TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FATİH KÖSE BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/12767)
|
|
Karar Tarihi: 20/7/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Leyla Nur
ODUNCU
|
Başvurucu
|
:
|
Fatih KÖSE
|
Vekili
|
:
|
Av. Hüseyin
KELLECİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/8/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu; Diyarbakır ili Kulp ilçesi İlçe Tarım Müdürlüğünde
ziraat mühendisi olarak görev yapmakta iken 17/7/2004
tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında oluşturulan Kulp İlçe Komisyonunda
görevlendirilmesinden kaynaklanan bilirkişi ücretinin ödenmesi istemiyle
Diyarbakır Valiliğine başvuruda bulunduğunu, başvurusunun zımni olarak
reddedildiğini beyan etmiştir.
9. Başvurucu, zımni ret işlemine karşı 13/11/2006
tarihinde iptal davası açmıştır.
10. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinin 27/12/2007
tarihli ve E.2006/2100, K.2007/1934 sayılı kararı ile dava konusu işlemin
iptaline karar verilmiştir.
11. Davalı idarenin temyizi üzerine Danıştay Onbeşinci
Dairesinin 14/11/2014 tarihli ve E.2011/9707,
K.2014/8324 sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar
verilmiştir.
12. Başvurucunun karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 7/12/2015 tarihli ve E.2015/5276, K.2015/8628 sayılı kararı
ile reddedilmiştir.
13. Bozma kararına uyularak yapılan yeniden incelemede,
Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinin 30/11/2016 tarihli ve
E.2016/450, K.2016/1520 sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar
verilmiştir. Bu karara karşı herhangi bir başvuruda bulunulmamıştır.
14. Başvurucu 4/8/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 20/7/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
16. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
A. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
18. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
20. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık on yıllık yargılama
süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
23. Başvurucu, 10.000 TL manevi tazminat talebinde
bulunmamıştır.
24. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
25. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucunun manevi tazminat talep miktarı da dikkate alınarak
başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
26. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Diyarbakır 2. İdare Mahkemesine
(E.2016/450, K.2016/1520) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.