TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİBÖLÜM
KARAR
İRFAN YÜN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/12879)
Karar Tarihi: 9/11/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Yakup MACİT
Başvurucu
İrfan YÜN
Vekili
Av. Cemil DOĞRU
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, delil tespiti talebinde kanun yolunun ve bunun süresinin yanlış göstermesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, zilyetliğinde bulunan taşınmazların 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılıOrman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun hükümleri gereği satışa esas alınacak bedellerin idare tarafından yüksek miktarlarda tespit edildiğini belirterek taşınmazların gerçek değerlerinin belirlenmesi için Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) delil tespiti talebinde bulunmuştur.
8. Mahkeme 30/7/2013 tarihli kararı ile delil tespiti istenebilecek şartlarınbulunmadığı ve hukuki yarar yokluğu nedenleriyle temyiz yolu açık olmak üzere talebi reddetmiştir.
9. Temyiz üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin (Daire) 4/2/2014 tarihli kararı ile çekişmesiz yargı konusu delil tespiti isteminin aynı zamanda nihai karar niteliğinde de olmaması nedeniyle temyiz edilebilen kararlardan bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
10. Karar düzeltme talebi üzerine Dairenin 29/5/2014 tarihli kararıyla temyizi mümkün olmayan bir karara karşı karar düzeltme yoluna da gidilemeyeceği belirtilerek karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
11. Anılan ret kararı başvurucuya 9/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, 1/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 400. maddesinin (1) numaralı fıkrasışöyledir:
"Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir."
13. 6100 sayılı Kanun'un 403. maddesi şöyledir:
"Talep sahibinin haklarının korunması bakımından zorunluluk bulunan hâllerde, karşı tarafa tebligat yapılmaksızın da delil tespiti yapılabilir. Tespitin yapılmasından sonra, tespit dilekçesi, tespit kararı, tespit tutanağı ve varsa bilirkişi raporunun bir örneği mahkemece kendiliğinden diğer tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf tebliğden itibaren bir hafta içinde delil tespiti kararına itiraz edebilir."
14. 16/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir."
15. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 9/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; zilyedi olduğu taşınmazlarla ilgili idarenin belirlediği satışa esas değerin oldukça yüksek olduğunu, 6292 sayılı Kanun kapsamında yapılacak satış işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğunu, gerçek değerle ilgili yetkililerde kanaat oluşması açısından delil tespiti talebinde bulunduğunu, Mahkemece verilen ret kararının kanuna aykırı olduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararında kanun yolu ve süresini yanlış gösterdiğini, kararda belirtildiği üzere Yargıtaya temyiz başvurusunda bulunduğunu ancak Yargıtayın temyiz yolu kapalı olduğunu belirterek dilekçenin reddine karar verdiğini, devletin tesis ettiği işlemlerde kanun yolu ve süresini doğru bir şekilde belirtmesinin zorunlu olduğunu, bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle itiraz hakkını da kullanamadığını, kararla birlikte mal varlığı haklarının zedelendiğini belirterek Anayasa’nın 35., 36. ve 40.maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.”
19. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.”
20. Bireysel başvurunun ön şartlarından birisi de başvuru süresidir. Süre, başvurunun her aşamasında dikkate alınması gereken bir usul hükmüdür.
21. 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler ya da yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir (Yasin Yaman, B. No: 2012/1075, 12/2/2013, §§ 18, 19).
22. 6100 sayılı Kanun'un 400. maddesinde; hukuki yararı olan kişilerin görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açılacak davada ileri sürülmesi muhtemel bir vakıanın tespiti amacıyla, kaybolacağı veya ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı durumlarda delil tespitini talep edebilecekleri belirtilmiştir.
23. Delil tespit talebi bir dava olmadığı gibi Mahkemece verilen ret veya kabul kararları nihai karar değildir. Ara kararı niteliğinde olan bu kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz. Ancak kararı veren mahkemeye itiraz edilebilir.
24. Mahkemenin 30/7/2013 tarihli kararında "...tarafların yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay Başkanlığına hitaben yazılacak ve mahkememize sunulacak bir dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi." ibaresi kullanılarak kanun yolu ve süresi yanlış gösterilmiş ise de Dairenin 4/2/2014 tarihli kararı ile delil tespiti talebinin reddine ilişkin karara karşı temyiz yolunun kapalı olduğu açıkça belirtilmiştir. Başvurucunun buna rağmen karar düzeltme talebinde bulunarak bu talebinin reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
25. İçtüzük’ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği ve başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
26. Başvurucunun delil tespiti talebinin reddi kararında kanun yoluyla ilgili yanlış yönlendirme sonucu temyiz talebinde bulunmak zorunda bırakılması hususu gözönünde bulundurulduğunda somut olay açısından temyiz kanun yolunun etkili bir yol olduğunun değerlendirilebileceği, bu açıdan Dairenin 4/2/2014 tarihli kararı ile birlikte başvuru yollarının tüketildiğinin kabul edilmesi gerekeceği açıktır. Dolayısıyla karar düzeltme yolu açık olmayan ilama yönelik karar düzeltme isteminde bulunulması, başvurucuya bireysel başvuruda bulunmak için yeniden süre hakkı tanımaz. Başvurucunun onama kararını öğrendiği 3/3/2014 tarihinden itibaren otuz günlük sürede bireysel başvuruda bulunması gerekir.
27. Buna göre temyiz dilekçesinin reddine dair Yargıtay ilamını öğrendiği 3/3/2014 tarihinden itibaren otuz günlük başvuru süresi içinde başvurucunun bireysel başvuruda bulunması gerekirken bu sürenin dolmasından sonra 1/8/2014 tarihinde başvuruda bulunduğu, bu açıdan başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle ihlale neden olduğu iddia edilen karara yönelik otuz günlük süre geçtikten sonra yapılan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 9/11/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.