TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUSTAFA YURT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/13459)
Karar Tarihi: 7/6/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Nuri NECİPOĞLU
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Yakup MACİT
Başvurucu
Mustafa YURT
Vekili
Av. Muzaffer Murat ÖZGÜN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kadastro davasında usul ve kanuna aykırı karar verilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu aleyhine 23/12/1981 tarihinde Acıpayam Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1982/35 sayılı dosyasında açılan davada, Denizli ili Acıpayam ilçesi Alcı köyünde bulunan taşınmaza başvurucunun müdahalede bulunduğu iddia edilerek el atmanın önlenmesi ve taşınmazüzerine yapılan evin yıkılması talebinde bulunulmuştur.
9. Başvurucu ise 2/6/1982 tarihinde aynı Mahkemenin E.1982/355 sayılı dosyasındaaçtığı davada, üzerine ev yaptığı taşınmazın dedelerinden intikal ettiğini,yüz yılı aşkın bir süredir zilyetliklerinde olduğunu belirterek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme bu davayı E.1982/35 sayılı dosyada birleştirmiştir.
10. Mahkeme 13/4/1984 tarihli kararında, görevsizliğine hükmederek dosyayı Acıpayam Kadastro Mahkemesine göndermiştir.
11. Kadastro Mahkemesinin E.1985/56 sırasına kaydedilen dosyada verilen 19/7/2000 tarihli kararda Mahkeme, dava konusu yerin davacı muris M.K.ya ait olduğunu, başvurucunun bu yeri işgal ettiğini, davacı taraf adına olan tapu kaydının çekişme konusu yere uyduğunu, tapu kaydı karşısında zilyetliğin öneminin bulunmadığını belirterek başvurucunun davasını reddetmiş,karşı tarafın davasını kabul etmiştir.
12. Temyiz üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 26/2/2001 tarihli kararıyla hükmü bozmuş, davalı Hazinenin temyiz başvurusunun bozma ilamında değerlendirmemesi nedeniyle 8/11/2010 tarihinde ek bozma kararı vermiştir.
13. Bozma üzerineMahkemece verilen 27/6/2011 tarihli kararda, başvurucu ve asıl davanın davacısı İ.K.nin talebi reddedilmiş, müdahil davacı Orman İdaresinin davası kabul edilmiştir.
14. Temyiz üzerine karar, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17/1/2012 tarihli kararıyla orman niteliğindeki parseller yönünden onanmış, diğer parseller yönünden bozulmuştur.
15. Bozma sonrası yapılan yargılamada Mahkemece verilen 19/12/2012 tarihli kararda, başvurucu ve müdahil Orman İdaresinin davası reddedilmiş, karşı tarafın talebi kabul edilmiştir.
16. Temyiz üzerine karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24/6/2013 tarihli kararı ile onanmıştır.
17. Karar düzeltme talebi üzerine aynı Daire 17/4/2014 tarihli kararında, onama kararının başvurucuya 13/08/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, başvurucunun 3/9/2013 tarihinde karar düzeltme yoluna başvurduğunu, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi atfıyla 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlükte olan 440. maddesinin birinci fıkrasına göre istemin süresinin 15 gün olduğunu vebu sürenin geçirildiğini belirterek karar düzeltme dilekçesini süre aşımı nedeniyle reddetmiştir.
18. Ret kararı başvurucuya 15/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiş ve 14/8/20147 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 7/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
20. Başvurucu, dava konusu yere eskiden beri zilyet olduklarını, yargılama sırasında mahallî bilirkişilerin bu yönde beyanlarının olduğunu, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesindeki yasal şartların gerçekleştiğini, Mahkemenin lehe olan delilleri dikkate almadan usul ve kanuna aykırı olarak karar verdiğini, karar nedeniyle mülklerinin elinden alındığını, yargılamanın uzun sürdüğünü belirterek Anayasa'nın 35. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Başvurucu bireysel başvurudan sonra 9/3/2016 tarihinde vefat etmiştir.
22. Asli görevi Anayasa'yı yorumlamak, böylece Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklerin kapsam ve sınırlarını belirlemek olan Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda, başvurucunun başvuru tarihinden sonra vefat etmesi hâlinde 4721 sayılı Kanun'da belirtilen tarihleri tespit etme ve buna göre mirası reddetmeyen mirasçıların başvuruya devam etmelerini sağlama yükümlülüğünü üstlenmesinin, Mahkemenin asli görevini yerine getirmesi önünde engel teşkil edeceği ve Mahkemeyi temel işlevinden uzaklaştırabileceği nedeniyle bireysel başvurunun niteliğine uygun düşmeyeceği anlaşılmaktadır (İskender Kaya ve diğerleri, B. No: 2014/7674, 23/3/2017, § 19).
23. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendine göre başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varılması hâlinde başvurunun düşmesine karar verilebilir. Bununla birlikte İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereği Anayasa'nın uygulanması, yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde başvurunun incelenmesine devam edilebileceği öngörülmüştür.
24. Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâller gibi başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varıldığı durumlarda, başvurucuların vefat etmesi hâlinde başvuruya devam edilmesinin sağlanması yönünden öncelikli yükümlülüğün başvuruya devam etme hakları olan şahıslarda bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda başvurucu Mustafa Yurt'un başvuru tarihinden sonra 9/3/2016 tarihinde vefat ettiği tespit edilmiştir. Anılan tarihten itibaren makul bir süre içinde başvuruya mirasçı olarak devam edilmek istendiğine dair bir talepte bulunulmadığı gibi başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan başka herhangi bir nedenin varlığından da söz edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
25. Açıklanan nedenlerle başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun ölümü nedeniyle başvurunun DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu mirasçılarının üzerinde BIRAKILMASINA 7/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.