TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NURİYE ALADAĞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/18685)
|
|
Karar Tarihi: 24/1/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Şermin
BİRTANE
|
Başvurucu
|
:
|
Nuriye
ALADAĞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, müşterek çocukların velayetlerinin anneleri yerine
babalarına verilmesi nedeniyle ebeveyn ve çocuğun menfaatleri arasında adil bir
dengenin kurulamadığından bahisle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/11/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu ve eşi İ.E., Denizli 2. Aile Mahkemesinde anlaşmalı
olarak boşanma davası açmışlardır. Tarafların 17/2/2006 doğum tarihli bir kız
ve 22/2/2007 doğum tarihli bir erkek çocukları vardır.
10. Boşanma davası devam etmekteyken anne ve babanın çocuklara
bakacak durumda olmadıklarını beyan etmeleri üzerine 14/4/2011 tarihinde
müşterek çocuklar Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Denizli
Çocuk Yuvasına (Kurum) yerleştirilmiştir.
11. Denizli 2. Aile Mahkemesinin 10/6/2011 tarihli ilamı ile
taraflar anlaşmalı olarak boşanmışlar, çocukların velayetleri başvurucu anneye
verilmiştir. Bu karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30/4/2012 tarihli ilamı ile
onanmıştır. Ancak başvurucu, geliri ve sosyal güvencesinin olmaması nedeniyle
müşterek çocukları yanına alamamış, çocuklar Kurum gözetiminde kalmaya devam
etmiştir.
A. Tedbir Kararının Kaldırılmasına İlişkin
Süreç
12. Başvurucu 2/11/2011 tarihinde Başbakanlık İletişim Merkezi
(BİMER) aracılığıyla İstanbul iline taşındığını ve bir başka kişiyle imam
nikâhlı olarak evlendiğini, yaşamını düzene koyduğundan artık çocuklarını
yanına almak istediğini belirten dilekçe sunmuştur.
13. Kurum tarafından 2/2/2012 tarihinde Denizli Çocuk
Mahkemesine (Mahkeme) başvurularak çocuklar hakkındaki bakım tedbirinin
kaldırılması ve çocukların anneleri olan başvurucuya teslim edilmesi talep
edilmiştir.
14. Mahkemece, çocukların bakımı konusunda başvurucunun yaşadığı
ev ve sosyal çevresinin uygun olup olmadığının değerlendirilmesi için sosyal
inceleme raporu alınmasına karar verilmiştir.
15. SHÇEK Genel Müdürlüğü Sultanbeyli 75. Yıl Toplum Merkezi
Müdürlüğü sosyal çalışmacı tarafından hazırlanan 9/1/2012 tarihli raporda,
çocuklar hakkındaki tedbir kararının kaldırılarak çocukların anneleri olan
başvurucuya tesliminin uygun olacağı kanaati bildirilmiştir. Raporda,
başvurucunun imam nikâhlı olarak evlenmiş ve hamile olduğu, İ.E. ile olan
boşanma davasının hâlen temyiz aşamasında devam etmesi sonucu resmî nikâhın
henüz yapılamadığı belirtilmiştir. Raporda, başvurucunun ilkokul mezunu, ev
hanımı olduğu, sık sık telefon yoluyla çocuklarıyla görüştüğü, onlardan ayrı
olduğu için üzüldüğü, çocuklarını yanına almayı çok arzu ettiği ifade
edilmiştir. Başvurucunun evlendiği kişinin asgari ücretle güvenlik görevlisi
olarak çalıştığı, düzenli gelirinin bulunduğu, başvurucunun çocuklarını yanına
almasını kendisinin de istediği, ayrıca oturdukları konutun kira olup bir
ailenin temel gereksinimlerini karşılayabilecek yeterlikte olduğu bildirilmiştir.
16. SHÇEK Genel Müdürlüğü Denizli Çocuk Yuvası Müdürlüğü sosyal
çalışmacısı tarafından hazırlanan 25/1/2012 tarihli sosyal inceleme raporunda
da çocukların annelerine tesliminin uygun olacağı belirtilmiştir. Raporda,
hamallık ve inşaat işçiliği yaparak geçimini sürdüren baba İ.E.nin
Denizli'de ikamet ettiği, her hafta çocukları ziyaret ettiği, çocuklarla
yakından ilgilendiği vurgulanmıştır. Bununla birlikte babanın yalnız yaşamakta
olması ve çalışması nedeniyle çocuklarını bırakabileceği veya bakımlarını yaptırabileceği
imkânlara sahip olmadığı ifade edilmiştir. Başvurucunun ise çocukların Kurum
bakımına alındığı ilk zamanlarda eşinden boşanmış ve aile desteğinden yoksun
olması, geliri ve sosyal güvencesinin olmaması nedeniyle çocuklarını düzenli
olarak arayıp sormadığı, ancak İstanbul'da yeni bir yuva kurup düzenli yaşam
sürmeye başladıktan sonra çocukları ile daha yakından ilgilendiği, üç dört defa
ziyaretlerine geldiği, sık sık telefon ettiği, çocuklarını yanına almakta çok
istekli olduğunun gözlendiği belirtilmiştir. Raporda ayrıca çocukların yoğun
ilgi, sevgi ve şefkate muhtaç bir dönemde oldukları, anne babanın her ikisinin
de ilgilerinden çok mutlu oldukları, herhangi bir ayrım yapmadan onlarla
birlikte yaşamak arzusu içinde oldukları belirtilmiş, çocukların anne yanında
bakımlarının sürdürülmesinin daha uygun olacağı kanaati bildirilmiştir.
17. Ayrıca, Mahkeme bünyesinde görev yapan pedagog uzmandan
rapor istenilmiştir. 11/4/2012 tarihli raporda babanın beyan ettiği gelir doğru
ise ev koşullarının çocukların kalması için yeterli olduğu ve kabul etmesi
durumunda çocukların babaya teslim edilmesinin uygun olacağı; aynı şekilde
çocukların anne yanına verilmelerinin de sağlıklı bir şekilde yetişmeleri
açısından olumlu olacağı belirtilmiştir.
18. Denizli Çocuk Mahkemesi, baba İ.E.nin
beyanını dinlemiştir. Baba İ.E., yakında evleneceğini, çocukları aldığında
kendi annesi ve babasının da yanına taşınacağını beyan etmiştir.
19. Talimat yoluyla beyanı alınan başvurucu ve imam nikâhlı eşi,
çocukları yanlarına almak istediklerini, ekonomik ve sosyal durumlarının da
müsait olduğunu ifade etmişlerdir.
20. Mahkeme ayrıca 1/6/2012 tarihli duruşmada çocukların da
beyanlarını dinlemiştir. Çocuklar, annelerinin iki kez kendilerini görmeye
geldiğini, babalarının işi olmayınca her gün kendilerini ziyaret ettiğini,
babalarının yanında kalmak istediklerini, annelerine gitmek istemediklerini
söylemişlerdir.
21. Mahkeme, 13/7/2012 tarihli kararıyla çocuklar hakkındaki
bakım tedbirinin kaldırılmasına ve çocukların babalarına teslim edilmesine
hükmetmiştir. Karar gerekçesinde, annenin çocuklarını bırakarak Denizli'den
ayrıldığı, birlikte yaşadığı kişi ile evlenip evlenmeyeceğinin belli olmadığı,
hamile olduğu dikkate alındığında kendi hayatını bir düzene koymamış bulunması
dikkate alındığında çocukların belirsizliğe sürüklenmesinin gelişimlerini
sekteye uğratacağı belirtilmiştir. Babanın çocukları yanına almak için
evlenmek, köydeki ana babasını yanına getirmek gibi birtakım yeni çarelere başvurması
ve çocukların da babalarının yanında yaşamak istediklerini beyan etmeleri
karşısında çocukların isteği dikkate alınarak babalarına verilmelerinin uygun
görüldüğü ifade edilmiştir. Ayrıca, bir yıl süreyle üçer aylık dönemlerde baba
İ.E. hakkında sosyal inceleme raporu aldırılarak babanın söylediklerini yerine
getirip getirmediğinin, çocukların bakımının gereği gibi yürütülüp
yürütülmediğinin gözlenmesine hükmedilmiştir.
22. Başvurucu karara itiraz etmiştir. Aydın Çocuk Mahkemesinin
24/9/2012 tarihli kararıyla başvurucunun itirazı reddedilmiştir.
B. Velayetin Değiştirilmesi Davasına İlişkin
Süreç
23. Müşterek çocukların babaları, çocukların velayetlerinin
kendisine verilmesi için 28/5/2012 tarihinde Denizli 1. Aile Mahkemesinde dava
açmıştır.
24. Mahkeme tanık beyanları dinlemiş, tarafların ekonomik ve
sosyal durumlarını araştırmış, önceki davalara ait dosyaları incelemiştir.
Ayrıca Mahkeme sosyal hizmet uzmanı ve psikologdan tarafların ve çocukların
durumuna dair bilirkişi raporu alınmasına karar vermiştir.
25. Uzman psikolog tarafından düzenlenen 6/11/2012 tarihli
bilirkişi raporunda, çocukların babası İ.E.nin
Denizli ilinde oturduğu, evde annesi babası ve iki çocuğu ile birlikte
yaşadığı, evin dört odadan oluştuğu, çocuklar için düzenlenmiş özel bir odanın
bulunduğu, ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ev eşyalarının temin edildiği,
eşyaların kullanışlı -rahat ve temiz- olduğu bildirilmiştir.
26. Anılan rapora göre psikolog tarafından müşterek çocuklarla
da görüşme yapılmıştır. Rapora göre çocuklar babalarıyla yaşamaktan mutlu
olduklarını, babalarının kendilerine iyi davrandığını, ilkokul birinci sınıfa
gittiklerini, okula bazen babalarının bazen de babaannelerinin götürdüğünü
söylemişlerdir.
27. Söz konusu raporda çocukların mevcut ortamında mutlu olduğu,
herhangi bir ihmale maruz kalmadıkları, öz bakımlarının temiz olduğu, bakım ve
gözetimlerinin baba İ.E. ve babaanneleri tarafından yeterli şekilde sağlandığı
belirtilmiştir. Baba İ.E.nin velayeti almayı ve
çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmek için yoğun istek içinde
olduğunun çocukların da babaları ile birlikte yaşamak istediklerinin gözlendiği
ifade edilmiştir.
28. Mahkemece görevlendirilen uzman pedagog tarafından
çocukların annesi olan başvurucu ile yapılan görüşme sonucunda düzenlenen
4/1/2013 tarihli bilirkişi raporunda ise başvurucunun İstanbul ilinde iki oda
bir salondan oluşan bir dairede oturduğu, evin bir ailenin temel
gereksinimlerini karşılayabilecek yeterlilikte eşyaya sahip olduğu
bildirilmiştir. Başvurucunun çocuklarını çok özlediğinin gözlemlendiği,
çocukların velayetini almak konusunda kararlı bir tutum sergilediği
belirtilmiştir. Başvurucunun çocukları konusunda her türlü fedakarlığa hazır
bir anne profilinde olduğunun gözlemlendiği, ancak çocukların babalarının yanında
olması sebebiyle anne ve çocuklar arasındaki iletişim ve etkileşim konusunda
gözlem yapılamadığı ifade edilmiştir.
29. Denizli 1. Aile Mahkemesince verilen 21/5/2013 tarihli
kararla davanın kabulü ile velayetin başvurucudan alınarak davacı babaya verilmesine
hükmedilmiştir. Ayrıca başvurucunun kararda belirtilen tarihlerde çocuklarını
yanına alarak görüşebileceği şekilde şahsi ilişki kurulmasına karar
verilmiştir.
30. Karar gerekçesinde tarafların boşanma davası sonucunda
müşterek çocukların velayetinin başvurucuya verilmiş olduğu, ancak başvurucunun
çocukları almadığı ve SHÇEK'ye yerleştirdiği, daha
sonra Denizli Çocuk Mahkemesinin 13/7/2012 tarihli kararıyla çocukların davacı
babaya teslim edildiği belirtilmiştir. Kararda, sosyal inceleme raporlarında her
iki tarafın da velayet yönünden uygun olduğunun belirtildiği, ancak annenin
velayeti tarafına verilen çocukları almadığı, annenin velayet görevini yerine
getirmediği, çocukların da babalarının yanında kalmak istediklerini beyan
ettikleri görüldüğünden velayetin başvurucudan alınarak davacı babaya verilmesi
gerektiği ifade edilmiştir.
31. Bu karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 12/5/2014tarihli
ilamıyla onanmıştır. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 22/9/2014 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.
32. Söz konusu karar başvurucuya 24/10/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
33. Başvurucu 24/11/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
34. 22/11/2007 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun "Hâkimin takdir yetkisi" kenar
başlıklı 182. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:
"Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar
verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında
ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını
ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel
ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk
bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine
gücü oranında katılmak zorundadır."
35. 4721 sayılı Kanun’un "Durumun
değişmesi"
kenar başlıklı 183. maddesi şöyledir:
"Ana veya babanın
başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların
zorunlu kılması hâlinde hâkim, re'sen veya ana ve
babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır."
36. 4721 sayılı Kanun’un "Kural" kenar başlıklı 323.
maddesi şöyledir:
"Ana ve babadan her
biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun
kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir."
37. 4721 sayılı Kanun’un "Ana veya babanın yeniden
evlenmesi hâlinde" kenar başlıklı 349. maddesi şöyledir:
"Velâyete sahip ana
veya babanın yeniden evlenmesi, velâyetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak,
çocuğun menfaati gerektirdiğinde velâyet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum
ve koşullara göre velâyet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir."
B. Uluslararası Hukuk
38. AİHM'e göre anne-baba ve
çocukların birlikte yaşama hakkı aile hayatının esaslı bir unsuru olup anne ve
baba arasındaki ilişkinin sona ermesi durumunda, hukuksal düzenlemelerden
kaynaklanan ve bu ilişkiyi kısıtlayan ya da engelleyen tedbirler, aile hayatına
saygı hakkına bir müdahale oluşturur (Hoppe/Almanya, B. No: 28422/95, 5/12/2002, § 44; Johansen/Norveç, B. No: 17383/90, 7/8/1996, § 52; Elsholz/Almanya, B. No: 25735/94 13/7/2000, §
43).
39. AİHM'e göre aile hayatına saygı
hakkı kapsamındaki negatif ve pozitif yükümlülükler arasındaki sınırları kesin
biçimde tanımlamak mümkün değildir. İlgili makamlar her iki yükümlülük
çerçevesinde belirli bir takdir alanına sahiptir ve her iki yükümlülük
kapsamında da benzer ilkelerin gözönünde
bulundurulması, özellikle her iki durumda da kamusal makamlarca olayın bağlamı
ve müdahalenin türüne göre birey menfaatleri ile toplum menfaatleri ve çocuk
ile ebeveyn menfaatleri arasında adil bir denge kurulmasına özen gösterilmesi
gerekmektedir. AİHM'e göre bu dengenin tesisinde
niteliği gereği çocuğun menfaatlerine özel bir önem verilmelidir (Hokkanen/Finlandiya, B. No: 19823/92, 23/9/1994, §
55; Hoppe/Almanya,
§ 49).
40. AİHM, ebeveynin çocuk ile birlikte yaşamaya devam etmesinin,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 8. maddesinin birinci paragrafı
kapsamında aile hayatının temel bir unsurunu oluşturduğunu vurgulamaktadır.
Sözleşme’nin 8. maddesi, ebeveynin çocuğu ile yeniden birleşmesini sağlayacak
önlemlerin alınmasını talep etme hakkının yanı sıra ulusal makamların bu önlemleri
alma yükümlülüğünü de kapsamaktadır. Bu husustaki belirleyici husus, ulusal
makamların uygulamadaki mevzuat ya da mahkeme kararlarıyla ebeveyne tanınan
velayet, ziyaret ya da birlikte yaşama hakkının icrasını kolaylaştırmada
kendilerinden beklenilen bütün makul önlemleri alıp almadığıdır (Hokkanen/Finlandiya, § 55).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
41. Mahkemenin 24/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
42. Başvurucu çocuklarının dava tarihinde altı ve yedi
yaşlarında olduğunu, bu yaştaki çocukların kolayca etki altında
kalabileceklerini, anne sevgisine ve şefkatine ihtiyaç duyduklarını
belirtmiştir. Mahkemenin, sosyal inceleme raporuna göre çocukların babalarının
yanında kalmak istediklerini gerekçe göstererek velayeti babaya vermesinin
yanlış olduğunu ileri sürmüştür. Çocukların babasının hamallık yaptığını, iş
saatlerinin belli olmadığını, babaannenin ise yaşlı olup çocuklara gereği gibi
bakamayacağını, çocuklara bakmanın kendisinin görevi ve hakkı olduğunu ifade
etmiştir. Bu nedenlerle başvurucu aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
43. Bakanlık görüşünde, başvurucunun şikâyetlerinin ilk derece
mahkemesi kararında yer alan tespit ve sonuçların keyfîlik
içermediği belirtilmiştir.
B. Değerlendirme
44. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
45. Velayet hakkına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin
uyuşmazlıklar, adil yargılanma hakkının ihlali iddialarına sıklıkla konu
olmakla birlikte sürecin ivedi olarak yürütülmesi de dâhil olmak üzere ilgili
prosedürlere ilişkin işlem ve eylemlerin aile hayatına saygı hakkı bağlamında
meydana getirdiği sonuçlar dikkate alındığında söz konusu iddiaların aile
hayatına saygı hakkı bağlamında ele alınması uygun görülmektedir (Marcus Frank Cerny
[GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 82; M.M.E.
ve T.E., B. No: 2013/2910, 5/11/2015, § 137).
46. Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme
hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."
47. Anayasa’nın "Ailenin
korunması ve çocuk hakları" kenar başlıklı 41. maddesi
şöyledir:
"Aile, Türk toplumunun
temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle
ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını
sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma,
yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan
ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.
Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı
çocukları koruyucu tedbirleri alır."
48. Aile hayatına saygı hakkı kapsamında devlet için söz konusu
olan yükümlülük, sadece belirtilen hakka keyfî surette müdahaleden kaçınmakla
sınırlı olmayıp öncelikli olan bu negatif yükümlülüğe ek olarak aile hayatına
etkili bir biçimde saygının sağlanması bağlamında pozitif yükümlülükleri de
içermektedir. Söz konusu pozitif yükümlülükler, bireyler arası ilişkiler
alanında olsa da aile yaşamına saygıyı sağlamaya yönelik tedbirlerin alınmasını
zorunlu kılar (Murat Atılgan, B.
No: 2013/9047, 7/5/2015, § 26).
49. Ebeveyn ile çocukların birlikte yaşama istekleri, aile
hayatının vazgeçilmez bir unsuru olup anne ve baba arasında ortak yaşamın
kurulamaması veya hukuken ya da fiilen sona ermiş olması aile hayatını ortadan
kaldırmaz. Ebeveyn ve çocuk arasındaki aile hayatının, anne ve babanın birlikte
yaşamamaları veya ortak yaşama son vermelerinin ardından da devam edeceği açık
olup anne, baba ve çocuğun aile hayatlarına saygı hakkı, belirtilen durumlarda
ailenin yeniden birleştirilmesine yönelik tedbirleri de içermektedir. Söz
konusu yükümlülük, ebeveyn veya diğer aile bireyleri arasındaki velayet ve
kişisel ilişki tesisine ilişkin uyuşmazlıklar için de geçerlidir (Murat Atılgan, § 25).
50. Öte yandan, mevzuatın yorumlanmasıyla ilgili sorunları
çözmek, öncelikle derece mahkemelerinin yetki ve sorumluluk alanındadır.
Çocuğun üstün yararı başvuru konusu dava açısından en önemli unsur olup olayın
tüm tarafları ile doğrudan temas hâlinde bulunan derece mahkemelerinin olayın
koşullarını değerlendirmek açısından daha avantajlı konumda bulunduğu da
tartışmasızdır. Anayasa Mahkemesinin rolü ise bu kuralların yorumunun
Anayasa’ya uygun olup olmadığını belirlemekle sınırlıdır.Bu
nedenle Anayasa Mahkemesi, derece mahkemeleri tarafından izlenen usulü
denetlemekte ve özellikle mahkemelerin kişisel ilişki kurulmasına ve velayete
ilişkin mevzuat hükümlerini yorumlayıp uygularken Anayasa’nın 20. ve 41.
maddelerindeki güvenceleri gözetip gözetmediğini incelemektedir (M.M.E. ve T.E., B. No: 2013/2910,
5/11/2015, § 135).
51. Başvuru konusu olayda Denizli 1. Aile Mahkemesince yapılan
yargılamada müşterek çocukların velayetleri konusunda bir karar verebilmek
amacıyla uzman raporları aldırıldığı, söz konusu uzmanlar tarafından çocuklarla
birebir görüşmeler yapıldığı ve tarafların yaşam koşullarının değerlendirildiği
görülmektedir. Gerekçeli kararda, çocukların babaları ve babaanneleri
tarafından bakılıp gözetildiği belirtilerek çocukların ihmal edildiğine ilişkin
herhangi bir delil bulunmadığının vurgulandığı, çocukların babalarıyla birlikte
yaşamak istedikleri yönündeki beyanlarına önem atfedildiği anlaşılmaktadır.
Kararda, söz konusu uzman raporlarının değerlendirildiği, velayet kararında
çocukların yüksek çıkarının dikkate alınması gerektiğine yönelik kurallar da gözönüne alınarak çocukların velayetlerinin babalarına
verilmesine hükmedildiği görülmektedir.
52. Ayrıca dava neticesinde müşterek çocukların velayetinin
babaya verilmesine hükmedilmesine karşın başvurucuyla çocuklar arasında belirli
tarihlerde kişisel ilişki tesisine de hükmedildiği anlaşılmaktadır.
53. Başvuru konusu yargısal süreç bir bütün olarak
değerlendirildiğinde, başvurucunun vekil ile kendisini temsil ettirdiği ve
beyan ve itirazlarını sunabildiği, dolayısıyla yargılamaya katılımının
sağlanmış olduğu görülmektedir. Mahkemece tarafların hukuki menfaatleri
arasında bir dengeleme yapıldığı ve çocukların üstün yararı dikkate alınmak
suretiyle velayet konusunda karar verildiği kanaatine ulaşılmıştır.
54. Bu durumda, yargısal makamlarca takdirlerinin gerekçelerinin
ayrıntılı şekilde ortaya konduğu, gerekçelerin aile hayatına saygı hakkı
bağlamında ilgili ve yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Kararlarda yer verilen
tespit ve gerekçe itibarıyla aile hayatına saygı hakkı yönünden yargısal
makamların takdir yetkilerinin sınırının aşılmadığı, dolayısıyla aile hayatına
saygı hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
55. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
24/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.