TÜRKİYE
CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ADNAN YILDIZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/1247)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Aydın ŞİMŞEK
|
Başvurucu
|
:
|
Adnan YILDIZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının; yargılamayı yürüten mahkemenin Yargıtay bozma
ilamına aykırı şekilde kararlar vermesi ve yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/1/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen
bir soruşturma kapsamında 29/6/2004 tarihinde
gözaltına alınmış ve 1/7/2004 tarihinde tutuklanmıştır.
9. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 28/10/2004
tarihli iddianamesi ile bir kısım suçtan cezalandırılması istemiyle aynı yer
Ağır Ceza Mahkemesine başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır.
10. Dava, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. madde ile
görevli) E.2004/384 sayılı dosyası üzerinden ve başvurucu yönünden tutuklu
olarak sürdürülmüştür.
11. Yargılama aşamasında Manisa Ağır Ceza Mahkemesinin ve
Saruhanlı Asliye Ceza Mahkemesinin bazı dosyaları, başvurucunun yargılandığı
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2004/384 sayılı dosyası ile
birleştirilmiştir. Dava, çıkar amaçlı suç örgütü kurup üye olma, teşekkül
hâlinde esrar ticareti yapma, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma,
teşekkül hâlinde silahticareti yapma, şartlı tehdit,
hırsızlık ve ruhsatsız av tüfeği bulundurma suçları temelinde görülmüştür.
Davada yargılanan sanık sayısı dokuz olup ayrıca on beş de mağdur/müşteki
bulunmaktadır.
12. Başvurucu, yargılandığı davada 16/2/2010
tarihinde tahliye edilmiştir.
13. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/5/2010
tarihli sayılı kararı ile teşekkül hâlinde esrar ticareti yapma ve teşekkül
hâlinde silah ticareti yapma atılı suçlarından başvurucunun beraatine,
nitelikli yağmaya teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından ise
mahkûmiyetine karar verilmiştir.
14. Anılan karar, sanıkların yanı sıra Cumhuriyet savcısı
tarafından da temyiz edilmiş; Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 20/6/2012
tarihli ilamı ile usule ilişkin birtakım hükme riayet edilmediği gerekçesiyle
bozulmuştur.
15. Bozma ilamı sonrası E.2012/165 sayılı dosya üzerinden devam
olunan yargılamada İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/4/2013 tarihli kararı ile
başvurucunun müşteki E.K.ye yönelik nitelikli yağmaya teşebbüs suçundan 2 yıl 8
ay 15 gün hapis, müşteki E.K.ye yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
suçundan 3 yıl 4 ay hapis, müşteki Ş.A.S.ye yönelik nitelikli yağma suçundan 10
yıl 10 ay hapis, müşteki Ş.A.S.ye yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan
3 yıl 4 ay hapis, müşteki M.S.ye yönelik nitelikli
yağma suçundan 10 yıl 10 ay hapis, müşteki M.S.ye yönelik kişiyi hürriyetinden
yoksun kılma suçundan 3 yıl 4 ay hapis, müşteki M.A.ya
yönelik nitelikli yağma suçundan 10 yıl 10 ay hapis, müşteki M.A.ya yönelikkişiyi
hürriyetinden yoksun kılma suçundan 3 yıl 4 ay hapis, müşteki Ö.S.ye yönelikkişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 3 yıl 4
ay hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
16. Mahkeme hükümle birlikte
"verilen cezaların süresi ve mahiyeti dikkate alınarak kaçma şüphesi
oluştuğu" gerekçesiyle tutuklanmak üzere başvurucu hakkında
yakalama emri çıkarılmasına karar vermiştir.
17. Başvurucu, yakalama emri doğrultusunda Saruhanlı Sulh Ceza
Mahkemesinin 4/9/2013 tarihli kararı ile
tutuklanmıştır.
18. Başvurucu 29/1/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
19. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/4/2013
tarihli mahkûmiyet kararı başvurucu tarafından temyiz edilmiştir.
20. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 6/4/2014 tarihli ilamı ile
başvurucu hakkında müştekiler Ş.A.S., M.S. ve M.A.ya yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
suçlarından verilen (toplam 9 yıl 12 ay hapis cezasına ilişkin) mahkûmiyet
hükümlerinin onanmasına; diğer mahkûmiyet hükümlerinin ise bozulmasına karar
verilmiştir.
21. Başvurucu, kesinleşen 9 yıl 12 aylık hapis cezası yönünden
Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 26/1/2015 tarihli
kararı ile (gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği süreler mahsup edilerek)
11/7/2014 tarihi itibarıyla koşullu olarak salıverilmiştir. Kararda,
başvurucunun anılan mahkûmiyeti kapsamında hak ettiği tahliye tarihinin 2/7/2020 olduğu belirtilmiştir.
22. 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı
Kanun'un 1. maddesi ile CMK mülga 250. maddeyle görevlendirilen ağır ceza
mahkemelerinin kaldırılması üzerine dosya, Yargıtay bozma ilamı sonrası İzmir
1. Ağır Ceza Mahkemesine E.2014/261 sayısı ile devredilmiştir.
23. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/7/2014
tarihli kararı ile davaya bakma hususunda Manisa ağır ceza mahkemelerinin
yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmiştir. Aynı kararda
başvurucunun -Yargıtay bozma ilamına konu suçlardan- tahliyesi yönünde de
Mahkemece hüküm tesis edilmiştir.
24. Manisa 2. Ağır Ceza Ceza
Mahkemesinin E.2014/241 sayılı dosyası üzerinden devam olunan yargılama,
bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
25. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat
istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
26. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya
hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 22/6/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
28. Başvurucu; altı yıldır devam eden tutukluluğun uzun
olduğunu, bu şekilde hak ihlaline maruz kaldığını belirterek tahliyesine karar
verilmesi ile birlikte tazminat talep etmiştir.
2. Değerlendirme
29. Başvurucu, bireysel başvuru formu ve eklerinde hangi temel
hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır.
Anayasa Mahkemesi, olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucunun tutukluluğun
makul süreyi aştığına yönelik şikâyetinin Anayasa'nın 19. maddesinde güvence
altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un6216
sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, 23/9/2012
tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler."
31. Anılan hüküm gereğince Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından
yetkisi 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai
işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu
düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai
işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün
değildir (G.S., B.
No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).
32. Somut olayda 29/6/2004 tarihinde
gözaltına alınıp 1/7/2004 tarihinde tutuklanan başvurucu, yargılandığı davada 16/2/2010
tarihinde tahliye edilmiştir. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi 19/4/2013
tarihinde, başvurucunun birçok suçtan mahkûmiyetine vetutuklanmak
üzere hakkında yakalama emri çıkarılmasına karar vermiştir. Anılan karar
uyarınca başvurucu 4/9/2013 tarihinde yeniden
tutuklanmıştır. Başvurucu hakkında bir kısım suçtan verilen toplam 9 yıl 12 ay
hapis cezası, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 6/4/2014
tarihli ilamıyla onanarak kesinleşmiş; başvurucu bu cezaya ilişkin olarak
11/7/2014 koşullu olarak salıverilmiştir. Öte yandan Yargıtay bozma ilamına
konu suçlar yönünden de 11/7/2014 tarihinde
başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir.
33. Buna göre başvurucunun bir suç isnadına bağlı olarak
tutulması, yargılandığı davada verilen tahliye kararı ile 16/2/2010
tarihinde sona ermiştir. Başvurucunun 19/4/2013
tarihli mahkûmiyet hükmü ile birlikte verilen karar uyarınca 4/9/2013 tarihinde
yeniden hürriyetinden yoksun bırakılması "mahkûmiyet sonrası tutma"
niteliğindedir. Başvurucunun mahkûmiyeti kapsamında salıverildiği 11/7/2014 tarihi itibarıyla Yargıtay bozma ilamına konu
suçlar yönünden de tahliyesine karar verilmiş olduğundan bu tarihten
(16/2/2010) sonra bir suç isnadına bağlı olarak hürriyetinden yoksun
bırakılması söz konusu olmamıştır.
34. Açıklanan nedenlerle başvurucunun bir suç isnadına bağlı
olarak özgürlüğünden yoksun bırakılması, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından
yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce sona
ermiştir. Bu sebeple başvurunun bu kısmının zaman
bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Yargılamanın Adil
Olarak Yapılmadığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun
İddiaları
35. Başvurucu; yargılandığı davada silahlı yağma suçundan
beraatına karar verildiği hâlde Yargıtay bozma ilamı sonrasında bu suçtan
mahkûmiyet hükmü tesis edildiğini, bozma ilamının usule ilişkin olmasına rağmen
İlk Derece Mahkemesinin aksi yönde hüküm tesis ettiğini, mahkemeye dahi gelmeyen
bir kişinin ithamıyla mağdur edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
36. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
37. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel
başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
38. Yukarıda belirilen Anayasa ve
Kanun hükümleri gereğince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen
hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt,
B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
39. Somut olayda yargılandığı davada Mahkemece yapılan işlemler
veya verilen kararlar dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkinbaşvurucunun iddiası, Yargıtay bozma ilamına konu
"yağma" suçlarına ilişkindir. Bu bağlamda yağma suçları yönünden
dava, bireysel başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla temyiz aşamasında;
bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla da temyiz incelemesinde bozma
kararı verilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesinde derdesttir. Başvurucunun
anılan şikâyetlerini derece mahkemelerinde devam eden yargılamada ve sonrasında
temyiz aşamasında ileri sürebilme ve ileri sürmüş ise bu şikâyetlerin bu
aşamalarda incelenme imkânı bulunmaktadır. Bu çerçevede derece mahkemelerinin
yargılama ve temyiz süreçleri beklenmeden yargılama sürecindeki adil yargılanma
hakkı ihlaline ilişkin şikâyetlerin başvurucu tarafından bireysel başvuruya
konu edildiği görülmüştür.
40. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemeleri ve temyiz
mercileri önünde usulüne uygun olarak devam eden başvuru yolları tüketilmeden
temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının bireysel başvuru konusu
yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Yargılamanın Makul
Sürede Sonuçlandırılmadığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun
İddiaları
41. Başvurucu, yargılandığı davanın on yıldır karara
bağlanmadığını ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
42. Başvurucu, bireysel başvuru formu ve eklerinde hangi temel
hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır.
Anayasa Mahkemesi, olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (bkz.
§ 29). Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki şikâyetlerinin Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi
gerekir.
i. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
43. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan
başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. Esas Yönünden
44. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi
birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak suç
isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E.,
B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
45. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
46. Somut olayda, davada yer alan kişi sayısı, davada birçok
eylemin/olayın suçlamalara konu edilmiş olması, davada birleştirme kararları
verilmesi olguları (bkz. §§ 11, 15) başvuruya konu yargılamanın kısmen karmaşık
nitelikte olduğunu ortaya koymaktadır. Bununla birlikte başvurucu hakkındaki
yargılama süresinin önemli bir bölümünün tutuklu olarak sürdürüldüğü dikkate
alındığında ve davaya bütün olarak bakıldığında yaklaşık 13 yıldır devam eden
yargılamanın süresinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna
varılmıştır.
47. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
48. 6216 sayılı Kanun'un "Kararlar"
kenar başlıklı 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
49. Başvurucu, miktar ve nitelik belirtmeksizin tazminat talep
etmiştir.
50. Başvuruda Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
51. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yalnızca
ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya
net 13.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
52. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargılamaya ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
3. Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 13.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına
başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması
hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için
yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2014/241)
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.