TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÜMİT ÖZBEK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/14211)
|
|
Karar Tarihi: 7/2/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah
PERDECİOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Ümit ÖZBEK
|
Vekili
|
:
|
Av. Mertay KUĞAY
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari işlemin iptali için açılan dava sürecinde
gerçekleşen mevzuat değişikliklerinin mahkemelerce değerlendirilmemesi ve
mahkeme kararlarının gerekçesiz olması nedenleriyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu; Sualtı Sporları Cankurtarma,
Sukayağı ve Paletli Yüzme Federasyonu Başkanlığınca
5-11 Nisan 2004 tarihlerinde Antalya'da düzenlenen rehber dalıcı kursu sonunda
başarılı olması üzerine Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne (İdare)
başvurarak adına Rehber Dalıcı Kursu Belgesi düzenlenmesini istemiştir.
8. İdare; başvurucunun talebini 2/7/2003 tarihli ve 25156 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sualtı
Sporları, Cankurtarma, Sukayağı
ve Paletli Yüzme Federasyonu Aletli Dalış Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 9.
maddesini gerekçe göstererek reddetmiştir. İdareye göre başvurucunun durumu söz
konusu Yönetmelik'in dalıcılarda aranacak şartları belirleyen ''Dalıcı eğitimlerinde uyulacak ön koşullar''
kenar başlıklı 9. maddesinin (d) bendinde düzenlenen ''ağır para cezasıyla
mahkûm edilmemiş olmak'' şartına uymamaktadır. Çünkü başvurucunun 11/7/2003
tarihinde Alanya Sulh Ceza Mahkemesi tarafından ağır para cezasına mahkûm
edilmiştir.
9. Başvurucu; Yönetmelik'in ilgili maddesinde belirtilen şartın
27/2/2005 tarihli ve 25740 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Sualtı Sporları, Cankurtarma,
Sukayağı ve Paletli Yüzme Federasyonu Aletli Dalış
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Değişiklik Yönetmeliği)
ile "5 yıl veya daha fazla ağır hapis cezasıyla mahkum edilmemiş
olmak" şartı ile değiştirilmesi üzerine İdareden tekrar Rehber Dalıcı
Kursu Belgesi düzenlenmesi talebinde bulunmuştur.
10. İdare; başvurucunun talebi üzerine verdiği 28/4/2005 tarihli
cevabı ile yönetmelik değişikliğinin yayımlandığı tarihte yürürlüğe girdiğini,
geriye yürümesinin söz konusu olamayacağını ifade etmiş ve talebi reddetmiştir.
11. Başvurucu; yönetmelik değişikliği sonrası ortaya koyduğu
talebin reddine ilişkin 28/4/2005 tarihli işlemin iptali için Ankara 9. İdare
Mahkemesinde dava açmış, ilk derece mahkemesince verilen 28/9/2006 tarihli
karar ile işlemin iptaline hükmedilmiştir. Mahkeme kararında yönetmelik
değişikliği ile başvurucuya Rehber Dalıcı Kurs Belgesi verilmesine engel olan
düzenleme ortadan kalktığından başvuru hakkında İdarece tesis edilen işlemin hukuka
uygun olmadığı belirtilmiştir.
12. İlgili İdarenin temyiz talebi üzerine yapılan inceleme
sonucu Danıştay Onuncu Dairesi, 15/10/2010 tarihli ilamı ile bozmaya
hükmetmiştir. Daire, bozma kararında Yönetmelik'in 9. maddesinin
değiştirilmeden önceki hükümlerine göre davacının kursa katılmasının hukuken
mümkün olmadığını; yapılan değişikliğin de yürürlüğe girdiği tarihten sonra
hüküm ifade edeceğini belirtmiştir. Bu doğrultuda Daire, başvurucu hakkında
tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesi
gerekirken kursun düzenlendiği tarihten sonra Yönetmelik'in 9. maddesinde
yapılan değişiklik dikkate alınarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen
kararda hukuki isabet bulunmadığını açıklamıştır.
13. Bozma ilamı üzerine başvurucu tarafından karar düzeltme
talebinde bulunulmuştur. Karar düzeltme dilekçesinde; esasa ilişkin hususlar
ile birlikte iptali istenen işlemin İdarece gerçekleştirildiği ancak dava
sürecinde Türkiye Sualtı Sporları Federasyonunun özerklik ve dava ehliyeti
kazandığı, bu çerçevede iptali istenen işleme ilişkin davalı İdarenin karar
alma yetkisinin ortadan kalktığı belirtilmiştir. Bu kapsamda başvurucu, İdarece
yapılan temyiz başvurusunun yok hükmünde olduğunu ve incelenmesinin hukuken
mümkün olmadığını ileri sürmüştür.
14. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 1/6/2012 tarihli ilamı
ile reddedilmiştir.
15. Bozma ilamı sonrası dava dosyasını tekrar inceleyen Ankara
9. İdare Mahkemesi bozma ilamına uyarak verdiği 1/11/2012 tarihli kararı ile
davanın reddine hükmetmiştir.
16. İlk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararına
karşı başvurucu tarafından temyiz talebinde bulunulmuş ancak talep Danıştay
Onuncu Dairesinin 30/5/2013 tarihli ilamı ile reddedilerek ilk derece mahkemesi
kararı onanmıştır.
17. Başvurucu, onama ilamına karşı karar düzeltme yoluna
başvurmuştur. Bu kapsamda 1/8/2013 tarihli karar düzeltme dilekçesinde; esasa
ilişkin hususlar ile birlikte iptali istenen işlemi gerçekleştiren ve davanın
tarafı olan İdarenin Başbakanlık Gençlik ve Spor Müdürlüğü olduğu ancak
yargılama sürecinde Türkiye Sualtı Federasyonunun özerklik kazandığı ve dava
ehliyetine kavuştuğu, davalı İdarenin dava konusu işleme ilişkin karar alma
yetkisinin ortadan kalktığı, yargılama sürecinde daha önce de ortaya koyduğu bu
hususa ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını belirtmiştir. Ayrıca 21/5/1986
tarihli ve 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun'a 4/3/2004 tarihli ve 5105 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle eklenen ek 9.
maddenin 8. fıkrası ile incelenmekte olan türden uyuşmazlıklarda Tahkim
Kurulunun görevli kılındığı, resen dikkate alınması gereken bu durumun ise
yargılama sürecinde değerlendirilmediği ileri sürülmüştür.
18. Karar düzeltme talebi, Danıştay Onuncu Dairesi tarafından
incelenmiş ve talep 20/5/2014 tarihli ilam ile reddedilmiştir.
19. Bu ilam başvurucuya 25/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiş,
başvurucu 25/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. 3289 sayılı Kanun'a 5105 sayılı Kanun ile eklenen ek 9.
maddenin 8. fıkrası şöyledir:
"Tahkim
Kurulu, federasyon ile kulüpler; federasyon ile hakemler;
federasyon ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile teknik direktör ve
antrenörler; kulüpler ile oyuncular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak
ihtilaflar hakkında yönetim kurulunca verilecek kararlar ile disiplin veya ceza
kurulu kararlarını, ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek kesin karara
bağlar."
21. 27/5/2007 tarihli ve 5674 sayılı Kanun'un 2. maddesi
değiştirilen 3289 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin yürürlükte olan 8. fıkrası
şöyledir:
"Tahkim Kurulu, federasyon ile kulüpler,
sporcular, hakemler, teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile teknik
direktörler, antrenörler ve sporcular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak
ihtilaflarla, federasyonlarca verilecek kararlar ile disiplin veya ceza kurulu
kararlarını, ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek sonuçlandırır. Tahkim
Kurulu; itiraz üzerine Genel Müdürlük ile federasyonlar ve federasyonların
birbirleri arasında çıkacak ihtilafları inceleyerek sonuçlandırır."
22. Yönetmelik'in "Dalıcı
eğitimlerinde uyulacak ön koşullar" kenar başlıklı 9.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Federasyon tarafından tutulan kayıtlar esas olmak
üzere dalıcı eğitiminde uyulacak ön koşullar şunlardır:
...
8) Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref
ve haysiyeti kırıcı bir suçtan veya kaçakçılık, devlet sırlarını açığa vurma
suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak, 5 yıl
ve daha fazla ağır hapis veya hapis veya ağır para cezasıyla mahkum edilmemiş
olmak,
..."
23. Yönetmelik'in "Dalıcı
eğitimlerinde uyulacak ön koşullar" kenar başlıklı 9.
maddesinin Değişiklik Yönetmeliği ile
yapılan değişiklikten sonraki hâlinin ilgili kısmı şöyledir:
"Federasyon tarafından tutulan kayıtlar
esas olmak üzere dalıcı eğitiminde uyulacak ön koşullar şunlardır:
...
Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz
kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı bir suçtan veya kaçakçılık, devlet
sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak, 5 yıl veya daha fazla ağır hapis cezasıyla mahkum
edilmemiş olmak,
..."
24. 10/9/2008 tarihli ve 26993 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Sualtı Federasyonu Donanımlı Dalış
Yönetmeliği'nin "Üç yıldız dalış eğitmeni,
uzman dalıcı eğitmeni ve rehber dalıcı eğitimleri" kenar
başlıklı 10. maddesi şöyledir:
"(1) Üç yıldız dalış eğitmeni, uzman dalıcı eğitmeni ve rehber
dalıcıların eğitimlerini düzenlemek ve bu eğitimlerin sonunda yapılacak sınavda
başarılı olanlara belge vermek Federasyonun yetkisindedir. Eğitim ve sınavda
uygulanacak kurallar ve şartlar Federasyonun talimatı ile belirlenir.
Federasyon bu eğitimleri her yıl gerekli görüldüğü sayıda düzenler. Bu eğitimde
Federasyonun eğitim sistemi uygulanır. İki yıldız dalış eğitmenleri,
Federasyonun düzenleyeceği uzman dalıcı eğitmeni eğitimlerine katılarak uzman
dalıcı eğitmeni belgesi alabilirler. Belgelerini aldıktan sonra uzman dalıcı
eğitimi verebilirler."
25. 10/9/2008 tarihli ve 26993 sayılı Yönetmelik'in "Mevcut belgelerin geçerliliği" kenar
başlıklı geçici 1. maddesi şöyledir:
"(1) 2/7/2003 tarihli ve 25156 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan Sualtı Sporları, Cankurtarma, Su Kayağı ve
Paletli Yüzme Federasyonu Aletli Dalış Yönetmeliği hükümlerine göre 1/3/2005
tarihinden önce Sualtı Sporları, Cankurtarma, Su
Kayağı ve Paletli Yüzme Federasyonundan alınmış olan dalıcı, rehber dalıcı,
eğitmen belgeleri, eğitim düzeyi hakkı saklı kalmak kaydıyla, bu Yönetmeliğin
yürürlüğe girmesinden itibaren 30 gün içerisinde yapılacak dalış ve eğitim
faaliyetlerinde kullanılabilir. Bu tarihten sonra söz konusu yönetmelik
hükümlerine göre 1/3/2005 tarihinden önce alınmış olan belgelerle dalış
yapılmaz, yaptırılmaz ve eğitim verilmez.
(2)
TSSF/CMAS belgesi olmayan dalıcılar mevcut belgelerini bu Yönetmeliğin
yürürlüğe girmesinden itibaren 30 gün içerisinde yapılacak dalış ve eğitim
faaliyetlerinde kullanabilir. Bu tarihten sonra dalış izin kimliği olmayan
dalıcılar dalış yapamazlar ve dalıştan men edilirler.
(3) Bu
Yönetmeliğin yayımından önce alınmış olan yetki belgeleri, yetki belgesinde
belirtilen sürenin sonuna kadar geçerlidir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 7/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası
27. Başvurucu; açtığı dava devam ederken yapılan mevzuat
değişiklikleri ile dava konusu iptali istenen işlemi gerçekleştirme yetkisinin
davalı İdareden alınarak Türkiye Sualtı Federasyonuna verildiği, bu kapsamda
açtığı davayı kabul eden ilk derece mahkemesinin 28/9/2006 tarihli kararına
karşı davalı İdarece temyiz yoluna başvurulamayacağı, ayrıca yapılan mevzuat
değişikleri uyarınca dava konusu türden uyuşmazlıklarda Tahkim Kurulunun
görevlendirildiği, dolayısıyla mahkemelerin görevsizlik kararı vermesi
gerektiği kapsamındaki itirazlarını yargılama boyunca ortaya koymasına karşın
bu itirazlarına ilişkin olarak derece mahkemelerinin değerlendirme yapmadan
gerekçesiz olarak karar verdiğini belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
28. Anayasa'nın 36.
maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu
belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla
birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin
eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine
dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin
(Sözleşme) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma
hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın
36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı
güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
29. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü verilmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
30. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm
iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu
nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı, kararın niteliğine göre
değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51). Ancak ileri sürülen iddialardan biri kabul
edildiğinde davanın sonucuna etkili olması hâlinde mahkeme bu hususa belirli ve
açık bir yanıt vermek zorunda olabilir (Yasemin
Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56).
31. Somut olayda işlemi tesis eden İdarenin işlem tarihi
itibarıyla bu konuda işlem tesis etme yetkisinin bulunmadığına dair
başvurucunun bir iddiası bulunmamaktadır. Başvurucu, sonradan yapılan mevzuat
değişikliği dikkate alındığında işlemi tesis eden İdarenin davayı takip
yetkisinin sona erdiğini ileri sürmektedir. İşlem tesis etme yetkisine ilişkin
olarak mevzuatta değişiklik yapılmasının dava takip ehliyetini ortadan kaldırıp
kaldırmadığının takdiri ise derece mahkemelerine aittir. Anayasa Mahkemesinin
-bariz takdir hatası ve keyfîlik içermesi hariç-
derece mahkemelerinin bu husustaki takdirine müdahale etmesi bireysel
başvurunun amacıyla bağdaşmaz. Bu çerçevede başvuruya konu olayda derece
mahkemelerinin ulaştığı sonucun bariz takdir hatası veya keyfîlik
içerdiğini gösteren herhangi bir bulgu tespit edilememektedir.
32. Öte yandan başvurucunun belirttiği gibi yargılama
sürecindeki mevzuat değişiklikleri ile benzer türden uyuşmazlıklarda Tahkim
Kurulu görevli kılınmış ise de ilgili mevzuatın incelenmesinden (bkz. §§ 20,
21) Tahkim Kurulunun görevli kılındığı uyuşmazlıkların federasyon ile kulüpler,
sporcular, hakemler, teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile teknik
direktörler, antrenörler ve sporcular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak
ihtilaflara; federasyonlarca verilecek kararlar ile disiplin veya ceza kurulu
kararlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvuruya konu davada,
İdare tarafından gerçekleştirilen ilgili işleme karşı Tahkim Kuruluna başvuru
yapılmasının öngörülmediğinin kabulü gerekmektedir.
33. Sonuç olarak başvurucu tarafından ileri sürülen itirazların
davanın sonucuna etki yaratabilecek hususlara ilişkin olmadığı kanaatine
varılmakta ve gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu
anlaşılmaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil
Olmadığına İlişkin İddia
35. Başvurucu; Yönetmelik'te 2005 yılında yapılan değişiklik ile
kendisine Rehber Dalıcı Kursu Belgesi verilmesine engel oluşturan şartın
kaldırıldığını ancak değişikliğin ardından İdareye yaptığı başvurunun
reddedildiğini, ret işleminin iptali için açtığı davada ise ilk derece mahkemesinin
kabul kararı vermesine karşın Danıştayca kararın
bozulduğunu belirtmiştir. Oysa başvurucuya göre açtığı dava devam ederken
yapılan değişiklik ile kaldırılan şart bir ceza hukuku düzenlemesi olduğundan
lehine değerlendirilme yapılması ve yeni oluşan hukuki durumdan yararlanması
gerekmektedir. Ayrıca başvurucuya göre kursa katılmadan önce hakkında para
cezasına ilişkin hüküm bulunduğunun İdarece bilinmesi gerekmektedir. Ancak
eğitime katılıp başarı sağlamışken belge düzenlenmesi aşamasında bu durumun
ortaya konulması kendisinin emek ve zaman kaybı yaşamasına yol açmıştır. Bu
kapsamda başvurucu, adil yargılanma hakkı ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
36. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla
ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz
takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve
sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
37. Yukarıda yer verilen içtihat kapsamında (bkz. § 36) somut
olayda başvurucu tarafından ileri sürülen bu başlık altındaki iddiaların derece
mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda
derece mahkemelerinin kararlarında da bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı
görülmektedir.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
39. Öte yandan başvurucunun Anayasa’nın 10. maddesinde
düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine yönelik iddiasının -anılan
Anayasa maddesindeki ifadeler dikkate alındığında- soyut olarak değerlendirilmesi
mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak
ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 33). Bu çerçevede
başvurucunun adil yargılanma hakkına yönelik bir müdahalenin bulunmadığının
anlaşılması nedeniyle eşitlik ilkesi yönünden değerlendirme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
7/2/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.