TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET SAYAT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/10819)
|
|
Karar Tarihi: 19/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Ömer MENCİK
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet SAYAT
|
Vekili
|
:
|
Av. Serhat KARAŞİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında kalan birtakım eylemlerin
terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyette delil olarak kullanılması nedeniyle
başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvuruda
ayrıca uzun sayılacak bir sürede yargılamanın yapılmış olması nedeniyle makul
sürede yargılanma hakkının, yargılama sürecinde uzun süre tutuklu kalınması
nedeniyle ise kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği ileri
sürülmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu 1981 doğumlu olup olayların meydana geldiği tarihte
Karabük Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi Bölümü
öğrencisidir.
8. Başvurucu; terör örgütüne üye olmak ve terör örgütünün
propagandasını yapmak suçlarını işlediği gerekçesiyle bir gün gözaltında
tutulduktan sonra 24/4/2008 tarihinde tutuklanmıştır. Cumhuriyet savcısı
21/10/2008 tarihli iddianamesi ile başvurucunun terör örgütüne üye olmak ve
terör örgütünün propagandasını yapmak suçlarından cezalandırılmasını talep
etmiştir.
9. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi 3/11/2008 tarihinde,
iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2008/372 sayılı dosya üzerinden
kovuşturma aşaması başlamıştır. İlk derece mahkemesi 22/4/2010 tarihli
duruşmada başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
10. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi 15/9/2011 tarihinde,
başvurucunun terör örgütüne üye olmak suçundan mahkûmiyetine hükmetmiş ve 6 yıl
3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Terör örgütünün
propagandasını yapmak suçundan ise başvurucunun beraatine
hükmetmiştir.
11. Terör örgütü üyeliğinden mahkûmiyete ilişkin kararı
başvurucunun temyiz etmesi üzerine karar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından
4/4/2014 tarihinde onanmıştır.
12. Başvurucu, kararın 14/7/2014 tarihinde tebliğ edildiğini
belirtmiştir.
13. Başvurucu 26/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Metin Birdal ([GK] B. No: 2014/15440, 22/5/2019, §§ 28-39)
başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 19/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, yargılamanın uzun sürdüğünü belirterek adil
yargılanma hakkı bağlamında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
17. Bireysel başvuru sonrasında, 31/7/2018 tarihli ve 30495
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli
ve 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle
Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
18. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Komisyon)
tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
19. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolunun ilk bakışta ulaşılabilir ve
ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesi olduğunu değerlendirmiştir. Buna göre Tazminat Komisyonuna başvuru
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı
sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel,
§§ 27-36).
20. Somut başvuru yönünden de söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. İfade Özgürlüğünün
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu; gerçekleştirdiği her eylemin ifade özgürlüğünün
kapsamı dışında kabul edildiğini ve örgütle bir bağ kurmak için değerlendirmeye
alındığını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca ilgili yasal mevzuata uygun bir
şekilde yayımlanan kitap, dergi ve gazetelerin okunmasının ve bulundurulmasının
delil olarak dikkate alındığını ileri sürerek ifade özgürlüğünün ihlal
edildiğini savunmuştur.
2. Değerlendirme
23. İlk derece mahkemesinin kararı incelendiğinde başvurucunun
terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği hususunda bir tanığın beyanına ve
başvurucunun da aralarında olduğu sanıkların telefon görüşmelerinin içeriğine
dayanıldığı görülmektedir. İlk derece mahkemesi, tanık beyanında ise
başvurucunun örgütsel faaliyetlere katıldığının ve bir piknik etkinliğini
organize ettiğinin ifade edildiğini belirtmiştir.
24. Başvurucu, bazı yayınları bulundurmasının ya da okumasının
terör örgütüne üye olma suçundan delil olarak kullanılmasının ifade
özgürlüğünün ihlali anlamına geldiğini ileri sürmüştür. Ancak mahkûmiyet
gerekçesi incelendiğinde bir tanığın beyanına ve başvurucunun da aralarında
olduğu sanıkların telefon görüşmelerine dayanıldığı görülmektedir. Başvurucunun
bazı yayınları bulundurmasının ilk derece mahkemesince delil olarak
kullanıldığı tespit edilmemiştir.
25. Başvurucu, bazı eylemlerinin Cumhuriyet Savcılığınca
iddianamede delil olarak sunulmasından şikâyetçi olmuş ise de söz konusu
eylemlerinin ilk derece mahkemesince mahkûmiyet hükmünün dayanağı yapılıp
yapılmadığına ilişkin hiçbir değerlendirme yapmamıştır. Öte yandan başvurucu,
mahkûmiyet kararında delil olarak değerlendirmeye alınan bazı eylemlerinin
ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını ileri sürmüş ancak bu iddiasını
somutlaştırmamış; değerlendirmeye alınan hangi delillerin ifade özgürlüğü
kapsamında kaldığı hususunda herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.
26. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvuru
konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki
iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal
edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak
başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle
ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa
hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde
belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
yapılmalı, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerle deliller açıklanmalıdır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim
Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727,
25/5/2017, § 19).
27. Sonuç olarak başvurucu, bu başlık altındaki iddialarını
soyut bir şekilde ileri sürmüş; başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri
sunarak olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlama ve dayanılan Anayasa hükmünün
kendisine göre ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını ortaya koyma
yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun iddialarını
temellendirmemiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
29. Başvurucu; hakkında yürütülen yargılamada uzun süre tutuklu
kaldığını, verilen tutukluluğun devamı kararlarının matbu gerekçeler
içerdiğini, adli kontrol tedbirinin neden yetersiz kalacağının kararlarda açıklanmadığını
ve uzun süre tutuklu kalması nedeniyle eğitimini devam ettiremediğini
belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği ile eğitim haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013 § 16). Somut olayda ihlal iddialarının özü
itibarıyla tutukluluğun uzun sürmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu
nedenle başvurucunun bu başlık altındaki iddiaları Anayasa'nın 19. maddesinin
yedinci fıkrası kapsamında değerlendirilmiştir.
31. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü
başvurulara ilişkin olarak birçok kararında zaman
bakımından yetkisiyle ilgili ilkeleri belirlemiştir. Bu kararlarda
Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruları inceleme yetkisinin başladığı 23/9/2012
tarihinden önce verilen bir nihai kararla sona eren tutukluluk hâllerine
ilişkin başvuruların zaman bakımından yetki dışında kaldığını kabul etmiştir (Osman Büyüksu,
B. No: 2013/5512, 3/4/2014, §§ 20-24; Ali
Öksüz, B. No: 2013/6065, 3/4/2014, §§ 20-23; Cevdet Genç, B. No: 2012/142, 9/1 /2014,
§§ 24-29).
32. Somut olayda başvurucunun tutukluluk durumu bireysel
başvuruların incelenmeye başlandığı tarih olarak belirlenen 23/9/2012
tarihinden önce sona ermiştir (bkz. § 9). Bu nedenle mevcut başvuruda bahsi
geçen kararlardan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. İfade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın zaman bakımından yetkisizlik
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
19/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.