TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BAYRAM ÇAĞLAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/11171)
|
|
Karar Tarihi: 19/7/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
1. Bayram
ÇAĞLAR
|
|
|
2. Necmettin
PALA
|
|
|
3. Selim
EKİCİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutukluluğun hukuka aykırı olması ve makul süreyi
aşması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, yargılamanın özel
yetkili mahkemede devam etmesi nedeniyle kanuni hâkim güvencesinin, siyasi
parti faaliyetleri ve legal eylemler nedeniyle tutuklama kararı verilmesi nedeniyle
siyasi faaliyette bulunma hakkı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/7/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2014/11175,
2014/11182 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyalarının konu yönünden hukuki
irtibat nedeniyle 2014/11171 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası ile
birleştirilmesine; incelemenin 2014/11171 başvuru numaralı bireysel başvuru
dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
6. 2014/11171,
2014/11175 sayılı başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
7. 2014/11182
sayılı başvuru belgelerinin de bir örneği bilgi için Bakanlığa gönderilmiştir.
Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmasına gerek olmadığı
bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyleilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucular, silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu
işledikleri şüphesiyle 13/9/2011 tarihinde gözaltına alınmışlar; 17/9/2011
tarihinde tutuklanmışlardır.
10. Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/105 sayılı dava
dosyasına göre tutuklu bulunan başvurucular, 27/5/2014 tarihli duruşmada
tutuksuz yargılanmak üzere tahliye talebinde bulunmuşlar ancak talepleri aynı
duruşmada reddedilmiştir.
11. Başvurucular, Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/5/2014
tarihli ret kararına itiraz etmiş ancak Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin
11/6/2014 tarihli ve 2014/480 Değişik İş sayılı kararı ileitirazları
reddedilmiştir.
12. Ret kararı, başvuruculara 13/6/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucular 4/7/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
14. Başvurucular 18/7/2014 tarihli duruşmada tahliye edilmiştir.
Başvurucular hakkındaki dava İlk Derece Mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını,
Devletten isteyebilirler."
16. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır
ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle
ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır
ceza mahkemesinde karara bağlanır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 19/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyetive
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin iddia
1. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
Yönünden
a. Başvurucuların İddiaları
18. Başvurucular somut olay, olgu ve bilgi olmadığı hâlde
tutuklandıklarını ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı,
48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda,kamu gücünün neden
olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı;
bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği, buna ilişkin
gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli
Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
20. Somut olayda başvurucular, somut olay, olgu ve bilgi
olmadığı hâlde tutuklandıklarını ileri sürmüşse de tutuklanmalarına dayanak
oluşturan ifade ve sorgu zaptı, tutuklama kararı, iddianame vb. herhangi bir
belge sunmamış, iddialarını temellendirememiş,delillerini
sunma ve temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda
bulunma yönündeki yükümlülüklerini yerine getirmemişlerdir. Dolayısıyla
başvurucular tarafından ileri sürülen iddianın kanıtlanamadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
21. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin
İddia Yönünden
a. Başvurucuların İddiaları
22. Başvurucular, tutukluluğun devamı kararlarının hukuka aykırı
olduğunu, tutukluluğun devamına karar veren Mahkemenin her seferinde aynı klişe
gerekçelerle tahliye taleplerinin yanında adli kontrol hükümlerinin uygulanması
taleplerini de reddettiğini, tutukluluğun makul süreyi aştığını, delilleri
karartma ve kaçma ihtimallerinin olmadığını, kendileri ile benzer konumda olan
ve başka davalarda yargılanan sanıkların tahliye edildiğini, kendilerinin hâlen
tutuklu olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yanında eşitlik
ilkesinin de ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
b. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda ihlal iddialarının özünün
tutukluluğun uzun sürmesine, yargılamanın tutuklu devam ettirilmesine yönelik
olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucuların bu başlık altındaki iddiaları Anayasanın
19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında değerlendirilmiştir.
24. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt,
B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
25. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye
edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf
yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma
imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515,
28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek,
B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
26. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 18/7/2014
tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucuların tutukluluğun makul süreyi
aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak
davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre
başvurucuların tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli
mahkemece başvurucular lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271
sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna
uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan
başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel
başvurunun "ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle tutukluluğun makul süreyi aştığı
iddiasının yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu
yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kanuni Hâkim Güvencesinin İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
28. Başvurucular, özel yetkili mahkemelerde yargılamanın devam
ettiğini belirterek kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
29. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 16).
30. Somut olayda başvuruya konu yargılamanın devam ettiği tespit
edilmiştir. Bu kapsamda başvurucuların, hukuk sisteminde mevcut yargısal
yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulundukları anlaşılmaktadır.
31. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Siyasi Faaliyette
Bulunma Hakkı ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia Yönünden
1. Başvurucuların İddiaları
32. Başvurucular,
siyasi parti faaliyetleri ve katıldığı yasal eylemler nedeniyle
yargılandıklarını ve tutuklandıklarını, kendilerine isnat edilen eylemlerin
düşünce ve örgütlenme özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek siyasi
faaliyette bulunma ve toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
33. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu
gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre
özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal
edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, §§ 19, 20).
34. Somut olayda başvurucular, siyasi parti faaliyetleri
nedeniyle tutuklandıklarını ileri sürmüşlerse de bu iddialarını temellendirebilecek
herhangi bir belge sunmamış, delillerini sunma yönündeki yükümlülüklerini
yerine getirmemişlerdir (bkz. § 20). Dolayısıyla başvurucular tarafından ileri
sürülen bu iddianın kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
35. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1.
Tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. Tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Siyasi faaliyette bulunma ve toplantı ve gösteri yürüyüşü
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
19/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.