TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ADNAN KUŞAKSIZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/12395)
|
|
Karar Tarihi: 6/7/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Ayhan KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Adnan KUŞAKSIZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, şirketin mal varlığının el konularak satılması
nedeniyle şirket ortağının mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/7/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu 1937 doğumlu olup Kocaeli ili Gölcük ilçesinde
ikamet etmektedir.
A. Uyuşmazlığın Arka
Planı
8. Başvurucu, Metaş İzmir Metalurji Anonim Şirketinin (METAŞ) halka açık olarak işlem
görmekte olan hisselerinin sahibidir.
9. Sıvı çelik üretimi ve haddeleme faaliyeti ile uğraşan METAŞ,
1999 yılında üretimini durdurmuş; 2003 yılında ise "gayrıfaal"
hâle gelmiştir. Öte yandan METAŞ’ın halka arz edilen
hisseleri 1998 yılında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 100 endeksinden
çıkartılarak "gözaltı pazarı"na dâhil
edilmiş; 2003 yılında ise borsa kaydından tamamen çıkarılarak sürekli işlem
görmekten men edilmiştir.
10. METAŞ’ın %41,9855 hisseli ortağı
olan Rumeli Çelik Sanayi Anonim Şirketi (Rumeli A.Ş.) aynı zamanda T. İmar
Bankası T. Anonim Şirketinin (İmar Bankası) ortağıdır.
11. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) 3/7/2003 tarihli kararıyla İmar Bankasının bankacılık
işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılmış ve anılan Banka Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredilmiştir. Karar 18/6/1999
tarihli ve 4389 sayılı mülga Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin (3) numaralı
fıkrasına dayanılarak alınmıştır. Kararın gerekçesinde; İmar Bankasının
yükümlülüklerini vadesinde yerine getirmediği, alınması gereken tedbirleri
almadığı ve faaliyetlerinin devamının mevduat sahiplerinin hakları, mali
sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiği için Bankaya el
konulduğu belirtilmiştir.
12. Bankalar yeminli murakıplarınca hazırlanan 21/6/2005 tarihli raporda, METAŞ'ın
İmar Bankasının hâkim ortağı olan Uzan Grubu şirketlerinden biri olduğu ve
bunlar adına hareket ettiği saptanmıştır. Raporda ayrıca METAŞ'ın,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kanunlarına tabi olarak kurulmuş olan İmar Bankası
Off Shore Limitet'ten (Off Shore Ltd.) en fazla kredi kullananUzan
Grubu şirketlerinden olduğu tespit edilmiştir. Off Shore Ltd.nin Uzan Grubu
tarafından anılan Gruba ait şirketlere halktan para toplamak suretiyle kaynak
sağlamak amacıyla kıyı bankacılığı (off-shore)
hükümlerine göre kurulan bir şirket olduğu hususu raporda ifade edilmiştir. Öte
yandan METAŞ'ın hisselerine sahip olan G.Y.nin, aynı zamanda Uzan Grubu
şirketlerinin hâkim ortaklarından olan Kemal Uzan'ın
sekreteri olduğu anlaşılmaktadır.
13. TMSF’nin 24/12/2003
tarihli işlemiyle, İmar Bankası tarafından yetkili mercilere beyan edilen
sigortaya tabi tasarruf mevduatı ile TMSF tarafından tespit edilen tasarruf
mevduatı tutarı arasındaki 7.552.995.710,63 TL farkın METAŞ’ın
da aralarında bulunduğu Uzan Grubu şirketleri ile onlar adına hareket eden
şirketlerden (toplam 179 şirketten) tahsil edilmesine karar verilmiştir.
14. METAŞ’ın mal varlığına ihtiyati
haciz uygulanmasından sonra TMSF, 29/1/2004 tarihli
yazıyla 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun'un 37. maddesi uyarınca borcun (7.552.995.710,63 TL) bir ay
içinde ödenmesi istemiyle METAŞ'a borcu ödemeye davet
mektubu göndermiştir.
15. TMSF tarafından 13/2/2004 tarihli
işlemle, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134. maddesi uyarınca METAŞ’ın
temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetim kurulları devralınmış; bu
kurullara üyeler atanmıştır.
16. TMSF’nin 16/2/2004
tarihli kararıyla METAŞ ve iştiraki şirketlerin faaliyetlerinde kullanılan
menkuller, gayrimenkuller ile bu varlıkların ferî veya mütemmim cüzü
niteliğinde olan sözleşmeler ile bunlardan doğan hak ve alacakların bir araya
getirilmesi suretiyle oluşturulan “METAŞ ticari ve iktisadi bütünlüğü”nün
satılması yolunda işlem tesis edilmiştir. METAŞ’ın
hisseleri 5411 sayılı Kanun’un 134. maddesi gereği “METAŞ ticari ve iktisadi bütünlüğü”ne dâhil edilmemiştir. Anılan kararda, METAŞ'tan ayrı tüzel kişilikleri bulunan Demaş Demir Mamülleri A. Ş., Limaş Liman Hizmetleri A.Ş. ve
Aysan Anadolu Yay Sanayi ve Ticaret A.Ş. için de aynı işlem yapılmıştır.
17. Borcun belirlenen vade içinde ödenmemesi nedeniyle 6183
sayılı Kanun’un 55. maddesi uyarınca METAŞ adına 24/3/2004
tarihli ödeme emri düzenlenmiştir. 5/4/2004 tarihinde
de haciz varakaları düzenlenerek ihtiyati haciz kesin hacze dönüştürülmüştür.
18. TMSF bünyesinde oluşturulan satış komisyonu tarafından
“METAŞ ticari ve iktisadi bütünlüğü”nün değeri
40.000.000 ABD doları; diğer üç şirketin değeri ise toplam 40.000.000 ABD doları
olarak belirlenmiştir. Bu satış bedelleri TMSF tarafından onaylanarak “METAŞ
ticari ve iktisadi bütünlüğü” 4/5/2006 tarihinde
ihaleye çıkarılmış ve sonuç olarak söz konusu iktisadi bütünlük 22/6/2006
tarihinde 40.500.000 ABD doları karşılığında Cer Çelik Endüstri Anonim
Şirketine satılmıştır. Dosyada diğer üç şirketin mal varlığından oluşan
iktisadi bütünlüklerin hangi fiyata satıldığına ilişkin bir bilgi
bulunmamaktadır.
19. 4/4/2008 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan METAŞ ticari ve iktisadi bütünlüğü
sıra cetveline göre satış masrafları düşüldükten sonra geriye kalan tutardan
öncelikle ipotek ve rehinler için pay ayrılmış, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)
ile Bornova Belediyesine ait borçlar ödenmiştir. Ardından Uzanlar
Grubu şirketleri ile İmar Bankasının vergi borçları için Gelir İdaresi
Başkanlığına toplam 33.603.474,36 ABD doları ödenmiştir.Satış bedelinden arta kalan tutar
bulunmadığından diğer alacaklılara herhangi bir ödeme yapılmamıştır.
B. Başvurucu Tarafından
Satış İşlemine Karşı Açılan İptal Davası
20. Başvurucu tarafından TMSF'nin 4/5/2006 tarihli satış kararının iptali istemiyle İstanbul
6. İdare Mahkemesinde dava açılmıştır. Anılan Mahkemece 19/3/2009
tarihli kararla dava reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde “METAŞ ticari ve
iktisadi bütünlüğü”nün satışına ilişkin işlemin
hukuka uygun olduğu belirtilmiştir.
21. Anılan karar, Danıştay Onüçüncü
Dairesinin (Daire) 28/5/2014 tarihli kararıyla
onanmıştır.
C. Başvurucu Tarafından
Hisselerinin Satıldığı İddiasıyla Açılan İptal Davası
22. Başvurucu tarafından METAŞ ve iştiraklerindeki hisselerinin
satışına ilişkin işlemin iptali istemiyle 6/8/2007
tarihinde İstanbul 10. İdare Mahkemesinde dava açılmıştır. Anılan Mahkemece 23/5/2008 tarihli kararla dava reddedilmiştir. Kararın
gerekçesinde, “METAŞ ticari ve iktisadi bütünlüğü”nün
satıldığı ve şirket ortaklarının hisselerinin satışının söz konusu olmadığının
altı çizilmiştir. Gerekçede, TMSF alacağının tahsili amacıyla “METAŞ ticari ve
iktisadi bütünlüğü”nün satışında hukuka aykırılık
bulunmadığı ifade edilmiştir.
23. Anılan karar, Dairenin 8/10/2012
tarihli kararıyla onanmıştır. Karar düzeltme istemi de Dairenin 16/4/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Nihai karar 24/6/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
24. Başvurucu 16/7/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
25. İlgili hukuk için bkz. Adalet
Kayalıbay, B. No: 2014/11382, 10/5/2017, §§ 29-35.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 6/7/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
27. Başvurucu, halka arzedilen
hisselerine sahip olduğu METAŞ’ın ortağı Rumeli A.Ş.nin aynı zamanda İmar Bankasının da hissedarı olması
dolayısıyla İmar Bankasının borçlarından sorumlu tutulmasının ve bu çerçevede
kendi hisselerine de el konularak satılmasının mülkiyet hakkının ihlaline yol
açtığını ifade etmiştir. Başvurucu, METAŞ’ın halka
açık hisse senetlerini satın alan küçük yatırımcının korunmadığından
yakınmıştır. Başvurucu, idarelerin, ortakların hisse senetlerinin satılmadığı
ve şirketin tüzel kişiliğinin devam ettiği şeklinde Mahkemeyi yanılttıklarını
oysa METAŞ'ın 21/8/2007
tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiğini ve tüzel kişiliğinin ortadan
kalktığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda
başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir
müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile
karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun
kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
29. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35.
maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
30. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir."
denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan
maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve
parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM,
E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda
mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve
gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve
fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet
hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve
diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, §
60).
31. Başvurucu, yönetim ve denetim organları ile mal varlığına el
konularak satılan METAŞ’ın halka açık olarak işlem
görmekte olan hisselerinin sahibidir.
32. Sermaye şirketlerinin ortaklarına sermaye paylarını
belgelendirmek amacıyla verdikleri kıymetli evrak olan hisse senedi, sahibine
(elinde tutana) ihraç edildiği şirketin senet üzerinde gösterilen oranda/payda
değişik biçimlerde mülkiyet hakkı sağladığındanhisse
senedinin Anayasa’nın 35. maddesi kapsamında mülk olduğunda kuşku
bulunmamaktadır (Josef Asboth,
B. No: 2013/6484, 31/3/2016, § 46). Başvurucunun
sahibi olduğu hisseler nedeniyle kullanabildiği haklar; hisse senetlerinin
satılması, temettüsünden ve değer artışından yararlanılması ile sınırlı olsa da
-hâkim ve büyük ortaklar gibi şirketin yönetim ve denetiminde söz sahibi olmak
gibi imkânlar sunmasa da- bunların taşıdığı ekonomik değer nedeniyle
başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamında korunmaya değer bir menfaatinin
bulunduğu anlaşılmaktadır (Josef Asboth, § 47).
33. Anayasa Mahkemesi METAŞ'ın diğer
bir ortağı olan Adalet Kayalıbay
(B. No: 2014/11382, 10/5/2017) tarafından
yapılan ve görülen başvuru ile benzer şikâyetleri içerenbaşvuruda,
METAŞ’ın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim
ve denetiminin devralınmış olmasının ve menkuller, gayrimenkuller ile bu
varlıkların ferî veya mütemmim cüzü niteliğinde olan sözleşmeler ile bunlardan
doğan hak ve alacaklar haczedilerek satılmasının mülkiyet hakkına müdahale
teşkil ettiğini belirtmiştir (Adalet Kayalıbay, § 50). Öte yandan anılan başvuruda
Anayasa Mahkemesi, başvurunun mülkiyetten barışçıl yararlanma hakkına müdahale
kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır (Adalet Kayalıbay,
§ 52).
34. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
35. Anayasa’da mutlak bir hak olarak düzenlenmeyen mülkiyet
hakkına yapılan müdahaleninAnayasa'ya uygun
düşebilmesi için -Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca- kanuna dayanması,
kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması
gerekmektedir.
36. 4389 sayılı mülga Kanun’un 15., 16.
ve geçici 11. maddelerine dayanılarak tesis edilen el koyma ve satış
işlemlerinin kanuni dayanağının bulunduğu anlaşılmaktadır (Adalet Kayalıbay,
§§ 56-58). Ayrıca METAŞ'ın yönetim ve denetiminin
devralınmış olmasında, mal varlığının haczedilerek satılmasında kamu yararının
bulunduğu ve bunun anayasal açıdan meşru bir temele dayandığı sonucuna
ulaşılmaktadır (Adalet Kayalıbay,
§§ 59, 60).
37. Son olarak müdahalenin ölüçülü
olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ölçülülük ilkesi “elverişlilik”,
“gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır.
“Elverişlilik” öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye
elverişli olmasını, “gereklilik” ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin
zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının
mümkün olmamasını, “orantılılık” ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile
ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini
ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012;
E. 2012/102, K.2012/207, 27/12/2012; E.2012/149, K.2013/63, 22/5/2013;
E.2013/32, K.2013/112, 10/10/2013; E.2013/15, K.2013/131, 14/11/2013;
E.2013/158, K.2014/68, 27/3/2014; E.2013/66, K.2014/19, 29/1/2014; E.2014/176,
K.2015/53, 27/5/2015; E.2015/43, K.2015/101, 12/11/2015; E.2016/16, K.2016/37,
5/5/2016; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016; Mehmet
Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).
38. İmar Bankasının hâkim ortağı olan Uzan Grubu şirketleri
arasında bulunduğu ve bunlar adına hareket ettiği saptanan METAŞ'tan
borcun tahsili amacıylaMETAŞ'ın mal varlığına el
konularak satılmasının, İmar Bankası tarafından sebep olunan 7.552.995.710,63
TL kamu zararının tazmini amacına ulaşmaya elverişli olduğu açıktır. Ayrıca
kamu alacağının miktarı gözetildiğinde METAŞ'ın mal
varlığına el konularak satılması yolundaki tedbirin müdahaleyi bariz bir
biçimde ağırlaştırdığı söylenemez. Dolayısıyla müdahalenin gerekliliği
hususunda kamu makamlarınca yapılan değerlendirmeden aksi bir sonuca ulaşmayı
gerektirecek bir neden bulunmamaktadır. (Adalet Kayalıbay,
§§ 64, 65).
39. Somut olaydaki müdahalenin ölçülülüğünün değerlendirilmesi
bakımından asıl önem taşıyan ölçüt orantılılıktır. Bu bakımdan uygulanan
tedbirle başvurucuya aşırı ve orantısız bir yük yüklenip yüklenmediğinin
tespiti gerekmektedir.
40. Başvurucunun halka açık hisselerine sahip olduğu METAŞ'ın, İmar Bankasının 7.552.995.710,63 TL borcundan
sorumlu tutulmasının sebebi, Rumeli A.Ş.nin METAŞ'ın hissedarı bulunması değil İmar Bankasının hâkim
ortağı olan Uzan Grubu şirketlerinden olması ve bunlar adına hareket etmesidir.
Bu nedenle sadece Rumeli A.Ş.nin hissesi oranıyla
sınırlı bir takibat yapılmamış, METAŞ'ın tüm mal
varlığına el konulmuştur. METAŞ'ın mal varlığının
Rumeli A.Ş.nin hissesini aşan bölümünün de takip
edilerek satılmasının başvurucunun da aralarında bulunduğu diğer hissedarlara
belli bir külfet yüklediği açıktır. Müdahalenin orantılı olup olmadığının
değerlendirilmesinde başvurucunun hukuksal konumu, METAŞ'ın
İmar Bankasıyla ilişkisinin mahiyeti ve İmar Bankasının hukuka aykırı
bankacılık iş ve işlemleri dolayısıyla oluşan kamusal zararın boyutları da gözönünde bulundurulmalıdır (Adalet Kayalıbay, § 70).
41. Öncelikle İmar Bankasının kamuya verdiği zararlardan
başvurucunun şahsen sorumlu tutulmadığının, hisse senetlerine sahip olduğu
şirketin (METAŞ'ın) sorumluluğu yoluna gidildiğinin
altı çizilmelidir. TMSF tarafından, Uzan Grubu şirketlerinden olan METAŞ'ın İmar Bankasınca mudilerden toplanan mevduatın Uzan
Grubuna aktarılmasında ve bu suretle kamunun zarara uğratılmasında araçsallaştırılan bir şirket olduğu değerlendirilerek bu
sebeple oluşan kamu zararının doğrudan şirket tüzel kişiliğine ait mal
varlığından tahsil edilmesi yoluna gidilmiştir. Şirket ortaklarının şahsen
sorumlu tutulması söz konusu olmamıştır. Başvurucu, mal varlığına el konulan
şirketin ortağı olması sebebiyle ve bu şirketteki mal varlığıyla sınırlı olarak
işlemin sonuçlarından dolaylı bir biçimde etkilenmiştir(Adalet Kayalıbay,
§ 71).
42. Şirket ortaklığı, bir yandan ortağa şirketin kârından -daha
geniş bir ifadeyle şirketin mal varlığında olumlu anlamda meydana gelen
artışlardan- yararlanma hakkı sağlarken aynı zamanda ortağın şirket
faaliyetlerinden doğan risk ve külfetlere de katlanmayı gerektirir. Şirket
ortağının katlanması gereken risk ve külfetler, sadece şirketin ticari
faaliyeti çerçevesinde yüklendiği ticari borçlarla sınırlı olmayıp şirketin
kanunlara aykırı faaliyet ve eylemlerinden kaynaklanan her türlü mali
yükümlülükleri de içermektedir. Bu bağlamda şirket ortağının şirketin kanuna
aykırı iş ve işlemlerine herhangi bir katkısının bulunmadığı ileri sürülerek
ortağın hissesine isabet eden şirket mal varlığının bu işlemlerden kaynaklanan
kamusal zararların telafisi amacıyla takibata tabi tutulmaktan bağışık
tutulması gerektiği biçimindeki bir savın geçerliliği bulunmamaktadır(Adalet Kayalıbay,
§ 72).
43. Şirketin hukuka aykırı işlem ve eylemlerinden doğan zararın
kamunun üzerinde bırakılması durumunda toplumun yükleneceği külfetin ağırlığı
gözetildiğinde bu zarara, şirketteki mal varlığıyla sınırlı olarak -katkısı ve
kusuru bulunmasa bile- şirketin nimetlerinden yararlanan şirket ortağının katlanması
ortağa aşırı bir külfet yüklendiği anlamına gelmez. Zira bu durumda toplumun
korunmasındaki kamu yararı, zararın oluşumuna katkısı bulunmayan şirket
ortağının gözetilmesindeki bireysel yarara göre daha baskın bir nitelik
taşımaktadır(Adalet Kayalıbay,
§ 73).
44. Anayasa Mahkemesi Adalet Kayalıbay
başvurusunda; METAŞ'ın, hukuka aykırı bankacılık
işlemleriyle kamuyu 7.552.995.710,63 TL zarara uğratan İmar Bankasının hâkim
ortağı olan Uzan Grubu şirketlerinden olduğuna ve bunlar adına hareket ettiğine
yönelik tespitleri gözeterek METAŞ'ın, Uzan Grubunun
ve İmar Bankasının kamuya verdiği zarardan sorumlu tutulmasının haklı bir
temele dayandığı sonucuna ulaşmıştır (Adalet
Kayalıbay, § 74).
45. Ayrıca İmar Bankasınca yapılan usulsüz bankacılık işlemlerinin
sadece belli bireyler üzerinde değil ülkenin bankacılık sistemi ve buna bağlı
olarak ekonomisi üzerinde ciddi hasarlara yol açtığı tartışma kabul etmez bir
vakıadır. İmar Bankasınca neden olunan kamu zararının vergi mükellefleri
üzerinde önemli bir yük oluşturduğu da görmezden gelinemez bir gerçektir. Bu
hususlar gözetildiğinde İmar Bankasının neden olduğu zarardan, hâkim
ortaklarına ait veya onlar adına hareket eden şirketlerin de tüm mal
varlıklarıyla sorumlu tutulması suretiyle METAŞ hissedarlarına yüklenen
külfetin aşırı ve katlanılamaz olmadığı, dolayısıyla müdahalenin orantılı
olduğu sonucuna ulaşılmaktadır (Adalet Kayalıbay, § 75). Bu durumda mülkiyet hakkına
yönelik açık bir ihlalin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
46. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 6/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.