TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
M. H. H. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/12350)
|
|
Karar Tarihi:8/6/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter
DEVECİ
|
Başvurucu
|
:
|
M. H. H.
|
Vekili
|
:
|
Av. Bilal
KOLBÜKEN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
verilmesine rağmen sanık aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle
masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/7/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 7/12/2012
tarihli iddianamesiyle resmî belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarındanDiyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesindebaşvurucu
hakkında kamu davası açılmıştır.
8. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi 17/12/2012
tarihli kararıyla yetkisiz olduğu sonucuna varmış ve dosyayı İstanbul Anadolu
13. Asliye Ceza Mahkemesine göndermiştir.
9. İstanbul Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesi 18/3/2013
tarihli kararıyla görevsiz olduğuna karar vermiş ve dosyayı İstanbul Anadolu 8.
Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir.
10. Yargılamayı yürüten İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi 29/4/2014 tarihli kararıyla başvurucunun nitelikli dolandırılık suçu yönündenberaatine,
resmî belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyetine; sonrasında ise hükmün
açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verip 3.000 TL vekâlet ücretinin
başvurucudan alınarak yargılamada kendisini vekille temsil ettiren katılana
verilmesine hükmetmiştir.
11. Vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğine ilişkin
başvurucu müdafii tarafından yapılan itiraz, İstanbul
Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/6/2014 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.
12. Başvurucu 25/7/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunun 231. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“…(5) (Ek fıkra: 06/12/2006
- 5560 S.K.23.md) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda
hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise;
mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması,
kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder...."
14. 5271 sayılı Kanun'un 325. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Cezaya veya güvenlik tedbirine
mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir.
(2)
(Değişik fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.27.md) Hükmün
açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde de birinci
fıkra hükmü uygulanır..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 8/6/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gizlilik Talebi Yönünden
16. Başvurucu, kamu görevlisi olduğunu bildirmiş ve masumiyet
karinesinin korunması için yapılan başvuru nedeniyle kimliğinin kamuya açık
belgelerde gizli tutulmasını talep etmiştir.
17. Somut olayın koşulları dikkate alındığında talebin kabul
edilmemesini gerektiren bir neden bulunmadığından kamuya açık belgelerde
kimliğin gizli tutulması talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvurucu; HAGB kararının mahkûmiyet hükmü olmaması nedeniylemahkûmiyet hükmünün sonuçlarını doğurmaması
gerektiğini, HAGB kararına rağmen aleyhine vekâlet ücretine hükmedilerek
masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Masumiyet karinesi, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş
bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına alır.
Bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti “asıl” olduğundan suçluluğu ispat külfeti
iddia makamına ait olup kimseye suçsuzluğunu ispat mükellefiyeti yüklenemez.
Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve
kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez; suçlu muamelesine
tabi tutulamaz (Kürşat Eyol,
B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26).
20. HAGB, sanığa yüklenen suça ilişkin yargılama sonunda cezaya
hükmedilmesi hâlinde hükmün açıklanmasının belirli koşulların gerçekleşmesine
bağlı olarak ertelenmesi anlamına gelmektedir. Kanunda belirtilen koşulların
gerçekleşmesine karşın sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilemeyeceği 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin
(6) numaralı fıkrasının son cümlesinde ifade edilmektedir. Bu kapsamda sanığın,
yargılamanın hukuki kesinliği ifade eden bir hükümle sonuçlanmasını ya da
cezaya hükmedilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını tercih
etme imkânı bulunmaktadır (Ali Gürsoy,
B. No: 2012/833, 26/3/2013, § 19).
21. 5271 sayılı Kanun'un 325. maddesinin
(2) numaralı fıkrasının Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğuna ilişkin
itiraz yoluyla yapılan normun iptaline ilişkin başvuruları inceleyen Anayasa
Mahkemesi "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bir beraat hükmü
olmayıp yapılan yargılama sonunda eylemin suç ve sanığın suçlu olduğu tespit
edilmekte ve bir mahkûmiyet hükmü kurulmaktadır. Mahkûmiyet hükmü mevcut olmakla
birlikte sanığın kabulüyle sanık ile ceza arasındaki bağlantı belirli şartlarla
kesilmekte ve açıklanması askıya alınmakta yani geri bırakılmaktadır. Suç ve
suçlulukla mücadelede caydırıcılık ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla, bir
suç işleyen ve hakkında mahkûmiyet kararı verilen kişinin yeniden topluma
kazandırılması için verilen hükmün belirli koşulların varlığı hâlinde açıklanmasının
geri bırakılmasının bir beraat kararı şeklinde değerlendirilmesi ve bir beraat
kararı sonuçlarını doğurması beklenemez. Zira yasa koyucu, hâkim tarafından
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanık hakkında bir
denetim süresi belirlenerek bu süre içinde sanık hakkında denetimli serbestlik
tedbiri uygulanabilmesini mümkün kılmıştır." tespitlerinde bulunarak iptal
istemlerini reddetmiştir (AYM, E.2010/1, K.2011/149, 3/11/2011).
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir.
Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara
yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşruluğunun açık olduğu
başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça
dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
23. Somut olayda başvurucu hakkında açılan ceza davasında
Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda başvurucunun mahkûmiyetine
hükmedildiği ve sanığın kabulü üzerine HAGB kararı verildiği, aleyhine vekâlet
ücretine hükmedilerek başvurucunun suçlu ilan edilmesi gibi bir durumun söz
konusu olmadığı dikkate alındığında masumiyet karinesine yönelik bir ihlalin
olmadığı açıkça anlaşılmıştır.
24. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.