logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ertuğrul Atalay [1.B.], B. No: 2013/9442, 11/12/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERTUĞRUL ATALAY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/9442)

 

Karar Tarihi: 11/12/2014

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Zühtü ARSLAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

Gökçe GÜLTEKİN

Başvurucu

:

Ertuğrul ATALAY

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, 12/3/2009 tarihinde Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan alacak davasında usul ve yasaya uygun yargılama yapılmadığını, hukuka aykırı karar verildiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, etkili başvuru ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talep etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 20/12/2013 tarihinde Trabzon Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 30/4/2013 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 18/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 13/8/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, lise müdürü olarak görev yapmakta iken, idare tarafından bir başka liseye öğretmen olarak atanması işlemine karşı açtığı iptal davasını kazandığını belirterek, mahrum kaldığı ek ders ücreti ve müdürlük tazminatının ödenmesi istemiyle tam yargı davası açmış, bu dava devam etmekte iken idare tarafından başvurucuya bir miktar ödeme yapılmıştır.

8. Başvurucunun açtığı tam yargı davasının süre aşımı nedeniyle reddedilmesi üzerine Maliye Hazinesi tarafından başvurucu aleyhine 12/3/2009 tarihinde Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde alacak davası açılmıştır. Bu davada, başvurucuya sehven ödeme yapıldığı belirtilerek yapılan ödemenin geri alınması talep edilmiştir.

9. Mahkemece, 15/3/2013 tarihli ve E.2009/141, K.2013/131 sayılı kararla, başvurucu tarafından açılan tam yargı davasının süre aşımı nedeniyle reddedildiği ve kararın kesinleştiği belirtilmiş, idare tarafından yapılan ödemenin yersiz olduğuna ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

10. Temyiz üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 10/10/2013 tarih ve E.2013/11149, K.2013/14328 sayılı ilamıyla karar onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir.

11. Karar, başvurucuya 21/11/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

12. Başvurucu, 20/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

13. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi, 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 61 ve devamı maddeleri.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Mahkemenin 11/12/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 20/12/2013 tarih ve 2013/9442 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

15. Başvurucu, Maliye Hazinesi tarafından 12/3/2009 tarihinde Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan alacak davasının kabul edildiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, idari yargıda açtığı tam yargı davasında verilen süre aşımı nedeniyle davanın reddine dair kararın usule ilişkin bir karar olduğunu ve Mahkemece verilen karara esas teşkil edemeyeceğini, ayrıca idare tarafından kendisine yapılan ödemenin ilgili Mahkeme kararından kaynaklanmadığını, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek etkili başvuru ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

16. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun, Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan alacak davasının kabul edilmesinin etkili başvuru hakkı ve adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar. Anılan ihlal iddiaları, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ile Mahkemece verilen kararın adil olup olmamasına ilişkin olduğundan, bu iddiaların tamamı adil yargılanma hakkının ihlali iddiası kapsamında nitelendirilmiştir. Başvurucunun makul sürede yargılama yapılmadığı yönündeki iddiası ayrıca değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası

17. Başvurucu, Derece Mahkemelerinin davanın kabulüne ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve adil olmadığını ileri sürmüştür.

18. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

20. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

21. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

22. Başvuru konusu olayda, Maliye Hazinesi tarafından 12/3/2009 tarihinde başvurucu aleyhine Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde alacak davası açılmıştır. Bu davada, başvurucuya sehven ödeme yapıldığı belirtilerek yapılan ödemenin geri alınması talep edilmiştir.

23. Başvurucu, lise müdürü olarak görev yapmakta iken, bir başka liseye öğretmen olarak atanması işlemine karşı açtığı iptal davasını kazanması üzerine mahrum kaldığı parasal hakların ödenmesi istemiyle idareye başvurduğunu, dava konusu ödemenin sehven yapılmadığını iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.

24. Başvurucu aleyhine açılan alacak davası kabul edilmiştir. Başvurucu, idari yargıda açtığı tam yargı davasında verilen süre aşımı nedeniyle davanın reddine dair kararın usule ilişkin bir karar olduğunu ve Mahkemece verilen karara esas teşkil edemeyeceğini, ayrıca idare tarafından kendisine yapılan ödemenin ilgili Mahkeme kararından kaynaklanmadığını, bu nedenle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, tarafların dilekçeleri ve delilleri toplanmış, 15/3/2013 tarihinde, başvurucunun mahrum kaldığı ek ders ücreti ve müdürlük tazminatının ödenmesi istemiyle açtığı tam yargı davasının reddedildiği, idare tarafından yapılan ödemenin yersiz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş ve Yargıtay tarafından onanarak karar kesinleşmiştir.

25. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemeleri tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

26. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

27. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Yargılamanın Süresinin Makul Olmadığı İddiası

28. Başvurucunun 12/3/2009 tarihinde Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan davada yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki şikâyeti açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi bu şikâyet için diğer kabul edilemezlik nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle, başvurunun bu bölümüne ilişkin olarak kabul edilebilirlik kararı verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

29. Başvurucu, 12/3/2009 tarihinde Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan alacak davasına ilişkin yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

30. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

31. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

32. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu alacak davasında, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).

33. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 12/3/2009 tarihidir.

34. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52). Somut başvuru açısından bu tarih, karar düzeltme yolu kapalı olan hükmün Yargıtay tarafından onandığı 10/10/2013 tarihidir.

35. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun idare tarafından başvurucuya ek ders ücreti adı altında yapılan ödemenin geri alınması talebiyle açılan bir alacak davası olduğu, 12/3/2009 tarihinde açılan davanın yargılama sürecinde İlk Derece Mahkemesince yapılan duruşmalarda başvurucunun idari yargıda açtığı müdürlük tazminatı ve ek ders ücretinin ödenmesine ilişkin tam yargı davasının sonucunun kesinleşmesinin beklendiği, bu davanın 5/10/2012 tarihinde reddedildiği ve temyiz edilmeyerek kesinleştiği, Mahkemece verilen 15/3/2013 tarihli kararın temyiz incelemesi neticesinde ise 10/10/2013 tarihinde Yargıtay tarafından onandığı anlaşılmaktadır.

36. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).

37. Başvuruya konu alacak davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı, yargılamanın uzun sürmesinde, Mahkemece yapılan duruşmalarda idari yargı yerinde açılan davanın sonucunun üç yıl on bir ay süreyle beklenmesinin etkili olduğu, başvurucuya atfedilecek bir kusur bulunmadığı anlaşılmakta olup, dört yıl altı ay yirmi sekiz günlük yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

38. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

 3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

39. Başvurucu, yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle 17.458,66 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

40. 6216 sayılı Kanun'un Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

41. Başvurucunun tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin dört yıl altı ay yirmi sekiz günlük yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 3.350,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

42. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

43. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen toplam 198,35 TL harç ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 3.350,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

D. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

11/12/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ertuğrul Atalay [1.B.], B. No: 2013/9442, 11/12/2014, § …)
   
Başvuru Adı ERTUĞRUL ATALAY
Başvuru No 2013/9442
Başvuru Tarihi 20/12/2013
Karar Tarihi 11/12/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, 12/3/2009 tarihinde Trabzon Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan alacak davasında usul ve yasaya uygun yargılama yapılmadığını, hukuka aykırı karar verildiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, etkili başvuru ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talep etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat
Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 30
818 Borçlar Kanunu 61
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi