logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Kemal Kerinçsiz [1.B.], B. No: 2014/1035, 10/6/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KEMAL KERİNÇSİZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/1035)

 

Karar Tarihi:10/6/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör Yrd.

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Kemal KERİNÇSİZ

Vekili

:

Av. Gönül KERİNÇSİZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, hakkında yürütülen ceza davası kapsamında tutuklu kaldığı sürenin kanunun öngördüğü azami sınırı aştığını ve gerekçesiz bir şekilde hürriyetten yoksun kaldığını belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 27/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde, başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 21/3/2014 kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen ve kamuoyunda "Ergenekon soruşturması” olarak bilinen soruşturma kapsamında, 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 313., 314. ve 326. maddelerinde düzenlenen suçları işlediği iddiasıyla 22/1/2008 tarihinde gözaltına alınmış, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2008 tarih ve E.2008/18 sorgu sayılı kararı tutuklanmıştır.

6. Başvurucu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10/7/2008 tarihli ve E.2008/968, sayılı iddianamesi ile silahlı terör örgütüne üye olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri bulundurma, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçlarını işlediği iddiasıyla İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

7. 12/4/1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 10. maddesinin beşinci fıkrasındaki Türk Ceza Kanununun 305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeleri hariç olmak üzere, İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlarda, Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır hükmü, Anayasa Mahkemesinin 4/7/2013 tarihli ve E.2012/100, K.2013/84 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı 2/8/2013 tarihinden itibaren bir yıl sonra yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.

8. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi kararının yayımlanmasını müteakiben, 22/1/2013 tarihi itibariyle tutukluluk süresinin beş yılı doldurduğu gerekçesiyle, 5/7/2013 tarihinde Mahkemeden tahliyesi talebinde bulunmuştur. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2009/191 ve 2013/435 Değişik İş sayılı kararı ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararının henüz yürürlüğe girmediği gerekçesiyle başvurucunun tahliye talebinin reddine karar verilmiştir.

9. İlk Derece Mahkemesinin 5/8/2013 tarihli kararıyla, başvurucunun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve 5 yıl 6 ay 13 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükümle birlikte tutukluluk halinin hükümle birlikte devamına karar verilmiştir.

10. Gerekçeli kararın yazımı aşamasında başvurucu 17/12/2013 tarihinde 13. Ağır Ceza Mahkemesine müracaat ederek tahliye talebinde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesinin 24/12/2013 tarihli ve 2013/829 Değişik İş sayılı kararıyla başvurucunun tahliye talebinin süresinde yapılmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Başvurucu bu karara karşı itiraz yoluna başvurmuştur.

11. İtirazı inceleyen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/1/2014 tarihli ve 2014/60 Değişik İş sayılı kararıyla başvurucunun itirazının reddine karar verilmiştir.

12. Başvurucu, 27/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

13. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi şöyledir:

“(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),

(4) Sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.”

14. 5271 sayılı Kanun’un 102. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Kanun’un 102. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 10/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 27/1/2014 tarihli ve 2014/1035 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu, tutukluluk süresinin İlk Derece Mahkemesi kararına kadar yaklaşık beş yıl altı ay kadar sürdüğünü, Anayasa Mahkemesinin iptal ve bireysel başvuruya ilişkin kararlarının dikkate alınmadığını, gerekçesiz bir şekilde tutuklandığını, tutuklamanın genel nedenler belirtilerek devam ettirildiğini, tutuklamada makul sürenin dikkate alınmadığını, tutuklamanın bireyselleştirilmediğini belirterek Anayasa’nın 19. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

17. Anayasa’nın 19. maddesinin 3.fıkrası şöyledir:

Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir

Şekil ve şartları kanunda gösterilen:

Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenliktedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.”

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir. Hâkim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.”

18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. …”.

19. Kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin sınırlamaların, kanunda belirtilen esas ve usule uygunluğunu sağlama yükümlülüğü ilke olarak idari organlara ve derece mahkemelerine aittir. İdare organları ve mahkemeler esas ve usule ilişkin hukuk kurallarına uymakla yükümlüdürler. Anayasa’nın 19. maddesinin amacı bireyi keyfi bir şekilde özgürlüğünden alıkoymaya karşı korumak olup, maddede öngörülen istisnai hâllerde kişi özgürlüğüne getirilecek sınırlamaların maddenin amacına uygun olması ve keyfi uygulamaya yol açmaması gerekir. Bu nedenle Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan hürriyetten yoksun bırakmanın şekil ve şartlarının kanunda gösterilmesi kuralı gereğince, başvurucunun tutukluluk durumunun “kanuni” dayanağının bulunup bulunmadığının Anayasa Mahkemesince incelenmesi gerekir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 45).

20. Devam eden tutukluluğun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda şikâyetlerin temel amacı, tutukluluğun hukuka aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan sebep veya sebeplerin bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde buna bağlı olarak ilgilinin tutukluluk halinin devamına gerekçe olarak gösterilen hukuki sebeplerin varlığı sona erecek ve böylece kişinin serbest kalmasının yolu açılabilecektir. Dolayısıyla belirtilen nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin edebilecek bir karar alma amacıyla yapılacak bireysel başvurular, olağan kanun yolları tüketilmek şartıyla, tutukluluk hali devam ettiği sürece yapılabilir (Korcan Pulatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 30).

21. Ancak kişi hakkında ilk derece mahkemesinde hüküm verilmiş ise bireysel başvuru açısından talep, “bir suç isnadına bağlı olarak tutukluluğun” hukuka aykırılığının tespitiyle sınırlı kalacaktır (Mehmet İlker Başbuğ, B. No: 2014/912, 6/3/2014, § 48).

22. Kişi serbest bırakılmadan yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm olmuşsa, mahkûmiyet tarihi itibarıyla tutukluluk hali sona erer. Çünkü bu durumda kişinin hukuki durumu “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu” olma kapsamından çıkmaktadır. Bireysel başvuru incelemesi açısından, tutuklamanın şartları ile mahkûmiyete hükmedilmesi arasındaki esaslı fark bunu gerektirir. Zira mahkûmiyete karar verilmiş olmakla, isnat olunan suçun işlendiği, bundan failin sorumlu olduğunun sübuta erdiği kabul edilmekte ve bu nedenle sanık hakkında hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedilmektedir. Mahkûmiyetle birlikte kişinin kuvvetli suç şüphesi ve bir tutuklama nedenine bağlı olarak tutukluluk hali sona ermektedir. Bu açıdan mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması ayrıca gerekmez. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Yargıtay, mahkûmiyet kararı sonrası tutulma halini tutukluluk olarak nitelendirmemektedir. (Mehmet İlker Başbuğ, B. No: 2014/912, 6/3/2014, § 49).

23. “Bir suç isnadına bağlı olarak” tutuklulukta geçen sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına alındığı durumlarda bu tarih, doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 66).

24. Bu kapsamda “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma” durumunda, kanuni tutukluluk süresinin aşıldığı şikâyetiyle yapılacak bireysel başvurunun ilk derece yargılaması devam ederken tutukluluğun devamına karar verilen her aşamada, başvuru yolları tüketildikten sonra ve serbest bırakılma dışında, nihayet bu durumun ortadan kalktığı mahkûmiyet kararından itibaren süresi içinde yapılması gerekir (Mehmet Emin Kılıç, B. No: 2013/5267, 7/3/2014, § 28).

25. Somut olayda başvurucu, isnat edilen suçlar nedeniyle 26/1/2008 tarihinde tutuklanmıştır. Tutuklu olarak devam eden yargılamada mahkûmiyet kararının açıklandığı 5/8/2013 tarihinde tutukluluk hali bu anlamda sona ermiştir.

26. Başvurucunun 5/8/2013 tarihine kadar “bir suç isnadına bağlı olarak” özgürlüğünden yoksun bırakıldığı, bu tarihten sonra özgürlükten yoksun bırakmanın “mahkûmiyete” dayandığı anlaşılmaktadır.

27. Bu kapsamda başvurucunun hükmen tutukluluk kararına itiraz süresi geçtikten sonra 17/12/2013 tarihinde yaptığı tahliye talebinin reddine ilişkin İstanbul Anadolu 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/12/2013 tarihli kararının ve yapılan itirazın reddine ilişkin 13/1/2014 tarihli kararın “mahkumiyete bağlı tutma” üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır.

28. Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik şartlarından biri başvuru süresidir. Süre, başvurunun her aşamasında dikkate alınması gereken bir usul şartıdır.

29. Bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir.

30. Bu belirlemeler karşısında, tutuklulukla ilgili şikayetleri içeren başvurunun ilk derece mahkemesinin nihai kararını verdiği 5/8/2013 tarihinden veya hükmen tutukluluğa itiraz edilmişse bu yolun tüketildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekirken 27/1/2014 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.

31. Açıklanan nedenlerle, başvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği yönündeki şikâyetinin "süre aşımı" nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,

10/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Kemal Kerinçsiz [1.B.], B. No: 2014/1035, 10/6/2015, § …)
   
Başvuru Adı KEMAL KERİNÇSİZ
Başvuru No 2014/1035
Başvuru Tarihi 27/1/2014
Karar Tarihi 10/6/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, hakkında yürütülen ceza davası kapsamında tutuklu kaldığı sürenin kanunun öngördüğü azami sınırı aştığını ve gerekçesiz bir şekilde hürriyetten yoksun kaldığını belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) Süre Aşımı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
102
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi