logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Arzu Ekici Tireki [1.B.], B. No: 2014/13942, 5/10/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ARZU EKİCİ TİREKİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/13942)

 

Karar Tarihi: 5/10/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Volkan SEVTEKİN

Başvurucu

:

Arzu EKİCİ TİREKİ

Vekili

:

Av. Ercan CANIMOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, işe iade talepli davada temyiz dilekçeleri tebliğ edilmeyerek cevap verme hakkı tanınmaması, Yargıtay tarafından delillerin yanlış değerlendirilip hukuk kurallarının hatalı yorumlanarak davanın reddedilmesi ve yargılamanın makul sürede tamamlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/8/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için 7/6/2016 tarihinde Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Aliağa Devlet Hastanesinde altı aydan fazla süredir veri kayıt elemanı olarak çalışan başvurucu, yapmakla ödevli bulunduğu görevleri hatırlatıldığı hâlde yapmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle iş sözleşmesinin feshedilmesi üzerine Karşıyaka 1. İş Mahkemesinde (Mahkeme) 17/8/2009 tarihinde feshin geçersizliği ve işe iade davası açmıştır.

9. Mahkeme 5/7/2010 tarihli kararıyla iş sözleşmesinin haklı ve geçerli bir neden olmaksızın feshedildiği sonucuna vararak davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının (başvurucunun) işe iadesine karar vermiştir.

10. Davalı şirketin temyizi üzerine karar Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin (Daire) 17/1/2012 tarihli kararıyla davalı şirketin alt işveren olduğu ileri sürüldüğünden hizmet alım sözleşmesinin diğer tarafı olan Sağlık Bakanlığına (Bakanlık) davanın teşmili gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

11. Bozmaya uyularak Bakanlığın davaya katılımı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yapılan yargılama sonunda Mahkemenin 25/4/2012 tarihli kararı ile alt işveren yönünden davanın husumet yönünden reddine, davanın Bakanlık yönünden kabulüyle feshin geçersizliğine ve başvurucunun işe iadesine karar verilmiştir.

12. Bakanlığın temyizi üzerine karar Dairenin 26/6/2012 tarihli kararıyla davacının görevini gereği gibi yapmadığı hususunda düzenlenen tutanaklara karşı diyecekleri sorulup tespit edilmeden ve itiraz hâlinde tutanaklarda ismi geçen tüm tanıkların bilgisine başvurulmadan eksik incelemeyle karar verildiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.

13. Bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin 30/12/2013 tarihli kararı ile feshin geçersizliğiyle başvurucunun davalı alt işveren şirkette işe iadesine ve işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti alacağından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmiştir.

14. Söz konusu karar davalıların temyizi üzerine Dairenin 8/4/2014 tarihli kararıyla bozularak ortadan kaldırılıp davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şu şekildedir:

"...Davalı iş yerinde, veri kayıt elemanı olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin, son zamanlarda yapmakla ödevli olduğu görevleri hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi sebebiyle feshedildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının görevini gereği gibi yapmadığı, işe geç kaldığı, hasta yakınları ve personele iyi davranmadığı anlaşılmakla, sözkonusu eylemler fesih için haklı sebep ağırlığında olmamakla birlikte, geçerli sebep oluşturduğundan davanın reddi yerine kabulü hatalı görülmüştür."

15. Nihai karar 31/7/2014 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiş, 22/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 5/10/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

17. Başvurucunun, Mahkemenin son kararına karşı davalıların temyiz dilekçelerinin tebliğ edilmemesi nedeniyle temyize cevaplarını Yargıtay nezdinde ileri süremediği iddiası silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmiştir.

18. Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi gibi ilke ve haklara Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).

19. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de silahların eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usul hakları bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).

20. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılanma ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir (Faik Gümüş, B. No: 2012/603, 20/2/2014, § 47).

21. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve inceletme noktasında da uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda, delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddiaları da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilecektir (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19).

22. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi, somut olayın usul kurallarına uygunluğunu denetlemek değil adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini denetlemektir.

23. Başvuruya konu temyiz dilekçelerinin Mahkemece tebliğ edilmemesinden yakınıldığı somut olayda, davalı Bakanlığın 24/2/2014 tarihli temyiz dilekçesinin Mahkemenin 25/4/2012 tarihli kararına karşı Bakanlığın sunduğu başvurucunun da haberdar olduğu önceki temyiz dilekçesi ile aynı mahiyette olduğu ve davanın Bakanlık açısından husumet yönünden reddinin istendiği görülmektedir. Diğer davalı şirketin temyiz dilekçesinde de öncelikle işverenlik sıfatlarının bulunmadığı belirtilerek haklarındaki davanın husumet yönünden reddedilmesi, aksi hâlde başvurucu hakkında düzenlenen tutanaklarda imzası bulunan ve yargılamada Mahkemece dinlenilen tanıklar M.O. ve S.S.nin beyanlarına göre davanın kabul edilmesinin hatalı olduğu iddia edilmiştir. Bir başka ifade ile temyiz dilekçelerinde, yargılama aşamasında başvurucunun haberdar olamayıp yorum yapamadığı bir hususa ilişkin olarak herhangi bir iddia ya da itiraz dile getirilmemiştir.

24. Dolayısıyla başvurucunun yargılamanın sonucunu etkileyecek usule ilişkin bir imkândan mahrum bırakıldığı söylenemeyeceğinden salt temyiz dilekçelerinin tebliğ edilmeyerek karşı beyanda bulunamamasının yargılamanın bütünü dikkate alındığında diğer taraf lehine eşitsiz bir durum meydana getirmediği anlaşıldığından, çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

25. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Yargılamanın Sonucunun Adil Olmadığına İlişkin İddia

26. Başvurucu, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesi istemiyle açtığı davada iş sözleşmesinin feshine dayanak yapılan tutanaklara itibar edilmek suretiyle, Dairenin delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında hatalı davrandığını ileri sürmüştür.

27. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

28. Somut olayda Daire, dosya kapsamındaki delillere göre başvurucu eylemlerinin iş sözleşmesinin feshi için geçerli sebep oluşturduğu değerlendirmesini yaparak davanın reddine karar vermiştir.

29. Dairenin davanın reddine ilişkin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir.

30. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemeleri tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.

31. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

32. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

34. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).

35. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).

36. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 4 yıl 8 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

37. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

D. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”

39. Başvurucu, 20.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur.

40. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

41. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık 4 yıl 8 aylık yargılama süresi dikkate alındığında yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 6.240 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

42. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 6.240 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Karşıyaka 1. İş Mahkemesine (E.2012/140, K.2013/471) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/10/2017tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Arzu Ekici Tireki [1.B.], B. No: 2014/13942, 5/10/2017, § …)
   
Başvuru Adı ARZU EKİCİ TİREKİ
Başvuru No 2014/13942
Başvuru Tarihi 22/8/2014
Karar Tarihi 5/10/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, işe iade talepli davada temyiz dilekçeleri tebliğ edilmeyerek cevap verme hakkı tanınmaması, Yargıtay tarafından delillerin yanlış değerlendirilip hukuk kurallarının hatalı yorumlanarak davanın reddedilmesi ve yargılamanın makul sürede tamamlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat
Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi