TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
RAMAZAN MORKOÇ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/159)
Karar Tarihi: 10/5/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
M. Emin KUZ
Raportör Yrd.
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Ramazan MORKOÇ
Vekilleri
Av. Bayram AYDEMİR
Av. Seda TOĞRUL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; özel yetkili mahkemelerde yargılama yapılması nedeniyle kanuni hâkim ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/1/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında 29/9/2008 tarihinde yasa dışı silahlı örgüte üye olma suçlamasıyla gözaltına alınmış ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 1/10/2008 tarihli kararıyla tutuklanmıştır.
9. Bu tutukluluk kapsamında 21/4/2009 tarihinde tahliye edilen başvurucu, serbest bırakılmamış ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen başka bir soruşturma kapsamında 22/4/2009 tarihinde yasa dışı silahlı örgüte üye olma suçlamasıyla Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilmek üzere tutuklanmış ve Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince isnat edilen suç nedeniyle 29/4/2009 tarihinde tutukluluğun devamına karar verilmiştir.
10. Başvurucu ve diğer sanıklar hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2010/444 sayılı dosyasında açılan davada yargılama 18/10/2010 tarihinde başlamıştır.
11. Başvurucunun soruşturma ve kovuşturma aşamasında tutukluluğa ilişkin itirazları reddedilmiştir.
12. Son olarak Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince 6/12/2013 tarihli tutukluluk incelemesinde başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
13. Başvurucu 6/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun mülga 10. maddesiyle görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 7/3/2014 tarihli kararı ile dosya, Diyarbakır 2.Ağır Ceza Mahkemesine devredilmiştir.
15. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/235 sayılı dosyası üzerinden devam olunan yargılamada 14/4/2014 tarihinde yapılan tensip incelemesinde, başvurucunun tutukluluk süreci içinde 20/3/2013 tarihinden itibaren başka mahkemece verilen hapis cezasının infaz edildiği tespit edilmiştir.
16. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/235 sayılı dosyası üzerinden devam olunan yargılamada 1/7/2014 tarihli celsede başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir.
17. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri" kenar başlıklı 104. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir."
19. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."
20. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 10/5/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:.
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu, matbu gerekçelerle devam ettirilen tutukluluğun makul süreyi aştığını, tutukluluğun devamı gerekçelerinin ilgili ve yeterli olmadığını, alternatif tedbirlerin yeterince dikkate alınmadığını belirterek Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve bu hakla birlikte eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş; hak ihlali tespitiyle birlikte tazminat talebinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine yönelik iddiasının soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekmektedir. Buna göre kendisiyle benzer durumdaki başka kişilere yapılan muamele ile kendisine yapılan muamele arasında bir farklılığın bulunduğunu ve bu farklılığın meşru bir temeli olmaksızın ırk, renk, cinsiyet, din, dil vb. ayrımcı bir nedene dayandığını makul delillerle ortaya koyamayan başvurucunun eşitlik ilkesinin ihlali iddiası esas olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı çerçevesinde ele alınmalıdır (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §§ 33, 34).
24. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında verilen tutuklama kararından (bkz. § 8) şikâyetçi olmuş ise de bu tutuklamanın 21/4/2009 tarihinde tahliye ile birlikte sona erdiği ve dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi kapsamında olmadığı anlaşıldığından incelemenin Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen tutuklama kararı (bkz. § 9)ile sınırlı olarak yapılmasına karar verilmiştir.
25. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
27. Yukarıda belirilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
28. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
29. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 1/7/2014 tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu, başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun "ikincil niteliği" ile bağdaşmamaktadır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasına ilişkin olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kanuni Hâkim İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
31. Başvurucu özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına rağmen yargılamanın bu mahkemelerde devam ettiğini belirterek kanuni hâkim ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
32. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin yerine getirilmemesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 16).
33. Somut olayda başvuruya konu yargılamanın ilk derece mahkemesinde devam ettiği tespit edilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
34. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/5/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.