logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ömer Erol Ataberk [1.B.], B. No: 2014/13953, 7/6/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖMER EROL ATABERK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/13953)

 

Karar Tarihi: 7/6/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Yakup MACİT

Başvurucu

:

Ömer Erol ATABERK

Vekili

:

Av. Fatoş ŞAHİN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında delillerin yanlış değerlendirilerek usul ve kanuna aykırı karar verilmesi; yargılamada delillerin ileri sürülmesi, dosyadaki bilgi ve belgelere ulaşma ve beyanda bulunma hususunda taraflar arasındaki eşitliğe aykırı davranılması ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/8/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucunun murisi M.A. ile Ü.E. isimli şahıs 8/11/2000 tarihinde evlenmişler, 3/4/2008 tarihinde boşanmışlardır.

9. Muris M.A. İstanbul ili, Kadıköy ilçesi Caferağa Mahallesinde bulunan bir apartman dairesini 14/11/2002 tarihinde o dönemde eşi olan Ü.E.ye tapuda devretmiştir.

10. Muris M.A.nın 16/1/2009 tarihinde vefat etmesi üzerine mirasçısı olan başvurucu 1/6/2009 tarihinde, Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) açtığı davada, söz konusu taşınmazın mal kaçırmak amacıyla Ü.E.ye devredildiğini belirterek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur.

11. Mahkeme 25/9/2012 tarihli kararında, muris ile davalının evlendiklerinde aralarında yaş farkı olduğunu, murisin dava konusu taşınmazı davalı eşine hediye olarak verdiğini, mal kaçırma amacının olmadığını, Kadıköy 9. Noterliğince düzenlenen vasiyetnamenin tasarruf tarihinden hemen sonra düzenlendiğini ve davacıya da taşınmaz mal vasiyet edildiğini, murisin davalıdan boşanmasından sonra vasiyetnameden rücu ettiğini, bütün malların davacıya intikal ettiği dikkate alındığında murisin mal kaçırmak kastıyla hareket etmediğinin anlaşıldığını belirterek davayı reddetmiştir.

12. Bu arada Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla Kadıköy Adliyesi kapatılmış, dosya İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesine devredilmiştir.

13. Temyiz üzerine karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26/11/2013 tarihli kararı ile onanmıştır.

14. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 24/6/2014 tarihli kararı ile reddedilmiştir.

15. Ret kararı 21/7/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş ve 20/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 7/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkesinin İhlal edildiğine İlişkin İddia

17. Başvurucu, hakkaniyete uygun yargılanmanın temel ilkelerinden olan delillerin sunuluş, tartışılması, karşı iddia ve dosya ile ilgili tüm işlemlerde taraflar arasında eşitlik olması kuralına riayet edilmediğini, yine dosyadaki görüş ve deliller hakkında bilgi sahibi olma, yorum yapma imkânının da tanınmadığını belirterek silahların eşitliği ve çelişmeli yargılanma ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

18. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruda başvurucu, ihlal edildiğini iddia ettiği Anayasa hükmü ile ilgili somut olay çerçevesinde açıklamalarda bulunmak suretiyle hukuki iddialarını kanıtlamak zorundadır. Soyut birtakım Anayasa hükümlerine atıfta bulunulmuş olması iddiaların ispatlandığı anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, Anayasa’ya aykırılığın soyut biçimde ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak düzenlenmemiştir (Halil İbrahim Aydın ve diğerleri, B. No: 2014/483, 19/11/2014, § 29).

19. Başvurucunun, ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları göstermesi, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları destekleyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine eklemesi gerekir. Şayet bir belge elde edilememişse bunun da nedenleri açıklanmalıdır. Somut başvuruda başvurucu bu koşulları yerine getirmeyerek iddialarını temellendirmediğinden başvurusunun esasının incelenmesi imkânı bulunmamaktadır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 26).

20. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarına (bkz. § 17) dayanak somut bir neden belirtilmediği gibi bu iddialara ilgili her hangi bir bilgi ve belge sunulmamıştır. Bu açıdan söz konusu iddiaların soyut nitelikte olduğu ve kanıtlanmamış şikâyet kapsamında kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

21. Açıklanan nedenlerle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılanma ilkesinin ihlal edildiği iddiası kanıtlanamadığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Yargılamanın Sonucunun Adil Olmadığına İlişkin İddia

22. Başvurucu, muris muvazaasına dayalı olarak açtığı davada, davalı tarafın dava konusu taşınmazı satın aldığını ikrar ettiği halde Mahkemenin devir işlemini hediye olarak kabul ettiğini, bu açıdan Mahkemenin dosyadaki somut delilleri değerlendirilmeden var olmayan ve karşı tarafça dahi ileri sürülmeyen bir vakıaya dayalı olarak karar verdiğini, delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucu usul ve kanuna aykırı karar verildiğini belirterek Anayasa'nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça keyfîlik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz, Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

24. Başvurucunun ihlal iddialarının, yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğindedir. Somut olayda Mahkeme, başvurucunun iddialarını incelemiş, ilgili Kanun hükümlerini somut olay çerçevesinde değerlendirmek suretiyle dava konusu taşınmazın muris tarafından davalıya hediye olarak verildiğini, mal kaçırma kastıyla devir yapılmadığını belirterek davayı reddetmiştir. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemeleri tarafından hukuk kurallarının ve delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

25. Açıklanan nedenle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.

C. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

26. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

27. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

28. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).

29. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).

30. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 1/6/2009 tarihinde açılan ve bu Mahkemenin kapatılmasıyla İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde devredilen tapu iptali ve tescil davasında, Mahkemenin 25/9/2012 tarihinde davanın reddine karar verdiği, kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26/11/2013 tarihli kararıyla onandığı, karar düzeltme talebinin 24/6/2014 tarihinde reddedildiği ve hükmün bu tarih itibarıyla kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu nedenle karmaşık niteliği bulunmayan ve başvurucunun yargılamanın uzamasında önemli bir etkisinin de tespit edilmediği başvuru konusu davada 5 yıl 23 günlük yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

31. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

D. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”

33. Başvurucu, yeniden yargılama talebinde bulunmuştur.

34. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

35. Başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili olarak herhangi bir tazminat talebinde bulunmadığı anlaşıldığından başvurucu lehine manevi tazminata karar verilmesi mümkün değildir.

36. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç, 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. i. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkca dayanaktan yoksun olması,

ii. Yargılamanın sonucunun adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Talep olmadığından başvurucu lehine manevi tazminata KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

D. 206,10 TL harç, 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesine (Kapatılan Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2009/196, K.2012/488 sayılı dosyası) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ömer Erol Ataberk [1.B.], B. No: 2014/13953, 7/6/2017, § …)
   
Başvuru Adı ÖMER EROL ATABERK
Başvuru No 2014/13953
Başvuru Tarihi 20/8/2014
Karar Tarihi 7/6/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında delillerin yanlış değerlendirilerek usul ve kanuna aykırı karar verilmesi; yargılamada delillerin ileri sürülmesi, dosyadaki bilgi ve belgelere ulaşma ve beyanda bulunma hususunda taraflar arasındaki eşitliğe aykırı davranılması ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal İhlalin tespiti
Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6216 Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun 50
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi