TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ERDENER DEMİREL VE FEKİ RONİ TEMİZYÜZ
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/13310)
|
|
Karar Tarihi: 18/7/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Ceren Sedef
EREN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Erdener
DEMİREL
|
|
|
2. Feki Roni TEMİZYÜZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda merkezî yayın kapsamında belli
televizyon kanallarının gösterilmesi taleplerinin reddedilmesi nedeniyle
başvurucuların ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 6/8/2014 ve 26/8/2014 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. 2014/14536 sayılı bireysel başvuru dosyasının konu yönünden
hukuki irtibat nedeniyle 2014/13310 sayılı dosya ile birleştirilmesine ve
incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Birinci başvurucu, başvuru tarihinde anayasal düzeni ortadan
kaldırmaya teşebbüs etme suçundan hükümlü olarak Tekirdağ 2 Nolu
F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
8. Birinci başvurucu Alman vatandaşıdır. İnfaz Kurumundaki
merkezî yayın sistemine Alman devlet kanallarından ARD veya ZDF ya da Almanca
yayın yapan Euronews haber kanalının eklenmesi
talebiyle İnfaz Kurumu idaresine başvurmuştur. İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem
Kurulu (İdare ve Gözlem Kurulu) başvurucunun talebini reddetmiştir. Başvurucu,
İdare ve Gözlem Kurulunun ret kararını bireysel başvuru dosyasına eklememiştir.
9. Birinci başvurucu anılan ret kararına karşı şikâyette bulunmuştur.
Tekirdağ 2. İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) şikâyeti reddetmiştir. İnfaz
Hâkimliği, İnfaz Kurumunda izlenilecek televizyon kanallarının belirlenmesinde
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) ülke genelinde yapmış olduğu
televizyon izleme eğilimleri araştırması ile hükümlü ve tutuklulardan gelen
taleplerin gözönüne alınarak haber, müzik, sinema,
belgesel kanalları ile kültürel kanallar arasında denge sağlandığını belirtmiştir.İnfaz Hâkimliği başvurucunun bulunduğu İnfaz
Kurumunda gösterilen televizyon kanallarının İdare ve Gözlem Kurulu
Başkanlığınca güncellendiğini de belirterek başvurucunun talebinin
reddedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu ifade etmiştir.
10. Birinci başvurucu İnfaz Hâkimliğinin ret kararına itiraz
etmiştir. Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararda usul ve yasaya herhangi bir
aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle itirazı reddetmiştir. Ret kararı başvurucuya
9/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 6/8/2014 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
11. İkinci başvurucu başvuru tarihinde devletin egemenliği
altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışma
suçundan hükümlü olarak Ankara 2 Nolu F Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
12. İkinci başvurucu İnfaz Kurumundaki merkezî yayın sistemine
halk müziği, sinema, belgesel yayını ve yabancı dilde yayın yapan kanallar ile
İMC, Hayat TV ve Denge TV isimli kanalların eklenmesi talebiyle İnfaz Kurumu
idaresine başvurmuştur. İdare ve Gözlem Kurulu başvurucunun talebini kısmen
kabul etmiştir. İdare ve Gözlem Kurulu bu konuda daha önce karar verdiklerini,
buna göre kurumda yayımlanacak kanalların Türksat
uydusunun şifresiz ve ücretsiz kanalları arasından seçilebileceğini, nitekim
hükümlü ve tutuklularla yapılan anket sonuçları ile öğretim ihtiyaçları gözönüne alınarak yayımlanacak kanalların belirlendiğini
ifade etmiştir. Anılan İdare ve Gözlem Kurulu, başvurucunun talebi
doğrultusunda yabancı müzik yayını yapan Dream TV ve
sinema kanalı olan Planet Türk TV isimli kanalların merkezî yayın sistemine
eklenmesine karar vermiştir. İdare ve Gözlem Kurulu İMC, Hayat TV ve Denge TV
isimli kanalların İnfaz Kurumu güvenliğini tehlikeye düşürecek nitelikte
yayınlar yaptığını belirterek bunların yayımlatılması talebini reddetmiştir.
Ayrıca hâlihazırda yayımlanan kanallar arasında halk müziği kanallarının
bulunduğu, yabancı dilde yayın yapan bir kanalın ise Türksat
uydu yayınında bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun bu doğrultudaki
taleplerini de reddetmiştir.
13. İkinci başvurucu da İnfaz Kurulunun ret kararına karşı
şikâyette bulunmuştur. Ankara Batı İnfaz Hâkimliği mevzuata ya da hukuka
aykırılık olmadığı gerekçesiyle şikâyeti reddetmiştir. Başvurucu ret kararına
karşı itiraz etmiştir. Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararın usul ve
yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 11/8/2014 tarihinde itirazı reddetmiştir.
İkinci başvurucu 26/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 67. maddesinin ilgili bölümleri
şöyledir:
"(1) Hükümlü, ceza infaz kurumlarında
merkezî yayın sistemi bulunduğu takdirde bu sisteme bağlı olarak radyo ve
televizyon yayınlarını izleme hakkına sahiptir.
...
(3) Kapalı ve açık ceza infaz kurumları ile
çocuk eğitimevlerinde ancak, eğitim ve iyileştirme
programları çerçevesinde kurum yönetimince belirlenen yerlerde görsel ve
işitsel eğitim araç ve gereçlerinin kullanımına izin verilebilir..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 18/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
16. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak, geçimlerini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
17. Birinci başvurucu, Alman vatandaşı olması nedeniyle Alman
devlet kanalı ya da Almanca yayın yapan haber kanalı gösterilmesi talebinin,
soyut gerekçelerle ve hukuka aykırı şekilde reddedilmesi nedeniyle ifade
özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Başvurucu ayrıca İnfaz Kurumunda yayımlanacak kanalların RTÜK verileri ile
hükümlü ve tutuklu taleplerine göre belirlenmesinin, çoğunluğun azınlığa
tahakkümü anlamı taşıdığını ve bu nedenle ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini
de ileri sürmüştür.
18. İkinci başvurucu talep ettiği kanalların İnfaz Kurumu
merkezî yayınına ekletilmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade
özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca yayınlatılması
talebinin reddedildiği kanalların aynı kampüsteki diğer bazı ceza infaz
kurumlarında yayınlandığını, kendi talebinin ise kendisi ve aynı kurumda
bulunan diğer hükümlü ve tutukluların etnik kökeni nedeniyle reddedildiğini
belirterek ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini de iddia etmiştir.
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda başvurucuların şikâyetleri ifade
özgürlüğü bağlamında incelenecektir.
20. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa'nın ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve
hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir. Bu bağlamda hükümlü ve
tutukluların ifade özgürlüğü de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma
altındadır (Ahmet Temiz (5), B.
No: 2013/8696, 10/3/2016, § 31).
21. Anayasa Mahkemesi devletin, egemenlik alanındaki bir ceza
infaz kurumunda bulunan mahpusların bilgisayar veya bu gibi bazı araçlara
erişimi konusunda geniş bir takdir yetkisi bulunduğunu kabul etmiştir. Bu
bağlamda ceza infaz kurumu idaresinin, mahpusların kendi araçlarını
bulundurmaları ve kullanmaları da dâhil olmak üzere teknik bazı araçlara
ilişkin düzenlemeler yapması, bunları organize etmesi ve ceza infaz kurumu
koşullarına göre denetlemesi mümkündür. Bu takdir yetkisi işin teknik boyutu,
devletin olanakları, kurumların imkân ve kapasitesi ile infaz hukukunun
gereklilikleri gibi koşullarla da bağlantılıdır (Abdülmenaf Osman, B. No: 2015/5483, 10/5/2018, §
15). Bu doğrultuda anılan ilkeler, hükümlü ve tutukluların merkezî yayın
bulunan ceza infaz kurumlarında yaptıkları televizyon kanalı talepleri yönünden
de geçerlidir.
22. Başvurucuların hükümlü olarak bulundukları iki ceza infaz
kurumunda da merkezî yayın kapsamında gösterilecek kanalların tespitinde
hükümlü ve tutukluların bireysel taleplerinin gözönüne
alındığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte ceza infaz kurumunda bulunmanın
kaçınılmaz bir sonucu olarak merkezî yayın sistemi kapsamında tüm hükümlü ve
tutukluların ortak erişimine açılacak bir kanal listesi hazırlanmasının zorunlu
olduğu görülmektedir.
23. Birinci başvurucu, kurumdaki merkezî yayın sistemine Alman
devlet kanalları ya da Almanca yayın yapan haber kanalı eklenmesini talep
etmektedir. Somut olayda başvurucunun bu yöndeki talebinin, İnfaz Kurumunda
bulunan diğer hükümlü ve tutuklular arasında da idare tarafından dikkate
alınmasını gerektirecek yaygınlıkta geçerli olduğuna dair bir bulgu yoktur. Öte
yandan başvurucunun, söz konusu talepte bulunurken yeterli derecede Türkçe
bilmemesi gibi İnfaz Kurumu tarafından, pozitif yükümlülük kapsamında
değerlendirilmesi gereken bir olgu da ileri sürmediği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla İnfaz Kurumu idaresinin devletin olanakları, kurumların imkân ve
kapasitesi ile infaz hukukunun gereklilikleri bağlamında birinci başvurucunun
söz konusu talebini reddederken bu konudaki takdir yetkisini pozitif
yükümlülüğüne aykırı surette kullandığından bahsedilemez.
24. İkinci başvurucunun ise bir kısım televizyon kanalı
taleplerinin kabul edildiği, diğer somut talepleri yönünden ise İnfaz Kurumu
güvenliği, hâlihazırda talebi doğrultusunda yayın yapan kanalların listede
bulunduğu ve devletin olanakları gerekçeleriyle ret kararı verildiği
anlaşılmaktadır. Somut olayda ikinci başvurucunun reddedilen taleplerinin de
aynı İnfaz Kurumunda bulunan diğer hükümlü ve tutuklular arasında, idare
tarafından dikkate alınmasını gerektirecek yaygınlıkta geçerli olduğuna dair
bir bulgu yoktur. Dolayısıyla başvurucunun, hâlihazırda belirttiği alanlarda
yayın yapan kanallar bulunduğu gerekçesiyle reddedilen kanal talepleri
yönünden, yalnızca başvurucunun kişisel tercihlerini ifade ettiği
anlaşıldığından devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirmediğinden
bahsedilemez.
25. İkinci başvurucunun İnfaz Kurumu güvenliği nedeniyle
reddedilen kanal talepleri yönünden ise güvenliğin neden tehlikeye
düşebileceğine dair somut bir açıklama yapılmamış olduğu görülmektedir. Bununla
birlikte söz konusu kanalların haber kanalı niteliğinde olduğu ve başvurucunun
bulunduğu İnfaz Kurumunda merkezî yayın kapsamında başka haber kanallarının yer
aldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun kişisel tercihini ifade ettiği
anlaşılan bu talebin reddedilmesi, devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında bir
sorumluluk doğmasına neden olmayacaktır.
26. Son olarak ikinci başvurucunun Türksat
uydu yayınında bulunmaması nedeniyle reddedilen, yabancı dilde yayın yapan
kanal talebi yönünden de devletin olanakları doğrultusunda kullanılan takdir
yetkisinin, İnfaz Kurumunda bulunan başvurucunun bilgiye erişim özgürlüğünü
kullanmasını imkânsız hâle getirdiğinden bahsedilemez.
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334,
17/9/2013, § 24).
28. Somut olayda devletin, hükümlü olan başvurucuların bilgiye
erişim özgürlüğü kapsamındaki pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğinden
bahsedilemeyeceği ve bu nedenle başvurucuların ifade özgürlüğüne yönelik bir
ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
29. Başvurucuların, ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine dair
şikâyetleri yönünden ise inceleme yapılmasını gerektirecek yeterlilikte
açıklamada bulunmadıkları değerlendirilmiştir.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle başvurucuların;
A. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetlerine neden olacağından başvurucuların yargılama giderlerini
ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verildi.