TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ESRA AKAY VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/488)
|
|
Karar Tarihi: 16/3/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Esra AKAY
|
|
|
Mehmet Sıdık AKAY
|
|
|
Ömer AKAY
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, tapu iptali ve tescil davasının makul sürede
sonuçlandırılamaması, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle başvurucuların
taşınmazları üzerinde diledikleri gibi tasarrufta bulunamaması nedeniyle
mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 13/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 18/9/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 27/4/2015
tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 26/5/2015 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen,
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular, mülkiyetlerinde bulunan Mardin ili
Kızıltepe ilçesi Ülker köyündeki 240 parsel numaralı taşınmazlarına Y.B. tarafından
yapılan haksız müdahalenin sonlandırılması ve müdahale sebebiyle uğradıkları
zararın giderilmesi istemiyle 5/10/2004 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde müdahalenin meni davası açmışlardır. Bu dava Mahkemenin E.2004/536
sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
8. Mahkeme, 2/10/2013 tarihli ve E.2013/741, K.2013/1096
sayılı kararla, Mahkemenin E.2004/536 sayılı dosyası ile E.2013/741 sayılı
dosya arasında bağlantı bulunduğu gerekçesiyle söz konusu dosyanın E.2004/536
sayılı dosya ile birleştirilmesine karar vermiştir.
9. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2005/512 sayılı
dosyasında 28/4/2005 tarihinde başvuruculara karşı tapu iptal ve tescil davası
açılmıştır.
10. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi E.2004/536 sayılı dosyada
14/12/2006 tarihli duruşmada E.2005/512 sayılı dosyanın sonucunun beklenmesine
karar vermiştir
11. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 10/3/2010 tarihli ve
E.2005/512, K.2010/207 sayılı kararla başvuruculara karşı açılan tapu iptal ve
tescil davasının reddine karar vermiştir.
12. Temyiz üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 11/10/2011
tarihli ve E.2011/6212, K.2011/5575 sayılı ilamla kararın bozulmasına
hükmetmiştir. Bozma ilamı sonrası yargılama halen devam etmektedir.
13. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 22/5/2014 tarih ve
E.2004/536, K.2014/593 sayılı kararla sonucunu beklediği, Mahkemenin E.2005/512
sayılı dosyası hakkında Yargıtayca verilen bozma
kararını da dikkate alarak, başvurucuların davasının reddine karar vermiştir.
14. Bu karar temyiz edilmiş olup temyiz incelemesi Yargıtay
16. Hukuk Dairesinin E.2015/971 sayılı dosyasında halen devam etmektedir.
15. Başvurucular, 13/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
16. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi, 22/11/2001 tarih ve 4721
sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 716. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 16/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 13/1/2014 tarih ve 2014/488 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
18. Başvurucular, 5/10/2004 tarihinde açtıkları müdahalenin
meni davası ile 28/4/2005 tarihinde aleyhlerine açılan tapu iptali ve tescil
davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını, yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle taşınmazları üzerinde diledikleri gibi tasarrufta bulunamadıklarını,
taşınmazlarının gelirlerinden yararlanamadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
19. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde,
başvurucuların Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki müdahalenin meni davası
ile Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesindeki tapu iptali ve tescil davasının
makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürdükleri anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucuların iki ayrı
yargılamaya konu ihlal iddiaları ayrı ayrı değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
20. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Meni Davasının Makul Sürede
Sonuçlanmadığı İddiası
21. Başvurucular, 5/10/2004 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye
Hukuk Mahkemesinde açtıkları müdahalenin meni davasının makul sürede
sonuçlandırılamadığını, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle taşınmazları
üzerinde diledikleri gibi tasarrufta bulunamadıklarını, taşınmazlarının
gelirlerinden yararlanamadıklarını belirterek mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
22. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da
yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil
olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle
sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 38–39).
23. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve
Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
24. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan müdahalenin
meni davasında 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 6100
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama
faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda
kuşku yoktur (Güher Ergun ve Diğerleri,B. No:
2012/13, 2/7/2013, § 49).
25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 5/10/2004 tarihidir.
26. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı başvurunun
karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve Diğerleri,B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
27. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucuların, mülkiyetlerinde bulunan Mardin ili Kızıltepe ilçesi Ülker
köyündeki taşınmazlarına yapılan haksız müdahalenin sonlandırılması ve müdahale
sebebiyle uğradıkları zararın giderilmesi istemiyle 5/10/2004 tarihinde
Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde müdahalenin meni davası açtıkları,
yapılan yargılamada 14/12/2006 tarihli duruşmada Mahkemenin E.2005/512 sayılı
dosyasındaki tapu iptali ve tescil davasının sonucunun beklenmesine karar
verildiği, bu davanın reddedilmesi ve temyiz incelemesinde bozulması üzerine,
Mahkemece müdahalenin meni davasının reddine karar verildiği, hükmün temyiz
incelemesinin Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin E.2015/971 sayılı dosyasında halen
devam ettiği anlaşılmaktadır.
28. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılama sürecinin Asliye Hukuk Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle,
medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları konu alan yargılama
faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren
6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 6100
sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini
ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz.§ 16)
29. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul
hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri,B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64),
30. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
niteliğinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Davaya bütün olarak bakıldığında,
6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin
somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön
bulunmadığı ve on bir yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
31. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazları
üzerinde tasarrufta bulunamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden
yararlanamadıklarını belirterek Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş olup, başvurucuların makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında,
mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
b. Tapu
İptali ve Tescil Davasının Makul Sürede Sonuçlanmadığı İddiası
33. Başvurucular 28/4/2005 tarihinde aleyhlerine açılan tapu
iptali ve tescil davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını, yargılamanın
uzun sürmesi nedeniyle taşınmazları üzerinde diledikleri gibi tasarrufta
bulunamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden yararlanamadıklarını
belirterek mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
34. Yukarıda açıklandığı üzere, Anayasa’nın
36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere
ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir (§§
22-23). Başvuru konusu olayda taşınmaz mülkiyeti hakkında Kızıltepe 1. Asliye
Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davasında, 1086 sayılı mülga
Kanun ile 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut
yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama
olduğunda kuşku yoktur (Güher Ergun
ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 49).
35. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 28/4/2005 tarihidir.
36. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher
Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
37. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucular aleyhine Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2005/512 sayılı
dosyasında 28/4/2005 tarihinde tapu iptali ve tescil davası açıldığı, yapılan
yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, hükmün temyiz incelemesi
sonucunda bozulduğu ve yargılamanın halen devam ettiği anlaşılmıştır.
38. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul
hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64).
39. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
niteliğinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Davaya bütün olarak bakıldığında,
6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine
ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir
yön bulunmadığı ve yaklaşık on bir yıldır devam eden yargılama sürecinde makul
olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
40. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
41. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazları
üzerinde tasarrufta bulunamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden
yararlanamadıklarını belirterek Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş olup, başvurucuların makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler
ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
42. Başvurucular toplam 100.000.00
TL maddi, ayrı ayrı 200.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmişlerdir.
43. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü
mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
44. Başvurucuların tarafı oldukları müdahalenin meni davasına
ilişkin yaklaşık on bir yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında her bir başvurucuya net
10.450 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
45. Başvurucuların tarafı olduğu tapu iptali ve tescil
davasına ilişkin yaklaşık on bir yıldır devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında her bir
başvurucuya net 13.900 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
46. Başvurucular tarafından maddi tazminat talebinde
bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar
arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların maddi
tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
47. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
48. Başvuruya konu
yargılamaların uzun süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamaların mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A.
Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvuruculara,
müdahalenin meni davası yönünden ayrı ayrı net 10.450 TL, tapu iptali ve tescil
davası yönünden ayrı ayrı net 13.900 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular
tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin,
kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden
itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin
sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz
uygulanmasına,
E. Kararın
bir örneğinin Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
16/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.