TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NURCAN BELİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/14187)
|
|
Karar Tarihi: 10/1/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Özgür DUMAN
|
Başvurucu
|
:
|
Nurcan BELİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, mesleki sicil notlarının "gizli" ve
"kişiye özel" bir yazıyla başvurucuya bildirilmesine karar
verilmesine karşın bu belgelerin kurumdaki diğer çalışanlarca görülmesine imkân
verecek şekilde işleme alınması nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Millî Savunma Bakanlığı (MSB) Sağlık Dairesi
Başkanlığında sivil memur olarak görev yapmaktadır.
9. Başvurucu 1/8/2012 tarihinde MSB'ye başvurarak 2003 yılından
2010 yılına kadar olan döneme ait hakkında düzenlenmiş bulunan sicil
raporlarının tarafına bildirilmesini talep etmiştir. MSB, hâlen görevde olan
personelin sicil bilgilerinin açıklanamayacağı gerekçesiyle 8/8/2012 tarihinde
başvurucunun talebini reddetmiştir.
10. Başvurucu, bu işleme karşı 23/8/2012 tarihinde Bilgi Edinme
Değerlendirme Kuruluna (Kurul) itirazda bulunmuştur. Kurul 1/11/2012 tarihinde
itirazı kabul ederek başvurucunun sicil raporlarının "gizli" ve
"kişiye özel" yazı ile başvurucunun erişimine sunulmasına karar
vermiştir. Kurul, çağdaş kamu yönetiminin yerleşik ülke uygulamalarında kamu
görevlileri için düzenlenen sicil raporu benzeri dosyaların üçüncü kişilere
karşı gizli tutulduğunu ancak dosyanın ilgilisine karşı ise açık olduğunun
görüldüğünü belirtmiştir. Kurul 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme
Hakkı Kanunu'nun 15. maddesine atıfta bulunmuş ve bu Kanun hükümlerine göre
kurum ve kuruluşların kendi personeli hakkındaki bilgi ve belgeleri üçüncü kişilere
karşı gizli tutması gerektiğini ancak bu bilgi ve belgelerin başvurucunun
çalışma hayatını ve meslek onurunu etkileyecek nitelikte olmaları durumunda
kişiye açık olması gerektiğini vurgulamıştır. Kurula göre, talebe konu sicil
notlarının başvurucunun çalışma hayatını ve meslek onurunu etkileyecek bir
nitelik taşıdığı kuşkusuzdur.
11. MSB Personel Dairesi Başkanlığının 21/11/2012 tarihli yazısı
ile Kurul kararının gereği doğrultusunda başvurucuya yazı yoluyla cevap
verilmesi hususu Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığına bildirilmiştir. Bu yazıya
sadece "gizli" kaşesi vurulmuş ve gizlilik derecesi numarası
verilmiştir. Bu belge, MSB Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığında görevli İdari
Şube Müdürü tarafından 23/11/2012 tarihinde açılarak havalesi yapılmak üzere
daire başkanına sunulmuştur. Evrak başvurucuya teslim edilmek üzere Plan ve
Yönetim Şube Müdürüne teslim edilmiştir. Başvurucunun da amiri olan bu kişi
tarafından başvurucuya ait sicil raporlarının bulunduğu söz konusu yazı kapalı
zarf içinde olmadan başvurucuya tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu, gizli kalması gereken bilgilerinin yetkisiz
kişilerce görülmek suretiyle kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek
18/1/2013 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) manevi tazminat
davası açmıştır. Başvurucu, bu davada MSB aleyhine 50.000 TL manevi tazminata
hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
13. AYİM Başsavcılığının 21/5/2013 tarihli görüş yazısında,
başvurucunun talebine konu sicil notlarının "gizli" gizlilik
derecesiyle ancak "kişiye özel" tasnifi yapılmaksızın postaya
verildiği belirtilmiştir. Görüş yazısında, bu yüzden evrakın ulaştığı her
aşamada evrak memurlarınca açılarak kaydının yapılıp numara verilmesi suretiyle
ilgili birime ulaştırıldığı tespitine yer verilmiştir. Başsavcılık,
başvurucunun "kişiye özel" sicil bilgilerinin içinde yer aldığı
zarfın sadece başvurucu tarafından açılacak şekilde tebligata çıkarılması
gerektiği hâlde bunun yapılmayarak evrakın başkalarınca öğrenilmesine yol
açıldığını vurgulamıştır. Başsavcılığa göre bu işlem nedeniyle kişisel hakları
ihlal edildiğinden başvurucunun manevi tazminat talebi kabul edilmelidir.
14. AYİM İkinci Dairesi (Daire) 15/1/2014 tarihinde oyçokluğuyla
davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun bilgi
edinme talebi üzerine sicil notlarının Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Karargâh
Hizmetleri Yönergesi'nin üçüncü bölümündeki
düzenlemelere uygun olarak verildiği belirtilmiştir. Daireye göre başvurucunun
sicil notlarına ilişkin evrakın İdari Şube Müdürü tarafından açılarak Daire
Başkanı'na arz edilerek başvurucuya teslim edilmek üzere Plan ve Yönetim Şube
Müdürü'ne teslim edilmesi yönergeye uygundur. Daire, gizli ibareli evrakın
Yönerge gereği görmesi gereken kişiler dışında başka bir kimse tarafından görülmediğini
vurgulamıştır. Daire bu gerekçeyle başvurucunun manevi olarak bir zarara
uğramadığını kabul etmiştir. Kararda yer alan karşıoy
yazısında ise davalı idarece bu sicillerin gizli ve kişiye özel tasnifi
yapılmaksızın postaya verildiği ve evrakın ulaştığı her aşamada evrak
memurlarınca açılıp kaydının yapılarak ilgili birime ulaştırıldığı
belirtilmiştir. Bu yazıda, başvurucunun kişiye özel sicil bilgilerinin içinde
yer aldığı zarfın sadece başvurucu tarafından açılacak şekilde tebligata
çıkarılması gerektiği hâlde iletilen makamlarca açılarak kaydının yapıldığı
vurgulanmıştır. Karşıoy yazısına göre sadece davacı
tarafından görülmesi gereken evraka başvurucu dışındaki kişilerce vâkıf
olunduğundan başvurucunun kişilik hakları ihlal edilmiştir.
15. Başvurucu, karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Karar
düzeltme talebi üzerine AYİM Başsavcılığının 8/5/2014 tarihli görüş yazısında,
Kurul kararı uyarınca gizli ve kişiye özel bir yazı ile başvurucuya tebliğ
edilmesi gereken evraka başvurucu dışındaki kişilerin de vâkıf olduğu
belirtilmiştir. Görüş yazısında, bu durumun evraka "kişiye özel"
kaşesi vurulmamasından kaynaklandığı ifade edilmiştir. AYİM Başsavcılığı, karar
düzeltme isteminin kabulü gerektiği yönünde görüş bildirmiştir. Başvurucunun karar
düzeltme istemi Dairenin 18/6/2014 tarihli kararı ile oyçokluğuyla kabul
edilmiştir. Bununla birlikte Daire; başvurucunun açtığı davayı yine reddetmiş,
başvuru ile ilam harçları yönünden itirazı kabul ederek bu hususlarda yeniden
karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, talep edilen sicil notlarının
başvurucuya verilmesi işleminin Yönerge'ye uygun
olarak yapıldığı belirtilmiştir. Daireye göre; başvurucunun evrakı, Yönerge
gereği görmesi gerekenler dışında hiç kimse tarafından görülmemiştir. Daire, bu
gerekçeyle başvurucunun herhangi bir zarara uğramadığını belirterek manevi
tazminat koşullarının oluşmadığı sonucuna varmıştır.
16. Nihai karar, başvurucuya 1/8/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
17. Başvurucu 29/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
18. 4982 sayılı Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan
istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına
sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak
üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.”
19. 4982 sayılı Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“Kurum ve kuruluşlar, başvuru sahibine istenen
belgenin onaylı bir kopyasını verirler.”
20. 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu'nun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"d) Kişisel veri: Kimliği belirli veya
belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi, ... ifade eder. "
21. 6698 sayılı Kanun'un 8. maddesi şöyledir:
"(1) Kişisel veriler, ilgili kişinin açık
rızası olmaksızın aktarılamaz.
(2) Kişisel veriler;
a) 5 inci maddenin ikinci fıkrasında,
b) Yeterli önlemler alınmak kaydıyla, 6 ncı maddenin üçüncü fıkrasında,
belirtilen şartlardan birinin bulunması
hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın aktarılabilir..."
22. 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 1. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
“Türk Silâhlı
Kuvvetlerinde görevli diğer asker ve sivil kişiler kendi özel kanunlarına
tabidirler. ”
23. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun
13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanun'un 117. maddesi ile kaldırılan 110.,
111. ve 113. maddeleri şöyledir:
“Sicil dosyası
Madde 110 – Her Devlet memurunun bir sicil
dosyası bulunur, Sicil amirleri tarafından düzenlenecek sicil raporları ile
varsa müfettişler tarafından verilen denetleme raporları ve memurların mal
beyannameleri sicil dosyalarına konulur.
Özlük ve sicil dosyasının önemi
Madde 111 – Devlet memurlarının ehliyetlerinin
tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye çıkarma
veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde özlük ve sicil dosyaları başlıca
dayanaktır.
Sicil raporlarında belirtilecek hususlar
Madde 113 – Sicil amirleri, belli zamanlarda
düzenleyecekleri sicil raporlarında, memurların liyakat derecesini not esasına
göre kıymetlendirerek tespit ederler.”
24. 4/1/1980 tarihli ve 16859 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Silahlı Kuvvetlerinde Görevli Sivil Memurlara
Sicil Raporu Vermeye Yetkili Amirler Yönetmeliği'nin 8. maddesi şöyledir:
“Silahlı Kuvvetlerde görevli memurların sicil
dosyaları, bağlı oldukları kuruluşun Personel Daire Başkanlığı Sivil Memurlar
Şube Müdürlüklerinde (Jandarma Genel Komutanlığı Personel Başkanlığında)
muhafaza edilir. Sicil Dosyalarını saklamakla görevli memurlara ait sicil
dosyaları bunların amirleri tarafından korunur.”
25. Bu Yönetmelik'in 9. maddesi şöyledir:
“Sivil Memurların ehliyetlerinin tesbitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde,
emekli edilme veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde özlük ve sicil dosyaları
başlıca dayanaktır.”
26. Anılan Yönetmelik 15/7/2011 tarihli ve 27995 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Silahlı Kuvvetlerinde Görevli
Sivil Memurlara Sicil Raporu Vermeye Yetkili Amirler Yönetmeliğinin Yürürlükten
Kaldırılmasına Dair Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılmıştır.
27. 15/4/2011 tarihli ve 27906 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan 2 Seri No.lu Kamu Personeli Genel Tebliği'nin (B) bendinin (1)
numaralı alt bendi şöyledir:
"6111 sayılı Kanunla 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunundaki sicile ilişkin düzenlemeler yürürlükten kaldırıldığından
2011 yılından başlamak üzere Devlet memurları için sicil raporu
doldurulmayacaktır. Geçmiş yıllara ait sicil raporlarının, 1/1/2011 tarihinden
başlamak üzere beşinci yılın sonuna kadar muhafaza edilmesi gerekmektedir. 657
sayılı Kanun dışındaki kanunlarda yer alan sicil ve değerlendirmeye ilişkin
hükümlerde bir değişiklik yapılmadığından bu hükümlerin uygulanmasına devam
edilecektir. Diğer kanunların sicil konusunda 657 sayılı Kanuna atıf yapan
hükümlerinin uygulama imkanı kalmadığından bu hükümler uyarınca işlem
yapılmaması gerekmektedir.
..."
28. Bu Tebliğ'in (D) bendinin (9) numaralı alt bendi şöyledir:
"Özlük dosyalarının tutulması ve
muhafazasında özel hayatın gizliliği ilkesine riayet edilir. Özlük dosyası
içeriği hakkında soruşturma ve kovuşturmaya yetkili merciler dışındakilere
açıklama yapılamaz, bilgi verilemez. Ayrıca kişinin rızası olmaksızın özlük
dosyasındaki bilgiler ve kayıtlar esas alınarak kişi hakkında yayında
bulunulamaz."
29. 2/2/2015 tarihli ve 29255 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik'in 27. maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:
"'KİŞİYE ÖZEL' ibaresi taşıyan zarf veya
belgeler açılmadan ilgiliye teslim edilmek üzere alınır. 'KİŞİYE ÖZEL' ibaresi
taşıyan belge üzerinde yalnızca ilgili kişi tasarruf hakkına sahiptir ve
ilgilinin talebi olmadan kayda alınamaz."
30. Danıştay İkinci Dairesinin 15/2/2013 tarihli ve E.2008/3328,
K.2013/791 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu'nun uyuşmazlık tarihi itibariyle yürürlükte olan hükümleri uyarınca her
yıl düzenlenen sicil raporları; Devlet memurlarının o yıl içerisinde genel
durum ve davranışları bakımından olumlu ve olumsuz niteliklerini, kusur ve eksikliklerini,
liyakat durumunu gösteren ve sicil amirlerince not esasına göre düzenlenen
belgeler olup, sicil raporlarında bulunan sorular gözönüne
alındığında, Devlet memurunun o yıl içerisinde disipline riayeti, sorumluluk
duygusu, verimlilik ve çalışkanlığı, görevine bağlılığı, iş heyecanı, mesleki
bilgisi, tarafsızlığı, iş arkadaşlarına, amirlerine ve iş sahiplerine karşı
tutumu gibi konulara ilişkin olduğu görülmektedir.
Buna göre, sicil raporlarının düzenlenmesi ve
olumsuz sicil alanlara getirilen müeyyidelerle sağlanmak istenen amacın,
üretimi teşvik priminde güdülen amaç gibi, kamu personelinin daha etkin ve
verimli çalışmasını sağlayarak kamu hizmetinin en verimli şekilde yerine
getirilmesi olduğu anlaşıl[maktadır]..."
B. Uluslararası Hukuk
31. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı"
kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
“(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve
yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu
makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir
toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin
korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının
hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz
konusu olabilir.”
32. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), kişisel verilerin
korunmasının Sözleşme’nin 8. maddesi kapsamında güvence altına alınan özel
hayat ve aile hayatına saygı hakkını bir kişinin kullanması konusunda büyük
öneme sahip olduğunu belirtmektedir (S ve Marper/Birleşik Krallık [BD], B. No:
30562/04-30566/04, 4/12/2008, § 103). Leander/İsveç (B. No: 9248/81, 26/3/1987) kararında, başvurucunun
bazı mesleki ve sendikal faaliyetlerinin gizli kayıtlarının tutulmasının özel
hayatına ilişkin olduğu, bunun yanında söz konusu bilgilerin saklanması ve ifşa
edilmesinin özel hayata saygı hakkına bir müdahale teşkil ettiği kabul
edilmiştir (Leander/İsveç, § 48). Sõro/Estonya (B. No: 22588/08, 3/9/2015) kararında gizli
serviste şoför olarak çalışmış olan başvurucunun mesleki bilgilerinin gazetede
yayımlanmasının özel hayata müdahale teşkil ettiği kabul edilmiştir (Sõro/Estonya, § 56). Bu başvuruda AİHM,
müdahalenin gözetilen amaçla orantısız olduğu gerekçesiyle Sözleşme’nin 8.
maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir (Sõro/Estonya, §§ 56-64).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
33. Mahkemenin 10/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
34. Başvurucu, bilgi edinme hakkı çerçevesinde Kurul tarafından
mesleki sicil notlarının kendisine "gizli" ve "kişiye özel"
olarak verilmesine karar verildiğini ifade etmiştir. Başvurucu,mesleki
yaşamı ve onurunu etkileyecek nitelikteki belgelerin gizlilik kurallarına uygun
olarak kendisine verilmesi gerektiğini öne sürmüştür. Başvurucu, ancak kendisi
tarafından öğrenilmesi gereken söz konusu evraka kendisi dışındaki kişiler
tarafından da vâkıf olunduğunu belirtmiştir. Başvurucu, bu sebeplerle özel
hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
35. İddianın değerlendirilmesine dayanak alınacak Anayasa’nın
20. maddesi şöyledir:
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının
gizliliğine dokunulamaz.
...
Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin
korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel
veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini
veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp
kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen
hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına
ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”
36. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, …
Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
1. Uygulanabilirlik
Yönünden
37. Özel hayata saygı hakkı kapsamında korunan hukuksal
çıkarlardan biri de bireyin mahremiyet hakkıdır. Ancak mahremiyet hakkı sadece
yalnız kalma hakkından ibaret olmayıp bu hak, bireyin kendisi hakkındaki
bilgileri kontrol edebilme hukuksal çıkarını da kapsamaktadır. Bireyin;
kendisine ilişkin herhangi bir bilginin kendi rızası olmaksızın açıklanmaması,
yayılmaması, bu bilgilere başkaları tarafından ulaşılamaması ve rızası hilafına
kullanılamaması, kısaca bu bilgilerin mahrem kalması konusunda menfaati bulunmaktadır.
Bu husus, bireyin kendisi hakkındaki bilgilerin geleceğini belirleme hakkına
işaret etmektedir (Serap Tortuk,
B. No: 2013/9660, 21/1/2015, §§ 31-32). Özel hayata saygı hakkının kapsamında
olan bireylerin kişisel verilerinin korunması hakkı, Anayasa'nın 20. maddesinde
açık olarak düzenlenmiştir.
38. Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere kişisel
veri -belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla- bir kişiye ait bütün
bilgileri ifade etmekte olup adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi
bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgilerin değil telefon numarası,
motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, öz geçmiş,
resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, sağlık bilgileri, genetik
bilgiler, IP adresi, e-posta adresi, alışveriş alışkanlıkları, hobiler,
tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri gibi
kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verilerdir (AYM,
E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2013/122, K.2014/74, 9/4/2014; E.2014/149,
K.2014/151, 2/10/2014; E.2013/84, K.2014/183, 4/12/2014; E.2014/180, K.2015/30,
19/3/2015; Bülent Kaya [GK], B.
No: 2013/2941, 11/5/2016, § 49).
39. Bunun yanı sıra özel hayata saygı hakkı, ilişki kurmak ve
geliştirmek üzere çevresinde bulunanlarla temas kurma hakkını da içermektedir.
Kişilerin mesleki hayatı özel hayatıyla iç içedir, bu yüzden mesleki hayat
çerçevesinde yürütülen faaliyetlerin “özel
hayat” kavramı dışında tutulması mümkün değildir (Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, §62; Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015,
§ 31).
40. Somut olayda MSB Sağlık Dairesi Başkanlığında sivil memur
olarak görev yapan başvurucu hakkında sicil amirleri tarafından düzenlenen
sicil raporlarının başvurucunun mesleki faaliyetlerine ilişkin olduğu
kuşkusuzdur. Danıştay; sicil raporlarının devlet memurlarının o yıl içindeki
genel durum ve davranışları bakımından olumlu ve olumsuz niteliklerini, kusur
ve eksikliklerini, liyakat durumunu gösteren ve sicil amirlerince not esasına
göre düzenlenen belgeler olduğunu tespit etmiştir. Buna göre sicil
raporlarında; devlet memurunun dönem içinde disipline riayeti, sorumluluk
duygusu, verimlilik ve çalışkanlığı, görevine bağlılığı, iş heyecanı, mesleki
bilgisi, tarafsızlığı, iş arkadaşlarına, amirlerine ve iş sahiplerine karşı
tutumu gibi konular yer almaktadır (bkz. § 30).
41. Başvurucunun mesleki faaliyetlerinin değerlendirildiği sicil
raporlarının belirtilen önemi, taşıdığı mahiyet ve içeriği sebebiyle kişisel
veri niteliğinde olduğu tartışma konusu değildir. Kişisel verilerin tutulması,
saklanması veya aktarılmasının ise Anayasa’nın 20. maddesi bağlamında kişilerin
özel hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
42. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan özel
hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
43. Özel hayata saygı hakkına ilişkin negatif ve pozitif
yükümlülükleri kesin sınırlarla birbirinden ayırmak mümkün olmayıp her ikisinde
de uygulanacak ilkeler benzerdir (N.Ö.,
B. No: 2014/19725, 19/11/2015, § 53).
44. Anayasa’nın 20. maddesi esas itibarıyla bireyi kamu
makamlarının keyfî müdahalesine karşı korumakla birlikte, devletin sadece böyle
bir müdahalede bulunmaktan kaçınmasını gerektirmemekte, belirtilen negatif
yükümlülüğün yanı sıra özel ve aile yaşamına etkili bir şekilde saygı
gösterilmesi noktasındaki pozitif yükümlülükleri de kapsamına almaktadır.
Anayasa’nın 20. maddesi, “Devletin temel
amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle
birlikte ele alındığında, belirtilen pozitif yükümlülüklere işaret etmektedir (Mehmet Arif Kılınç,
B. No: 2013/1656, 16/7/2014, § 27; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).
45. Anayasa'nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında ise herkesin
kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu
hakkın kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu
verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve
amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsadığı ifade
edilmiştir. Maddede ayrıca kişisel verilerin ancak kanunda öngörülen hallerde
veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği ve kişisel verilerin korunmasına
ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Kişisel
verilerin korunması hakkı, kişinin insan onurunun korunmasının ve kişiliğini
serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak, bireyin hak ve
özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçlamaktadır
(AYM, E.2014/122, K. 2015/123, 30/12/2015, §§ 19-20).
46. Devletin özel hayatın gizliliğinin korunması bağlamında
kişisel verilerin yetkisiz kişiler tarafından elde edilmesini veya
kullanılmasını önleme ve ayrıca bu verilerin ifşa edilmesini engelleme
yükümlülükleri bulunmaktadır. Kamu makamlarınca belirtilen koruma yükümlülüğüne
uyulmaması sonucu kişisel verilerin ilgisiz kişilerce öğrenilmesi bireyin özel
hayatına saygı hakkının ihlaline yol açar.
b. İlkelerin Olaya
Uygulanması
47. Başvuruya konu belgeler, 2003 yılından 2010 yılına kadar
olan dönemde başvurucu hakkında verilen sicil raporlarıdır. İdare, bilgi edinme
hakkı çerçevesinde Kurul kararı gereği bu belgelere başvurucunun erişimine izin
vermiştir. Yukarıda da değinildiği üzere başvurucu hakkında öznel ve nesnel
bazı değerlendirmeleri içeren söz konusu raporlardaki bilgiler aynı zamanda
kişisel verilerdir (bkz. § 40).
48. Başvurucunun bu verilere erişim talebi idarece reddedilmiş
ancak bilgi edinme hakkı çerçevesinde yapılan itiraz neticesinde Kurul, söz
konusu sicil raporlarının "gizli" ve "kişiye özel" olarak
başvurucuya verilmesine karar vermiştir. Böylelikle başvurucunun belirtilen
kişisel verilerine erişiminin engellenmesi yönündeki mağduriyeti giderilmiştir.
Bununla birlikte idarece gizlilik derecesi verilen bu sicil raporları
"kişiye özel" kaydı düşülmediği için bütün aşamalardan -kapalı bir
zarf içinde olmaksızın- geçerek başvurucuya tebliğ edilmiştir. Bu sebeple AYİM
Başsavcılığı tarafından da tespit edildiği üzere "kişiye özel" olarak
gönderilmeyen sicil raporlarına tebliğ aşamasına kadar geçen sürede başvurucu
dışındaki kişilerin de vâkıf olabildikleri anlaşılmaktadır (bkz. §§ 13, 15).
49. Başvuru konusu olayda başvurucunun kişisel verileri
kapsamındaki mesleki sicil raporlarına erişimi sağlanmış ancak başvurucu bu
verilerin kişiye özel olarak gönderilmemesinden şikâyetçi olmuştur. Gerçekten
de derece mahkemesi, başvurucuya ait sicil raporlarının "kişiye özel"
kaydı olmadan gönderildiğini tespit etmiştir. Hâlbuki bu sicil raporlarının
başvurucuya verilmesine ilişkin Kurul kararında, evrakın "kişiye
özel" olarak teslim edilmesi gerektiği belirtilmiş olup resmî yazışma
kurallarına ilişkin mevzuatta da bu evrakın nasıl teslim edileceği
düzenlenmiştir (bkz. § 29). Bununla birlikte başvurucunun özel hayatına yapılan
bu müdahaleye ilişkin olarak manevi tazminat istemiyle açtığı davada AYİM,
evrakın TSK Karargâh Hizmetleri Yönergesi doğrultusunda yalnızca ilgili
kişilerce öğrenildiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
50. Kamu hizmetlerinin etkin bir şekilde görülebilmesi için kamu
personelinin faaliyetlerinin değerlendirildiği sicil raporlarının düzenlenmesi,
tutulması ve muhafaza edilmesi kamu yararı bakımından gerekli görülebilir.
Bununla birlikte kamu makamlarından çalışanların mesleki faaliyetlerine ilişkin
söz konusu bilgilerin tutulması ve saklanması sırasında Anayasa'nın 20.
maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının korunmasına ilişkin
gerekliliklere uygun hareket etmeleri beklenir. Bu bağlamda kamu görevlilerinin
haklarında düzenlenen mesleki sicil raporlarının tutulması ve saklanması
sırasında gizliliğe riayet edilmesi, bu verilere ilgisiz kişilerin erişiminin
engellenmesi gerekmektedir.
51. Kişisel verilerin korunması hususunda Anayasa'nın 20. maddesindeki
gereklilikleri sağlamaya yönelik bazı düzenlemelerin mevcut olduğu
görülmektedir. Bu kapsamda 4982 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri uyarınca bilgi
edinme hakkı çerçevesinde kişisel verilere erişimin kolaylaştırılması
sağlanmıştır. Nitekim başvurucu da bu sayede mesleki faaliyetlerine ilişkin
tutulan sicil raporlarına erişebilmiştir. Diğer taraftan 6698 sayılı Kanun ile
kişisel verilerin kişilerin açık rızası olmaksızın aktarılamayacağı hüküm
altına alınmıştır. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetlerinde Görevli Sivil Memurlara
Sicil Raporu Vermeye Yetkili Amirler Yönetmeliği'nin 8. maddesinde, Silahlı
Kuvvetlerde görevli memurların sicil dosyalarının bağlı oldukları kuruluşun
Personel Daire Başkanlığı Sivil Memurlar Şube Müdürlüklerinde muhafaza
edileceği düzenlenmiştir. Nihayet 2 Seri No.lu Kamu Personeli Genel Tebliği'nin
(D) bendinin (9) numaralı alt bendinde, özlük dosyalarının tutulması ve
muhafazasında özel hayatın gizliliği ilkesine riayet edileceği düzenlenmiştir.
52. Somut olayda ise başvurucunun mesleki hayatına ilişkin
önemli bilgileri içeren sicil raporlarının sicil dosyalarının muhafaza edildiği
Personel Dairesi Başkanlığından başvurucunun görev yaptığı Sağlık İşleri
Dairesi Başkanlığına "kişiye özel" evrak tasnifi yapılmadan gönderildiği
anlaşılmaktadır. Her ne kadar AYİM kararında, yalnızca yönergede belirtilen
kişilerce evrakın öğrenildiği gerekçesine dayanılmış ise de kişiye özel olarak
gönderilmediği için bu evrakın başvurucuya tebliğ edildiği ana kadar bütün
aşamalarda ilgili olmayan kişilerce de öğrenilebilmesinin mümkün kılındığı
açıktır.
53. Bunun yanında başvurucunun bilgilerinin yalnız kamuya açık
olmaması değil aynı zamanda kurum içinde de mümkün olduğunca gizli tutulması
önem taşımaktadır. Nitekim söz konusu evrakın tutulmasına ilişkin kurallar
gözetildiğinde ilgili olmayan personelin başvurucu ile aynı birimde görev yapsa
dahi bu evrakı öğrenmesine lüzum da bulunmamaktadır. Kaldı ki resmî yazışma
kurallarına göre, bu gibi belgelerin gizlilik kuralları çerçevesinde
başvurucuya teslim edilebilmesi kolaylıkla mümkün görülmektedir. Ayrıca aynı
düzenlemede "kişiye özel" ibaresi taşıyan belge üzerinde yalnızca
ilgili kişinin tasarruf hakkına sahip olduğu da belirtilmiştir (bkz. § 29). Bu
bağlamda Personel Dairesi Başkanlığınca "kişiye özel" kaydı düşülerek
gönderilmesi durumunda sicil raporlarının kapalı bir zarf içinde başvurucuya
tebliğ edilebileceği dikkate alınmalıdır. Buna karşın dosya kapsamına göre,
sicil raporlarının başvurucuya kişiye özel olarak gönderilmediği ve kapalı bir
zarf içinde tebliğ edilmediği açıkça ortadadır.
54. Sonuç olarak başvurucunun mesleki faaliyetlerine ilişkin
önemli bilgileri içeren sicil raporlarının başkalarınca öğrenilebilmesinin
mümkün kılındığı anlaşıldığından somut olayda devletin özel hayata saygı hakkı
kapsamında kişisel verilerin korunmasına ilişkin pozitif yükümlülüklerinin
yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
55. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence
altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
56. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1)
ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
57. Başvurucu, yeniden yargılama ve manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.
58. Somut olayda özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
59. Özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan
kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere AYİM İkinci Dairesine
(Anayasa'nın 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile getirilen geçici 21.
maddesinin birinci fıkrasının(E) bendi uyarınca Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
kaldırılmış olduğundan anılan bendin (b) alt bendi gereğince belirlenecek
görevli ve yetkili idare mahkemesine) gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
60. Yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yetkili yargı
merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlal sonucu açısından yeterli bir
giderim sağladığı anlaşıldığından başvurucunun tazminat taleplerinin reddine
karar verilmesi gerekir.
61. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata
saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesine (Anılan Dairenin 18/6/2014 tarihli ve
E.2014/1084, K.2014/1007 sayılı kararına ait dava dosyası ile ilgilidir.)
(Anayasa'nın 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile getirilen geçici 21.
maddesinin birinci fıkrasının (E) bendi uyarınca Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
kaldırılmış olduğundan anılan bendin (b) alt bendi gereğince belirlenecek
görevli ve yetkili idare mahkemesine) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
10/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.