TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HALİL ATLI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/14856)
|
|
Karar Tarihi: 5/7/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık
YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
Halil ATLI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hâkim adaylığı mülakat sınavında başarısız sayılma
işlemine karşı açılan davanın reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 10. maddesinde
düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonda kabul edilebilirlik konusunda oybirliği
sağlanamadığından başvuru, kabul edilebilirlik incelemesinin karara
bağlanabilmesi için Bölüme gönderilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu 2008 ile 2014 yılları arasında yapılan hâkim ve
savcı adaylığı yazılı sınavlarına katılarak kazandığını ancak tümünün
mülakatında elendiğini belirtmiştir.
8. Başvurucu 13/12/2011 tarihinde yapılan mülakatta başarısız
sayılması üzerine iptal davası açmıştır. Ankara 12. İdare Mahkemesi 28/9/2012
tarihli kararıyla "...yasa ve yönetmelikte
belirtilen kurallara göre gerçekleştirilen mülakat sonucunda davacının
başarısız sayılmasında hukuka aykırılık görülmemiştir."
gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
9. Anılan karar Danıştay Onikinci
Dairesinin 10/12/2013 tarihli kararıyla onanmıştır. Karar düzeltme istemi ise
aynı Dairenin 15/5/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bu karar 12/8/2014
tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
10. Başvurucu 5/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
11. Başvurucu, Anayasa Mahkemesine 10/10/2014 tarihinde verdiği
dilekçesinde ise 9/12/2010 tarihinde girdiği ve başarısız sayıldığı adli yargı
hâkim adaylığı mülakatına ilişkin açtığı davanın Ankara 17. İdare Mahkemesinin
21/12/2011 tarihli kararıyla reddedildiğini ve kararın temyiz incelemesinden
geçerek kesinleştiğini, buna ilişkin tebliğin de 16/9/2014 tarihinde
yapıldığını belirtmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar
Kanunu’nun 8. maddesinin (ı) bendi şöyledir:
“Adaylığa atanabilmek
için :
…
Yazılı yarışma sınavı ile mülakatta başarı
göstermek,
…
şarttır.”
13. 2802 sayılı Kanun'un 9/A maddesinin onuncu ve devamı
fıkraları ise şöyledir:
“ Mülâkat, ilgilinin;
a) Muhakeme gücünün,
b) Bir konuyu kavrayıp özetleme ve ifade yeteneğinin,
c) Genel ve fizikî görünümünün, davranış ve tepkilerinin mesleğe
uygunluğunun ve liyakatinin,
d) Yetenek ve kültürünün,
e) Çağdaş bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığının,
puan vermek suretiyle değerlendirilmesi yöntemidir.
Mülâkat, yukarıdaki bentlerde yazılı özellikler herbiri
yirmişer puan üzerinden değerlendirilerek yapılır. Mülâkat Kurulunun her bir
üyesi tarafından verilen puanlar ayrı ayrı tutanağa geçirilir. Başarılı
sayılmak için, üyelerin yüz tam puan üzerinden verdikleri notların aritmetik
ortalamasının en az yetmiş olması şarttır.
Mülâkat sonucu en yüksek puan alandan başlamak üzere sıraya konularak
mülâkat başarı listesi hazırlanır ve bu listenin altı Mülâkat Kurulu tarafından
imzalanarak Personel Genel Müdürlüğüne teslim edilir.
...”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 5/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu; hâkim adaylığına ilişkin on bir ayrı yazılı
sınavı kazanarak mülakata girdiğini ancak hepsinden elendiğini, mülakatta
objektif bir değerlendirme yapılmadığını, kamuda avukat olarak çalıştığını,
kamu avukatlarının özlük haklarıyla hâkimlerin özlük hakları arasında ciddi
fark bulunduğunu, mülakatlardan elenmesinin asıl nedeninin Kürt kökenli olması olduğunu belirterek hak arama hürriyetinin ve kamu
hizmetine girme hakkı ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş,
ihlalin tespitiyle sonuçlarının ortadan kaldırılmasını ve lehine tazminata
hükmedilmesini istemiştir.
B. Değerlendirme
1. Kamu Hizmetine Girme
Hakkı ile Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiği İddiası
16. Anayasa'nın 10. maddesinin birinci ve beşinci fıkraları
şöyledir:
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”
“Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar.”
17. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme)’nin 14. maddesi şöyledir:
“Bu Sözleşme'de
tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din,
siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa
aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı
hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.”
18. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa
Mahkemesine yapılan bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü
tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış
olmasının yanı sıra Sözleşme ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerinin
kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme’nin ortak
koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
19. Başvurucunun, Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik
ilkesi ve Sözleşme'nin 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal
edildiğine yönelik iddialarının, belirtilen maddelerdeki ifadeler dikkate
alındığında soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve
Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak
ele alınması gerekir. Bir başka ifadeyle ayrımcılık yasağının ihlal edilip edilmediğinin
tartışılabilmesi için ihlal iddiasının, kişinin hangi temel hak ve özgürlüğü
konusunda ayrımcılığa maruz kaldığı sorularına cevap verebilmesi gerekmektedir
(Onurhan Solmaz , § 33).
20. Somut olayda başvurucu kamu hizmetine girme hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Kamu hizmetine girme hakkı Anayasa’da güvence
altına alınmış olmakla birlikte Sözleşme ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu
protokoller kapsamında bulunmadığından bu hakka yönelik ihlal iddiasının
bireysel başvuru konusu yapılabilmesi mümkün değildir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013,
§ 24).
21. Somut olayda kamuda avukat olarak çalıştığını belirten
başvurucu, Kürt kökenli olması nedeniyle kamu hizmetine girme hakkını
engelleyecek şekilde ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüş olmakla
birlikte Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı kapsamında kalan herhangi
bir temel hakla ilgi kurmamıştır. Kamu hizmetine girme hakkı ise Sözleşme ve
buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamında bulunmadığı için bireysel
başvuruya konu edilebilmesi mümkün değildir. Bu durumda eşitlik ilkesinin
ihlali iddiasının Anayasa ve Sözleşme kapsamındaki hak ve hürriyetlerden
herhangi biri ile bağlantısı kurulmamaktadır.
22. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı
İddiası
23. Başvurucu, mülakat sınavında başarısız sayılmasına ilişkin
işlemin iptali istemiyle açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri
sürmüş olup başvurucunun bu iddiası yargılamanın sonucunun adil olmadığına
ilişkindir.
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla
ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz
takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve
sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
25. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, Derece
Mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin olup Mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate
alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI . HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun,
1. Kamu hizmetine girme hakkı ile eşitlik ilkesinin ihlal
edildiği iddiasıyla ilgili kısmının konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiasıyla
ilgili kısmının açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına
5/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.