logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Y.Ç. [2.B.], B. No: 2014/10662, 20/5/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Y. Ç. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/10662)

 

Karar Tarihi: 20/5/2015

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Akif YILDIRIM

Başvurucu

:

Y. Ç.

Vekili

:

Av. Reşat SEZGİN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen tebliğnamenin kendisine tebliğ edilmemesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, yeniden yargılanma ve tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/6/2014 tarihinde yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde, başvuruda Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 9/3/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 20/4/2009 tarihli ve E.2009/4256 sayılı iddianamesi ile hileli iflas suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

6. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2/11/2010 tarihli ve E.2009/163, K.2010/307 sayılı kararı ile başvurucunun atılı suçtan 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

7. Başvurucu tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 4/3/2014 tarihli ve E.2012/10417, K.2014/3895 sayılı ilamı ile karar onanmıştır. Tebliğnamenin onama istekli olduğu görülmektedir.

8. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca onama kararına 1/12/2014 tarihinde itiraz etmiştir.

9. İtiraz üzerine, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 19/2/2015 tarihli ve E.2014/23339, K.2015/21090 sayılı ilamı ile Dairenin 4/3/2014 tarihli ve E.2012/10417, K.2014/3895 sayılı kararının kaldırılmasına ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

10. Başvurucu, çağrı kağıdının tebliğ edildiği 28/5/2014 tarihinde tebliğnameden haberdar olduğunu bildirmiştir.

11. Bireysel başvuru 25/6/2014 tarihinde yapılmıştır.

B. İlgili Hukuk

12. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 161. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“(1) Malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya sonra iflasa karar verilmiş olması hâlinde, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hileli iflasın varlığı için;

b) Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi,

Gerekir.”

13. 5271 sayılı Kanun’un 308. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Mahkemenin 20/5/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 25/6/2014 tarihli ve 2014/10662 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

15. Başvurucu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen tebliğnamenin vekiline tebliğ edilmesi gerekirken kendisine usulsüz olarak tebliğ edildiğini, usulsüz tebligattan çağrı kağıdının tebliğ edildiği 28/5/2014 tarihinde haberdar olduğunu, bu nedenle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

16. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

“Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”

17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”

18. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, “ikincil nitelikte bir kanun yolu” olup bu yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.

19. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup, bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

20. 5271 sayılı Kanun hükümlerine göre ceza yargılamasında tüketilmesi gereken son başvuru yolu temyiz aşaması olup, temyiz incelemesinden geçen kararlara karşı itiraz yolu, anılan Kanun’un 308. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına tanınmıştır (Mehmet Mercan, B. No: 2013/2001, 16/5/2013, § 18). 5271 sayılı Kanun’un “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi” kenar başlıklı 308. maddesine göre, Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde itiraz edebilir.

21. Somut olayda, başvurucu hakkında verilmiş olan karar, temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 4/3/2014 tarihli kararı ile onanmıştır. Bireysel başvuru tarihinden sonra, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının olağanüstü kanun yolu niteliğinde olan “itiraz” yetkisini kullanması üzerine, anılan Dairece dosya yeniden ele alınmış ve itiraz oybirliğiyle yerinde görülerek, “onama” kararı kaldırılıp hükmün bozulmasına karar verilmiştir (bkz: §§ 8-9).

22. Somut olayda, başvurucu hakkındaki dava Derece Mahkemesi önünde derdesttir. Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarının öncelikle Derece Mahkemelerince incelenmesi gerekmektedir.

23. Açıklanan nedenlerle, ihlal iddiasına ilişkin olarak başvuru yollarının tüketilmemiş olduğu ve başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmesine gerek bulunmadığı anlaşılmıştır.

V. HÜKÜM

 Açıklanan nedenlerle;

 A. Başvurucunun,

 1. Gizlilik talebinin KABÜLÜNE,

 2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurusunun “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,

 20/5/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Y.Ç. [2.B.], B. No: 2014/10662, 20/5/2015, § …)
   
Başvuru Adı Y.Ç.
Başvuru No 2014/10662
Başvuru Tarihi 25/6/2014
Karar Tarihi 20/5/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen tebliğnamenin kendisine tebliğ edilmemesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, yeniden yargılanma ve tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (ceza) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 308
5237 Türk Ceza Kanunu 161
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi