TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET AYDEMİR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/1004)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Murat AZAKLI
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet AYDEMİR
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 15/9/2006 tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk
Mahkemesinde (İş Mahkemesi sıfatıyla) açtığı alacak davasında makul sürede
yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 24/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde
Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 27/3/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 10/4/2014 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 21/5/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu ve 15 arkadaşı, 15/9/2006 tarihinde Kızıltepe
Belediye Başkanlığı aleyhine Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi
sıfatıyla) açtıkları davada, kanundan ve toplu iş sözleşmelerinden doğan
alacaklarının ödenmesini talep etmişlerdir.
8. Mahkemece, 24/12/2010 tarihinde, başvurucu ve diğer
davacılara ait dava dosyasının tefrikine, ayrı esas numaralarına kaydedilmesine
karar verilmiştir
9. Mahkeme, 24/2/2011 tarih ve E.2006/606, K.2011/88 sayılı
kararla; ücret ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar
vermiştir.
10. Temyiz üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 31/10/2013
tarih ve E.2011/38884, K.2013/27640 sayılı ilâmıyla hüküm onanmıştır.
11. Onama kararı, 10/1/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
12. Başvurucu, 24/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
13. Davalının karar düzeltme istemi üzerine, Yargıtay 9.
Hukuk Dairesinin 25/2/2014 tarih ve E.2014/4415, K.2014/5961 sayılı ilamıyla,
iş mahkemelerinin kararlarına karşı karar düzeltme istenemeyeceği gerekçesiyle
karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
B. İlgili Hukuk
14. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 30. maddesi ile 447. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 30/1/1950
tarih ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrası
ile 7. maddesinin birinci fıkrası ve 15. maddesi (Bkz. B.No: 2013/6792, 18/6/2014, §§ 16-20).
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 24/1/2014 tarih ve 2014/1004 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, 15/9/2006 tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk
Mahkemesinde (İş Mahkemesi sıfatıyla) açtığı işçi alacaklarının ödenmesi
davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
17. Başvurucunun yargılamanın uzunluğuyla ilgili şikâyeti
açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi bu şikâyet için diğer kabul edilemezlik
nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle, başvuru hakkında
kabul edilebilirlik kararı verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
18. Başvurucu, kanundan ve toplu iş sözleşmelerinden doğan
hak ve alacaklarının ödenmesi amacıyla açtığı alacak davasının makul sürede
tamamlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
19. Anayasa ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma
hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde
yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi
kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
20. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
21. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, işçi alacaklarının
tahsili amacıyla açılan davada, 5521 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’da yer
alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak
ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No:
2012/13, 2/7/2013, § 49).
22. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından
15/9/2006 tarihidir.
23. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013,
§ 52). Somut başvurucu açısından bu tarih, Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesince
verilen kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesince onandığı 31/10/2013 tarihidir.
24. İş mahkemelerinin görevi 5521 sayılı Kanun’un 1.
maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede, işçiyle işveren veya işveren vekili
arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından
doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemelerinde çözümleneceği hüküm altına
alınmıştır.
25. Bu şekilde kanun koyucu, iş hukukunun çalışanı koruyucu
niteliğini ve iş davalarının özelliklerini dikkate alarak genel mahkemelerin
dışında özel bir iş yargılaması sistemi oluşturmuş ve iş davalarının, konunun
uzmanı mahkemelerce mümkün olduğunca hızlı, basit ve ucuz bir biçimde
sonuçlandırılmasını amaçlamıştır (B. No: 2013/4701, 23/1/2013, § 47).
26. Bunun yanı sıra 6100 sayılı Kanun’un 447. maddesiyle daha
önce yürürlüğe girmiş olan kanunlarda yer alan sözlü ve seri yargılama usulleri
kaldırılmış ve bunun yerine iş hukuku uyuşmazlıklarına da uygulanmak üzere
basit yargılama usulü getirilmiştir. Basit yargılama usulü yazılı yargılama
usulünden daha basit ve çabuk işleyen, daha kısa bir incelemeye ihtiyaç duyan
ve daha kolay bir inceleme ile sonuçlandırılabilecek dava ve işler için kabul
edilmiş bir yargılama usulüdür (B. No: 2013/772, 7/11/2013, §§ 64-65).
27. Başvuruya konu yargılama sürecinin İş Mahkemesi önünde
sürdüğü görülmekle, yukarıda bahsedildiği üzere, 5521 sayılı Kanun’da yer alan
özel usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. ve 447. maddelerinin
uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu
anlaşılmaktadır (§ 14).
28. Başvuru konusu olayda, başvurucu ve 15 arkadaşı
tarafından, kanundan ve toplu iş sözleşmelerinden kaynaklanan alacakların
ödenmediği iddiasıyla 15/9/2006 tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde
(İş Mahkemesi sıfatıyla) alacak davası açılmıştır. Mahkemece tarafların
delilleri toplanmış, başvurucu ve diğer davacılara ait sigorta sicil kayıtları
getirtilmiş, başvurucunun ve diğer davacıların bildirdiği tanıklar dinlenmiş ve
bilirkişi raporu alınmıştır. Mahkeme, 24/12/2010 tarihinde, 16 davacı
tarafından açılan dava dosyasının ayrılmasına karar vermiş ve her davacı için
ayrı esasa kayıt yapılmıştır. Mahkemece, başvurucu tarafından açılan davada,
24/2/2011 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalının temyizi
üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 31/10/2013 tarihli ilamıyla hüküm onanmıştır.
29. Davalının karar düzeltme istemi üzerine, Yargıtay 9.
Hukuk Dairesinin 25/2/2014 tarihli ilâmıyla; iş mahkemelerinin kararlarına
karşı karar düzeltme istenemeyeceği gerekçesiyle karar düzeltme dilekçesinin
reddine karar verilmiştir. Dolayısıyla karar düzeltme yolu kapalı olan hüküm,
Yargıtay onama karar tarihi itibarıyla kesinleşmiştir.
30. Başvurucu vekilinin yargılama süresince mazeret
bildirerek katılmadığı duruşmaların bulunduğu, ancak anılan duruşmalarda
bilirkişi raporunun beklenmesine karar verildiği için başvurucunun mazereti
veya kusuru nedeniyle ertelenen duruşmanın olmadığı anlaşılmıştır.
31. 5521 ve 4857 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama
usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet
eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No:
2013/772, 7/11/2013, §§ 59-82; B. No: 2013/4701, 23/1/2014, §§ 35-51).
32. Başvuruya konu iş hukukuna
dayalı alacak davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük,
maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller,
taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında, somut başvuru açısından farklı
bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu yedi yıl
bir ay on altı günlük yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu
sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
34. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle 20.000,00 TL manevi tazminat ödenmesini
talep etmiştir.
35. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
36. Başvurucunun Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş
Mahkemesi sıfatıyla) açtığı dava, makul olmayan bir süre olan yedi yıl bir ay
on altı gün sonra sonuçlanmıştır. Dolayısıyla başvurucunun kişisel yararı göz
önünde bulundurulduğunda, davanın başvurucu ile birlikte 16 davacı tarafından
açıldığı ve birlikte yargılama yapıldığı da dikkate alındığında, başvurucuya
yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında net 4.900,00
TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 4.900,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.