TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ÜMİT ÖZBEK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/14211)
Karar Tarihi: 7/2/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Celal Mümtaz AKINCI
Recai AKYEL
Raportör Yrd.
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
Başvurucu
Ümit ÖZBEK
Vekili
Av. Mertay KUĞAY
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari işlemin iptali için açılan dava sürecinde gerçekleşen mevzuat değişikliklerinin mahkemelerce değerlendirilmemesi ve mahkeme kararlarının gerekçesiz olması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu; Sualtı Sporları Cankurtarma, Sukayağı ve Paletli Yüzme Federasyonu Başkanlığınca 5-11 Nisan 2004 tarihlerinde Antalya'da düzenlenen rehber dalıcı kursu sonunda başarılı olması üzerine Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne (İdare) başvurarak adına Rehber Dalıcı Kursu Belgesi düzenlenmesini istemiştir.
8. İdare; başvurucunun talebini 2/7/2003 tarihli ve 25156 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sualtı Sporları, Cankurtarma, Sukayağı ve Paletli Yüzme Federasyonu Aletli Dalış Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 9. maddesini gerekçe göstererek reddetmiştir. İdareye göre başvurucunun durumu söz konusu Yönetmelik'in dalıcılarda aranacak şartları belirleyen ''Dalıcı eğitimlerinde uyulacak ön koşullar'' kenar başlıklı 9. maddesinin (d) bendinde düzenlenen ''ağır para cezasıyla mahkûm edilmemiş olmak'' şartına uymamaktadır. Çünkü başvurucunun 11/7/2003 tarihinde Alanya Sulh Ceza Mahkemesi tarafından ağır para cezasına mahkûm edilmiştir.
9. Başvurucu; Yönetmelik'in ilgili maddesinde belirtilen şartın 27/2/2005 tarihli ve 25740 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sualtı Sporları, Cankurtarma, Sukayağı ve Paletli Yüzme Federasyonu Aletli Dalış Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Değişiklik Yönetmeliği) ile "5 yıl veya daha fazla ağır hapis cezasıyla mahkum edilmemiş olmak" şartı ile değiştirilmesi üzerine İdareden tekrar Rehber Dalıcı Kursu Belgesi düzenlenmesi talebinde bulunmuştur.
10. İdare; başvurucunun talebi üzerine verdiği 28/4/2005 tarihli cevabı ile yönetmelik değişikliğinin yayımlandığı tarihte yürürlüğe girdiğini, geriye yürümesinin söz konusu olamayacağını ifade etmiş ve talebi reddetmiştir.
11. Başvurucu; yönetmelik değişikliği sonrası ortaya koyduğu talebin reddine ilişkin 28/4/2005 tarihli işlemin iptali için Ankara 9. İdare Mahkemesinde dava açmış, ilk derece mahkemesince verilen 28/9/2006 tarihli karar ile işlemin iptaline hükmedilmiştir. Mahkeme kararında yönetmelik değişikliği ile başvurucuya Rehber Dalıcı Kurs Belgesi verilmesine engel olan düzenleme ortadan kalktığından başvuru hakkında İdarece tesis edilen işlemin hukuka uygun olmadığı belirtilmiştir.
12. İlgili İdarenin temyiz talebi üzerine yapılan inceleme sonucu Danıştay Onuncu Dairesi, 15/10/2010 tarihli ilamı ile bozmaya hükmetmiştir. Daire, bozma kararında Yönetmelik'in 9. maddesinin değiştirilmeden önceki hükümlerine göre davacının kursa katılmasının hukuken mümkün olmadığını; yapılan değişikliğin de yürürlüğe girdiği tarihten sonra hüküm ifade edeceğini belirtmiştir. Bu doğrultuda Daire, başvurucu hakkında tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kursun düzenlendiği tarihten sonra Yönetmelik'in 9. maddesinde yapılan değişiklik dikkate alınarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığını açıklamıştır.
13. Bozma ilamı üzerine başvurucu tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. Karar düzeltme dilekçesinde; esasa ilişkin hususlar ile birlikte iptali istenen işlemin İdarece gerçekleştirildiği ancak dava sürecinde Türkiye Sualtı Sporları Federasyonunun özerklik ve dava ehliyeti kazandığı, bu çerçevede iptali istenen işleme ilişkin davalı İdarenin karar alma yetkisinin ortadan kalktığı belirtilmiştir. Bu kapsamda başvurucu, İdarece yapılan temyiz başvurusunun yok hükmünde olduğunu ve incelenmesinin hukuken mümkün olmadığını ileri sürmüştür.
14. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 1/6/2012 tarihli ilamı ile reddedilmiştir.
15. Bozma ilamı sonrası dava dosyasını tekrar inceleyen Ankara 9. İdare Mahkemesi bozma ilamına uyarak verdiği 1/11/2012 tarihli kararı ile davanın reddine hükmetmiştir.
16. İlk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararına karşı başvurucu tarafından temyiz talebinde bulunulmuş ancak talep Danıştay Onuncu Dairesinin 30/5/2013 tarihli ilamı ile reddedilerek ilk derece mahkemesi kararı onanmıştır.
17. Başvurucu, onama ilamına karşı karar düzeltme yoluna başvurmuştur. Bu kapsamda 1/8/2013 tarihli karar düzeltme dilekçesinde; esasa ilişkin hususlar ile birlikte iptali istenen işlemi gerçekleştiren ve davanın tarafı olan İdarenin Başbakanlık Gençlik ve Spor Müdürlüğü olduğu ancak yargılama sürecinde Türkiye Sualtı Federasyonunun özerklik kazandığı ve dava ehliyetine kavuştuğu, davalı İdarenin dava konusu işleme ilişkin karar alma yetkisinin ortadan kalktığı, yargılama sürecinde daha önce de ortaya koyduğu bu hususa ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını belirtmiştir. Ayrıca 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'a 4/3/2004 tarihli ve 5105 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle eklenen ek 9. maddenin 8. fıkrası ile incelenmekte olan türden uyuşmazlıklarda Tahkim Kurulunun görevli kılındığı, resen dikkate alınması gereken bu durumun ise yargılama sürecinde değerlendirilmediği ileri sürülmüştür.
18. Karar düzeltme talebi, Danıştay Onuncu Dairesi tarafından incelenmiş ve talep 20/5/2014 tarihli ilam ile reddedilmiştir.
19. Bu ilam başvurucuya 25/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 25/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. 3289 sayılı Kanun'a 5105 sayılı Kanun ile eklenen ek 9. maddenin 8. fıkrası şöyledir:
"Tahkim Kurulu, federasyon ile kulüpler; federasyon ile hakemler; federasyon ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile oyuncular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak ihtilaflar hakkında yönetim kurulunca verilecek kararlar ile disiplin veya ceza kurulu kararlarını, ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek kesin karara bağlar."
21. 27/5/2007 tarihli ve 5674 sayılı Kanun'un 2. maddesi değiştirilen 3289 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin yürürlükte olan 8. fıkrası şöyledir:
"Tahkim Kurulu, federasyon ile kulüpler, sporcular, hakemler, teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile teknik direktörler, antrenörler ve sporcular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak ihtilaflarla, federasyonlarca verilecek kararlar ile disiplin veya ceza kurulu kararlarını, ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek sonuçlandırır. Tahkim Kurulu; itiraz üzerine Genel Müdürlük ile federasyonlar ve federasyonların birbirleri arasında çıkacak ihtilafları inceleyerek sonuçlandırır."
22. Yönetmelik'in "Dalıcı eğitimlerinde uyulacak ön koşullar" kenar başlıklı 9. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Federasyon tarafından tutulan kayıtlar esas olmak üzere dalıcı eğitiminde uyulacak ön koşullar şunlardır:
...
8) Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı bir suçtan veya kaçakçılık, devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak, 5 yıl ve daha fazla ağır hapis veya hapis veya ağır para cezasıyla mahkum edilmemiş olmak,
..."
23. Yönetmelik'in "Dalıcı eğitimlerinde uyulacak ön koşullar" kenar başlıklı 9. maddesinin Değişiklik Yönetmeliği ile yapılan değişiklikten sonraki hâlinin ilgili kısmı şöyledir:
Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı bir suçtan veya kaçakçılık, devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak, 5 yıl veya daha fazla ağır hapis cezasıyla mahkum edilmemiş olmak,
24. 10/9/2008 tarihli ve 26993 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Sualtı Federasyonu Donanımlı Dalış Yönetmeliği'nin "Üç yıldız dalış eğitmeni, uzman dalıcı eğitmeni ve rehber dalıcı eğitimleri" kenar başlıklı 10. maddesi şöyledir:
"(1) Üç yıldız dalış eğitmeni, uzman dalıcı eğitmeni ve rehber dalıcıların eğitimlerini düzenlemek ve bu eğitimlerin sonunda yapılacak sınavda başarılı olanlara belge vermek Federasyonun yetkisindedir. Eğitim ve sınavda uygulanacak kurallar ve şartlar Federasyonun talimatı ile belirlenir. Federasyon bu eğitimleri her yıl gerekli görüldüğü sayıda düzenler. Bu eğitimde Federasyonun eğitim sistemi uygulanır. İki yıldız dalış eğitmenleri, Federasyonun düzenleyeceği uzman dalıcı eğitmeni eğitimlerine katılarak uzman dalıcı eğitmeni belgesi alabilirler. Belgelerini aldıktan sonra uzman dalıcı eğitimi verebilirler."
25. 10/9/2008 tarihli ve 26993 sayılı Yönetmelik'in "Mevcut belgelerin geçerliliği" kenar başlıklı geçici 1. maddesi şöyledir:
"(1) 2/7/2003 tarihli ve 25156 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sualtı Sporları, Cankurtarma, Su Kayağı ve Paletli Yüzme Federasyonu Aletli Dalış Yönetmeliği hükümlerine göre 1/3/2005 tarihinden önce Sualtı Sporları, Cankurtarma, Su Kayağı ve Paletli Yüzme Federasyonundan alınmış olan dalıcı, rehber dalıcı, eğitmen belgeleri, eğitim düzeyi hakkı saklı kalmak kaydıyla, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden itibaren 30 gün içerisinde yapılacak dalış ve eğitim faaliyetlerinde kullanılabilir. Bu tarihten sonra söz konusu yönetmelik hükümlerine göre 1/3/2005 tarihinden önce alınmış olan belgelerle dalış yapılmaz, yaptırılmaz ve eğitim verilmez.
(2) TSSF/CMAS belgesi olmayan dalıcılar mevcut belgelerini bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden itibaren 30 gün içerisinde yapılacak dalış ve eğitim faaliyetlerinde kullanabilir. Bu tarihten sonra dalış izin kimliği olmayan dalıcılar dalış yapamazlar ve dalıştan men edilirler.
(3) Bu Yönetmeliğin yayımından önce alınmış olan yetki belgeleri, yetki belgesinde belirtilen sürenin sonuna kadar geçerlidir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 7/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası
27. Başvurucu; açtığı dava devam ederken yapılan mevzuat değişiklikleri ile dava konusu iptali istenen işlemi gerçekleştirme yetkisinin davalı İdareden alınarak Türkiye Sualtı Federasyonuna verildiği, bu kapsamda açtığı davayı kabul eden ilk derece mahkemesinin 28/9/2006 tarihli kararına karşı davalı İdarece temyiz yoluna başvurulamayacağı, ayrıca yapılan mevzuat değişikleri uyarınca dava konusu türden uyuşmazlıklarda Tahkim Kurulunun görevlendirildiği, dolayısıyla mahkemelerin görevsizlik kararı vermesi gerektiği kapsamındaki itirazlarını yargılama boyunca ortaya koymasına karşın bu itirazlarına ilişkin olarak derece mahkemelerinin değerlendirme yapmadan gerekçesiz olarak karar verdiğini belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
28. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
29. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü verilmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).
30. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı, kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Ancak ileri sürülen iddialardan biri kabul edildiğinde davanın sonucuna etkili olması hâlinde mahkeme bu hususa belirli ve açık bir yanıt vermek zorunda olabilir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56).
31. Somut olayda işlemi tesis eden İdarenin işlem tarihi itibarıyla bu konuda işlem tesis etme yetkisinin bulunmadığına dair başvurucunun bir iddiası bulunmamaktadır. Başvurucu, sonradan yapılan mevzuat değişikliği dikkate alındığında işlemi tesis eden İdarenin davayı takip yetkisinin sona erdiğini ileri sürmektedir. İşlem tesis etme yetkisine ilişkin olarak mevzuatta değişiklik yapılmasının dava takip ehliyetini ortadan kaldırıp kaldırmadığının takdiri ise derece mahkemelerine aittir. Anayasa Mahkemesinin -bariz takdir hatası ve keyfîlik içermesi hariç- derece mahkemelerinin bu husustaki takdirine müdahale etmesi bireysel başvurunun amacıyla bağdaşmaz. Bu çerçevede başvuruya konu olayda derece mahkemelerinin ulaştığı sonucun bariz takdir hatası veya keyfîlik içerdiğini gösteren herhangi bir bulgu tespit edilememektedir.
32. Öte yandan başvurucunun belirttiği gibi yargılama sürecindeki mevzuat değişiklikleri ile benzer türden uyuşmazlıklarda Tahkim Kurulu görevli kılınmış ise de ilgili mevzuatın incelenmesinden (bkz. §§ 20, 21) Tahkim Kurulunun görevli kılındığı uyuşmazlıkların federasyon ile kulüpler, sporcular, hakemler, teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile teknik direktörler, antrenörler ve sporcular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak ihtilaflara; federasyonlarca verilecek kararlar ile disiplin veya ceza kurulu kararlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvuruya konu davada, İdare tarafından gerçekleştirilen ilgili işleme karşı Tahkim Kuruluna başvuru yapılmasının öngörülmediğinin kabulü gerekmektedir.
33. Sonuç olarak başvurucu tarafından ileri sürülen itirazların davanın sonucuna etki yaratabilecek hususlara ilişkin olmadığı kanaatine varılmakta ve gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia
35. Başvurucu; Yönetmelik'te 2005 yılında yapılan değişiklik ile kendisine Rehber Dalıcı Kursu Belgesi verilmesine engel oluşturan şartın kaldırıldığını ancak değişikliğin ardından İdareye yaptığı başvurunun reddedildiğini, ret işleminin iptali için açtığı davada ise ilk derece mahkemesinin kabul kararı vermesine karşın Danıştayca kararın bozulduğunu belirtmiştir. Oysa başvurucuya göre açtığı dava devam ederken yapılan değişiklik ile kaldırılan şart bir ceza hukuku düzenlemesi olduğundan lehine değerlendirilme yapılması ve yeni oluşan hukuki durumdan yararlanması gerekmektedir. Ayrıca başvurucuya göre kursa katılmadan önce hakkında para cezasına ilişkin hüküm bulunduğunun İdarece bilinmesi gerekmektedir. Ancak eğitime katılıp başarı sağlamışken belge düzenlenmesi aşamasında bu durumun ortaya konulması kendisinin emek ve zaman kaybı yaşamasına yol açmıştır. Bu kapsamda başvurucu, adil yargılanma hakkı ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
36. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
37. Yukarıda yer verilen içtihat kapsamında (bkz. § 36) somut olayda başvurucu tarafından ileri sürülen bu başlık altındaki iddiaların derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda derece mahkemelerinin kararlarında da bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı görülmektedir.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
39. Öte yandan başvurucunun Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine yönelik iddiasının -anılan Anayasa maddesindeki ifadeler dikkate alındığında- soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 33). Bu çerçevede başvurucunun adil yargılanma hakkına yönelik bir müdahalenin bulunmadığının anlaşılması nedeniyle eşitlik ilkesi yönünden değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 7/2/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.