TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TURGAY KARAOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/11558)
|
|
Karar Tarihi: 10/5/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Yakup MACİT
|
Başvurucu
|
:
|
Turgay
KARAOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Enver
Haydar GÜNEŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, boşanma davasında usul ve kanuna aykırı karar
verilmesi ve temyiz incelemesinde duruşma yapılmaması nedenleriyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/7/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucunun eski eşi Devrek 2. Asliye Hukuk (Aile)
Mahkemesinin (Mahkeme) E.2008/363 sayılı dosyasında açtığı davada başvurucu ile
15/8/2007 tarihinde evlendiklerini, başvurucunun alkol
bağımlısı, davranış bozukluğu olan, sürekli kendisine hakaret ve kötü söz
söyleyen birisi olduğunu, psikolojik rahatsızlıklarının bulunduğunu, kendisini
evden çıkarmadığını, anne babasıyla görüştürmediğini, apartmandaki komşularıyla
dahi selamlaşmasına izin vermediğini, hapis hayatı yaşattığını, ayrıca
evliliklerinde cinsel birlikteliğin gerçekleşmediğini, geçimsizliğe neden olan
olaylarda davalının kusurlu olduğunu belirterek boşanmaya karar verilmesini
talep etmiştir.
8. Bu arada başvurucu Devrek 2. Asliye
Hukuk (Aile) Mahkemesinin E.2012/9 sayılı dosyasında açtığı davada, davalının
haklı bir nedeni olmaksızın evi terkettiğini, cinsel
birlikteliğin gerçekleşmeme nedeninin davalının anatomik yapısı ve tedaviye
yanaşmamasından kaynaklandığını, bu durumun doktor raporuyla sabit olduğunu,
kendisinin bu durumu anlayışla karşıladığını ancak davalının evi terketmesiyle gerçek niyetinin ortaya çıktığını, boşanmaya
neden olan olayların daha çok davalının yanlış tutumundan ve sorumsuzluğundan
kaynaklandığını belirterek boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir.
9. Mahkeme 12/1/2012 tarihli kararıyla
dosyayı E.2008/363 sayılı dosyada birleştirmiştir.
10. Mahkeme 22/2/2013 tarihli
kararında, dinlenen taraf beyanları, tanık beyanları ve dosya kapsamına göre;
davacı ile davalının 15/8/2007 tarihinde evlendiklerini, beş yılı aşkın bir
süredir evli olduklarını, evliliklerinden çocuklarının olmadığını, davacı ile
davalının yaklaşık dört yıldır ayrı yaşadıklarını, birlikte yaşadıkları dönemde
aralarında sık sık tartışmalar yaşandığını, hatta davalının davacıya karşı şiddetuyguladığını, hakaret ettiğini, ayrı kaldıkları bu dönemdedavacınınmaddi ihtiyaçlarını ile ilgilenmediğini,
geçimsizliğe neden olan olaylarda davalının ağır kusurlu olduğunu belirterek
asıl davayı kabul etmiş, birleşen davayı reddetmiştir.
11. Temyiz üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 18/11/2013 tarihli kararıyla hüküm onanmıştır.
12. Karar düzeltme talebi ise aynı Dairenin 8/4/2014 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.
13. Ret kararı bireysel başvuru tarihinden sonra 18/3/2015 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiş,
başvurucu ret kararını 25/6/2014 tarihinde öğrendiğini beyan etmiş ve 8/7/2014
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV.İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 10/5/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun
Anayasa'nın 10. maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesinin ihlal
edildiği iddiasının boşanma davasının koşulları açısından Mahkemece yapılan
değerlendirmelerin sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmış, bu nedenle iddiaların
adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
A. Duruşmalı Yargılama Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, temyiz incelemesinin duruşmasız yapılmasının hak
arama özgürlüğünü zedelediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
17. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının temel unsurlarından biri de Anayasa'nın 141. maddesinde
düzenlenen, yargılamanın açık ve duruşmalı yapılması ilkesidir. İlk derece
mahkemeleri önünde duruşmalı yargılama yapılıp karar verildikten sonra kanun
yolu incelemesinin duruşmasız yapılması hâlinde adil yargılanma hakkı ihlal
edilmiş olmaz(Nevruz Bozkurt, B.
No: 2013/664, 17/9/2013, § 32).
18. Somut olayda ilk derece
mahkemesindeki yargılamanın duruşmalı olarakyürütüldüğü,
başvurucunun iddia ve savunmalarını ortaya koyabildiği, davanın niteliği
dikkate alındığında Yargıtayın dava dosyasının
içeriği, yazılı belgeler ve beyanlara istinaden uyuşmazlığı hakkaniyete uygun
bir şekilde sonlandırma imkânına sahip olduğu, başvurucunun temyiz incelemesi
duruşmalı yapılmış olsaydı Mahkeme önünde dile getiremediği hangi iddiaları
ileri süreceğine ilişkin herhangi bir açıklamada da bulunmadığı anlaşılmıştır. Bunun yanında herhangi bir adli
yardım talebi ve bu yönde verilmiş bir karar bulunmayan somut davada,
başvurucunun duruşmalı temyiz incelemesi için gerekli giderleri yatırmadığı, bu
nedenle incelemenin dosya üzerinden yapıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla
duruşmalı yargılanma hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığı açıktır.
19. Açıklanan nedenlerle başvurucunun iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yargılamanın Sonucunun Adil Olmadığına
İlişkin İddia
20. Başvurucu, davacının fizyolojik
yapısı nedeniyle cinsel birlikteliğin gerçekleşmediğini, aynı zamanda davacının
bu konuda kendisi ile bir araya gelmekten kaçındığını, asıl sorunun bundan
kaynaklandığını, bu durumun doktor raporuyla ispatlandığını, Mahkemenin kusur
durumunu belirlerken bu hususu değerlendirmediği gibigerçeğe
aykırı tanık beyanlarınadayanarak karar verdiğini
belirterek Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
açık bir keyfîlik içermesi ve bu durumun
kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş
olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça keyfîlik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz, Recep Gündüz, B. No:
2012/1027, 12/2/2013, § 26).
22. Başvurucunun ihlal iddiaları, yukarıda belirtilen içtihat
kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğindedir. Somut olayda Mahkeme, başvurucu
ve davalı tarafın iddia ve savunmalarını incelemiş, ilgili Kanun hükümlerini
somut olay çerçevesinde değerlendirmek (bkz. § 10) suretiyle davanın reddine
karar vermiştir. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde,
iddiaların özünün derece mahkemeleri tarafından hukuk kurallarının ve
delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas
itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan nedenle başvurunun bu kısmının da, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/5/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.