|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
ÖZGÜR ÇAPKIN BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2014/2546)
|
Karar Tarihi: 30/12/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Akif YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Özgür ÇAPKIN
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Şevket ÇELİK, Av. Gül SEFEROĞLU
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, yargılandığı ceza davasında, delillerin eksik toplandığını,
hakkında hiçbir somut delil olmamasına karşın "masumiyet"
ve "şüpheden sanık
yararlanır" ilkelerine aykırı olarak cezalandırıldığını,
talimatla savunması alınarak "yüz yüzelik" ilkesinin ihlal edildiğini, ek
savunması alınmadan iki kez cezalandırıldığını, hükmün gerekçe gösterilmeksizin
hızlı şekilde onandığını belirterek, Anayasa'nın 19., 36., 38., 40. ve 141.
maddelerinde belirtilen haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş, infazın
durdurulması ve tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 27/2/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde
Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/4/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 19/6/2014 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 18/7/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAYLAR VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu
ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve
belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Kartal
Cumhuriyet Başsavcılığı, 17/10/2005 tarih ve E.2005/33897 sayılı iddianamesiyle
başvurucunun "bilişim sistemleri ve
banka aracı kılınarak dolandırıcılık" suçunu işlediğinden
bahisle Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açmıştır.
8. Anılan Mahkeme,
19/10/2005 tarih ve 2005/45 sayılı iddianame değerlendirme kararı ile yasal
koşullara uygun hazırlanmadığı iddiasıyla bahse konu iddianameyi Kartal
Cumhuriyet Başsavcılığına iade etmiştir.
9. Kartal
Cumhuriyet Başsavcılığı, 24/10/2005 tarih ve 2005/1831 sayılı yetkisizlik
kararı ile dosyayı Alanya Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
10. Başvurucu
hakkında, Alanya Cumhuriyet Başsavcılığının 2/1/2006 tarih ve 2005/9903
Soruşturma numaralı iddianamesiyle "bilişim
sistemini bozarak yarar sağlama" suçundan cezalandırılması
istemiyle Alanya 4. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.
11. Anılan Mahkeme,
20/3/2012 tarih ve E.2006/25, K.2012/348 sayılı kararı ile, başvurucunun üzerine
atılı suçtan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile ikişer kez cezalandırılmasına
karar vermiştir.
12. Söz konusu
kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 26/11/2013 tarih
ve E.2013/27445, K.2013/27620 sayılı ilamı ile hüküm onanarak kesinleşmiştir.
Yargılama dosyası 24/12/2013 tarihinde ilk derece Mahkemesine ulaşmıştır.
13. UYAP
sisteminden alınıp içeriği teyit edilen 27/12/2013 tarihli dilekçeye göre,
başvurucu vekili, tevkil de dahil olmak üzere her türlü hukuki işlemi
yapmak üzere yetkilendirdiği avukat vasıtasıyla dilekçe tarihinde dosyanın fotokopisini almıştır.
14. Başvuru, 27/2/2014 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır
B. İlgili Hukuk
15. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Nitelikli hırsızlık” kenar başlıklı 142.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“(2) Suçun;
…
e) Bilişim sistemlerinin kullanılması
suretiyle,
…
İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar
hapis cezasına hükmolunur…”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 30/12/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 27/2/2014 tarih ve 2014/2546 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, "bilişim
sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık" suçundan
yargılandığı davada, olayda kullanıldığı iddia olunan bilgisayarın
incelenmediğini, telefon kayıtlarının dosya arasına alınmadığını, asli fail
olarak gösterilen Rusya uyruklu kimliği meçhul kişinin dinlenmediğini, hakkında
hiçbir somut delil olmamasına karşın "masumiyet
ilkesine" aykırı şekilde haksız yere ve gerekçesiz şekilde
cezalandırıldığını, "şüpheden sanık
yararlanır" ilkesi ile talimatla savunması alınarak "yüz yüzelik"
ilkesinin ihlal edildiğini, iddianamede hakkında sadece bir kez cezalandırılması
talep edildiği halde ek savunması alınmadan iki kez cezalandırıldığını, hükmün
gerekçe gösterilmeksizin alelacele onandığını belirtilerek, Anayasa'nın 19.,
36., 38., 40. ve 141. maddelerinde belirtilen haklarının ihlal edildiğini iddia
etmiş, infazın durdurulması ve tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
18. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar
başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının
tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten
itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.…”
19. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
"Başvuru süresi ve mazeret"
başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının
tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten
itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."
20. Bireysel başvuruların, 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin
(5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin
(1) numaralı fıkrası uyarınca, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru
yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt dışı
temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir (B. No: 2012/1075,
12/2/2013, §§ 18-19).
21. Bireysel başvurunun
ön şartlarından birisi başvuru süresi olup, bu durum başvurunun her aşamasında
dikkate alınması gereken bir usul hükmüdür. Başvurucunun nihai kararın bir
örneğini alma hakkı bulunduğu hallerde, otuz günlük süre karar örneğinin
tebliği tarihinden itibaren başlar. İç hukukta kararın tebliğ edilmesi
öngörülmüyorsa tarafların kararın içeriğini kesin olarak öğrenebilecekleri tarihi,
otuz günlük başvuru süresinin başlangıç noktası olarak almak gerekir (Papachelas/Yunanistan [BD],
B. No: 31423/96, 25/3/1999, § 30).
22. İç hukukumuzda Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarının
taraflara tebliğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu bakımdan,
başvurucuların nihai kararın içeriğini kesin olarak öğrenebilecekleri tarihi,
bireysel başvuru süresinin başlangıç noktası olarak almak gerekecektir. Nihai
karar çeşitli şekillerde öğrenilebilir. Başvurucu ve/veya vekili tarafından
nihai karar; tebligat yoluyla, Yargıtayda duruşma
yapılmış ise tefhimle, hakkındaki cezanın infazı için başvurucunun
yakalanmasıyla, müddetnamenin/çağrı kağıdının/ödeme
emrinin tebliği suretiyle, dosyadan fotokopi alınmasıyla öğrenilebilir. Nitekim
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da bu yöndedir (Davran/Türkiye, B. No: 18342/03,
3/11/2009). Anayasa Mahkemesi, müddetnamenin
hükümlüye tebliğ edildiği tarihin, başvurucular açısından en geç Yargıtayın nihai kararının öğrenildiği tarih olarak kabul
edilmesi gerektiğini belirtmiştir (Örnek karar için bkz. B. No: 2013/2470,
17/9/2013, §§ 18-19).
23. 5271 sayılı Kanun hükümlerine göre ceza yargılamasında tüketilmesi
gereken son başvuru yolu temyizdir (B. No: 2013/2001, 16/5/2013, § 18). Somut
olayda Alanya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/3/2012
tarih ve E.2006/25, K.2012/348 sayılı kararı, Yargıtay 2. Ceza
Dairesinin 26/11/2013 tarih ve E.2013/27445,
K.2013/27620 sayılı ilâmı ile onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir.
Yargılama dosyasının 24/12/2013 tarihinde ilk derece Mahkemesine döndüğü aynı
tarihte kesinleştirme işlemlerinin yapılmasından anlaşılmaktadır. Başvurucu
vekili, 27/12/2013 tarihinde -tevkil de dahil olmak üzere- her türlü hukuki
işlemi yapmak üzere yetkilendirdiği avukat vasıtasıyla dosyadan fotokopi
almıştır (bkz. § 13).
24. Başvuru konusu olayda başvuru yolları 26/11/2013 tarihinde Yargıtay 2. Ceza
Dairesinin, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını onaması ile
tüketilmiştir. Başvurucu vekilinin nihai karardan haberi, yargılama dosyasının
yerel mahkemeye dönmesinden sonra 27/12/2013 tarihinde dosyadan fotokopi
almasıyla olmuştur. Bu nedenle başvuru yolunu tüketen nihai kararın başvurucu tarafından
öğrenildiği tarihin, dosyadan fotokopi alma tarihi olan 27/12/2013, bireysel
başvuru tarihinin de 27/2/2014 olduğu gözetildiğinde bireysel başvuru için
öngörülen otuz günlük sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.
25. Açıklanan nedenlerle, başvuru yollarının tüketildiği
tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle, başvurunun “süre aşımı” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA, yargılama
giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 30/12/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.