TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYDIN ALPHAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/12559)
|
|
Karar Tarihi: 5/12/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Heysem KOCAÇİNAR
|
Başvurucular
|
:
|
1.Aydın ALPHAN
|
|
|
2.Murat DOYUK
|
|
|
3.Yasin BENLİKAŞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali ÇUVALCI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yargılamada özel yetkili mahkemelerin görev alması,
delillerin takdirinde hataya düşülerekdüşünce ve
inanç özgürlüğü kapsamındaki bir takım faaliyetlerin yasa dışı örgüt faaliyeti olarak
değerlendirilmesi, iddianameye konu edilmeyen hususların hükme esas alınması, delillerin olaylarla ilişkilendirilmemesi ve temyizde ileri
sürülen itirazların Yargıtay tarafından cevapsız bırakılması nedenleriyle,
kanuni hâkim güvencesiilegerekçeli karar hakkının
ihlal edildiği ve yargılamanın sonucunun adil olmadığı iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. 2014/12560numaralı bireysel başvuru 22/7/2014
tarihinde ve 2014/12561 ile 2014/12559 numaralı bireysel başvurular
23/7/2014tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2014/12560 ve 2014/12561 numaralı bireysel başvuru
dosyalarının aralarındaki fiilî ve hukuki bağlantı nedeniyle 2014/12559
numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine; incelemenin 2014/12559
başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar
verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Eskişehir Emniyet Müdürlüğü, El Kaide
Terör Örgütü ile iltisaklı grupların ülke içindeki faaliyetleri kapsamında İ.T.
liderliğinde yaklaşık on dokuz kişilik bir grubun örgütüngerek
yurt dışındaki gerekse deceza infaz kurumundaki
mensupları ile bunların ailelerine maddi yardımda bulunduğu, Kurban Bayramında
örgüt adına kurban derisi ve para topladığı yönünde ihbar üzerine ilgililler hakkında çalışma yapmış ve bunun üzerine
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı şüpheliller
hakkında2008/23138 sayısı ile soruşturma başlatmıştır.
10. Bu soruşturma kapsamında Eskişehir Sulh Ceza Mahkemelerinden
ilki 27/1/2008 ve sonuncusu da 2/4/2009 tarihi olmak
üzere çok sayıda şüpheli hakkında teknik araçlarla izlenilmesi, ses ve görüntü
kaydının alınması ile iletişimin tespit edilmesi, dinlenilmesi, kayda alınması
ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi kararları alınmıştır. Alınan bu
kararlar çerçevesinde şüpheliller teknik araçlarla
takip edilmiş, telefonları dinlenmiş ve internet ortamındaki haberleşme ve
yazışmaları kayda alınmıştır.
11. Anılan faaliyetler sonucunda aralarında başvurucularında
bulunduğu çok sayıda şüpheli 8/4/2009 tarihinde
gözaltına alınmıştır. Başvuruculardan Murat Doyuk
gözaltı süresinden sonra serbest bırakılırken Yasin Benlikaş
ile Aydın Alphan gözaltı süresinin sonunda 10/4/2009tarihindeEskişehir 3. Sulh
Ceza Mahkemesince tutuklanmıştır.
12. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış olduğu soruşturma sonucundaaralarında başvurucuların da bulunduğu kişiler
hakkında terör örgütü üyesi olmak suçundan kamu davası açılmıştır.
13. (Kapatılan) Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi 10/5/2011 tarihli karar ile aralarında üç başvurucunun da
bulunduğu sanıklar arasındaki telefon görüşmeleri, MSN yazışmaları, fiziki
takip tutanakları, yapılan aramalar sonucu ele geçen CD çözümlemeleri ve tüm
dosya kapsamını esas alarak başvurucuların ayrı ayrı 6 yıl 3 er ay hapis
cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
14. Mahkeme gerekçeli kararında özetle;
Yasin Benlikaş'ın; Hoca kod adı ile çarşamba ve
cumartesi günleri bir kısım sanık ile örgütün amacı doğrultusunda gerçekleşen
toplantılara katıldığı, örgüt üyeliğinden hükümlü ve tutuklu bulunanların
ailelerine maddi destek sağlamak amacıyla kurban bayramlarında deri topladığı,
örgütsel amaçlı CD, kitap, dergi satışı yaptığı, Aydın Alphan'ın; üzerinde ele
geçen CD'lerin içeriğinin terör örgütünün amacı doğrultusunda olduğu, örgütsel
amaçla evinde toplantılar düzenlediği, cihat bölgesine gönderilecek paralar
hususunda görüşmeler yaptığı, bir kısım sanığa örgütün amacına ilişkin
elektronik postalar gönderdiği, örgüt üyeliğinden tutuklu ve hükümlü bulunan
kişilerin ailelerine maddi destek sağladığı, örgütsel amaçlı CD, kitap ve dergi
satışı yaptığı ve Murat Doyuk'un; diğer sanık Aydın
Alphan'ın düzenlediği toplantılara katıldığı, üzerinden ele geçen CD'lerin
içeriğinin terör örgütünün amacı doğrultusunda olduğu ve sanıklardan K.E. ile
örgüte adam kazandırma amacıyla görüşmeler yaptığı saptamasında bulunmuştur. Mahkeme her üç başvurucunun anılan
eylemlerin çeşitliliği, sürekliliği ve yoğunluğu itibariyle sosyal ilişkiden
öte terör örgütü El Kaide ile organik bağ niteliğinde olduğu gerekçesiyle
mahkûmiyetlerine vermiştir.
15. Hüküm temyiz edilmiş ve Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 9/4/2014 tarihli kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 5/12/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kanuni Hâkim Güvencesinin
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucular, 4/12/2004 tarihli ve
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesi ile görevli mahkemede
yargılanmasının kanuni hâkim güvencesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
18. Anayasa Mahkemesinin benzer başvurular da daha önce verdiği
kararlarında 5271 sayılı Kanun'un 250. maddesi uyarınca yargılama yapan ağır
ceza mahkemelerinin doğal hâkim ilkesine aykırılık oluşturmayacağına karar
verilmiştir (Deniz Seki, §§
51-57; Ersin Ekmekçi ve Sinan Ekmekçi,
B. No: 2013/6068, 18/11/2015,§§ 47-52). Başvurucularıniddiası bakımından farklı bir sonuca
ulaşılmasını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.
19. Açıklanan nedenlerle başvurucuların iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucular, isnat edilen suça ve ilk derece mahkemesinin
gerekçeli kararına yönelik itirazlarını temyiz aşamasında ileri sürdükleri
hâlde Yargıtayın onama kararında bu hususların
tartışılmadığını ileri sürmüşlerdir.
21. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "adil
yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf
olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama
hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete
uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar
hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
22. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
23. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm
iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu
nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre
değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi
yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı
gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması, kararın
gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013,
§ 57).
24. Somut olayda kanun yolu incelemesi sonucunda verilen
kararda, değerlendirme konusu derece mahkemesinin hüküm ve gerekçesinin uygun
bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının
açık olduğu anlaşılmaktadır.
25. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
C. Yargılamanın Sonucunun Adil Olmadığına
İlişkin İddia
26. Başvurucular, mahkûmiyete esas
teşkil eden sohbetlerin örgütsel faaliyet kapsamında bulunmayıp din ve vicdan
hürriyeti kapsamında bulunduğunu, bu sohbetlerde ne tür örgütsel faaliyette
bulunulduğunun somut bir şekilde ortaya konulamadığını, elde edilen CD'lerin
internet ortamında bulunabilecek olup açıkça şiddet ve terör eylemlerini teşvik
eder nitelikte bulunmadığını, iddianamede yer almayan bir kısım telefon
görüşmesinin hükme esas alınmasının doğru olmadığını ve bir kısım başvurucuların
kendilerine gelen elektronik posta içeriklerinden sorumlu tutulmasının mümkün
olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013,§16). Başvurucuların isnat
edilen eylemin suç oluşturmadığı ve delillerin takdirinde hata yapıldığı
yönündeki iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamında yargılamanın sonucunun
adil olmadığına ilişkin iddialar olarak değerlendirilmiştir.
28. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla
ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz
takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir
(Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
29. Somut olayda başvurucular esas olarak isnat edilen eyleme
ilişkin yargılama sonucunda elde edilmiş olan delillerin mahkûmiyet kararı
verilebilmesi için yeterli olmadığını iddia etmiştir. İleri sürülen bu
iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk
kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup Mahkeme kararında bariz takdir hatası
veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun da
bulunmadığı dikkate alındığında, ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti
niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
30. Öte yandan başvuruculardan Murat Doyuk,
iddianameye ve yargılamaya konu edilmeyen bir telefon görüşmesinin mahkûmiyet
kararına esas alındığını iddia etmişse de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 24/9/2009 tarihli iddianamesinin 24. sayfasında başvurucunun
22/3/2009 tarihinde kullanmakta olduğu cep telefonundan K.E.yi
arayarak aralarında örgüte adam kazandırma içerikli görüşme yapıldığının açıkça
belirtildiği saptanmıştır.
31. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 5/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.