TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
A TEKNİK YAPI TEKNOLOJİLERİ SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/12603)
Karar Tarihi: 14/9/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Raportör
Yakup MACİT
Başvurucu
A Teknik Yapı Teknolojileri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
Vekili
Av. Mehmet Kadir FİLİZER
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasında usul ve kanuna aykırı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının; karara karşı temyiz yolunun kapalı olması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/7/2014 tarihinde yapılmıştır.
3.Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6.Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Şirket, Düzce ili Beyköy Belediyesi ile imzaladığı 8/8/2006 tarihli sözleşme ile beldenin kanalizasyon inşaatı işini üstlenmiş; kazı çalışmaları sırasında Türk Telekom A.Ş.ye ait kablolara zarar verildiği iddia edilerek Beyköy Belediyesi ile başvurucu Şirket hakkında 29/1/2007 tarihinde haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası açılmıştır.
9.Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 31/3/2011 tarihli kararı ile davayı Beyköy Belediyesi açısından husumet yokluğu nedeniyle reddetmiş, başvurucu Şirket açısından kabul etmiştir.
10. Tarafların temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 6/11/2012 tarihli kararında; tazminat miktarının yanlış hesaplandığı, olayda Belediyenin de sorumluluğunun bulunduğu belirtilerek hüküm bozulmuştur.
11. Bozma üzerine Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen 17/12/2013 tarihli kesin kararla 1.697,77 TL üzerinden dava kısmen kabul edilmiştir.
12. Davacı Türk Telekom A.Ş.nin temyizi, Mahkemenin 31/1/2014 tarihli ek kararıyla davada hükmedilen miktarın 2013 yılına ait temyiz kesinlik sınırı olan 1.822 TL'nin altında kaldığı gerekçesiyle reddedilmiş, ek kararın davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 8/5/2014 tarihli kararında davanın reddedilen miktarının temyiz kesinlik sınırının üstünde olduğunu belirterek ek kararı ortadan kaldırmış ve hükmü onamıştır.
13. Onama kararı 7/7/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, 24/7/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 14/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15.Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
16. Başvuru konusu davada; davanın reddedilen kısmı yönünden yargısal sürecin sonuçlanmaması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkı açısından, nihai nitelikteki Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 8/5/2014 tarihli ilamının başvurucuya tebliğ edildiği tarihe göre yapılan başvurunun süresinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
18. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilşkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
20. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde 29/1/2007 tarihinde açılan tazminat davasında; Mahkemenin 31/3/2011 tarihinde davayı başvurucu açısındankabul ettiği, temyiz üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 6/11/2012 tarihli bozma kararının ardından yapılan yargılamada Mahkemenin 17/12/2013 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verdiği, kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 8/5/2014 tarihli kararıyla düzeltilerek onandığı ve yargılama sürecinin bu tarih itibarıyla sona erdiği anlaşılmıştır. Bu nedenle karmaşık niteliği bulunmayan ve başvurucunun yargılamanın uzamasında önemli bir etkisinin de tespit edilmediği başvuru konusu davada yaklaşık 7 yıl 3 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
22. Başvurucu; Mahkemenin delilleri yanlış değerlendirdiğini, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, kararın miktar itibarıyla kesin olarak verilmesi nedeniyle temyiz hakkını kullanamadığını, bu nedenle etkili başvuru hakkının zedelendiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası gereği başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru yapılması gerekir.
24. Somut olayda başvuru konusu davada Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17/12/2013 tarihli kararının başvurucu açısından kesin olarak verildiği, dolayısıyla nihai nitelikteki bu kararın başvurucu tarafından öğrenildiği tarihten itibaren otuzgün içerisinde bireysel başvuruda bulunulması gerektiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin 17/12/2013 tarihli kararının 21/2/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği, başvurucunun bu tarihten itibaren en geç 24/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunması gerektiği hâlde 24/7/2014 tarihindebaşvuruda bulunduğu anlaşılmıştır. Bu açıdan başvurucunun makul sürede yargılanma hakkı dışında ileri sürdüğü diğer ihlal iddialarını süresi içerisinde Anayasa Mahkemesinin önüne getirmediği sonucuna varılmıştır.
25. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
26.6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonund a, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”
27. Başvurucu 50.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
28. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
29. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 7.200 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
30. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
31. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç, 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 7.200 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç, 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesine (E.2012/949, K.2013/1002) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.