TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
KEREM ALTIPARMAK VE YAMAN AKDENİZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/15571)
Karar Tarihi: 5/4/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Raportör Yrd.
Fatih ALKAN
Başvurucular
1. Kerem ALTIPARMAK
2. Yaman AKDENİZ
Vekilleri
Av. Ali Deniz CEYLAN
Av. Sevgi KALAN GÜVERCİN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, elektronik haberleşme ile ilgili trafik verilerinin herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından elde edilmesini, tutulmasını ve kullanılmasını öngören yasal düzenlemeler nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının, haberleşme hürriyetinin ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2014/15572 numaralı bireysel başvuru dosyasının 2014/15571 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
9. 11/9/2014 tarihli ve 29116 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun'un 126. maddesi ile 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 3. maddesinin (4) numaralı fıkrası "Trafik bilgisi TİB tarafından ilgili işletmecilerden temin edilir ve hâkim tarafından karar verilmesi halinde ilgili mercilere verilir." şeklinde değiştirilmiştir.
10. Başvurucular söz konusu yasal düzenlemenin yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından 26/9/2014 tarihinde doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
11. Anayasa Mahkemesinin 2/10/2014 tarihli ve E.2014/149, K.2014/151 sayılı kararıyla 5651 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (4) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, kararın Resmî Gazete'de yayımlanacağı güne kadar düzenlemenin yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiştir. İptal kararının gerekçesinde, trafik bilgisi adı altında temin edilecek olan bilgilerin Anayasa ile teminat altına alınan haberleşmenin gizliliği, düşünce ve ifadeyi yayma hürriyeti, kişisel verilerin korunması gibi birçok temel hakla doğrudan ilgili olduğu, bu bilgilerin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından herhangi bir kurala ve sınırlamaya tabi olmaksızın istenildiği zaman ve şekilde elde edilebilir olmasının temel hak ve hürriyetlerin doğrudan ihlaline sebebiyet vereceği belirtilmiştir. Yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın gerekçesinde ise söz konusu yasal düzenlemenin uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesinin ve iptal kararının sonuçsuz kalmamasının amaçlandığı ifade edilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 5/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
13. Başvurucular;
i. Söz konusu yasal düzenleme gereğince elektronik haberleşme ile ilgili trafik verilerinin herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın TİB tarafından elde edileceğini, tutulacağını ve kullanılacağını, denetimsiz bırakılan İdarenin keyfî uygulamalarla İnternet kullanıcılarının temel hak ve hürriyetlerine doğrudan müdahale edebileceğini belirtmişlerdir.
ii. TİB'in işlemlerine karşı yargı yoluna başvurmaktan çekinmeyen ve İnternet ile insan hakları alanında yaptıkları çalışmalarla tanınan akademisyenler olduklarını, anılan yasal düzenleme nedeniyle potansiyel mağdur statüsünde bulunduklarını iddia etmişlerdir.
iii. İdarenin İnternet trafiğini sınırsız izleme imkânı elde etmesinin bizzat bahsi geçen yasal düzenlemeden kaynaklandığını, İdarenin bu faaliyetine karşı herhangi bir hukuki denetim yolunun bulunmadığını belirterek özel hayatın gizliliği hakkının, haberleşme hürriyetinin ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. iv. Ayrıca, süregelen ihlalin sonlandırılmasının ancak ilgili yasal düzenlemenin iptali ile mümkün olacağını belirtmişler ve 5651 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (4) numaralı fıkrasının iptali için başvurunun Anayasa Mahkemesi Genel Kuruluna sevk edilmesini talep etmişlerdir.
14. Başvurucular 3/11/2014 tarihli ek beyan dilekçelerinde, Anayasa Mahkemesince iptal edilen söz konusu yasal düzenlemenin yürürlükte kaldığı süre zarfında ilgili temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiğini belirtmişlerdir.
15. Bakanlık görüşünde; başvurunun süresinde yapılmadığı, başvurunun konu bakımından yetki dışında olduğu ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla birlikte başvurucuların potansiyel mağduriyet sıfatlarının ortadan kalkmış olduğu belirtilmiştir.
16. Başvurucular; Bakanlık görüşüne karşı sundukları beyanlarında başvurunun süresinde yapıldığını, yasal düzenlemenin temel hak ve hürriyetleri ihlal ettiği ve iptal edilmesi gerektiği yönündeki taleplerinin soyut bir Anayasa'ya aykırılık iddiası olmadığını, yasal düzenlemenin yürürlükte bulunduğu süre içerisinde ihlalin devam etmesi nedeniyle potansiyel mağduriyet sıfatlarının ortadan kalkmadığını ifade etmişlerdir.
B. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) "Düşme kararı" kenar başlıklı 80. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Bölümler ya da Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
..
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi.
(2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam edebilir.
18. İçtüzük'ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi gereğince Anayasa Mahkemesi, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir nedenin olmadığı kanaatine varması hâlinde başvurunun düşmesine karar verebilir (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 23).
19. Başvuru konusu olayda, başvurucuların şikâyetine konu edilen ve temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiği iddiasının nedeni olarak gösterilen 5651 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (4) numaralı fıkrası, bireysel başvuruda bulunulduktan kısa bir süre sonra Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ve kararın Resmî Gazete'de yayımlanacağı güne kadar düzenlemenin yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiştir (bkz. § 11).
20. Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararı gözönüne alındığında başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir nedenin kalmadığı ve başvurunun incelenmesine devam edilmesini gerektiren bir hususun da bulunmadığı değerlendirilmiştir.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
Hicabi DURSUN bu görüşe katılmamıştır.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi nedeniyle DÜŞMESİNE, Hicabi DURSUN'un karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 5/4/2018 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
Başvuru, elektronik haberleşme ile ilgili trafik verilerinin herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından elde edilmesini, tutulmasını ve kullanılmasını öngören yasal düzenlemeler nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının, haberleşme hürriyetinin ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
Başvurucular; 5651 sayılı Kanun gereğince elektronik haberleşme ile ilgili trafik verilerinin herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın TİB tarafından elde edileceğini, tutulacağını ve kullanılacağını, denetimsiz bırakılan İdarenin keyfî uygulamalarla İnternet kullanıcılarının temel hak ve hürriyetlerine doğrudan müdahale edebileceğini belirtmişlerdir. Başvurucular ayrıca TİB'in işlemlerine karşı yargı yoluna başvurmaktan çekinmeyen ve İnternet ile insan hakları alanında yaptıkları çalışmalarla tanınan akademisyenler olduklarını, anılan yasal düzenleme nedeniyle potansiyel mağdur statüsünde bulunduklarını iddia etmişlerdir. Özel hayatın gizliliği hakkının, haberleşme hürriyetinin ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri süren başvurucular, süregelen ihlalin sonlandırılmasının ancak ilgili yasal düzenlemenin iptali ile mümkün olacağını belirtmişler ve 5651 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (4) numaralı fıkrasının iptali için başvurunun Anayasa Mahkemesi Genel Kuruluna sevk edilmesini talep etmişlerdir.
Sayın çoğunluğumuz, başvurucuların şikâyetine konu edilen ve temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiği iddiasının nedeni olarak gösterilen 5651 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (4) numaralı fıkrasının, bireysel başvuruda bulunulduktan kısa bir süre sonra Anayasa Mahkemesince iptal edildiğini ve kararın Resmî Gazete'de yayımlanacağı güne kadar düzenlemenin yürürlüğünün durdurulduğunu belirterek başvurunun düşmesine karar vermiştir.
6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
“Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.”
Anılan düzenleme uyarınca, yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemlerin doğrudan bireysel başvuru konusu yapılamayacağı açıkça düzenlenmektedir.
Bireysel başvuru yolu, bireylerin maruz kaldığı temel hak ihlallerinin tespit edildiği ve tespit edilen ihlalin ortadan kaldırılması için etkin araçları içeren anayasal bir güvencedir. Ancak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, kamusal bir düzenlemenin soyut biçimde Anayasa'ya aykırılığının ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak düzenlenmemiştir. Bir yasama işlemi veya düzenleyici idari işlemin, temel hak ve özgürlüğün ihlaline neden olması durumunda bireysel başvuru yoluyla doğrudan bu işlemlere değil, ancak yasama veya düzenleyici idari işlemin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve ihmallere karşı başvuru yapılabilecektir (Süleyman Erte, B. No: 2013/469, 16/4/2013, §§ 15, 17; Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 37).
Sayın Çoğunluğumuz, Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal kararını gözönüne alarak başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir nedenin kalmadığı ve başvurunun incelenmesine devam edilmesini gerektiren bir hususun da bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun düşmesine karar vermiştir. Varılan sonuç, yasama işlemlerine karşı potansiyel mağdur sıfatıyla doğrudan bireysel başvuru yapılacağı anlamını zımnen içermektedir. Diğer bir anlatımla kararda, başvuru konusu kanun hükmü iptal edilmemiş olsaydı kendisine karşı doğrudan bireysel başvuru yapılabileceği örtülü olarak söylenmektedir. Halbuki 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası, yasama işlemlerinin doğrudan bireysel başvuru konusu yapılamayacağını açıkça düzenlenmektedir.
Bu itibarla, yasama işlemi aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun 'konu bakımından yetkisizlik' nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle çoğunluğun kararına katılmıyorum.
Üye