TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SERTAÇ DEMİR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/12533)
|
|
Karar Tarihi: 22/3/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Sertaç DEMİR
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet Nur TERZİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; askerlik görevi sırasında askerliğe elverişsiz
raporu verilerek terhis edilme ile sonuçlanan olaylara ilişkin açılan tazminat
davasında mahkemece hatalı değerlendirme yapılması, ikinci bilirkişi raporu
alınması talebinin reddedilmesi ve aleyhe yüksek vekâlet ücretine hükmedilmesi
nedenleriyle yaşam hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/7/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuruya ilişkin görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, gerekli muayeneleri yapıldıktan sonra 23/2/2011 tarihinde Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve
Eğitim Tümen Komutanlığı emrinde askerliğe başlamıştır. Başvurucu, askerlik
hizmetini sürdürürken yaşadığı rahatsızlıklar sonucu askerî hastanelerce
muayene edilmiş; ayaktan ve yatarak tedaviler görmüştür. Başvurucuya son olarak
Gülhane Askerî Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi Sağlık Kurulunun 30/1/2012 tarihli raporuyla izole
proteinüri (IgA nefropatisi) tanısı konmuş, bundan dolayı
başvurucunun askerliğe elverişli olmadığı belirtilmiştir. Başvurucu, söz konusu
rapor üzerine terhis edilmiştir.
9. Başvurucu, terhis edilmesinin ardından Millî Savunma
Bakanlığına başvurarak tazminat talebinde bulunmuş; idarece altmış gün içinde
başvuruya cevap verilmemiştir. Bunun üzerine başvurucu; Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi (AYİM) İkinci Dairesinde 19/7/2012 tarihinde
idare aleyhine 250.000 TL maddi ve 75.000 TL manevi tazminat istemli dava
açmıştır. Başvurucu, bu davayı adli yardım talepli olarak açmış; talep
Mahkemece kabul edilmiştir.
10. Başvurucu; dava dilekçesinde, 2011 yılı Mart ayı içinde
sabah eğitiminin ardından soğuk havada uzun süre yağmur altında beklemek
zorunda kaldığını, bu beklemenin etkisiyle üst solumun yolları enfeksiyonu rahatsızlığına yakalandığını belirtmiştir. Başvurucu; yüksek ateşi olmasına karşın revire çıkarılmadığını,
ertesi gün idrar renginde koyulaşma fark etmesi üzerine revire gidecekler
listesine kaydolarak sonraki gün revire çıktığını, buradan Hava Hastanesi Kulak
Burun Boğaz ve Üroloji polikliniklerine ardından GATA Hastanesine sevk edilerek
on gün Hastanede tedavi gördüğünü ve bir ay hava değişimine gönderildiğini
ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca; şikâyetlerinin ustalık döneminde sevk
edildiği Şanlıurfa 20. Zırhlı Tugay Komutanlığında da devam ettiğini, yine
hastanelere sevkinin yapıldığını, GATA Hastanesince tekrar iki aylık hava
değişimine gönderildiğini, tüm bu süreçlerde kendisine verilen ilaçları
muntazaman kullandığını açıklamıştır. Ancak nihayetinde GATA Hastanesi Sağlık
Kurulunun 30/1/2012 tarihli raporu ile askerliğe
elverişli olmadığının belirlenmesi neticesinde terhis edildiğini belirtmiş, bu
kapsamda askerlik görevi sırasında başlayan şikâyetlerinin idarenin ihmaller
zincirinden kaynaklandığını ileri sürerek lehine tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir. Başvurucu, söz konusu raporla tanısı konulan IgA
nefropatisi hastalığının kesin tedavisinin
bulunmadığını ve yaşamının geri kalanında bu hastalıktan olumsuz etkileneceğini
iddia etmiştir.
11. AYİM İkinci Dairesi, yargılama sürecinde alınan bilirkişi
raporundaki tespitler ile tıbbi kayıtlar ve dava dosyasındaki diğer deliller
doğrultusunda 2/10/2013 tarihindedavayı
reddetmiştir. Söz konusu bilirkişi raporu Gazi Üniversitesi Hastanesinde
görevli, başvurucunun hastalığı alanında uzman üç kişiden oluşan bilirkişi
heyetince hazırlanmıştır. 19/6/2013 tarihli bu raporda
başvurucunun askerliğe elverişsiz hâle gelmesine sebep olan rahatsızlık IgA nefropatisi (kronik glomerulonefrit) olarak tespit edilmiş ve bu
rahatsızlığın dış etkenler ile ortaya çıkan nitelikte olmadığı belirtilmiştir.
Raporda, rahatsızlığın ilerlemesine katkıda bulunan kesin bilinen bir faktör
olmadığı ve bulguların aşikâr olmadığı durumlarda mutlaka böbrek biyopsisinin
yapılmasının gerekmediği açıklanmıştır. Raporda ayrıca başvurucunun GATA
Hastanesine ilk yatışındaki bulgulara göre böbrek biyopsisi yapılmasını zorunlu
kılacak bir durumun olmadığı, nitekim ikinci yatışında zorunluluk görülerek
böbrek biyopsisinin zamanında yapıldığı ifade edilmiştir. Rapora göre söz
konusu rahatsızlık bünyeseldir ve rahatsızlığın ilerlemesinde çevresel
etkenlerin rolü kesin olarak ortaya konmuş değildir. Sonuç olarak bilirkişi
raporuna göre başvurucuya revir ve hastanelerde yapılan tıbbi takip ve
müdahalelerde herhangi bir gecikme, ihmal ve hata bulunmamaktadır.
12. Başvurucu, bilirkişi raporuna itirazda bulunmuş ve yeni bir
rapor düzenlenmesini istemiştir. Mahkeme ise mevcut raporun bilimsel verilere
uygun olduğu kanaatine vardığını belirterek, ayrıca başvurucunun itirazlarının
somut verilere dayanmadığını ifade ederek bu itiraza açıklamada bulunmuştur.
13. AYİM İkinci Dairesi davayı reddeden kararında; ayrıca
yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, reddedilen tazminat
miktarı üzerinden ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 10. ve 12. maddelerine göre hesapladığı 15.390
TL vekâlet ücretine başvurucu aleyhine hükmetmiştir.
14. Davanın reddi üzerine karar düzeltme talebinde bulunulmuş
ancak talep 18/6/2014 tarihinde reddedilmiştir.
15. Karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilam başvurucuya 9/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 24/7/2014
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. Millî Savunma Bakanlığı tarafından bireysel başvuru
dosyasına sunulan 23/2/2018 tarihli yazı ile başvuruya
konu davada başvurucu aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin ödenmemesi üzerine,
tahsil edilemeyen vekâlet ücreti listesine dâhil edildiği bildirilmiştir.
IV.İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 22/3/2018 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Silahların Eşitliği ve
Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası
18. Başvurucu, açtığı davada alınan bilirkişi raporunda
rahatsızlığının bünyesel olduğunun belirtildiğini ancak rahatsızlığın ortaya
çıkmasında askerlik hizmetini yaparken maruz kaldığı koşulların etkili olup
olmadığının tespit edilmediğini ileri sürmüştür. Başvurucu; bu rahatsızlığın
askerlik öncesi yaşamında karşısına çıkmadığını, bu nedenle yeni bir bilirkişi
raporu alınarak askerlik sürecinde maruz kaldığı şartların etkisinin
belirlenmesi gerektiğini ancak talebini Mahkemenin kabul etmediğini ifade
ederek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
19.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
20. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de silahların
eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usul
hakları bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin
diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını
makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına
gelmektedir (Yaşasın Aslan, B.
No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).
21. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli
yargılanma hakkı; kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara,
gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla
ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir (Aynı yöndeki karar için bkz. Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).
22. Yargılama makamları, yargılamanın taraflarınca ileri sürülen
iddiaları ve gösterilen delilleri gereği gibi incelemek zorundadır. Bununla
birlikte belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve
gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi
esasen derece mahkemelerine aittir (Muhittin
Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve
Ticaret Ltd. Şti.,
B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 27).
23. Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma ve inceleme
yöntemlerinin adil yargılanma hakkına uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa
Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp Anayasa Mahkemesinin görevi başvuru
konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının
değerlendirilmesidir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın
yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri
ışığında, taraflara iddialarını sunmak hususunda uygun olanakların sağlanması
şarttır. Bu anlamda delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik
iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt
Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., § 27).
24. Somut olayda AYİM İkinci Dairesince uyuşmazlığın çözümü için
tıbbi bir değerlendirme yapılmasının gerekli görüldüğü anlaşılmaktadır. Bu
kapsamda Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda başvurucunun rahatsızlığının
bünyesel olduğu ve dış etmenler ile ortaya çıkabilecek nitelikte olmadığı
açıklanmıştır. Ayrıca rahatsızlığın ilerlemesinde kesin bilinen bir faktör
olmadığı belirtilmiştir. Rapora göre rahatsızlığın tedavisinde herhangi bir
gecikme, ihmal ve hata da bulunmamaktadır (bkz. § 11).
25. Öte yandan başvurucu, yargılama sürecinde bu rapora itiraz
etme imkânı da bulmuştur. Ancak Mahkemece yapılan değerlendirmede raporun
bilimsel verilere uygun olduğuna kanaat getirilmiş, başvurucunun itirazlarının
somut verilere dayanmadığı belirtilerek yeni bir rapor hazırlatılması talebi
kabul edilmemiştir (bkz. § 12). Bu doğrultuda Mahkeme, sunulan bilirkişi
raporunun içerdiği bilgiler kapsamında davayı reddetmiş; ret kararı kanun yolu
incelemesinden de geçerek kesinleşmiştir.
26. Uyuşmazlığın çözümü için başvurucunun rahatsızlığının
askerlik hizmetinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tıbbi bir inceleme ile
tespit edilmesi önemli olup tıbbi inceleme sonucu uyuşmazlığa ilişkin
değerlendirme yapma yetkisi derece mahkemelerinin yetkisi dâhilindedir. Bu
kapsamda delillerin değerlendirilmesi bakımından somut kararlarda açık bir keyfîlik ile bariz takdir hatası bulunmadığı ve
başvurucunun yargılamanın sonucunu etkileyecek usule ilişkin bir imkândan
mahrum bırakılmadığı da anlaşıldığından çelişmeli yargılama ve silahların
eşitliği ilkelerine yönelik yargılamanın bütünlüğü içinde açık ve görünür bir
ihlal bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası
28.Başvurucu; açtığı davanın reddi sonucunda reddedilen tazminat
miktarı uyarınca aleyhine toplam 15.390 TL vekâlet ücretine hükmedildiğini oysa
davayı açtığı 19/7/2012 tarihinde askerî idari yargıda
sonradan talep konusu tazminat miktarını artırma imkânı olmadığını
belirtmiştir. Başvurucu, bu nedenle olası hak kayıplarının önüne geçmek için
tazminat miktarının yaklaşık bir değer üzerinden belirlendiğini ancak davanın
reddedilmesi sonucunda aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin mahkemeye erişim
hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu; yeterli ödeme gücünden
yoksun olduğunu, nitekim davayı adli yardımdan yararlanarak yürüttüğünü
belirtmiştir.
2. Değerlendirme
29. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
(İçtüzük) 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi şöyledir:
"(1) Bölümler ya da
Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı
verilebilir:
...
c) İhlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış
olması, ..."
30. İçtüzük'ün 80. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (c) bendi gereği Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kalkmış olması ya da benzer nitelikteki başka bir gerekçeden dolayı
başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı
kanaatine varması hâlinde başvurunun düşmesine karar verebilir (S.Ö.,
B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 23).
31. Başvuru konusu olayda başvurucunun şikâyetine konu olan
aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin kendisinden tahsil edilmediği Millî
Savunma Bakanlığının bireysel başvuru dosyasına sunduğu 23/2/2018
tarihli yazıdan anlaşılmaktadır (bkz. § 16).
32. Bu durumda somut başvuruda iddia edilen ihlalin ve sonucunun
ortadan kalkmış olduğu, dolayısıyla başvurunun incelenmesine devam edilmesini
gerektiren bir hususun da bulunmadığı değerlendirilmiştir.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun bu şikâyeti yönünden
başvurunun düşmesine karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin
ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia
yönünden ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kalkmış olması nedeniyle başvurunun DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/3/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.