TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
İBRAHİM TOKURCAL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/14261)
Karar Tarihi: 6/12/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
M. Emin KUZ
Raportör
Mehmet Sadık YAMLI
Başvurucu
İbrahim TOKURCAL
Vekili
Av. Güray GÜNEŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tam ve daimî maluliyet yardımı yapılmamasına ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davada verilen karar nedeniyle eşitlik ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) uzman çavuş statüsünde görev yapmakta iken Eskişehir Asker Hastanesi Sağlık Kurulunun 14/1/2013 tarihli sağlık kurulu raporuyla kendisine ''Mitral Kapak Yetmezliği'' tanısı konulup hakkında ''... 42/D/10 TSK'da görev yapamaz'' kararı verilmesi nedeniyle emekliye sevkedilmiştir.
9. Başvurucu, Ordu Yardımlaşma Kurumuna (OYAK) müracaat edip maluliyet yardımı yapılmasını istemiştir. OYAK tarafından yapılan incelemede yasal koşulları taşımadığı gerekçesiyle başvurucuya tam ve daimî maluliyet aylığı ödemesi yapılmamış, ancak emeklilik yardımı yapılarak emekli aylığı bağlanmıştır. Başvurucu, tam ve daimî maluliyet yardımı yapılmamasına ilişkin işlemin iptali istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde iptal davası açmıştır.
10. AYİM Üçüncü Dairesi (Mahkeme) 17/4/2014 tarihli kararıyla başvurucunun tam ve daimî maluliyet yardımını alabilmesi için TSK'dan ilişiğinin kesilmesine neden olan hastalığının tedavisinin mümkün olmaması ve bir işle meşgul olma imkânından kati surette yoksun kalması gerektiğini tespit etmiştir. Mahkeme, ara kararı üzerine aldırılan Eskişehir Asker Hastanesinin 17/3/2014 tarihli sağlık kurulu raporuyla başvurucunun mevcut hastalık nedeniyle bir işle meşgul olma yeteneğini tamamen yitirmediğinin belirlendiğine vurgu yapmıştır. Hastalığın tam ve daimî maluliyet yardımı ödenmesi için kanunda yazılı koşulları sağlamadığını saptayan Mahkeme, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
11. Karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 16/7/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karar başvurucuya 1/8/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 1/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 3/1/1961 tarihli ve 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu'nun 26/amaddesi şöyledir:
" Maluliyet yardımı aşağıdaki hallerde ödenir:
a)Tam ve daimi malullük, üyelerden herhangi biri ister vazife dahili ister vazife harici olsun, herhangi bir kaza, hastalık ve sakatlık neticesinde bir işle meşgul olmak imkanından kati surette mahrum kaldığı heyeti sıhhiye raporu ile tebeyyün ettiği takdirde tam ve daimi malul addedilir.
Muvakkat ve kısmi malullük ile muvakkat hastalıklar tam ve daimi maluliyet mefhumunun haricindedir. Ancak, vücudun yarısının felci, iki kol veya iki bacağın, iki elin, iki ayağın ve iki gözün, bir kol ile bir bacağın, bir el ile bir ayağın tamamıyla kaybı, tedavisi gayrikabil daimi hastalıklarla gayrikabili tedavi olduğu heyet-i sıhhiye raporu ile tebeyyün edip Kurumca da vazifeye devamına imkan olmadığı kabul edilen sair hastalıklar tam ve daimi maluliyet hali olarak kabul edilir.
Hastalık sebebiyle yapılacak tam ve daimi maluliyet yardımı, maluliyet halinin tespitinden bir sene sonra ödenir.
Tam ve daimi maluliyet yardımı 25 inci madde gereğince hesaplanan ölüm yardımı gibi hesap ve tesviye olunur."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 6/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15. Başvurucu; Eskişehir Asker Hastanesi tarafından gönderilen raporun uyuşmazlığın çözümüne esas alınmasına rağmen kendisine tebliğ edilmediğini, rapor hakkında itirazlarının alınmadığını ileri sürerek bu hususlar gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi nedeniyle "silahların eşitliği" ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
16. Anayasa Mahkemesinin silahların eşitliği ilkesi bağlamında yapacağı inceleme, başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19). Bu itibarla herhangi bir davada bilirkişi raporunun gerekli olup olmadığına karar vermek Anayasa Mahkemesinin yetkisinde olan bir husus değildir. Savunma makamının tanık dinletme talebinin gerekliliği ya da bilirkişi raporu benzeri delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi hususları derece mahkemelerinin yetkisi dâhilindeki hususlardır (Yankı Bağcıoğlu ve diğerleri, B. No: 2014/253, 9/1/2015, § 68).
17. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usul hakları bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).
18. Adil yargılanma hakkının unsurlarından olan çelişmeli yargılama ilkesi taraflara dava dosyası hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu anlamda mahkemece tarafların dinlenilmemesi, delillere karşı çıkma imkânı verilmemesi, yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabilecektir (Abdullah Özen, B. No: 2013/4424, 6/3/2014, § 21).
19. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için “silahların eşitliği” ve “çelişmeli yargılama” ilkeleri ışığında taraflara iddialarını sunmak hususunda uygun olanakların sağlanması şarttır. Taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve inceletme noktasında da uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 27).
20. Ceza davaları ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin davaların usul kuralları da dâhil olmak üzere yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ilkesi ve çelişmeli yargılama hakkının güvence altına alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Asıl kural; tarafların eşit şartlarda yargılamaya katılımının sağlanması, gösterdikleri kanıtlardan ve sundukları görüşlerden bilgi sahibi olması ve bunlarla ilgili görüşlerini bildirebilme imkânının kendilerine verilmesi olup kamu güvenliği, şahitlerin korunması, soruşturma usullerinin gizli tutulması gibi bazı istisnaların yargılama usulünde yer alması mümkündür. Bu durumda dahi verilmeyen veya karartılan bilgi ve belgelere karşı ilgiliye, mahkemeye itirazda bulunabilme imkânının tanınması adil yargılanmanın garanti altına alınması için bir gerekliliktir (Taylan Özgür Tor, B. No: 2013/2454, 12/3/2015, § 43).
21. Somut olayda başvurucunun tam ve daimî maluliyet yardımı alabilmesi için açtığı davada AYİM 16/1/2014 tarihli ara kararıyla Eskişehir Asker Hastanesinden başvurucunun muayene ve müşahadesinin yapılarak rahatsızlığı nedeniyle Kanun'da öngörülen "bir işle meşgul olma imkanını kati surette yitirip yitirmediği ile hastalığın tedavisinin gayri kabil olup olmadığı" hususlarında görüşlerini belirtir ek rapor düzenlenmesini istemiş, buna cevaben askerî hastane tarafından gönderilen 17/3/2014 tarihli raporda başvurucunun rahatsızlığı sebebiyle bedenen bir işle meşgul olma imkânından kati surette mahrum kalmadığının belirtilmesi üzerine de davanın reddine karar vermiştir. Başvurucu her ne kadar bu raporun kendisine tebliğ edilmediğini ileri sürmekte ise de başvuru formu ekinde yer alan belgelerden başvurucunun rapor içeriğinden kararla birlikte bilgi sahibi olduğu, itirazlarını karar düzeltme aşamasında ileri sürebildiği ve bu itirazların değerlendirilerek talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
22. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia
23. Başvurucu; benzer durumda olan kişiler hakkında AYİM tarafından lehe kararlar verildiğini, Gülhane Askerî Tıp Akademisinin (GATA) yüksek özürlülük oranı içeren raporlar düzenlemekten kaçındığını, GATA tarafından%3 oranında özürlü raporu düzenlenen kişinin bir devlet hastanesinden özürlülük oranının %47 olduğuna dair rapor aldığını, buna göre GATA tarafından düzenlenen raporların güvenilir olmadığını ifade etmekte ve kendisinin Ankara Üniversitesine, Ankara Adli Tıp Kurumu veya İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevki ile bu kurumlardan özürlülük raporu alınması yönündeki taleplerinin reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
25. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararın değil yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediğine, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (Nadi Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
26. Öte yandan benzer konularda aynı derecedeki yargı mercileri arasındaki içtihat farklılıkları tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemeyeceği gibi, derece mahkemeleri veya temyiz mercilerinin, uyuşmazlıklara ilişkin olarak, tarafların talepleri ve delilleri arasındaki yorum farklılıkları da tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemez (Miras Mümessillik İnş. Taah. Reklam Paz.Bas.Yay.San. ve Tic. A.Ş., B. No: 2012/1056, 16/4/2013, § 36).
27. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup Mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
28. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının da, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 6/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.