı ile bozulduğu, bozma ilamı üzerine yapılan
yargılamada Kızıltepe Tapulama Mahkemesinin 4/7/1984 tarihli kararı ile
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin mercii tayinine uyularak dosyanın Mardin Asliye
Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Mardin Asliye
Hukuk Mahkemesince yapılan yargılamada davanın reddine karar verildiği, bu
kararın temyiz incelemesi neticesinde bozulduğu ve bozma üzerine davanın
Mahkemenin E.1995/366 sayılı dosyasına kaydedildiği, Bu
yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği, bu kararın da temyiz
incelemesi neticesinde bozulduğu, bozma üzerine yargılamaya Mardin 1. Asliye
Hukuk Mahkemesinin E.1999/136 sayılı dava dosyası üzerinden devam edildiği
belirlenmiştir.
33. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın Kadastro Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 21).
34. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (Güher
Ergun ve Diğerleri, §§ 54-64; Güher
Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, §§ 53-62; Gülseren Erdal ve Diğerleri, §§ 60-67; Haydar İzgi, B. No: 2012/673, 19/12/2013,
§§ 37-43).
35. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
niteliğinin bulunduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak
bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama
sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı ve elli altı yıldır devam eden yargılama
sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
36. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucu ayrıca, uzun süren
yargılama nedeniyle taşınmazını kullanamadığını, taşınmazının gelirlerinden
yararlanamadığını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
hakkının ihlal edildiğini iddia etmişse de başvurucunun makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında,
mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
38. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
39. Başvurucu, maruz kaldığı zarar karşılığı olarak
100.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
40. Başvuruda adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
41. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin elli altı
yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin
uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya net 5.300 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
42. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge
sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerekir.
43. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
44. Başvuruya konu yargılamanın
elli altı yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını
ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir
yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A.
Başvurucunun,
1.
Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya
net 5.300 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C.
Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden
oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin,
kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden
itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin
sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz
uygulanmasına,
E. Kararın
bir örneğinin Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
F. Kararın
bir örneğinin Bakanlığa GÖNDERİLMESİNE,
16/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.