TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HALAT ŞUT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6371)
|
|
Karar Tarihi: 5/7/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
Halat ŞUT
|
Vekili
|
:
|
Av. Selman OKÇU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, askerliğe elverişli olunmadığı hâlde zorunlu
askerlik hizmetine alınmaktan dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan
davanın süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, askerlik işlemleri yönünden sakıncalı bir
durumunun bulunmadığı kabul edilerek 8/12/2011 tarihinde askere sevk
edilmiştir. Askerlik hizmeti devam etmekteyken Gülhane Askeri Tıp Akademisi
Hastanesinin (GATA)20/1/2012 tarihli raporu ile askerliğe elverişli olmadığı
tespit edilen başvurucu aynı tarihte terhis edilmiştir.
8. Söz konusu rapor 7/3/2012 tarihinde onaylanmış, bu kapsamda
Silvan Askerlik Şubesince 12/6/2012 tarihinde terhis belgesi tanzim edilerek
terhis belgesi ile raporun bir sureti başvurucuya gönderilmiş; ancak, söz
konusu belgelerin tebliğ edildiğine dair herhangi bir belge bulunamamıştır.
9. Başvurucu, elverişli olmadığı hâlde hukuka aykırı şekilde kendisineaskerlik yaptırılarak zarara uğratıldığı
iddiasıyla 29/1/2013 tarihinde idareye başvurarak maddi ve manevi tazminat
talebinde bulunmuş, başvurucunun başvurusu zımnen reddedilmiştir.
10. Başvurucunun idari başvurusunun reddedilmesi üzerine aynı
taleple açtığı tazminat davasında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) İkinci
Dairesi 9/10/2013 tarihli ve E.2013/1034, K.2013/1141 sayılı kararıyla,
başvurucunun askerliğe elverişsiz olduğuna ilişkin sağlık kurulu raporunun
7/3/2012 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Komutanlığınca onaylandığı,
davacının zararını bu tarih itibarıyla öğrendiğinin kabulünün gerektiği, buna
göre işlemden doğan tam yargı davası kapsamındaki zararın tazmini için 7/3/2012
tarihinden itibaren altmış gün içinde dava açılması yahut davalı idareye
ihtiyari müracaatta bulunulması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 29/1/2013
tarihinde yapılan başvuru üzerine açılan davada süre aşımı bulunduğu
gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
11. Karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 26/3/2014 tarihli ve
E.2014/542, K.2014/408 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Bu karar 17/4/2014
tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 2/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrası şöyledir:
“İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan
zararı ödemekle yükümlüdür.”
14. 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Kanunu’nun35. maddesinin "İhtiyarı
müracaat" kenar başlıklı (a) bendi şöyledir:
“Kesin işlem yapmaya yetkili makamlarca tesis
edilen idari işlemlerin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni
bir işlem yapılması; üst makamdan, yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava
açmak için belli olan süre içinde istenebilir. Bu müracaat işlemeye başlamış olan
dava açma süresini durdurur.
Altmış gün içinde cevap verilmez ise, istek
reddedilmiş sayılır.
İsteğin reddi üzerine dava açma süresi başlar
ve müracaat tarihine kadar geçmiş olan süre de hesaba katılır.”
15. 1602 sayılı Kanun’un "Dava
açma süresi" kenar başlıklı 40. maddesinin birinci fıkrasının
birinci cümlesi şöyledir:
“Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açma
süresi her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren kanunlarda ayrı
süre gösterilmeyen hallerde altmış gündür.”
16. 1602 sayılı Kanun’un "İptal
ve tam yargı davaları" kenar başlıklı 42. maddesi şöyledir:
“İlgililer, haklarını ihlal eden bir idari
işlem dolayısıyla Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde doğrudan doğruya tam yargı
davası veya iptal ve tam yargı davaları ile birlikte açabilecekleri gibi ilk
önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine bu husustaki
kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği
veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı, icra tarihinden
itibaren altmış gün içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de
ilgililerin 35 inci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 5/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, idari işlemlerden doğan zararlarda idareye
zorunlu başvuru süresinin raporların kesinleştiği tarihten değil ilgilisine
tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağını, raporun 7/3/2012
tarihinde kesinleştiği kabul edilse bile uyuşmazlık idari eylemden
kaynaklandığı için 29/1/2013 tarihinde yapılan idari başvurunun 1602 sayılı
Kanun'un 43. maddesinde öngörülen bir yıllık süre içinde yapıldığını, kaldı ki
raporun 7/3/2012 tarihinde onaylandığını fakat kesinleşmediğini, idarenin
kesinleşen rapor ile birlikte kendisinin hangi kanun yollarına, hangi süre
içinde başvuracağını bildirmesi gerektiğini belirterek Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca askerliğe elverişli olmadığı hâlde idare
tarafından yeterli muayene yapılmayarak kendisine askerlik yaptırılması
nedeniyle vücut bütünlüğü ve yaşam hakkının zarar gördüğünü, sonuç olarak
Anayasa'nın 5., 12. ve 17. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüş; ihlalin tespitine ve zararlarının tazminine karar verilmesini
talep etmiştir.
B. Değerlendirme
19. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta
ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucunun iddialarının özü
mahkemeye erişim hakkına ilişkin olduğundan başvurucunun tüm şikâyetleri adil
yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmiştir.
21. Askerliğe elverişli olunmadığı hâlde askere alınmadan dolayı
uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın süre aşımı yönünden
reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiası daha
önce Anayasa Mahkemesince incelenmiştir (Birçok karar arasında bkz. Emre Kartal, B. No: 2014/5020, 6/10/2015; Hulisi Balcı, B. No: 2013/9479, 6/1/2016; Veysi Atlı, B. No: 2014/2772, 23/3/2016; Ferhat Yağcı, B. No: 2013/2493,
22/9/2016).
22. Anayasa Mahkemesinin anılan başvurularda ortaya koyduğu içtihata göre kişilerin uğradıkları zararı ve bu zararın
sebep ve sonuçlarını değerlendirebildiklerinde dava açabilecekleri, buna göre
erken terhis durumunun varlığı hâlinde söz konusu zararın erken terhisle
öğrenilerek değerlendirilebileceği kabul edilmektedir. Erken terhis durumunun
olmadığı durumlarda ise mahkemeye erişim hakkının ihlal edilip edilmediğinin
tespitinde zarardan bilgi sahibi olup olmadıklarına dair başvurucuların ortaya
koyacakları argümanlar, bu çerçevede zararın öğrenilmesine elverişli
nitelikteki sağlık raporunun varlığı ve derece mahkemelerinin bunlara dair
gerekçeleri önem arz eder.
23. Somut olaya benzer nitelikteki Emre Kartal başvurusunda, Mahkeme, başvurucunun askerliğe
elverişsiz olduğunu erken terhis ile öğrendiğini ve hangi nedenle elverişsiz
olduğuna ilişkin sağlık kurulu raporuna bu tarih itibarıyla ulaşabildiğini,
erken terhis işleminden sonra sağlık raporunun onaylanarak başvurucuya tebliğ
edilmesinin ise ancak açılan tazminat davasında rahatsızlığın seviyesine göre
talep edilecek olan tazminat tutarının hesaplanmasına etki edebileceği
hususlarını gözönünde bulundurarak AYİM yorumunun
mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren
nitelikte olmadığı sonucuna varmıştır.
24. Başvuru konusu olayda da 20/1/2012 tarihli rapor üzerine bu
tarihte erken (fiilî) terhis edilen başvurucunun, erken terhisle birlikte
uğradığı zararı ve bu zararın sebep ve sonuçlarını değerlendirebileceği
anlaşıldığından, AYİM tarafından lehe yorumla anılan raporun onay tarihi olan
7/3/2012 tarihinden itibaren altmış gün içinde dava açılmaması veya idari
müracaatta bulunulmaması nedeniyle davanın süre aşımı gerekçesiyle
reddedilmesinde bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.
25. Açıklanan nedenlerle, başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına
5/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.