TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HASAN GÖKALP VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/9058)
|
|
Karar Tarihi: 6/4/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Basvurucular
|
:
|
1. Hasan
GÖKALP
|
|
|
2. Methiye
ÖZÇELİK
|
|
|
3. Burhan
GÖKALP
|
|
|
4. Turan
GÖKALP
|
|
|
5. Ömer
GÖKALP
|
|
|
6. Hamdiye GÖKALP
|
|
|
7. Haluk
GÖKALP
|
|
|
8. Nebahat
GÖKALP
|
|
|
9. Mehmet
GÖKALP
|
|
|
10. Nezahet
GÖKALP
|
|
|
11. Necat
GÖKALP
|
|
|
12. Mehmet
Hatip YILMAZ
|
|
|
13. Zehra
AKKOYUN
|
|
|
14. Hatice
ŞENBAYRAM
|
|
|
15. Müzeyyen
ÇAMÇİ
|
|
|
16. Saadet
ÇAMÇİ
|
|
|
17. Seyithan
GÖKALP
|
|
|
18. Zübeyir
ÇOKSÜER
|
|
|
19. Mehmet BAŞAKÇİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali
AYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kadastro davasının makul sürede bitirilememesi
nedeniyle adil yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/12/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır.Başvuru formu ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona
sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyon ve Birinci Bölüm İkinci
Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
4. Başvurucular Hasan Gökalp, Methiye Özçelik, Burhan Gökalp,
Turan Gökalp, Ömer Gökalp, Hamdiye Gökalp, Haluk
Gökalp, Nebahat Gökalp, Mehmet Gökalp, Nezahat Gökalp
tarafından yapılan 2013/9058 sayılı başvuru ile başvurucular Necat Gökalp,
Mehmet Hatip Yılmaz, Zehra Akkoyun, Hatice Şenbayram,
Müzeyyen Çamçi, Saadet Çamçi,
Seyithan Gökalp, Zübeyir Çoksüer , Mehmet Başakçi tarafından yapılan 2014/2233 sayılı başvurunun
hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmesine karar verilmiş ve
incelemeye 2013/9058 sayılı bireysel başvuru dosyası üzerinden devam
edilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir.Bakanlığın
12/2/2015 tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu
kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı
bildirilmiştir.
III. OLAYLAR VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Mardin ili Derik ilçesi Hisaraltı
köyünde 1967 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında 86 parsel numaralı
taşınmaz, B.A. adına tespit görmüş, başvurucuların murislerinin tespite yaptığı
itiraz Tapulama Müdürlüğü tarafından reddedilmiş, bu karardan sonra
başvurucuların murisleri, Derik Kadastro Mahkemesinde 30/11/1967 tarihinde B.A.
aleyhine kadastro tespitine itiraz davası açmışlardır.
8. Mahkeme 26/3/1971 tarih ve E.1967/170, K.1971/70 sayılı karar
ile hâkimlerin davadan çekinmeleri nedeniyle merci tayini için dosyanın Yargıtaya gönderilmesine karar vermiştir.
9. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 25/5/1971 tarih, E.1971/6075,
K.1971/5131 sayılı ilamıyla Kızıltepe Kadastro Mahkemesini davaya bakmak için
görevlendirilmiştir.
10. Kızıltepe Kadastro Mahkemesi, 20/3/1981 tarih ve E.1972/6,
K.1981/58 sayılı kararı ile Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın Derik Kadastro
Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
11. Anılan kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi
20/10/1981 tarih ve E.1981/12525, K.1981/10813 sayılı ilâmıyla fiili ve hukuki
nedenin kalkmasından sonra bile merci sıfatıyla bakılmakta olan dava dosyası
hakkında yetksizlik kararı verilemeyeceği
gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararını bozmuştur.
12. Bozma ilamı üzerine dava, Kızıltepe KadastroMahkemesinin
E.1982/13 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
13. Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin kapatılmasından sonra dava
dosyası, Mardin Kadastro Mahkemesinin E.2013/81 sayılı dosyasına kaydedilmiş
olup yargılama hâlen devam etmektedir.
14. Başvurucular 16/12/2013 ve 19/2/2014 tarihindebireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
15. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25.
maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29. maddesinin
birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci fıkrasının
son cümlesi (Güher Ergun ve Tosun Tayfun
Ergun, B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 16-22).
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 6/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucular, murisleri tarafından açılan kadastro tespitine
itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek mülkiyet ve
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep
etmişlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucular adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın
36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan
makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil
yargılanma hakkının kapsamına dâhildir. Ayrıca davaların en az giderle ve
mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulması gerektiği açıktır (Güher
Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38, 39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde gözönünde
bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher
Ergun ve diğerleri, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara
bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz mülkiyeti hakkında
Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde açılan ve Mardin Kadastro Mahkemesine
devredilen kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 sayılı Kanun ve 6100
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama
faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğuna
kuşku yoktur (Güher Ergun ve diğerleri,
§ 49).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
makul süre değerlendirmesinde sürenin başlangıcı kural olarak uyuşmazlığı
karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle
davanın ikame edildiği tarihtir. Somut başvuru açısından bu tarih
30/11/1967'dir.
24. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından
intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların
yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (Gülseren
Erdal ve diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
25. Sürenin bitiş tarihi ise çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher
Ergun ve diğerleri, § 52).
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucuların murisleri tarafından davalı B.A. aleyhine kadastro tespitine
itiraz davası açıldığı, davanın Derik Tapulama Mahkemesinin E.1967/170 sayılı
dosyasına kaydedildiği, Mahkemenin 26/3/1971 tarihli ilâmı ile hâkimlerin
davadan çekinmeleri nedeniyle merci tayini için dosyanın Yargıtaya
gönderilmesine karar verildiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin davaya bakmak için
Kızıltepe Tapulama Mahkemesini görevlendirdiği anlaşılmıştır. Kızıltepe
Tapulama Mahkemesinin 20/3/1981 tarihli kararıyla görevsizlik kararı vererek
dosyayı Derik Tapulama Mahkemesine gönderdiği, yapılan temyiz incelemesi
sonucunda İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulduğu ve davanın, Mahkemenin
E.1982/13 sayılı dosyasına kaydedildiği belirlenmiştir. Kızıltepe Kadastro
Mahkemesinin kapatılması üzerine dosyanın Mardin Kadastro Mahkemesine
devredildiği ve yargılamanın hâlen devam ettiği belirlenmiştir.
27. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden başvuruya konu
yargılamanın Kadastro Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle 3402 sayılı Kanun’da
yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 15).
28. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin dikkate
alınmadığı gözönünde bulundurularak makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 54-64; Güher Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, §§
53-62; Gülseren Erdal ve diğerleri, §§
60-67; Haydar İzgi, B. No:
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
29. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
nitelikte olduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında
3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine
ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir
yön bulunmadığı ve kırk sekiz yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde
makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucular, uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını
kullanamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden yararlanamadıklarını
belirterek Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini iddia etmiş olup, başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının
ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında mülkiyet
haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine
gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
33. Başvurucuların her biri 250.000 TL maddi, 100.000 TL manevi
tazminat talebinde bulunmuştur.
34. Başvuruda adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
35. Başvurucuların tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin kırk
sekiz yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi dikkate alındığında
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucu Mehmet Gökalp'e
net 3.500 TL, başvurucu Zübeyir Çoksüer'e net 2.000
TL, başvurucular Hasan Gökalp, Ömer Gökalp, Hamdiye
Gökalp, Nezahat Gökalp, Seyithan Gökalp, Mehmet Hatip
Yılmaz, Necat Gökalp, Zehra Akkoyun, Müzeyyen Çamçi,
Saadet Çamçi, Mehmet Başakçi,
Methiye Özçelik, Burhan Gökalp, Turan Gökalp, Haluk Gökalp, Nebahat Gökalp,
Hatice Şenbayram'ın her birine ayrı ayrı net 500 TL
manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
36. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında
illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucuların bu konuda herhangi bir belge sunmamış
olmaları nedeniyle maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
37. Dosyadaki belgelerden tespit edilen başvurucular Hasan
Gökalp, Methiye Özçelik, Burhan Gökalp, Turan Gökalp, Ömer Gökalp, Hamdiye Gökalp, Haluk Gökalp, Nebahat Gökalp, Mehmet
Gökalp, Nezahat Gökalp tarafından yapılan 198,35 TL
harçtan oluşan yargılama giderinin anılan başvuruculara müştereken ödenmesine;
başvurucular Necat Gökalp, Mehmet Hatip Yılmaz, Zehra Akkoyun, Hatice Şenbayram, Müzeyyen Çamçi, Saadet
Çamçi, Seyithan Gökalp, Zübeyir Çoksüer
, Mehmet Başakçi tarafından yapılan 206,10 TL harçtan
oluşan yargılama giderinin anılan başvuruculara müştereken ödenmesine; ve 1.800
TL vekâlet ücretinin tüm başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
38. Başvuruya konu yargılamanın kırk sekiz yılı aşkın süredir
devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucu Mehmet Gökalp'e net 3.500 TL, başvurucu Zübeyir Çoksüer'e net 2.000 TL, başvurucular Hasan Gökalp, Ömer
Gökalp, Hamdiye Gökalp, Nezahat
Gökalp, Seyithan Gökalp, Mehmet Hatip Yılmaz, Necat Gökalp, Zehra Akkoyun, Müzeyyen
Çamçi, Saadet Çamçi, Mehmet
Başakçi, Methiye Özçelik, Burhan Gökalp, Turan
Gökalp, Haluk Gökalp, Nebahat Gökalp, Hatice Şenbayram'ın
her birine ayrı ayrı net 500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE; tazminata ilişkin
diğer taleplerinin REDDİNE,
D. Hasan Gökalp, Methiye Özçelik, Burhan Gökalp, Turan Gökalp,
Ömer Gökalp, Hamdiye Gökalp, Haluk Gökalp, Nebahat
Gökalp, Mehmet Gökalp, Nezahat Gökalp tarafından
yapılan 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin anılan BAŞVURUCULARA
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE; Necat Gökalp, Mehmet Hatip Yılmaz, Zehra Akkoyun, Hatice
Şenbayram, Müzeyyen Çamçi,
Saadet Çamçi, Seyithan Gökalp, Zübeyir Çoksüer , Mehmet Başakçi
tarafından yapılan 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin anılan
BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE; ve 1.800 TL vekâlet ücretinin tüm
BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Mardin Kadastro Mahkemesine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
6/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.