TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MURAT YILDIRIM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/1313)
|
|
Karar Tarihi: 30/12/2014
|
R.G. Tarih-Sayı: 28/3/2015-29309
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Şükrü DURMUŞ
|
Başvurucu
|
:
|
Murat YILDIRIM
|
Vekili
|
:
|
Av. Ömer ÜNLÜ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, hakkında
yürütülen kovuşturma kapsamında 28/12/2008 tarihinden bu yana tutuklu olduğunu
belirterek Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 31/1/2014
tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca 13/3/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı
tarafından 12/6/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet
Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay
ve olgular 12/6/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına bildirilmiştir. Adalet
Bakanlığının 10/7/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve
eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve
belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, hakkında
yürütülen soruşturma kapsamında 27/12/2008 tarihinde gözaltına alınmış ve
Ergani Sulh Ceza Mahkemesinin 28/12/2008 tarih ve 2008/45 numaralı kararı ile nitelikli cinsel saldırı suçundan
tutuklanmıştır.
8. Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığının 9/3/2009 tarih ve 2009/246 sayılı iddianamesi ile başvurucu
hakkında nitelikli cinsel istismar,
çocukların kullanıldığı müstehcen yayınları bulundurmak ve hayasızca
hareketlerde bulunma suçlarından kamu davası açılmıştır.
9. Diyarbakır 3. Ağır
Ceza Mahkemesinin 21/6/2012 tarih ve E.2009/113, K.2012/325 sayılı kararı ile
başvurucunun çocukların cinsel istismarı suçlarından
toplam 108 yıl, cinsel taciz suçlarından
toplam 3 yıl, müstehcenlik suçundan
ise 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına
ve tutukluluk halinin devamına hükmedilmiştir.
10. Anılan kararın temyizi
üzerine Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 11/9/2013 tarih ve E.2013/7131,
K.2013/8982 sayılı kararı ile müstehcenlik
suçuna ilişkin hükmün onanmasına, çocukların
cinsel istismarı ve cinsel taciz
suçlarından kurulan hükümlerin ise bozulmasına karar verilmiştir.
11. Yargıtayın bozma kararı üzerine dosya Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin
2013/514 esasına kaydedilmiş olup halen derdesttir.
12. Anılan mahkeme
tarafından 15/11/2013 tarihinde başvurucunun tutukluluk halinin devamına karar
verilmiş ve başvurucu bu karara itiraz etmiştir. İtiraz mercii olan Diyarbakır
10. Ağır Ceza Mahkemesinin 5/12/2013 tarih ve 2013/210 Değişik İş numaralı
kararı ile itirazın reddine hükmedilmiştir. Bu karar 17/12/2013 tarihinde
başvurucunun vekiline tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 5 yıldan
fazla tutuklu olduğunu belirterek Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin
23/1/2014 tarihli duruşmasında tahliye talebinde bulunmuştur. Mahkeme
başvurucunun tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.
14. Başvurucu 31/1/2014
tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
15. 26/9/2004 tarih ve
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Çocukların
cinsel istismarı” kenar başlıklı 103. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Cinsel istismarın vücuda organ
veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı
yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.”
16. 5237 sayılı Kanun’un
“Cinsel taciz” kenar başlıklı
105. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun
şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para
cezasına, fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis
cezasına hükmolunur.”
17. 5237 sayılı Kanun’un
“Müstehcenlik” kenar başlıklı
226. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
“Müstehcen
görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi,
beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa
arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının
kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
18. 4/12/2004 tarih ve
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Tutuklama
nedenleri” kenar başlıklı 100. maddesi şöyledir:
“(1) Kuvvetli suç
şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması
halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi,
verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde,
tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı
şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması
girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe
sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer
alan;
…
6. Çocukların cinsel
istismarı (Madde 103),
...”
19. 5271 sayılı Kanun’un
“Tutuklulukta geçecek süre” kenar
başlıklı 102. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Ağır ceza mahkemesinin görevine giren
işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde,
gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez.”
20. 5271 sayılı Kanun’un
“Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri”
kenar başlıklı 104. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her
aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin
devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına
itiraz edilebilir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
21. Mahkemenin 30/12/2014
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 31/1/2014 tarih ve 2014/1313
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
22. Başvurucu, 28/12/2008
tarihinden bu yana tutuklu olduğunu ve azami tutukluluk süresinin aşıldığını,
hakkında yürütülen kovuşturma kapsamında yerel mahkemece hükmedilen cezanın
Yargıtay tarafından birçok yönden lehine bozulmuş olmasına rağmen tahliye
edilmeyerek yargılamasının tutuklu olarak devam ettirildiğini belirterek uzun
tutukluluk süresi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
B. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi,
olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp,
olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Bu nedenle başvurucunun
iddialarının azami tutukluluk süresinin aşılmış olması ve ayrıca tutukluluk
süresinin makul olmadığına ilişkin olması nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinde
düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında değerlendirme
yapılmıştır.
24. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı
45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
25. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı
47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği
tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde yapılması gerekir. …”.
26. Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir hukuk yoludur. Bu nedenle, kanunlarda
yer alan idari ve yargısal başvuru yollarının bireysel başvurudan önce
tüketilmiş olması gerekir (B. No: 2012/363, 5/3/2013, § 17).
27. Devam eden
tutukluluğun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda
şikâyetlerin temel amacı, tutukluluğun hukuka aykırı olduğunun ya da devamını
haklı kılan sebep veya sebeplerin bulunmadığının tespitidir. Bu tespit
yapıldığı takdirde buna bağlı olarak ilgilinin tutukluluk halinin devamına
gerekçe olarak gösterilen hukuki sebeplerin varlığı sona erecek ve böylece
kişinin serbest kalmasının yolu açılabilecektir. Dolayısıyla belirtilen
nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin edebilecek bir karar alma amacıyla
yapılacak bireysel başvuruların, olağan kanun yolları tüketilmek şartıyla,
tutukluluk hali devam ettiği sürece yapılabilmesi mümkündür (B. No: 2012/726,
2/7/2013, § 30).
28. “Bir
suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma” durumunda, tutukluluk süresinin kanuni süreyi veya makul süreyi
aştığı iddiasıyla yapılacak bireysel başvurunun ilk derece yargılaması devam
ederken tutukluluğun devamına karar verilen her aşamada başvuru yolları
tüketildikten sonra veya serbest bırakılmadan itibaren başvuru süresi içinde
yapılması gerekir (B. No: 2013/5267, 7/3/2014, § 28).
29. Somut olayda, başvuru
formunda Yargıtay bozma kararı sonrasında yapılan tahliye talebinin Diyarbakır
3. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/11/2013 tarihli tensip zaptı ile reddedildiği, bu
karara yapılan itirazın da Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiği,
tutuklamanın kaldırılmasına dair son talebin 23/1/2014 tarihli oturumda
gerçekleştiği, ancak Mahkemece talebin reddine karar verildiği belirtilerek
ihlal iddiasına dayanak karar olarak Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin
E.2013/514 sayılı dosyasında verilen 23/1/2014 tarihli duruşmadaki ara kararı
gösterilmiştir. Bu karara karşı itiraz kanun yoluna başvurulduğuna dair bir
bilgi ve belge sunulmamıştır.
30. İlk derece mahkemesindeki
yargılama devam ederken tutukluluğun devamına karar verilen her aşamada başvuru
yolları tüketildikten sonra bireysel başvuru yapılabileceği dikkate alındığında
bireysel başvuru formunda belirtilen ve incelemeye esas alınan 23/1/2014
tarihli duruşmada verilen karar yönünden olağan başvuru yollarının
tüketilmediği sonucuna varılmaktadır.
31. Açıklanan nedenlerle,
başvuru konusu karara ilişkin olağan kanun yolu olan itiraz yoluna
başvurulmadığından, başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle başvurunun kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
Başvurunun “başvuru
yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin
başvurucu üzerinde bırakılmasına, 30/12/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.