TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FATMA ALAN VE TALİP ŞEKER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/10801)
|
|
Karar Tarihi: 19/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Ömer MENCİK
|
Başvurucular
|
:
|
1. Fatma ALAN
|
|
|
2. Talip ŞEKER
|
Vekili
|
:
|
Av. Dinçer ÇALIM
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan
bazı eylemlerinin terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyetlerinde delil olarak
kullanılmasının başvurucuların ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını; hukuka aykırı delillere dayanılarak karar
verilmesinin ve ceza tayininde keyfî davranılmasının adil yargılanma hakkını
ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 25/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Yapılan incelemede 2014/10803 numaralı başvurunun aynı
konuyla bağlantılı olarak yapıldığının anlaşılması nedeniyle 2014/10801 sayılı
başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına
karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucular Fatma Alan ve Talip Şeker sırasıyla 1961 ve 1984
doğumlu olup olayların meydana geldiği tarihte İzmir'de ikamet etmektedirler.
8. Başvurucular; terör örgütüne üye olmak suçunu işledikleri
gerekçesiyle iki gün gözaltında tutulduktan sonra 28/1/2011 tarihinde
tutuklanmışlardır. Cumhuriyet savcısı 13/5/2011 tarihli iddianamesi ile
başvurucuların terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmalarını talep
etmiştir.
9. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi 19/9/2012 tarihinde,
başvurucuların terör örgütüne üye olmak suçundan mahkûmiyetlerine hükmetmiş ve
9 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar vermiştir.
10. Terör örgütü üyeliğinden mahkûmiyete ilişkin kararı
başvurucuların temyiz etmesi üzerine karar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından
10/2/2014 tarihinde onanmıştır.
11. Başvurucular, kararı 25/6/2014 tarihinde öğrendiğini
belirtmişlerdir.
12. Başvurucular 25/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Metin Birdal ([GK] B. No: 2014/15440, 22/5/2019, §§ 28-39)
başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 19/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
A. İfade ve Örgütlenme
Özgürlüğü ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
15. Başvurucular hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen birtakım
dijital delillerden yola çıkılarak katıldıkları mitingler ve basın açıklamaları
ile dernek üyeliğinin terör örgütüne üye olmak suçunda değerlendirmeye
alındığını belirterek Anayasa'nın 26., 33., ve 34. maddelerinin ihlal
edildiğini iddia etmişlerdir.
2. Değerlendirme
16. Başvurucular, hukuka aykırı bir şekilde elde edilen dijital
delillerden yola çıkılarak yasalara uygun olarak icra edilen mitingler ve basın
açıklamaları ile dernek üyeliğinin terör örgütüne üye olmak suçunda
değerlendirmeye alındığını ileri sürmüşlerdir. İlk derece mahkemesinin kararı
incelendiğinde başvurucuların terör örgütüne üye olmak suçunu işledikleri
hususunda ele geçirilen bazı dokümanlarda yer alan bilgilere ve bu bilgilere
uyumlu şekilde gerçekleştirilen birtakım eylemlere dayanıldığı görülmektedir.
Başvurucular her ne kadar dernek üyeliğinin delil olarak değerlendirmeye
alındığını belirtmiş iseler de ilk derece mahkemesinin kararı incelendiğinde
başvurucular yönünden böyle bir durumun suçun ispatında değerlendirmeye alındığı
tespit edilmemiştir.
17. İlk olarak önemle belirtilmelidir ki bireysel başvuru
yolunda Anayasa Mahkemesinin görevi bir yargılamanın sonucu itibarıyla adil
olup olmadığını değerlendirmek değildir. Dolayısıyla başvurucular hakkında
isnat edilen terör örgütünün üyesi olmak suçunun sübuta erip ermediği veya
toplanan delillerin suçun sübutu için yeterli olup olmadığı meselesi, ilkesel
olarak Anayasa Mahkemesinin ilgi alanı dışındadır (Metin Birdal, § 47;
ayrıca bkz. Yılmaz Çelik [GK], B.
No: 2014/13117, 19/7/2018, § 45; krş. Ferhat
Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 65). Bundan başka bir ceza
yargılamasında hangi delillerin hükme esas alınabileceği meselesi de esas
itibarıyla Anayasa Mahkemesinin görev alanının dışındadır (Türk ceza hukuku
uygulamasına ilişkin bazı değerlendirmeler için bkz. Metin Birdal, §§ 67-71).
18. Buna karşın kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında
kalan faaliyetlerinin terör örgütünün üyesi olmak suçundan verilen mahkûmiyet kararlarının
delili olarak kullanılması temel haklar üzerinde bir caydırıcı etki yaratır (Metin Birdal, § 65). Dolayısıyla Anayasa
Mahkemesi temel haklara bu şekilde yapılan müdahalenin zorunlu bir ihtiyacı
karşıladığının ilgili ve yeterli bir gerekçeyle gösterilip gösterilemediği ile
sınırlı bir denetim yapabilir (Metin Birdal,
§ 72).
19. Başvurucular; bu başlık altındaki şikâyetlerini soyut bir
şekilde ileri sürmüşler, mahkûmiyet hükmünde hangi eylemlerinin delil olarak
kullanıldığı hususunda ayırt edici bir açıklamada bulunmamışlar, ayrıca
bunların hangi haklar üzerinde ve hangi surette caydırıcı etkiye neden olduğu
yönünde bir bilgiye yer vermemişlerdir.
20. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvuru
konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki
iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal
edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak
başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali
nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa
hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde
belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
yapılmalı, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerle deliller açıklanmalıdır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim
Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727,
25/5/2017, § 19).
21. Sonuç olarak başvurucular, bu başlık altındaki iddialarını
soyut bir şekilde ileri sürmüşler; başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri
sunarak olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlama ve dayanılan Anayasa hükmünün
kendisine göre ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını ortaya koyma
yükümlülüğünü yerine getirmemişlerdir.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların iddialarını
temellendirmemiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Başvurucuların
İddiaları
23. Başvurucular; hukuka aykırı bir şekilde elde edilen bazı
delillerle mahkûmiyetlerine karar verildiğini, ilk derece mahkemesinin ceza
tayininde keyfî davrandığını, hiçbir neden olmamasına rağmen alt sınırdan
uzaklaştığını ve takdirî indirim uygulamadığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren
tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet
Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
25. Başvurucuların ileri sürdüğü ilk derece mahkemesinin ceza
tayininde keyfî davrandığı, hiçbir neden olmamasına rağmen alt sınırdan
uzaklaştığı ve takdirî indirim uygulamadığı
iddiasının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
26. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvuru
konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki
iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal
edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak
başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali
nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa
hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde
belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
yapılmalı, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerle deliller açıklanmalıdır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim
Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, § 19).
27. Başvurucular hukuka aykırı bir şekilde elde edilen
delillerle mahkûmiyetlerine karar verildiğini savunmuş iseler de hangi
delilerin hangi gerekçeyle hukuka aykırı bir şekilde elde edildikleri hususunda
bir değerlendirme yapmamışlardır. Sonuç olarak başvurucular, bu iddiasını soyut
bir şekilde ileri sürmüşler; başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunarak
olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlama ve dayanılan Anayasa hükmünün
kendisine göre ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını ortaya koyma
yükümlülüğünü yerine getirmemişlerdir.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. İfade ve örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
19/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.