TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
RECEP EŞKAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/14784)
|
|
Karar Tarihi: 5/4/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Heysem KOCAÇİNAR
|
Başvurucu
|
:
|
Recep EŞKAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Bülent
AKSU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yasal dayanağı bulunmayan yönetmelik hükmüne dayalı
olarak ve şartları da gerçekleşemediği hâlde disiplin cezası verilmesinin
suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi ile adil yargılanma hakkını ihlal
ettiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu İstanbul'da faaliyette bulunan özel bir ağız ve diş
sağlığı merkezinin mesul müdürü olarak görev yapmaktadır.
7. İstanbul Diş Hekimleri Odası, başvurucunun çalıştığı kurum
tarafından internet kullanıcılarına gönderilen ''Ağız kokusu şikâyetiniz mi
var?'' başlıklı elektronik postada yer alan ibarelerin reklam ve haksız
rekabete neden olacak nitelikte bulunduğu iddiasıyla başvurucu hakkında disiplin
soruşturması başlatmış ve savunmasının alınmasından sonra 20/5/1991 tarihli ve
20786 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren Türk Diş Hekimleri Birliği ve Diş Hekimliği Odalarının Disiplin
Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 8/a maddesi uyarınca başvurucunun fiilin işlendiği
tarihte yürürlükte bulunan 2007 yılına ait Asgari Ücret Tarifesi'ndeki
asgari muayene ücretinin elli katı olan 1.043 TL para cezası ile
cezalandırılmasına karar vermiştir.
8. Başvurucunun karara yönelik itirazı Türk Diş Hekimleri
Birliği (Birlik) Yüksek Disiplin Kurulunca reddedilmiştir.
9. Başvurucu, itirazın reddinden sonra Birlik'e
karşı özel sağlık kuruluşlarının reklam yapmasını yasaklayan kanuni bir
düzenleme bulunmadığını ve bu nedenle verilen cezanın haksız olduğunu
belirterek iptal davası açmıştır.
10. Ankara 17. İdare Mahkemesi 29/11/2012 tarihli karar ile
başvurucunun mesul müdürü olduğu sağlık kuruluşunun ilgili elektronik posta ile
ağız kokusu kliniklerinin açıldığı belirtilip randevu alınması için çağrı yapılarak
talep yaratmaya yönelik hareketinin Yönetmelik'in 8/a maddesine aykırı olduğu
gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Karar Ankara Bölge İdare
Mahkemesi 4. Kurulu denetiminden geçerek 25/6/2014 tarihinde kesinleşmiştir.
11. Nihai karar 4/8/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 3/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanun'un 40. maddesi şöyledir:
"İcrayı sanat eden diş tabipleri ve
dişçiler hasta kabul ettikleri mahal ile muayene saatlerini bildiren ilanlar
tertibine mezun olup diğer suretlerle reklam ve saire yapmaları memnudur."
14. 7/6/1985 tarihli ve 3224 sayılı Türk Diş Hekimleri Birliği Kanunu’nun
3. maddesi şöyledir:
''Odalar, bu Kanunda yazılı esaslar uyarınca
diş hekimliği mesleğine mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak,
mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, bu mesleğin genel menfaatlere uygun
olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve hastaları ile
olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve
ahlakını korumak maksadı ile kurulan tüzelkişiliğe sahip kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşlardır.''
15. 3224 sayılı Kanun'un
''Odaya kayıt zorunluluğu'' kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
''Bir Oda sınırları içinde sanatını serbest
olarak icra etmeye başlayan diş hekimleri bir ay içinde o il veya bölge Odasına
üye olmak ve üyelik görevlerini yerine getirmekle yükümlüdürler.''
16. 3224 sayılı Kanun’un ''Disiplin
cezaları'' kenar başlıklı 44. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
''Diş hekimliği vakar ve onuruna veya meslek
düzen ve geleneklerine uymayan fiil ve hareketlerde bulunanlar ile mesleğini
gereği gibi uygulamayan veya kusurlu olarak uygulayan veyahut görevin
gerektirdiği güveni sarsıcı davranışlarda bulunan meslek mensupları hakkında;
fiil ve hareketin niteliği ve ağırlık derecesine göre aşağıdaki disiplin cezaları
verilir.
...
c) Para cezası; bölgesinde o yıl uygulanan
asgari muayene ücretinin on katından az elli katından fazla olmamak üzere
verilecek para cezalarıdır.
...
Disiplin cezalarını gerektiren fiiller ve bu
fiillere uygulanacak disiplin cezaları; bir derece ağır veya hafif disiplin
cezalarının uygulanacağı haller; disiplin kovuşturması yapılması konusunda
karar verecek merci; disiplin cezalarını vermeye yetkili merciler;
disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazın usul ve şartları; disiplin kurullarının
çalışma usul ve esasları; disiplinle ilgili diğer işlemler Birlikçe
düzenlenecek bir yönetmelikle gösterilir."
17. Yönetmelik'in ''Para
cezası'' kenar başlıklı 8. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Para cezasını gerektiren fiil ve haller
şunlardır:
a) Reçete kağıtları, el ilanları, promosyon
malzemeleri ve benzeri araçlarla reklam yapmak veya sanal ortamlar da dahil
olmak üzere her türlü iletişim araçlarında reklam amacına yönelik veya haksız
rekabeti sağlayıcı yazılar yazmak, yazdırmak veya açıklamalarda bulunmak;
çalıştığı veya ortağı olduğu kuruluş veya şirket aracılığı ile anılan
eylemlerin yapılmasını sağlamak veya yapılmasına göz yummak,''
B. Uluslararası Hukuk
18. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
"1. Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili
uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası
konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir
mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini
isteme hakkına sahiptir."
19. Sözleşme'nin 7. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"1. Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal
veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz. Aynı biçimde, suçun
işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez."
20. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 7.
maddesinde yer alan "suç oluşturmayan eylem" ifadesinden ne
anlaşılması gerektiğini Sözleşme'nin 6. maddesinde yer alan "suç ile itham
edilme" kavramına ilişkin ortaya koyduğu kıstaslarla açıklamaktadır.
21. AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer
bulan "suç ile itham" edilme
kavramının taraf devletlerin iç hukuklarındaki karşılıklarından bağımsız otonom
bir yapıya sahip olduğunu vurgulamaktadır (Adolf/Avusturya,
B. No: 8269/78, 26/3/1982, § 30). Yine AİHM'e göre
tek başına "itham" kavramı
da Sözleşme'nin anlamı dâhilinde anlaşılmalıdır. Bu kapsamda "itham"
kavramı "yetkili makamlarca bir kişiye suç işlediği iddiasının resmî
olarak bildirimi" şeklinde açıklanabilir. Böyle bir tanım aynı zamanda
şüpheli kişilerin sonuçlarından büyük ölçüde etkilendikleri durumları da içine
alır (Deweer/Belçika, B. No: 6903/75, 27/2/1980, §§
42-46; Eckle/Almanya, B. No: 8130/78, 15/7/1982,§ 73).
22. AİHM; bir disiplin soruşturmasının, Sözleşme'nin 6.
maddesinin birinci fıkrası uyarınca “suç isnadı” başlığı kapsamında kalıp
kalmadığını belirlemek amacıyla bazı kriterler belirlemiştir. Bu kapsamda
öncelikle eylemin iç hukuktaki nitelenmesi dikkate alınmaktadır. Bununla
birlikte disiplin suçunun ve bu suç için öngörülen cezanın niteliği ve ağırlığı
da gözetilmektedir (Engel ve diğerleri/Hollanda, B. No: 5100/71; 5101/71;
5102/71; 5354/72; 5370/72, 8/6/1976, § 81; Campbell
ve Fell/Birleşik Krallık, B. No: 7819/77...,
28/6/1984, § 67).
23. AİHM, söz konusu üç kriteri uygulayarak sonuca ulaştığı
askerî disiplin işlemine karşı yapılan bir başvuruda (Çelikateş ve diğerleri/Türkiye (k.k.), B.
No: 45824/99, 7/11/2000), kamu görevine giriş ile kamu görevine son verilmesi
şartlarına karşı yapılan bir başvuruda (Sidabras ve Džiautas/Litvanya (k.k.), B. No: 55480/00 ve 59330/00, 1/7/2003) ve anayasa
ihlalleri nedeniyle cumhurbaşkanı aleyhine başlatılan itham sürecine karşı
yapılan bir başvuruda (Paksas/Litvanya [BD], B. No: 34932/04, 6/1/2011,
§§ 64-69) şikâyetlerin Sözleşme'nin 7. maddesinin kapsamı dışında kaldığı
sonucuna varmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 5/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Suçların ve Cezaların
Kanuniliği İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
25. Başvurucu, disiplin cezasını öngören ilgili Yönetmelik'in
dayanağı olan 3224 sayılı Kanun'da bu yönde bir düzenleme bulunmadığını
belirterek suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
26. Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı
bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç
için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez."
27. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel
başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia
edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme'nin
ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek
protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma
alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun
kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18).
28. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru
bağlamında Anayasa'nın 38. maddesine ilişkin inceleme yetkisi, anılan maddenin
norm alanına dâhil olan her türlü yaptırımı kapsayacak şekilde geniş olmayıp
Sözleşme çerçevesinde "suç isnadı" olarak nitelenebilen yaptırımlarla
sınırlı tutulmuştur. Diğer bir ifadeyle Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruda
Anayasa'nın 38. maddesi kapsamına giren her türlü yaptırımın değil sadece
Anayasa ile Sözleşme'nin ortak koruma alanına giren "suç isnadı"
sayılan yaptırımların anılan maddedeki güvenceleri ihlal edip etmediğini
denetleme yetkisini haizdir (D.M.Ç.,
B. No: 2014/16941, 24/1/2018, § 33).
29. Bu hâlde disiplin soruşturmasının Anayasa’nın 38. ve
Sözleşme’nin 7. maddesi çerçevesinde değerlendirmeye alınabilmesi için suç
isnadı olarak kabul edilip edilmeyeceği belirlenmelidir. Bu hususta AİHM kural
olarak disiplin soruşturmalarının Sözleşme’nin 6. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini
kabul etmektedir. Ancak bu kuralın istisnası olarak "suç isnadının"
özerk yorumu bağlamında disiplin suçlamasının “suç” alanında kalması da
mümkündür. AİHM, adil yargılanma hakkının kapsamını belirlerken keyfî işlemlere
karşı etkin bir koruma sağlanabilmesi için görünüme ilişkin değil esasa yönelik
bir değerlendirme yapmaktadır (Giyasettin Aydın,
B. No: 2013/1852, 25/3/2015, § 28).
30. Başvurucu, Anayasa'nın 135. maddesine uygun olarak diş
hekimliği mesleğine mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki
faaliyetlerini kolaylaştırmak, bu mesleğin genel menfaatlere uygun olarak
gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve hastaları ile olan
ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve
ahlakını korumak maksadı ile kurulmuş olan meslek kuruluşunun üyesi
durumundadır.
31. İstanbul Diş Hekimleri Odası başvurucunun mesul müdürü
olduğu özel sağlık kuruluşunun internet kullanıcılarına göndermiş olduğu
elektronik postanın içerik itibarıyla Yönetmelik'in 8. maddesinde tanımlanan
reklam yasağına aykırı olduğu saptamasında bulunmuş ve anılan eylemi 3224
sayılı Kanun'un 44. maddesinde tanımlanan diş hekimliğinin vakar ve onuruna
veya meslek düzen ve geleneklerine uymayan fiil olarak nitelendirmiştir.
32. Somut olayda başvurucunun bağlı olduğu meslek kuruluşu
tarafından mesleğin disiplinini bozucu olarak olarak
kabul edilen hareket karşılığında öngörülen yaptırımın mevzuatta disiplin suçu
olarak nitelendirildiği, anılan disiplin cezasının sadece belli bir meslek
grubuna yönelik olduğu ve öngörülen cezanın asgari muayene ücreti üzerinden
belirlenen bir miktar paranın ödenmesinden ibaret olduğu nazara alındığında
başvurucu hakkındaki disiplin işleminin AİHM içtihatları doğrultusunda ''suç
isnadı'' olarak değerlendirilmeyeceği ve dolayısıyla Anayasa'nın 38. maddesi
ile Sözleşme'nin 7. maddesinin ortak koruma alanı kapsamında dikkate
alınabilecek nitelikte olmadığının kabul edilmesi gerekmektedir.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
B. Yargılamanın Sonucunun
Adil Olmadığına İlişkin İddia
34. Başvurucu, mesul müdürü olduğu sağlık merkezinin fiilinden
sorumlu tutulamayacağını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
35. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla
ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz
takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve
sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
36. Somut olayda ilgili meslek kuruluşu tarafından verilen idari
para cezasına itiraz edilmiş ve derece mahkemelerince ilgili kanun hükümleri ve
dosya kapsamındaki deliller gözönünde tutularak
yapılan değerlendirme sonucunda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine
varılmıştır.
37. Davanın reddine yönelik başvurucunun iddiaları
incelendiğinde, iddiaların özünün delillerin değerlendirilmesinde ve mevzuatın
yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu görülmektedir.
38. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve
iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve
iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da
uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemeleri
tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi
Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğine
ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın sonucunun adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
5/4/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.