TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HASAN BAŞAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/11857)
|
|
Karar Tarihi: 5/10/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Volkan ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Hasan BAŞAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, olumsuz sicillerin düzeltilmesi isteminin reddine
ilişkin işlemin ve işleme temel olan düzenleyici işlemlerin iptali istemiyle
açılan davada hukuka aykırı karar verilmesi, aleyhe yargılama giderine
hükmedilmesi ve makul sürede yargılamanın tamamlanmaması nedenleriyle adil
yargılanma hakkının; engellilik durumu gözetilerek uygulama yapılmaması
nedeniyle de eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/7/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık tarafından görüş sunulmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
A. Başvuru Tarihinden Önceki Süreç
8. Başvurucu, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Meslek
Yüksekokulu bünyesinde memur olarak görev yapmakta iken olumsuz düzenlenen
2001, 2002, 2004 ve 2005 yıllarına ait sicillerin düzeltilmesi istemiyle idari
başvuruda bulunmuştur. Başvurucunun bu talebi 10/1/2008
tarihli işlemle reddedilmiştir. Başvurucu, söz konusu işlemin ve Disiplin
Cezalarının Affı ile İlgili Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının2006/1
sayılı Genelgesi'nin (2006/1 sayılı Genelge) 6. maddesi ile 18/10/1986
tarihli ve 19255 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 13. ve 17.
maddelerinin iptali istemiyle dava açmıştır.
9. Danıştay İkinci Dairesi (Daire) 11/3/2011
tarihli kararıyla, Yönetmelik'in 13. ve 17. maddelerinde yer alan düzenlemeler
ile sicil raporlarının; memurların ehliyetlerinin tespitinde, kademe
ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye ayırma veya hizmetle
ilişkilerinin kesilmesinde başlıca dayanak olarak ele alınmalarının
amaçlandığını ve bu bağlamda maddelerde hukuka aykırı bir yön bulunmadığını
tespit etmiştir. Daire 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu
Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun'un sadece disiplin
cezalarının affını öngördüğünü,sicil
affı ile bir ilgisi bulunmadığını, bu nedenle de olumsuz sicil almış olanlar
hakkında söz konusu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağını düzenleyen 2006/1
sayılı Genelge'nin 6. maddesinde de üst hukuk normlarına aykırılık
bulunmadığını saptamıştır. Daire, nihai olarak başvurucunun olumsuz sicillerin
düzeltilmesi istemli talebinin de hukuki dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle
davanın reddine hükmetmiştir.
10. Söz konusu ret kararı Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulunun 21/2/2013 tarihli kararı ile onanmıştır.
11. Başvurucu 27/6/2014 tarihinde onama
kararını tebellüğ etmesinin ardından 18/7/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. Başvuru Tarihinden Sonraki Süreç
12. Onama kararına yönelik karar düzeltme istemi aynı Kurulun 22/6/2015 tarihli ilamıyla reddedilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 5/10/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
14. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).
17. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
18. Anılan ilkeler, Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar ve somut başvuruya konu yargılama sürecinin niteliği dikkate
alındığında yaklaşık yedi yıllık yargılama süresinin makul olmadığısonucuna
varmak gerekir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Yargılamanın Sonucu
İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia
20. Başvurucu; hakkaniyete uygun yargılama yapılmadığını, yargı
makamlarının üzerine düşen görevi gereği gibi yerine getirmediğini, uyuşmazlık
konusu işlemlerinin açıkça hukuka aykırı olduğunu ileri sürmektedir.
21. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması
bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya
açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
22. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece
mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin olup Mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate
alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Mahkemeye Erişim
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
24. Başvurucu, ekonomik durumu iyi olmamasına karşın kendisinden
harç ve yargılama gideri alındığını, bu durumun mahkemeye erişimhakkını
ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
25. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan
mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına
gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız
hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren
sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).
26. Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak sınırlandırılabilen bir
haktır. Bununla birlikte sınırlandırmaların hakkın özünü zedeleyecek nitelikte
olmaması, meşru bir amaç izlemesi, ölçülü olması ve başvurucuya ağır bir yük
getirmemesi gerekir (Serkan Acar,
B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38).
27. Gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması
ve mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmeksizin uyuşmazlıkların makul sürede
bitirebilmesi amacıyla belli yükümlülükler öngörülebilir. Bu yükümlülüklerin
kapsamını belirlemek kamu otoritelerinin takdir yetkisi içindedir. Öngörülen
yükümlülükler dava açmayı imkânsız kılmadıkça ya da aşırı derecede
zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği söylenemez. Davanın
sonucuna göre kaybeden tarafa yüklenen yargılama giderlerinin davanın açıldığı
tarih itibarıyla öngörülebilir gider olarak kabulü mümkün olmadığından
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğinden söz edilemez (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 24; Serkan
Acar, §§ 38-40).
28. Somut olayda hükmolunan yargılama giderlerinin gözetilen
meşru amaç ile korunmak istenen hak açısından orantılı olduğu ve başvurucu
üzerinde ağır bir yük oluşturmadığı, dolayısıyla mahkemeye erişim hakkına engel
teşkil etmediği sonucuna varılmış; başvuru konusu işlemde açık bir ihlal saptanmamıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Eşitlik İlkesinin
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
30. Başvurucu; engelli durumu gözetilerek uygulama yapılması
gerektiğini ancak bu yönde eşitlik ilkesini sağlamaya yönelik herhangi bir
uygulama yapılmadığını, bu durumun da eşitlik ilkesini ihlal ettiğini ileri
sürmektedir.
31. Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 14. maddesinde düzenlenen
ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine yönelik iddiaların soyut olarak
değerlendirilmesi mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan
diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 33).
32. Somut olayda eşitlik ilkesinin ihlal edildiği ileri
sürülmekte ise de söz konusu ihlal iddiasının hangi temel hak ve özgürlüğe yönelik
olarak gerçekleştiği belirtilmemiştir. Başvuru konusu iddiaların Anayasa ve
Sözleşme kapsamındaki hak ve hürriyetlerden biri ile bağlantısı da
bulunmamaktadır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
E. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine kar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”
35. Başvurucu, 2.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Başvurucu her ne kadar 3/11/2014 tarihli dilekçesi ile
tazminat istemini revize etmiş ise de bireysel başvuru süresi geçtikten sonra
yapılan bu istem dikkate alınmamıştır.
36. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
37. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya istemiyle bağlı kalınarak net 2.000 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
38. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 2.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Danıştay İkinci Dairesine (E.2009/4583,
K.2011/1016) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/10/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.