TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DORUK İPLİK KUMAŞ TEKSTİL PAZ. TİC. A.Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/10451)
|
|
Karar Tarihi: 10/5/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Yakup MACİT
|
Başvurucu
|
:
|
Doruk İplik Kumaş Tekstil Pazarlama
Tic. A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Serdar Tolga ARAS
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, icra mahkemesine yapılan şikâyette mahkeme ve Yargıtayın kanun ve yerleşik içtihatlara aykırı karar
vermesi, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun içtihadı birleştirme talebini
reddetmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Y. A.Ş. unvanlı şirket aleyhine, iflas kararı
verilmeden önce 7/7/2008 tarihinde Bakırköy 2. İcra Müdürlüğünün E.2008/7976
sayılı (yeni esas 2013/6721) dosyasında takip başlatmıştır.
8. Borçlu şirket, Muratlı Asliye Hukuk Mahkemesinin (Mahkeme)
E.2008/157 sayılı dosyasında iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuş, Mahkeme
28/2/2011 tarihli kararıyla talebi reddederek borçlu şirketin iflasına, davacı
şirketin G. Sigorta A.Ş. ile akdettiği sigorta sözleşmesinden doğan ve
Mahkemenin banka hesabına tevdi edilen sigortaalacağının
davacı şirkete ödenmemesi yönünde konulan ihtiyati tedbirin devamına, sair
tedbirlerin tamamının kaldırılmasına karar vermiştir.
9. Temyiz üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 14/2/2013 tarihli
kararında Mahkemece eksik inceleme yapılarak iflas kararı verilmesinin usul ve
kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle hükmü bozmuştur.
10. Bozma kararı üzerine başvurucu Bakırköy 2. İcra
Müdürlüğünden bozulan iflas kararının geçerliliğini ve yerine getirilme niteliğini
yitirdiğini, bu nedenle bozmadan sonra Mahkemece verilen tedbir kararı
sonuçlarının ortadan kalktığını belirterek Muratlı İflas Müdürlüğünün E.2011/2
sayılı iflas dosyasında müflis Y. A.Ş. adına A. Bankası Muratlı Şubesinde
vadeli hesaba yatırılıp nemalandırılan para üzerine haciz konularak bu hususun
Muratlı İcra ve İflas Müdürlüğünün E.2011/2 sayılı iflas dosyasına
bildirilmesini talep etmiştir.
11. Muratlı İcra Müdürlüğü, Bakırköy 2. İcra Müdürlüğüne verdiği
cevap yazısında hesaptaki para üzerine haciz şerhinin işlendiğini, bozma
kararına ilişkin olarak mahkemece herhangi bir tedbir kararı gönderilmemesi
nedeniyle paranın icra dosyasına gönderilemeyeceğinibelirtmiştir.
12. Başvurucu, Muratlı İcra Müdürlüğünün 15/4/2013 tarihli
işleminin kanun ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu iddia ederek iptali
için Muratlı İcra Hukuk Mahkemesinin (İcra Mahkemesi) E.2013/10 sayılı
dosyasında şikâyet başvurusunda bulunmuştur.
13. İcra Mahkemesi 20/5/2013 tarihli kararında Muratlı Asliye
Hukuk Mahkemesinin E.2008/157 sayılı dosyasında borçlu Y. A.Ş.nin
iflasına karar verildiğini, bu kararın Yargıtay incelemesi neticesinde
bozulduğunu ancak karar düzeltme yolu açık olduğundan henüz kesinleşmediği gibi
ilgili mahkemece yeniden esasa kaydı ile bu bozma kararına uyma yönünde bir
karar verilmediğini, bu itibarla borçlu şirketin iflas hâlinin devam ettiğini,
iflasına karar verilen şirketlere yönelik takibin kanunda belirtilen usulde
yapılabileceğini, zira dosya içerisindeki Bakırköy icra dosyası incelendiğinde,
bu borcun sıra cetveline kaydının yapıldığını, Mahkemenin iflas kararının
kalktığına ilişkin bir bilgi ve belge bulunmadığını belirterek Muratlı İcra
Müdürlüğünün paranın ödenmemesi yönündeki karara yapılan şikâyeti reddetmiştir.
14. Temyiz üzerine karar Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin (Daire)
26/9/2013 tarihli kararı ile onanmıştır.
15. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 29/1/2014 tarihli kararı
ile reddedilmiştir.
16. Ret kararı başvurucu vekiline 25/2/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
17. Başvurucu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 26/9/2013 tarihli
onama kararının, benzer olaylarda daha önce verilen yerleşik içtihatlarıyla
çeliştiğini belirterek içtihat farklılığının giderilmesi talebiyle 21/2/2014
tarihinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına müracaat etmiştir.
18. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 6/5/2014 tarihli
kararında belirtilen "aykırılık
bulunduğu ileri sürülen kararlar arasındaki farklılığın yasal mevzuatta yapılan
değişiklik ile giderildiği anlaşıldığından, ilgili daire başkanlıkları ve Hukuk
Genel Kurulu Başkanlığı'nın görüşleri gözetilerek itihatları
birleştirme yoluna gidilmesine gerek olmadığına" gerekçe ile
talep reddedilmiştir.
19. Başvurucu, kararı 12/5/2014 tarihinde öğrendiğini belirtmiş
ve 6/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 10/5/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun
6/5/2014 Tarihli Kararı Yönünden
21. Başvurucu, Muratlı İcra Hukuk Mahkemesinin "şikayetin reddine" ilişkin kararının
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından onandığını, sadece davacısı farklı
davalısı, konusu, şikâyet nedenleri aynı olan Bakırköy 4. İcra Hukuk Mahkemesi
tarafından verilen "şikayetin kabulüne"
ilişkin kararın da aynı Dairetarafından yakın bir
tarihte onandığını, başvuru konusu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin kendi
içtihatları ve diğer dairelerin yerleşik içtihatları ile açıkça çeliştiğini, bu
kapsamda içtihadı birleştirme talebinde bulunduğunu, talebinin kanun değişikliği
yapıldığı belirtilerek reddedildiğini, değişikliğin hangi kanun maddesinde
yapıldığının dahi açıklanmadığını, kaldı ki başvuru konusu olayla ilgili
herhangi bir kanun değişikliğinin de yapılmadığını, içtihadı birleştirme
talebinin kabul edilmemesinin hak arama hürriyetine aykırı olduğunu, hukuken
alacağını tahsil imkânının elinden alındığını belirterek Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı
fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından
ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı
sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir.
Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını
içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
23. Sözleşme’nin 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve
ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç
isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek
hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla bahsedilen hâller
dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular,
Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz
(Onurhan Solmaz, § 23).
24. 4/2/1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 15.
maddesinin ikinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde Yargıtay hukuk daireleri
veya ceza daireleri arasında içtihat uyuşmazlıkları bulunması ya da Yargıtay
dairelerinden birinin yerleşmiş içtihadından dönmek istemesi veya benzer
olaylarda birbirine uymayan kararlar vermesi hâlinde içtihatların
birleştirilmesi yoluna gidilebileceği belirtilmiştir.
25. 2797 sayılı Kanun'un 45. maddesinin ikinci fıkrasında diğer
merci veya kişilerin gerekçe göstererek yazılı başvurmaları hâlinde içtihadı
birleştirme yoluna gitmenin gerekip gerekmediğine Birinci Başkanlık Kurulunun
karar vereceği, beşinci fıkrada ise içtihadı birleştirme kararının benzer
hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye
mahkemelerini bağlayacağı belirtilmiştir.
26. Bununla birlikte9/5/1960 tarihli ve E.1960/21, K.1960/9
sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında içtihadı birleştirme
kararlarının kesin hükme bağlanmamış ve henüz mahkemelerde derdest bulunan
davalara uygulanabileceği, içtihadı birleştirme kararı ile kesin hükmün
sonuçlarının ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
27. Somut olayda Mahkemenin şikâyetin reddine ilişkin kararı
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 26/9/2013 tarihli kararı ile onanmış, karar
düzeltme talebi ise Dairenin 29/1/2014 tarihli kararı ile reddedilerek hüküm
kesinleşmiştir. Başvurucu yargısal süreç tamamlandıktan sonra 21/2/2014
tarihinde içtihadı birleştirme talebinde bulunmuş, talep Yargıtay Birinci
Başkanlık Kurulunun 6/5/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
28. Somut olayda başvurucu, medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili
uyuşmazlığın esasının çözümlenmesinden sonraki bir aşamada Yargıtay Birinci
Başkanlık Kurulunun, içtihadı birleştirme talebini reddetmesiyle ilgili olarak
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
29. Buna göre temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği
iddiasının, medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili bir uyuşmazlığın esasının
karara bağlanması aşamasında ileri sürülmediği, olağan dışı hukuk yolu
niteliğinde olan içtihadı birleştirme yoluna gidilmesine gerek olmadığı yönünde
verilen kararla ilgili ihlal iddialarının bireysel başvuru kapsamında
değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Muratlı İcra Hukuk Mahkemesinin E.2013/10
Sayılı Dosyası Yönünden
31. Başvurucu, İcra Mahkemesi ve Yargıtay kararının kanun ve
yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
32. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası
gereği başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru yapılması
gerekir.
33. Somut olayda Muratlı İcra Hukuk Mahkemesinin 20/5/2013
tarihinde verdiği şikâyetin reddine ilişkin kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin
26/9/2013 tarihli kararıyla onandığı, karar düzeltme talebinin ise Dairenin
29/1/2014 tarihli kararıyla reddedildiği anlaşılmıştır.
34. Başvurucunun karar düzeltme talebinin rededilmesinden
sonra içtihadı birleştirme talebinde bulunduğu ve bu talebinin de
reddedilmesiyle birlikte ihlal iddialarını bireysel başvuru gündemine getirdiği
anlaşılmış ise de yukarıda açıklandığı üzere Yargıtayca
içtihadı birleştirme kararı verilse dahi bu kararın kesinleşmiş mahkeme
kararlarına yönelik herhangi bir etkisinin olmadığı, dolayısıyla olağan dışı
bir yol olan içtihadı birleştirme kurumunun, somut olay açısından etkili ve
tüketilmesi gerekli bir hukuk yolu olmadığı anlaşılmıştır.
35. Buna göre başvurucunun Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin
29/1/2014 tarihli karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilamın kendisine
tebliğ edildiği 25/2/2014 tarihinden itibaren en geç 27/3/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunması gerektiği hâlde 6/6/2014 tarihinde başvuruda
bulunduğu, bu açıdan ihlal iddialarını süresi içerisinde Anayasa Mahkemesinin
önüne getirmediği sonucuna ulaşılmıştır.
36. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 6/5/2014 tarihli
kararı yönünden başvurunun konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Muratlı İcra Hukuk Mahkemesinin E.2013/10 sayılı dosyası
yönünden başvurunun süre aşımı nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/5/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.