TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FAİK BAYBAŞİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/10171)
|
|
Karar Tarihi: 26/12/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Faik
BAYBAŞİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Mübeccel
PINARLIDAĞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; yakalama kararı nedeniyle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının, vatandaşlıktan çıkarılma ve yeniden vatandaşlığa alınma
talebinin reddedilmesi nedeniyle anayasal hakların ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
A. Yakalama Emri Çıkarılmasına İlişkin Süreç
7. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 2002/1683 sayılı
dosyasında başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan
soruşturma başlatılmıştır.
8. Yurt dışında bulunduğu dönemde kendisine ulaşılamamış olması
nedeniyle başvurucunun ifadesi alınamamış ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsvacılığınca 12/4/2005 tarihinde silahlı terör örgütüne
üye olma suçundan başvurucu hakkında daimî arama kararı çıkarılmıştır.
9. Sonrasında silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan dolayı
Diyarbakır (CMK mülga 250. madde ile görevli) 4. Ağır Ceza Mahkemesinin
16/12/2007 tarihli kararı ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 98. ve 100. maddeleri gereğince başvurucu hakkında yakalama emri
çıkarılmasına karar verilmiştir.
10. Mezkûr yakalama kararına yapılan itirazlar reddedilmiştir.
Başvurucu 11/4/2014 tarihli dilekçesiyle, isnat edilen suçun zamanaşımına
uğradığını ve Türk vatandaşı olmadığını belirterek yakalama kararının
kaldırılmasını yeniden talep etmiştir.
11. Mezkûr talep, Diyarbakır 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 24/4/2014
tarihli kararı ile reddedilmiştir. Ret kararı üzerine dosyanın gönderildiği
Diyarbakır 6. Asliye Ceza Mahkemesi 25/4/2014 tarihli kararı ile yakalama
kararının kaldırılması talebinin reddine karar vermiştir. Karar, başvurucuya
16/5/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 13/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. Yeniden Vatandaşlığa Alınma Talebine İlişkin
Süreç
13. Hâlen İspanya'da yaşayan ve vatansız statüsünde bulunan
başvurucu, Bakanlar Kurulunun 29/4/2002 tarihli kararıyla askerlik hizmetini
yapmadığı gerekçesiyle 11/2/1964 tarihli ve 403 sayılı mülga Türk Vatandaşlığı
Kanunu'nun 25. maddesi uyarınca Türk vatandaşlığından çıkarılmıştır.
14. Başvurucunun 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı
Kanunu uyarınca yeniden Türk vatandaşlığına alınması istemiyle Madrid
Büyükelçiliğinin 8/11/2011 tarihli yazısı ekinde yer alan dilekçesiyle
24/10/2012 tarihinde yaptığı başvuru, mevzuatta öngörülen şartları taşımadığı
gerekçesine dayanılarak İçişleri Bakanlığının 15/1/2012 tarihli işlemiyle
reddedilmiştir.
15. Söz konusu işlemin iptali istemiyle açılan dava ise Ankara
17. İdare Mahkemesinin 29/11/2013 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Kararın
gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Olayda, davacının milli güvenlik
bakımından vatandaşlığa alınmaya engel bir halinin bulunup bulunmadığının
tespiti için Emniyet Genel Müdürlüğünce yaptırılan araştırmada davacı hakkında
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesince konulan "Yasadışı örgüt faaliyetleri
nedeniyle" arama kaydının mevcut olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda, mevzuatta yer alan "millî
güvenlik bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak kaydıyla,
Türkiye'de ikamet etme şartı aranmaksızın Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden
Türk vatandaşlığına alınabilirler." hükmünde yer alan şartı taşımayan
davacının uygun görülmeyen talebinin Bakanlıkça reddedilmesine ilişkin dava
konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davanın
reddine...[Karar verildi]"
16. Anılan karar temyiz
edilmiş olup temyiz incelemesi devam etmektedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 5271 sayılıKanun'un "Yakalama emri ve nedenleri" kenar
başlıklı 98. maddesi şöyledir:
"(1) Soruşturma evresinde çağrı üzerine
gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi
üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Ayrıca,
tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da
yakalama emri düzenlenebilir.
(2) Yakalanmış iken kolluk görevlisinin
elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan
kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet savcıları ve kolluk kuvvetleri
de yakalama emri düzenleyebilirler.
(3) Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında
yakalama emri re'sen veya Cumhuriyet savcısının
istemi üzerine hâkim veya mahkeme tarafından düzenlenir.
(4) Yakalama emrinde, kişinin açık eşkâli,
bilindiğinde kimliği ve yüklenen suç ile yakalandığında nereye gönderileceği
gösterilir."
18. 5901 sayılıKanun'un 43. maddesişöyledir:
Mülga 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun
25 inci maddesinin (a), (ç), (d) ve (e) bentleri uyarınca Türk vatandaşlığını
kaybetmiş olan kişiler başvurmaları halinde, millî güvenlik bakımından engel
teşkil edecek bir hali bulunmamak kaydıyla, Türkiye’de ikamet etme şartı
aranmaksızın Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden Türk vatandaşlığına
alınabilirler.
B. Uluslararası Hukuk
19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ve protokollerin belirli bir vatandaşlığa sahip olma
hakkını güvence altına almadığını ancak vatandaşlığın keyfî olarak
reddedilmesinin bazı durumlarda bireyin özel yaşamı üzerindeki etkisi sebebiyle
Sözleşme’nin 8. maddesi açısından sorun oluşturabileceğini kabul etmiştir (Genovese/Malta, B. No: 53124/09, 11/10/2011, §
30).AİHM'e göre bir kişinin vatandaşlık kazanmabilme konusunda iddia edebileceği bir hakkının olup
olmadığı sorunu, prensip olarak devletin iç hukukuna bakılarak çözülmelidir.
Benzer şekilde, bir kişinin bir devletin vatandaşlığını kazanması; Sözleşme
kapsamında sorun yaratabilecek şekilde vatandaşlığın keyfî olarak reddedilip
reddedilmediği sorusu da iç hukukta bulunan şartlara atıfta bulunularak
saptanmalıdır. Vatandaşlığa kabul yolu ile vatandaşlığın verilmesi konusunda iç
hukukla uyumlu olarak seçilecek ölçütler, devlet ile bireyin arasındaki her
toplumda sağlanması gerekli bağın doğasıyla ilişkilidir (Petropavlovskis/Letonya, B. No: 44230706, 13/1/2015, §
84).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 26/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu; Savcılığın elinde somut delil olmadığı hâlde on
sene sonra hakkında yakalama kararı çıkardığını, tutuklamaya yönelik olarak
düzenlenen yakalama emrinin şartlarının oluşmadığını, hakkında makul şüpheyi
gerektirecek bir delilin olmadığını, hakkındaki tek delilin bir kişiye ait
gerçekliği izaha muhtaç ifadeler olduğunu, on sene boyunca hakkında yeni bir
delil bulunmadığını, bu durumda savcının yakalama kararı yerine kovuşturmaya
yer olmadığı kararı vermesi gerektiğini, yakalama kararının hukuka aykırı
olduğunu, gerçekliği ispat edilmemiş bir suç nedeniyle suçlu kabul edilmek
suretiyle hakkında yakalama kararı çıkarıldığını belirterek kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı ile masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetleri kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
23. Anayasa Mahkemesi, yakalama emirlerinin infaz edilmediği
dönemde temel hak ve hürriyetlere yönelik bazı etkileri bulunsa da bu dönemde
henüz kişilerin fiziksel özgürlükleri maddi olarak kısıtlanmamış olduğundan söz
konusu etkilerin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale
olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını belirtilmiştir (Galip Öğüt [GK], B. No: 2014/5863, 1/3/2017, § 41). Aynı durum infaz
edilmemiş tutuklamaya yönelik yakalama kararı için de geçerlidir. Somut olayda
da başvurucu hakkındaki yakalama kararı infaz edilmemiştir. Sonuç olarak yakalamakararına ilişkin olarak başvurucunun kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkına müdahalede bulunulmamıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun iddiasına ilişkin olarak
bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
B. Vatandaşlıktan
Çıkarmaya İlişkin İddialar
1. Başvurucunun İddiaları
25. Başvurucu; askerliğini yapmadığı gerekçesiyle vatandaşlıktan
çıkarılmasının ağır bir yaptırım olduğunu, bu karar nedeniyle vatansız statütüsünde yaşamak zorunda bırakıldığını, yurda girme
hakkından yoksun bırakıldığını, bu nedenle temel haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıcı 23/9/2012 olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar
aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).
27. Somut olayda başvurucu, Bakanlar Kurulunun 29/4/2002 tarihli
kararıyla vatandaşlıktan çıkarılmıştır. Dolayısıyla başvuru konusu karar 23/9/2012'den
önce kesinleşmiştir.
28. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Yeniden Vatandaşlığa Alınma Talebinin
Reddine İlişkin İddialar
1. Başvurucunun İddiaları
29. Başvurucu; hakkında yakalama kararı çıkarılmasının millî
güvenlik bakımından engel hâlinin bulunduğu anlamına gelmeyeceğini, kanun
hükmünün gerekçesinden de böyle bir anlam çıkmadığını, hakkında kesinleşmiş
herhangi bir hüküm bulunmadığını, sadece hakkında yakalama kararı olduğu
hususuna dayanılarak vatandaşlığa alınma talebinin reddedilmesinin temel haklarınıihlal ettiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
30. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 16).
31. Somut olayda başvurucunun yeniden vatandaşlığa alınma
talebinin reddine dair kararın iptali istemiyle açılan davanın reddine karar
verilmiştir. Bu karar temyiz edilmiş, temyiz incelemesi devam etmektedir. Bu
nedenle başvurucu, iddialarını ileri sürebileceğiolağan
kanun yollarını tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunmuştur.
32. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Vatandaşlıktan çıkarmaya ilişkin iddiaların zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Yeniden vatandaşlığa alınma talebinin reddine ilişkin
iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
26/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.