logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Davut Yıldız [1.B.], B. No: 2014/14147, 24/1/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

                                               

 

 

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

 

 

KARAR

 

 

 

DAVUT YILDIZ BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2014/14147)

 

 

 

Karar Tarihi: 24/1/2018


 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

 

KARAR

 

 

 

Başkan                     : Burhan ÜSTÜN

Üyeler                       : Nuri NECİPOĞLU

                                    Kadir ÖZKAYA

                                    Rıdvan GÜLEÇ

                                    Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör                  : Hüseyin MECEK

Başvurucu               : Davut YILDIZ

Vekili                        : Av. Senem DOĞANOĞLU

 

I.     BAŞVURUNUN KONUSU

1.    Başvuru, kamoyunda Gezi Parkı olayları olarak bilinen gösterilerin birindepolisin güç kullanması sonucu meydana gelen yaralamaya ilişkin olarak emniyet müdürleri hakkında soruşturma izni verilmemesinin kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II.   BAŞVURU SÜRECİ

2.    Başvuru 20/8/2014 tarihinde yapılmıştır.

3.    Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4.    Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5.    Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü sunmuştur.

6.    Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III.  OLAY VE OLGULAR

7.    Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8.    1960 doğumlu olan başvurucu, Gezi Parkı olayları kapsamında 2/6/2013 günü Ankara Kızılay Meydanı'nda yapılan gösterileri izlemek için oraya gittiğini söylemektedir.

9.    Başvurucu, Meşrutiyet Caddesi'nin başındaki tüp geçitin bulunduğu yerde yoğun göz yaşartıcı gaz kullanılması nedeniyle Yüksel Caddesi'ne doğru tek başına hareket ederken Millî Müdafaa Caddesi'nde konuşlanan polisler tarafından hedef alınarak yapılan atış sonucunda gaz fişeğiyle yaralandığını ifade etmiştir.

10.  Başvurucunın kızı E.G.K. 6/6/2013 tarihli dilekçesiyle babasının yaralanmasına neden olduğunu ileri sürdüğü Ankara Valisi, Ankara Emniyet Müdürü, Çevik Kuvvet Şube Müdürü ve olaya müdahale eden diğer polis amir ve memurları hakkında suç ihbarında bulunmuştur. Başvurucunun kızı aynı gün alınan ifadesinde, babasının olay günü Kızılay'a Gezi Parkı olaylarını protesto amacıyla gittiğini, saat 15.00 sıralarında Meşrutiyet Caddesi'nde polisin attığı gaz fişeğinin sağ göz ve yanağına isabet etmesinden dolayı yaralandığını, babasında görme kaybı oluştuğunu, dört gün Hastanede kalarak taburcu olduğunu belirtmiştir.

11.  Ankara Numune Hastanesinin (Hastane) 11/7/2013 tarihli raporunda; 2/6/2013 tarihinde darp sonucu yaralanan başvurucunun aynı Hastaneye geldiği, yapılan muayenesinde yüzünün sağında 4x3x2 cm'lik Y şeklinde kanamalı kesi, periorbital (göz çukuru çevresi) ödem ekimoz ve subkonjonktival (gözün beyaz tabakası) kanama, çekilen orbital (göz çukuru) CT'de (bilgisayarlı tomografi)sağ zigomatik (yanak kemiği) arkta, maksiller sinüs ön iç ve dış duvarlarda orbita alt ve dış duvarlarda parçalı kırıklar, sağ gözde görme kaybı saptandığı, Plastik Cerrahi Kliniğine yatırılarak opere edildiği, 6/6/2013'te taburcu edildiği, 11/6/2013'te yapılan muayenesinde görmenin sağda parmak sayma düzeyinde ölçüldüğü şeklinde olayın gelişimi özetlenmiştir. Ayrıca raporda; başvurucudaki yaraların yaşamını tehlikeye sokmadığı, ancak basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikte olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını ağır (5.) derecede etkliyecek nitelikte olduğu, tespit edilen yara izinin yüzde sabit ize neden olmadığı, duyularından veya organlarından birinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olup olmadığının altı ay sonra yapılacak muayeneden sonra anlaşılabileceği yazılıdır.

12.  Başvurucunun gözündeki yaranın duyu veya organ zaafı ya da kaybı niteliğinde olup olmadığı konusunda altı ay sonra alınması gereken raporla ilgili dosyada herhangi bir açıklama ve belge bulunmamaktadır.

13.  Olay günü Kızılay'da yapılan tüm gösterilerle ilgili çeşitli rütbelerde altmış yedi polis amir ve memuru tarafından tutanak düzenlenmiştir. Başvurucunun yaralandığı sırada bulunduğu Meşrutiyet Caddesi'nde saat 14.35'ten sonra yapılan müdahaleye de tutanakta yer verilmiştir. Tutanağın bu kısmına göre Atatürk Bulvarı'nı tamamen trafiğe kapatan grubun yedi bin kişiye yaklaştığı, çiçekçiler girişinde polis tarafından barikat kurulduğu, saat 14.40 sıralarında yüzü maskeli kişilerin çiçekçiler girişinde bulunan polis memurlarına şişe, taş, sopa ve havai fişekle saldırdığı, bir polisin başına taş gelmesi sonucu yaralandığı ve hastaneye götürüldüğü, 14.45'te saldırının yoğunlaşması üzerine göstericilere ikazda bulunulduğu, grubun dağılmaması üzerine gaz ve tazyikli suyla orantılı bir şekilde müdahalede bulunulduğu yazılıdır.

14.  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının toplam on altı şüpheli hakkında soruşturma izni talep etmesi üzerine Ankara Valiliğinin 29/5/2014 tarihli kararıyla olay tarihindeki Ankara İl Emniyet Müdürü K.A., 2. Sınıf Emniyet Müdürleri M.A. ve N.K., 3. Sınıf Emniyet Müdürleri F.U. ve F.K. ile 4. Sınıf Emniyet Müdürü T.Y. olmak üzere toplam altı rütbeli emniyet müdürü hakkında görevi ihmal kapsamında değerlendirilen eylemler nedeniyle 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'un 3. ve 6. maddeleri uyarınca soruşturma izni verilmemesine; diğer on polis amiri ve memuru hakkında ise eylemin aynı Kanun'un 2. maddesinde düzenlenen işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında kaldığı değerlendirilerek Cumhuriyet Başsavcılığınca genel hükümlere göre soruşturma yapılması gerektiğine işaret edilmiştir.

15.  Emniyet müdürleri hakkında soruşturma izni verilmemesi kararına karşı başvurucu tarafından yapılan itiraz 8/7/2014 tarihinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulu tarafından reddedilmiştir.

16.  Diğer şüpheliler hakkında yapılan soruşturma, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/118916 sayılı dosyasında derdesttir.

17.  Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulunun kararı 22/7/2014'te başvurucuya tebliğ edildiğinden 20/8/2014 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı bulunmamaktadır.

IV.  İLGİLİ HUKUK

18. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunu'nun 2. maddesi şöyledir:

"Madde 2 - (Değişik: 16/7/1965 - 694/2 md.)

Polisin genel emniyetle ilgili görevleri iki kısımdır.

A) Kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere, Hükümet emirlerine ve kamu düzenine uygun olmıyan hareketlerin işlenmesinden önce bu kanun hükümleri dairesinde önünü almak,

B) İşlenmiş olan bir suç hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı görevleri yapmak,

Kamu düzeni ve kamu güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olan polis; amirinden aldığı emri, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir. Ancak, amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazılı olarak yenilerse, emir yerine getirilir. Bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine getirilmez. Yerine getirenler sorumluluktan kurtulamaz.

Aşağıda yazılı hallerde:

...

IX - Kanunsuz toplantı veya kanunsuz yürüyüşleri dağıtmak veya suçlularını yakalamak için,

...

Yetkili amir tarafından verilecek sözlü emirler derhal yerine getirilir. Bu emirlerin yazılı olarak verilmesi istenilemez. Bu hallerde emrin yerine getirilmesinden doğabilecek sorumluluk emri verene aittir.

19.  4483 sayılı Kanun'un 2., 3. ve 4. maddeleri şöyledir:

Madde 2 - Kapsam

...

            (Ek: 2/1/2003-4778/33 md.) 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 243 ve 245 inci maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 154 üncü maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda bu Kanun hükümleri uygulanmaz.

Madde 3 - İzin vermeye yetkili merciler

Soruşturma izni yetkisi

...

            b) İlde ve merkez ilçede görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında vali,

...

Yokluklarında ise vekilleri tarafından bizzat kullanılır.

...

            Madde 4 - Olayın yetkili mercie iletilmesi, işleme konulmayacak ihbar ve şikayetler

...

            (Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2004-5232/2 md.) Bu Kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak ihbar ve şikâyetlerin soyut ve genel nitelikte olmaması, ihbar veya şikâyetlerde kişi veya olay belirtilmesi, iddiaların ciddî bulgu ve belgelere dayanması, ihbar veya şikâyet dilekçesinde dilekçe sahibinin doğru ad, soyad ve imzası ile iş veya ikametgâh adresinin bulunması zorunludur.

            (Değişik dördüncü fıkra: 17/7/2004-5232/2 md.) Üçüncü fıkradaki şartları taşımayan ihbar ve şikâyetler Cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmaz ve durum, ihbar veya şikâyette bulunana bildirilir..."

V.    İNCELEME VE GEREKÇE

20.  Mahkemenin 24/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

1.    Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

21.  Başvurucu 2/6/2013 günü Ankara'da Gezi Parkı olaylarını protesto amacıyla yapılan gösteri yürüyüşünü izlemek için Kızılay'a gittiğinde polisin kendisini hedef alarak attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesinden dolayı burnunun kırıldığını, sağ gözünde görme kaybı oluştuğunu, yaptığı şikâyet üzerine kolluk amirleri hakkında soruşturma izni verilmediğini, eyleminişkence suçunu oluşturduğunu, bu nedenle 4483 sayılı Kanun'a göre soruşturma iznine tabi olmadığını, Valilik kararında kolluk amirleri dışında kalan görevliler yönünden genel hükümlere göre soruşturma yapılacağı, kolluk amirleri hakkında ise soruşturma izni verilmeyeceğinin ifade edilmesinin kendi içinde çelişkili olduğunu ileri sürerek kötü muamele yasağı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

22.  Bakanlık görüşünde, Savcılığın 2013/118916 sayılı dosyasında soruşturmanın devam ettiği, başvurucunun iddialarının özüne ilişkin henüz bir karar verilmediği, bu nedenle öncelikle başvuru yollarının tüketilip tüketilmediğinin değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

23.  Bakanlık esasa ilişkin olarak da başvurucunun güvenlik güçleriyle karşılaştığına dair resmî bir kaydın bulunmadığını, bireysel başvuru formunda ve önceki ifadelerinde de sadece gösterileri izlemeye gittiğini, teşhis edebileceği bir polis memurunun bulunmadığını, gösteriye katılmayıp da çevrede bulunan üçüncü kişilerin korunması konusunda ne tür önlem alındığının Emniyet Genel Müdürlüğünden sorulması gerektiğini, toplumsal gösterilere müdahaleye karar verme yetkisi her ne kadar kolluk amirlerine aitse de gösterileri izlemeye gelen başvurucunun yaralanmasıyla amirlerin talimatları arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının yapılan idari soruşturma sonucunda incelenerek soruşturma izni verilmediğini ve açıklanan hususlar dikkate alınarak inceleme yapılması gerektiğini belirtmiştir.

24.  Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında sıralı amirler hakkında soruşturmanın neticelendiğini, uzuv zaafıyla neticelenen yaralanmasından dolayı gösteriye müdahale emri veren sıralı amirlerin de sorumlu olduğunu, bu kişilerin olaylarda fiilen yer alıp almamasının hukuken tartışılması gereken bir konu olmadığını, bir kısım memur hakkında soruşturmanın devam etmesinin kabul edilebilirlik yönünden önem taşımadığını ileri sürmüştür.

2.    Değerlendirme

25.     Anayasa’nın 17. maddesi şöyledir:

"Madde 17 - Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı

Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”

26.  Anayasa Mahkemesi olayın başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun adil yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak ileri sürdüğü şikâyetleri, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul yükümlülüğü kapsamında kaldığı anlaşıldığından anılan yasak kapsamında inceleme yapılmıştır.

27.  Başvurucunun iddialarının özü, Gezi Parkı olaylarına destek olmak amacıyla 2/6/2013 tarihinde Ankara'da yapılan gösteriyi izlediği sırada gaz fişeğiyle yaralanmasıyla sonuçlanan olaydan sorumlu olarak gördüğü kolluk amirleri hakkındaki şikâyetinde kovuşturma izni verilmemesinden dolayı kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddasıdır.

28. Başvuru konusu olayda sorumluluğu bulunduğu ileri sürülen kolluk görevlileri hakkında yapılan soruşturma derdest olduğundan başvurucunun iddiaları kötü muamele yasağının etkili soruşturma usul yükümlülüğüyle sınırlı bir şekilde incelenmiştir.

29. Bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak Anayasa’nın 17. maddesini ihlal edecek biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili resmî bir soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir (Tahir Canan, § 25). Ancak bu konuda bir soruşturmanın başlayabilmesi için öncelikle kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her türlü makul şüpheden uzak kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde bir soruşturma yükümlülüğünün bulunduğundan bahsedilebilir (C.D. B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28).

30.  Söz konusu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya elverişli olmalıdır. Şayet bu mümkün olmazsa bu madde, sahip olduğu öneme rağmen pratikte etkisiz hâle gelecek ve bazı hâllerde devlet görevlilerinin fiilî dokunulmazlıktan yararlanarak kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını istismar etmeleri mümkün olacaktır. Devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında bazen tek başına soruşturma yapılmamış olması yahut yeterli soruşturma yapılmamış olması da kötü muamele teşkil edebilmektedir. Bu bağlamda soruşturmanın derhâl başlaması, kamu denetimine tabi olarak bağımsız biçimde özenli ve süratli yürütülmesi ve bir bütün olarak etkili olması gerekir (Tahir Canan, § 25).

31.  Başvurucunun iddialarının doğrudan eylemi gerçekleştiren kolluk görevlilerine yönelik değil kolluk kuvvetlerine müdahale talimatı veren kolluk amirlerine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucu, kolluk amirlerinin verdiği talimatlar neticesinde polisin orantısız güç kullanmasından dolayı başından yaralandığını ve sağ gözünde görme kaybı meydana geldiğini iddia etmektedir.

32.  Kolluk müdahalesinden dolayı cezalandırılması talep edilen üst düzey kolluk görevlileri hakkında Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince devletin etkili bir soruşturma yükümlülüğünden bahsedebilmek için öncelikle savunulabilir bir iddianın ortaya konulması gerekmektedir. Savunulabilir bir iddianın esasını hakkında soruşturma yapılacak kişilerin, mağdurun yaralanmasından ceza hukuku anlamında sorumlu olabilme ihtimalinin ortaya konulması oluşturmaktadır. Aksi takdirde devletin ceza hukuku kapsamında sorumlu olmayan kişiler hakkında da makul kabul edilemeyecek bir şekilde soruşturma yükümlülüğü altına sokulması söz konusu olur (İbrahim Akan, B. No: 2014/10628, 16/11/2016, § 36; benzer bir değerlendirme için bkz. Bülent Barmaksız, B. No: 2014/9771, 21/9/2016, § 28; Elif Güneş Yıldırım, B. No: 2014/12391, 5/4/2017, § 25).

33.  Başvurucu, Kızılay'da yapılan gösteriyi izlediği sırada anılan kolluk amirlerinin verdiği somut bir talimattan söz etmemiştir. Başvurucu, genel olarak gösterileri izlediği sırada polisin kasıtlı bir şekilde gaz fişeğini gözünü hedef alarak ateşlediğini ve ağır şekilde yaralandığını ileri sürmüştür. Başvurucu, kolluğun ölçüsüz müdahalesi ile üst düzey kamu görevlilerinin talimatları arasında ceza hukuku kapsamında illiyet bağını gösteren savunulabilir bir bilgi veya belge de ortaya koymamış; üst düzey emniyet müdürlerinin müdahale talimatının kolluk görevlilerinin yetkisini aşacak ve suç oluşturacak nitelikte hareket etmelerine yönelik olduğunu gösteren herhangi bir somut kanıt göstermemiştir. Öte yandan somut olayın tüm koşulları ve kullanılan şiddetin derecesi dikkate alındığında olaydaki güç kullanımının amirlerin emir ve talimatları dışında gerçekleşmiş olamayacağının söylenmesi de olanaklı bulunmamıştır. Başvurucunun yaralanmasında kolluk amirlerinin ceza hukuku kapsamında doğrudan sorumlu olduğunun kabul edilmesi mümkün gözükmemektedir. Dolayısıyla somut olayda üst düzey kolluk görevlileri hakkında verilen soruşturma izni verilmemesi kararının etkili soruşturma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi şeklinde yorumlanması bu yönde bir iddia ve kanıt bulunmaması karşısında mümkün görülmemiştir.

34.  Bu açıklamalar ışığında başvurucunun kötü muamele iddiaları yönünden üst düzey kolluk görevlileri hakkında soruşturma yapılmasını gerekli kılar nitelikte kolluğun orantısız müdahalesiyle verilen talimatlar arasında illiyet bağını gösterir hiçbir kanıt unsuru bulunmadığı, dolayısıyla Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamındaki iddialarının soyut ve kanıtlanmamış şikâyet niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

35.  Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A.   Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B.   Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 24/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Davut Yıldız [1.B.], B. No: 2014/14147, 24/1/2018, § …)
   
Başvuru Adı DAVUT YILDIZ
Başvuru No 2014/14147
Başvuru Tarihi 20/8/2014
Karar Tarihi 24/1/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kamoyunda Gezi Parkı olayları olarak bilinen gösterilerin birindepolisin güç kullanması sonucu meydana gelen yaralamaya ilişkin olarak emniyet müdürleri hakkında soruşturma izni verilmemesinin kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2559 Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu 2
4483 Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun 2
3
4
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi