logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ekrem Bora [2.B.], B. No: 2014/14970, 21/9/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

EKREM BORA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/14970)

 

Karar Tarihi: 21/9/2017

R.G. Tarih ve Sayı: 3/11/2017 - 30229

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Recai AKYEL

Raportör Yrd.

:

Halil İbrahim DURSUN

Başvurucu

:

Ekrem BORA

Vekili

:

Av. Mehmet Akif ERKEK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ölüm olayının etkili bir şekilde soruşturulmaması nedeniyle yaşama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 3/9/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru dilekçesi ve ekleri ile onaylı suretleri Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla Arhavi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen soruşturma dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 10/3/2014 tarihinde Artvin ili Arhavi ilçe merkezindeki bir otel odasında başından vurulmuş vaziyette bulunan ve akabinde kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren 1987 doğumlu M.B.nin babasıdır.

9. Başvurucunun oğlu M.B., bireysel başvuru ve soruşturma dosyasına yansıdığı kadarıyla olay tarihinden yaklaşık on beş yirmi gün önce Y.Z.P. adlı bir kişi ile Konya'dan Arhavi'ye gitmiştir. M.B., Arhavi'de Y.Z.P. adlı kişinin işlerine yardımcı olarak geçimini sağlamaya çalışmış ve burada bulunduğu dönemde E. Otelinde kalmıştır. Otel kayıtlarına göre Y.Z.P. adlı kişi daha önce de bu Otelde kalmışsa da M.B. bu Otelde ilk kez 17/2/2014 tarihinde kalmıştır. Kayıtlara göre M.B. 25/2/2014 ile 1/3/2014 ve 6/3/2014 ile 10/3/2014 tarihleri arasında da anılan otelde kalmıştır.

10. M.B. 10/3/2014 tarihinde saat 23.40 sıralarında Otelin 24 numaralı odasında başından vurulmuş vaziyette Y.Z.P. adlı kişi tarafından bulunmuştur.

11. Otel resepsiyonunda görevli olan K.Y. saat 23.40 sıralarında 155 Polis İmdat hattını arayarak olayı polise bildirmiştir. Olay yerine intikal eden polis ekipleri, M.B.nin hayati fonksiyonlarının devam ettiğini fark etmiştir.

12. Bunun üzerine derhâl 112 Acil Servis hattı aranmış ve olay yerine bir ambulansın gönderilmesi istenmiştir. M.B., saat 23.45'te olay yerine intikal eden 112 Acil Servis ambulansı ile Arhavi Devlet Hastanesine götürülmüştür.

13. Genel durumu kötü ve bilinci kapalı bir şekilde Arhavi Devlet Hastanesine götürülen M.B., burada yapılan acil müdahale sonrası daha ileri tetkik ve tedavi için Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilmiştir.

14. M.B., bunun üzerine Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürülerek bu Hastanenin Nöroloji Yoğun Bakım Servisine yatırılmıştır.

15. M.B.nin el svapları, Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Servisinde tedavi gördüğü sırada Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda alınmıştır. M.B.nin el svaplarının alındığına dair tutanağın düzenlenme tarihi 11/3/2014 olup saati 04.15'tir.

16. M.B., tedavi gördüğü Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesinde11/3/2014 tarihinde saat 10.00 sıralarında yaşamını yitirmiştir.

17. Olay yerine ilk intikal eden polis ekiplerince düzenlenen 11/3/2014 tarihli (saat 01.30) olay ve araştırma tutanağında özetle M.B.nin kaldığı odanın kapısının arkadan kilitli hâldeyken kırılmış olduğu, M.B.nin girişe göre karşı tarafta bulunan yatak üzerinde ateşli silah ile vurulmuş vaziyette sırtüstü yatar şekilde olduğu ve hayati fonksiyonları devam eden M.B.nin hastaneye kaldırıldığı belirtilmiştir. Olay ve araştırma tutanağında ayrıca olay yerine intikal edildiğinde Y.Z.P. adlı şahsın olayın şoku ile resepsiyonda bulunan koltukta oturduğunun görüldüğü, konu ile ilgili ifadesi alınmak üzere şahsın Polis Merkezi Amirliğine götürüldüğü ifade edilmiştir. Tutanakta; olayın meydana geldiği Otelin içindeki ve dışındaki kameraların uzun süredir arızalı olduğu, bu sebeple olay anını gösterir herhangi bir kamera kaydının bulunamadığı da belirtilmiştir.

18. Olay yerine ilk gelen polis ekipleri, nöbetçi Cumhuriyet savcısını olay hakkında bilgilendirmiştir. Bunun üzerine Cumhuriyet savcısı, olay yeri inceleme ekibinin gerekli teknik çalışmalara başlamasını istemiş; delillerin tespiti ve muhafazası için gerekli tedbirlerin alınması talimatını vermiştir.

19. Olay yeri inceleme ekibinin olay yerinde yaptığı inceleme neticesinde hazırladığı olay yeri inceleme raporu şöyledir:

"Olayın (…)24 nolu odada meydana geldiği bilgisinin alınması üzerine buraya geçildi.24 nolu odanın kapısının ahşap olduğu, kapının kırılmış olduğu, kapı kilit dilinin dışarıda olduğu, kapının karşısında bir adet yatak olduğu, yatağın üzerinde yoğun miktarda kırmızı renkli sıvı olduğu, bu sıvının yanında bir adet kovan olduğu, yatağın ayak kısmında üzerinde “B...” ibareli bir adet telefon olduğu, yatağın yan tarafında bir adet silah olduğu, silahın horozunun kurulu olmayıp namlu ağzında da mermi olmadığı, şarjörünün boş olduğu görüldü. Olayın gerçekleştiği odanın banyo-wc kapısının pvc doğrama olduğu, kapının alt kısmında bir adet mermi giriş çıkış deliği olduğu, kapı üzerine yapışmış halde kıl parçalarının olduğu, banyo içerisine girildiğinde kapının üzerinde bulunan mermi çıkış deliğinin hizasındaki duvar üzerinde bir adet mermi sekme izi olduğu, banyo kapısının sol tarafında zemin üzerinde bir adet çekirdek olduğu, banyo kapısı önünde bulunan çöp kovası içerisinde sigara izmaritlerinin olduğu görüldü. Silah üzerinde yapılan vücut izi incelemesinde herhangi bir bulguya rastlanılmadı. Maktulün eşyalarının 25 numaralı odada olduğu bilgisinin alınması üzerine bu odaya geçilerek şahsa ait siyah valiz ve odada yapılan incelemede herhangi bir bulguya rastlanılmadı. Olay yerinden alınan bulgular usulüne uygun olarak transfer edilerek tanımları delil bulgu listesinde, konumları olay yeri krokisinde belirtilmiştir. Olay yerinin bu haliyle fotoğrafları çekilerek olayın tanığı olduğu beyan edilen Y.Z.P. isimli şahsın el svapları alınmak üzere Arhavi Polis Merkezine gidilmiş, burada şahsın her iki eline ait el svapları alınarak incelemeye son verilmiştir."

20. M.B.nin yaşamını yitirmesi üzerine 12/3/2014 tarihinde ölü muayene işlemi gerçekleştirilmiştir. Ölü muayene işlemine katılan adli hekim, kesin ölüm sebebinin klasik otopsi işlemi yapılarak tespit edilmesinin yerinde olacağını belirtmiştir. Bunun üzerine kesin ölüm sebebinin tespiti amacıyla aynı tarihte klasik otopsi işlemi gerçekleştirilmiş ve otopsi sırasında cesetten kimyasal tetkik için kan, göz içi sıvısı ve idrar alınmıştır. Otopsi sonucunda hazırlanan 14/4/2014 tarihli raporun ilgili kısmı şöyledir:

" (...)

1- Sağ temporal bölgede cilt üzerinde hafif is bulaşığı bulunan, altında beyin dokusunun görüldüğü 1,5 cm çapında ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası,

2- Sol temporal bölgede düzensiz kenarlı 2x1 cm lik ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası görüldü.

(...)

SONUÇ

(...)

2- Kimyasal incelemede alkol, uyutucu-uyuşturucu ve sistematik toksik madde saptanmadığı,

3- Kişinin vücudundan ateşli silah ürünü elde edilmediği,

4- Kişinin vücudunda 1 (bir) adet ateşli silah ürünü giriş ve 1 (bir) adet ateşli silah ürünü çıkış yarası tespit edilmiş olup yaralanmanın tek başına öldürücü nitelikte olduğu,

5- Giriş deliği etrafında cilt üzerinde ve cilt altında barut is ve asarına rastlanıldığı cihetle atışın bitişik veya bitişiğe yakın atış mesafesinden yapılmış olduğu,

6- Kişinin ölümünün; ateşli silah yaralanmasına bağlı kafatası kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatini bildirir raporudur."

21. Olay yeri incelemesi neticesinde muhafaza altına alınan tabanca ile tabancanın şarjörü, ayrıca olay yerinde bulunan kovan ile mermi çekirdeği gerekli tetkiklerin yapılması amacıyla Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilmiştir. Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 21/3/2014 tarihli uzmanlık raporunda; olay yerinde bulunan tabancanın ateş etmeye mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, yapılan deneme atışlarında fişeklerin patladığının görüldüğü, incelenmek için gönderilen 9x19 mm çap ve tipindeki kovan ile aynı çaptaki mermi çekirdeğinin olay yerinde bulunmuş tabanca ile atılmış olduğu tespitleri yapılmıştır.

22. Yine Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce hazırlanan 21/3/2014 tarihli uzmanlık raporunda, M.B. ve Y.Z.P.ye ait sağ ve sol el içi ile el üstlerinden alındığı belirtilen svaplar üzerinde atış artıklarına rastlanmadığı belirtilmiştir.

23. Kolluk görevlileri 11/3/2014 tarihinde saat 15.58’de Y.Z.P. adlı kişinin şüpheli sıfatıyla ifadesini almıştır. İfadenin ilgili kısmı şöyledir:

"M.B. isimli şahısla yaklaşık olarak 45 gün kadar önce memleketim olan Konya iline gittiğim zaman (...) bir meyhanede arkadaş ortamında tanıştım. M.B. bana ailesinden ayrı yaşadığını, babasının emekli polis memuru olduğunu, geçimini insanları dolandırarak sağladığını, başının bu yüzden belada olduğunu, en son olarak Konya ilinde bulunan bir mobilya mağazasından ikinci el bir yatak odası satın aldığını, Mevlüt ismindeki taksici bir arkadaşı ile aynı evde kaldıklarını, yatak odasının parasını ödemediğinden dolayı şahısların kendisini öldürmekle tehdit ettiklerini ve bu yüzden Konya ilinden uzaklaşmak istediğini söyledi. Ben (...) benim yanımda çalıştığı takdirde yalnızca harçlığını ve otel masraflarını karşılayabileceğimi, bu şartlarda yanımda gelebileceğini söyledim. O da kabul ederek benimle 15-20 gün kadar önce Artvin-Arhavi’ye geldi. Arhavi’ye geldiğimizde benim daha önceden kalmış olduğum E. otele yerleştik. Ben Artvin ilinde yaklaşık olarak 10 yıldır ticaret ile uğraşmaktayım. (...) Şu an geçimimi büyük şehirlerde bulunan spot mağazalarından ucuza eşya satın alarak ve bu eşyaları satarak geçimimi sağlamaktayım. Arhavi'de bulunduğumuz süre zarfında arkadaşım olan M.B.yi alacaklarımı alması için birkaç ile gönderdim. M.B. bana borcu olan şahıslardan paralarımı alarak getirdi. (...) M.B., benim ile birlikte olduğu zamanlarda sürekli olarak Konya ilinde olan kız arkadaşı ile telefonla görüşüyordu ancak ben aralarındaki konuşmalara hiç şahit olmadım. M.B., bana bazı zamanda Konya'da olan ablaları ile de konuştuğunu fakat aralarının iyi olmadığını söylüyordu. M.B., Konya'da yaşadığı olaylardan dolayı sürekli tedirgindi. Bana isimlerini söylemediği şahıslar tarafından öldürüleceği korkusu ile Konya iline gidemediğini söylüyordu. Benim bildiğim kadarıyla da M.B. üzerinde sürekli olarak ya bıçak ya da tabanca taşıyordu. Ben bazı zamanlarda da üzerinde silah taşıdığını görüyordum fakat kendisine herhangi bir şey söylemedim. 10.3.2014 günü öğlen saatlerinde uyandık, otelde kahvaltı yaptık. Ben kaldığım oda temizleneceği için ve o gün otelden ayrılacağımdan dolayı kendime ait içerisinde bana ait kıyafetler olan kırmızı siyah renkli çantamı odadan alarak resepsiyonun oraya bırakacağım zaman M.B. de kendisine ait içerisinde tabancası olan siyah renkli el çantasını benim çantamın büyük bölümüne koymuştu. Fakat kendi el çantasını bir ara almıştı, tekrar el çantasını benim çantamın içine koymuş ama ben görmedim. Otelde bulunduğumuz sırada saat 18.00sıralarında resepsiyon görevlisi Sinan isimli şahıs at yarışı kuponu hazırlıyordu, ben kendisine bir kupon da bize hazırla oynayalım dedim. Sinan bize bir kupon hazırladı, biz de kuponu yatırdık ve at yarışını televizyondan seyretmeye başladık. Yarış saat 21.00 sıralarında bitti, ben M.B.ye hadi otelden çıkıp dolaşalım dedim. Arhavi içerisinde biraz yaya olarak gezdik ve benim sürekli olarak gittiğim T. isimli meyhaneye geldik. Burada bir müddet alkol aldık. Alkol aldıktan sonra M.B. bugüne kadar ailesiyle yaşadıkları olumsuzlukları, Konya ilinde (...) 20.000 (yirmi bin) TL.nin üzerinde borcu olduğunu, bu yüzden intihar edeceğini söyleyince ben sinirlendim ve elimi kaldırarak 20.000 TL için adam kendini öldürür mü diyerek zorla masaya oturtturdum. Ben M.B.nin T. isimli meyhanede bana abi ben kendimi öldüreceğim demesi sonrasında silah üzerinde mi diye kontrol ettim, silah üzerinde değildi. Bana yemin ederek dayı üzerimde silah yok dedi. Bir müddet sonra hesabı ödeyerek oradan ayrıldık ve yaya olarak otele doğru yürümeye başladık. Ben bu esnada Hopa'dan tanıdığım taksici bir arkadaşı beni alması için aradım fakat Trabzon'da olduğunu söyledi. Biz yaya olarak otele geldik. Benim amacım kendisine zarar vermesini önlemek için siyah el çantasının içindeki silahı alarak Hopa'ya gitmekti. Otelin içerisine önde ben arkamda M.B. giriş yaptık. Ben resepsiyona giderek otelde sadece M.B.nin kalacağını söyleyerek parasını ödedim. Gündüzden resepsiyon girişine bıraktığım kırmızı siyah renkli çantamı almak için yöneldiğimde çantanın yerinde olmadığını gördüm ve resepsiyon görevlisine çanta nerede diye sordum, O da bana çantayı M.B.nin alarak odaya gittiğini söyledi. Ben de bunun üzerine M.B.nin silahını benim çantamın içerisine tekrar koymuş olduğunu bildiğim için kendisine zarar vereceği düşüncesiyle hemen odaya doğru koştum. M.B.nin bulunduğu 24 numaralı odanın kapısı kilitli idi. M.B.ye kapıyı aç diyerek kapıya vurdum, açmayınca omuzunla kapıyı kırdım, içeri girdiğimde M.B. yatağın üzerinde oturuyordu, elinde kendisine ait tabanca vardı, tabancayı başının sağ tarafına doğru tutarak bana hitaben “DAYI GÜLE GÜLE” diyerek tabancayı ateşledi, ben kafasındaki kanı görünce şoka girdim, kapının hemen önündeki bana ait olan çantayı refleks ile aldığımı hatırlıyorum, oradan resepsiyon bölümüne geçtim. Bu sırada yanıma gelen resepsiyon görevlisi ne olacak ne olacak diye panik halinde bana sordu, ben de polisi ve ambulansı ara dedim. Kısa süre sonra da polisler ve ambulans geldi, odada yaralı olan M.B.ye müdahale ederek hastaneye kaldırdılar. Benim bildiğim kadarı ile M.B. ailesi ile olan problemleri ve piyasaya olan borçlarından dolayı kendisine ait tabancası ile intihara kalkıştı. Ben kendisine engel olmak istedim fakat bir anlık boşluktan faydalanarak bu olayı gerçekleştirdi."

24. Kolluk görevlileri 11/3/2014 tarihinde Otel resepsiyonunda görev yapan K.Y. adlı kişinin tanık sıfatıyla ifadesini almıştır. K.Y.nin ifadesi okunabildiği kadarıyla şöyledir:

"E. otelde resepsiyonist olarak görev yapmaktayım. 10.3.2014 günü saat 23.30 sıralarında otel müşterilerimizden M.B. [okunamadı] bana iyi geceler dileyip resepsiyonda bulunan bavulunu alarak odasına gitti. Ben resepsiyon vardiyamı [okunamadı] teslim aldım. Vardiyayı teslim aldığım arkadaş bana bavulun M.B.ye ait olduğunu ve gece [okunamadı] teslim alacağını söylemişti. M.B.nin resepsiyonla aynı katta bulunan 24 numaralı odasının [okunamadı] anahtarla kapattığını ben oturduğum resepsiyon masasından duydum. M.B.nin odasına gitmesinin ardından 3-5 dakika sonra dayısı Y.Z.P. koşarak resepsiyona geldi ve çantayı sordu. Kendisine çantayı yeğeninin aldığını söyledim. Y.Z.P. yanımdan ayrılarak M.B.nin odasına gitti ve kapıyı çaldı. Y.Z.P. sertçe vurmaya ve içeride bulunan M.B.ye sürekli kapıyı açması için bağırıyordu. Ses tonu ve kapıyı vurma şiddeti artınca bulunduğum yerden kalkarak Y.Z.P.nin yanına gittim. Kendisini saatin geç olduğu ve otelde çalışanların rahatsız olabileceği yönünde ikaz ettim. Kendisi sakinleşerek bir sorunun olmadığını söyledi. Ben de yanından ayrıldım ve resepsiyonda [okunamadı] oturdum. Masama yerleştiğim anda M.B.nin odasından bir el silah sesi duyuldu. Silah sesinin duyulması ile birlikte Y.Z.P., M.B.nin kalmakta olduğu kapıya omuz atarak kırdı. Kendisi kapının eşiğinden içeri baktı ve bir adım geri çekildi. Ben hemen yanına gittim. Y.Z.P. elini başına koyarak “kendini vurdu” diyerek geri çekildi ve yere çöktü. Kapıdan içeri baktığımda kapının karşısında bulunan yatağın üzerinde M.B.yi yatar vaziyette gördüm. M.B. [okunamadı] sırtüstü yatar vaziyetteydi. Hemen yanımda bulunan cep telefonumdan 155’i arayıp [okunamadı] vererek yardım istedim. Y.Z.P. olayın etkisiyle şoka girmiş gibi görünüyordu, [okunamadı] sürekli sigara içiyor ve konuşamıyordu. Kısa bir süre sonra polis ekipleri ve 112 ekipleri otele geldiler. M.B. 06.03.2014gününden beri otelimizde kalmaktadır. Y.Z.P. [okunamadı] otelimizde kalmıştır. Y.Z.P. uzun süredir otelimize gelip gitmektedir. Kendisinin [okunamadı] bilgim yoktur, nerede çalıştıkları ne için burada oldukları hakkında bilgim yoktur. [okunamadı] Akrabalık ilişkisini kendi beyanları doğrultusunda biliyorum, gerçekliği hakkında bilgim yoktur. [okunamadı]olayla ilgili olarak tüm bilgi ve görgüm bunlardan ibarettir."

25. Kolluk görevlileri 11/3/2014 tarihinde T. adlı birahanenin sahibi O.K. ile burada garson olarak çalışan A.S. adlı kişinin tanık sıfatıyla ifadesini almıştır. O.K. ile A.S. birbiriyle örtüşen ifadelerinde özetle M.B. ile Y.Z.P.nin en son 10/3/2014 tarihinde saat 21.15-21.20 sıralarında Birahaneye gelerek tavuk şiş, çerez, börek, yoğurt, rakı ve iki servis tabağı ile iki adet içki bardağı istediklerini, daha önceden de dört beş defa gelen M.B.nin genel olarak fazla alkol almadığını hatta bir defasında içki içmediğini, dün ise iki rakı bardağı istediklerini, bu kişiler arasında yüksek sesle konuşmaların olmadığını, bu kişilerin birbirlerine el kol ile vurduklarını ya da hakaret ettiklerini görmediklerini, hesabı Y.Z.P.nin ödediğini, önceki gelişlerinde de hesabı sürekli Y.Z.P.nin ödediğini belirtmişlerdir.

26. Soruşturma kapsamında 30/4/2014 tarihinde başvurucunun müşteki sıfatıyla ifadesi alınmıştır. Başvurucu özetle oğlu ile birlikte yaşamadığını, oğlunun ayrı bir ev tuttuğunu, şüpheli Y.Z.P.nin oğlunun arkadaşı olduğunu, oğlunu Arhavi'ye bu kişinin götürdüğünü fakat niye götürdüğünü bilmediğini, daha sonra yapmış olduğu araştırmalarda bu kişinin silah kaçakçısı olduğunu duyduğunu, bu kişinin belki de oğlunu silah kaçakçılığı yaptırmak için Arhavi'ye götürdüğünü, oğlunun borçlarını kafaya takan biri olmadığını, borçların çoğunu kendisinin ödediğini, birkaç defa oğluna para gönderdiğini, oğlunun intihar ettiğine inanmadığını, bu olayı Y.Z.P.nin yapmasından ya da yaptırmasından şüphelendiğini belirtmiştir.

27. Arhavi Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma kapsamında elde ettiği verileri dikkate alarak M.B.nin ölüm olayı ile ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"(...)

Bu bağlamda 10/03/2014 tarihinde maktul M.B.nin ölümü ile ilgili yapılan soruşturma ile ilgili, öncelikle olayın intihar mı, yoksa kasten adam öldürme mi olduğu noktasında yapılan değerlendirmede, olayın görgü tanığı otel görevlisi K.Y.nin yukarıda özetlenen beyanları, şüpheli Y.Z.P.nin beyanları, Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen otopsi raporunda maktulün bitişik veya bitişiğe yakın mesafeden yapılan atışla hayatını kaybettiğinin belirtilmesi, olaydan hemen sonra Arhavi İlçe Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen tutanaklar ile Olay Yeri İnceleme ekibince düzenlenen raporun değerlendirilmesi neticesinde olayın intihar olduğunun anlaşıldığı,

Şüpheli Y.Z.P. hakkında intihara yönlendirme eyleminden yürütülen soruşturmada, yukarıda belirtilen deliller kapsamında yapılan değerlendirmede, şüpheli Y.Z.P.nin maktulü intihara yönlendirdiğine ilişkin dava açmaya yeterli nitelikte delil bulunmadığının anlaşılması nedeniyle, 10/03/2014 tarihinde meydana gelen maktul M.B.nin ölümü olayı ile ilgili ve şüpheli Y.Z.P. hakkında açıklanan nedenlerle kamu adına ek kovuşturma yapılmasına yer olmadığına,

(...) karar verildi."

28. Başvurucu, anılan karara itiraz etmiştir. Başvurucu, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın eksik tahkikat ve inceleme sonucu verildiği gerekçesiyle bu kararın kaldırılarak şüpheli ya da şüpheliler hakkında kamu davası açılması talebinde bulunmuştur. Başvurucu 23/6/2014 tarihli dilekçesinde özetle oğlunun kesinlikle intihar etmediğini, oğlunun bir çete ya da şebeke tarafından tasarlanarak öldürüldüğünü, oğlunun intihar edecek bir yapıda olmadığını ifade etmiştir. Başvurucu; soruşturma kapsamında alınan ifadelerin çelişkili olduğunu, Y.Z.P.nin beyanına göre oğlunun içinde tabanca bulunan çantayı resepsiyondan alarak bu tabancayı ateşlemek suretiyle intihar ettiğini, içinde tabanca bulunan bir çantanın resepsiyona bırakılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, şüphelinin ifadesindeki diğer bir yalanın ise kapıyı kırması olduğunu, olağan hayat koşullarında kapı açılmıyor diye kimsenin hemen kapıyı kırmayacağını, beyanlara göre resepsiyon ile odanın yakın mesafede olduğunun anlaşıldığını, böyle bir durumda normal bir insan davranışının resepsiyondan yedek anahtarı alıp kapıyı açmak olduğunu, zaten resepsiyon görevlisi ile şüphelinin ifadelerinin çok net bir şekilde birbiriyle çeliştiğini, resepsiyon görevlisi K.Y.nin beyanında silah patladıktan sonra şüphelinin kapıyı kırarak içeri girdiğini belirttiğini, şüphelinin ifadesinde ise kapıyı silah patlamadan önce kırdığını ifade ettiğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca oğlunun ve şüphelinin ellerinden alınan svaplarda atış artığının bulunmadığını, oğlu ateş etmiş olsaydı mutlaka ellerinde barut izinin bulunması gerektiğini, şüphelinin ellerini yıkayarak bu iz ve emareleri yok etmiş olabileceğini, şüphelinin olay günü gittiği yerlerde bulunan kamera kayıtlarının incelenmediğini belirtmiştir.

29. İtiraz talebini inceleyen Rize Ağır Ceza Mahkemesi 22/7/2014 tarihli kararıyla "(...) şikayetçinin iddiası, şüphelinin ifadesi, tüm dosya kapsamı, kararda gösterilen ve yerinde görülen gerekçeye göre Arhavi C.Başsavcılığı'nın 11/06/2014 tarih ve 2014/160 Soruşturma Sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık görülmediği (...)" gerekçesiyle başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir.

30. Bu karar 12/8/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

31. Başvurucu 3/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

32. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” kenar başlıklı 160. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.”

33. 5271 sayılı Kanun’un “Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri” kenar başlıklı 161. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

 “(1) Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adli görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister.

 (2) Adli kolluk görevlileri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.”

V. İNCELEME VE GEREKÇE

34. Mahkemenin 21/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

35. Başvurucu; oğlunun bir otel odasında başından vurulmuş vaziyette bulunması üzerine başlatılan soruşturmanın etkisiz olduğunu, yeterli araştırma yapılmadan olayın intihar olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu kararın dosya münderecatında bulunan deliller ve bilgilerle çeliştiğini, oğlu ile şüpheli Y.Z.P.nin ellerinden alınan svaplarda atış artığının tespit edilemediğini, intihar eden bir kişinin atış artığından kurtulamayacağı gerçeği karşısında olayın intihar olmadığını düşündüğünü, şüpheli Y.Z.P.nin ise ellerini yıkamış olabileceğini, şüpheli ile olayın tek tanığının ifadelerinin çelişkili olduğunu, resepsiyon görevlisi K.Y.nin silah patladıktan sonra şüphelinin kapıyı kırarak içeri girdiğini belirttiğini, şüphelinin ise odanın kapısını silah patlamadan önce kırdığını ve içeri girdiğini ifade ettiğini, soruşturma makamlarınca bu çelişkinin giderilmediğini, ayrıca kapıyı kırmak yerine niçin yedek anahtarın resepsiyondan istenmediğinin soruşturma makamlarınca taraflara sorulmadığını, şüpheli ve oğlunun Otel ile Birahane arasındaki yolda herhangi bir tartışma yaşayıp yaşamadığının tespiti için bu bölgede bulunan kamera kayıtlarının incelenmesi gerektiğini ancak somut olayda böyle bir araştırmanın yapılmadığını, soruşturma makamlarının intihar nedeni olarak gösterilen borçlar hakkında da herhangi bir araştırma yapmadığını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın gerekçesinin çelişkiler içerip yetersiz olduğunu, bu karardaki çelişkilerin ve eksikliklerin giderilmesi için yaptığı itirazın da gerekçesiz olarak reddedildiğini, olayın koşullarının aydınlatılamadığını belirterek yaşama hakkının, adil yargılanma hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).Başvurucunun şikâyetlerinin özü, oğlunun ölümü ile sonuçlanan olayda etkili bir ceza soruşturması yapılmaması nedeniyle yaşama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

37. Somut olayda başvurucu, oğlunun ölümüne bir devlet görevlisinin neden olduğunu ileri sürmemiş; oğlunun yaşamına yönelik olarak devletin yetkili makamlarınca bilinen ya da bilinmesi gereken gerçek ve yakın bir tehdidin bulunduğuna ancak anılan makamların oğlunun yaşamını korumak için gerekli tedbirleri almadığına ilişkin bir iddiada da bulunmamıştır.

38. Bu itibarla başvurucunun tüm iddialarının yaşama hakkının usul boyutu kapsamında etkili bir soruşturma yürütme yükümlülüğü yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

39. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”

40. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Devletin temel amaç ve görevleri, (...) kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

41. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

42. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşama hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete negatif ve pozitif yükümlülükler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50).

43. Devletin yaşama hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin korumaya ilişkin maddi yönünün yanı sıra usule ilişkin bir yönü de bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).

44. Yaşama hakkı kapsamında yürütülen ceza soruşturmalarının amacı, yaşama hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların ölüm olayına ilişkin hesap vermelerini sağlamaktır. Bu bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).

45. Soruşturma yükümlülüğünün sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğü olması, her soruşturmada mağdurların olaylarla ilgili beyanlarıyla bağdaşan bir sonuca varılması gerektiği anlamına gelmemektedir. Ancak soruşturma kural olarak olayın gerçekleştiği koşulların belirlenmesini ve iddiaların doğru olduğunun kanıtlanması hâlinde sorumluların tespit edilerek cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır (Doğan Demirhan, B. No: 2013/3908, 6/1/2016, § 66).

46. Bu bağlamda ceza soruşturmaları, sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verecek şekilde etkili ve yeterli olmalıdır. Soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz edebilmek için soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölümü aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delilleri toplamaları gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedenini veya sorumlu kişilerin ortaya çıkarılması imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma yürütme kuralıyla çelişme riski taşır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).

47. Bu kapsamda yetkililer, diğer deliller yanında görgü tanıklarının ifadeleri ile kriminalistik bilirkişi incelemeleri dâhil söz konusu olayla ilgili kanıtları toplamak için alabilecekleri bütün makul tedbirleri almalıdır (Doğan Demirhan, § 68).

48. Bununla birlikte soruşturmanın etkililiğini sağlayan en alt seviyedeki inceleme, başvuruya konu soruşturmanın kendine özgü koşullarına göre değişir. Buradaki etkililik, ilgili tüm olaylar temelinde ve soruşturmanın pratik gerçekleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle soruşturmanın etkililiği bakımından her olayda geçerli olmak üzere bir asgari soruşturma işlemler listesi veya benzeri bir asgari ölçüt belirlemek mümkün değildir (Doğan Demirhan, § 69).

49. Soruşturma sonucunda alınan kararın soruşturmada elde edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olması, bunun yanı sıra söz konusu kararın yaşam hakkına yönelik müdahalenin Anayasa’nın aradığı zorunlu bir durumdan kaynaklanan ölçülü bir müdahale olup olmadığına yönelik bir değerlendirme içermesi de gerekmektedir (Doğan Demirhan, § 70).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

50. Somut olayda başvurucu, yukarıda belirtilen iddialarla (bkz. § 35) oğlunun ölüm olayı hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediğini ileri sürmüştür.

51. Somut olay genel ilkeler kapsamında değerlendirildiğinde yürütülen soruşturmada aşağıda açıklanacağı üzere önemli birtakım eksiklikler bulunduğu anlaşılmıştır.

52. Başvuru formu incelendiğinde olay hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediğine ilişkin temel argümanlardan birinin hem M.B.den hem de şüpheli Y.Z.P.den alınan svaplarda atış artığının tespit edilememesi hususu ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucu bu kapsamda oğlu ile şüpheli Y.Z.P.nin ellerinden alınan svaplarda atış artığının tespit edilemediğini, intihar eden bir kişinin atış artığından kurtulamayacağı gerçeği karşısında olayın intihar olmadığını düşündüğünü, şüpheli Y.Z.P.nin ise ellerini yıkamış olabileceğini ileri sürmüştür.

53. Öncelikle UYAP üzerinden gönderilen soruşturma dosyasının içeriğinde Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 21/3/2014 tarihli raporunun bulunmadığı belirtilmelidir. Bununla birlikte kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda açıkça "M.B. ve Y.Z.P.ye ait sağ ve sol el içi ile el üstlerinden alındığı belirtilen svaplar ve boş numune svaplarının analizlerinde, söz konusu svaplarda atış artıklarına rastlanmadığı" ifade edildiğinden bu verilerin konu ile ilgili değerlendirme yapabilme bakımından yeterli olduğu kanaatine varılmıştır.

54. Ölen kişinin el svaplarının olayın meydana gelmesinden hemen sonra mümkünse olay yerinde alınmasının delillerin toplanması ve korunması bakımından teorik olarak en etkili çözüm olacağı muhakkaktır. Ancak yaşam fonksiyonları devam eden bir kişinin el svapları alınmadan acilen hastaneye götürülmesi de somut olayın koşullarına göre makul kabul edilebilir. Bununla birlikte bu gibi durumlarda dahi -tedavi süreci el verdiği ölçüde- kişinin el svaplarının mümkün olan en kısa sürede alınması gerekir. Başvuru formu ve ekleri ile soruşturma dosyası bu kapsamda incelendiğinde olayın saat 23.40 sıralarında meydana geldiği, M.B.nin el svaplarının ise Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Servisinde saat 04.15'te alındığı görülmektedir. Bu durum dikkate alındığında M.B.nin el svaplarının olayın meydana gelmesinden yaklaşık dört buçuk saat geçtikten sonra -M.B.nin olay yerinden Arhavi Devlet Hastanesine, Arhavi Devlet Hastanesinden de Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesine naklinin gerçekleştirilmesinden sonra- alındığı anlaşılmaktadır. Somut olayda M.B.nin yaşam fonksiyonlarının devam ettiğinin anlaşılması üzerine acilen hastaneye götürülmesi makul olmakla birlikte sağlıklı bir atış artığı analizi yapılabilmesi için gerekli olan el svaplarının olaydan yaklaşık dört buçuk saat sonra alınmasının -soruşturma makamlarınca bu hususta ikna edici bir açıklama getirilmediği sürece- delillerin toplanması ve korunması hususunda sorun teşkil edebileceği ve makul olarak değerlendirilemeyeceği vurgulanmalıdır.

55. Atış artığı elde etmenin bazı durumlarda mümkün olmadığı göz ardı edilmemekle birlikte böylesi bir durumun varlığı hâlinde bu durumun soruşturma makamlarının kararlarında etkili bir şekilde karşılanması gerekir. Aksi bir tutum, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edilmesine neden olabilir. Somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde hem M.B.nin hem de şüpheli Y.Z.P.nin ellerinden alınan svaplarda atış artığının niçin elde edilemediği hususunda kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda tatmin edici bir açıklamada bulunulmadığı görülmektedir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda; M.B.nin el svaplarının alınmasında niçin dört buçuk saatlik bir gecikmenin yaşandığı, M.B.nin ellerinin bu süre içinde yıkanıp yıkanmadığı yahut atış artığı elde edilememesine neden olabilecek başka bir müdahaleye maruz kalıp kalmadığı hususlarında da herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Keza şüpheli olarak değerlendirilen Y.Z.P.nin başvurucunun iddia ettiği gibi olay sonrasında ellerini yıkayıp yıkamadığının araştırılmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda bu konuya ilişkin olarak herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.

56. Bunun yanı sıra silah üzerinde yapılan vücut izi incelemesinde de herhangi bir bulguya rastlanmadığı anlaşılmaktadır (bkz. § 19). Bu bağlamda yine silah üzerine mukayeseye elverişli parmak izi elde etmenin bazı durumlarda mümkün olmadığı göz ardı edilmemekle birlikte silah üzerinde yapılan vucut izi incelemesinde parmak izine rastlanmamasının nedeni hakkında soruşturma aşamasında yeterli bir inceleme yapılmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda bu hususta tatmin edici bir açıklamada bulunulmadığı görülmektedir.

57. Bu durumda somut olayda delillerin toplanması ve korunması hususunda yeterli özenin gösterildiğini ve gerekli tedbirlerin alındığını söylemek mümkün görünmemektedir.

58. Olay hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediğine ilişkin temel argümanlardan bir diğerinin ise şüpheli Y.Z.P. ile resepsiyon görevlisi K.Y.nin olay anına ilişkin anlatımlarının birbiriyle çeliştiği iddiası ile ilgili olduğu görülmektedir. Başvurucu, şüpheli ile resepsiyon görevlisi K.Y.nin ifadelerinin birbiri ile çelişmesine rağmen soruşturma makamlarınca bu çelişkinin giderilmediğini ileri sürmüştür.

59. Resepsiyon görevlisi K.Y.nin beyanına göre şüpheli Y.Z.P., silah patladıktan sonra odanın kapısını kırarak içeri girmiştir. Şüpheli Y.Z.P. ise henüz silah patlamamışken odanın kapısını omuzuyla kırdığını, içeri girmesinden kısa bir süre sonra M.B.nin “Dayı güle güle.” diyerek tetiğe bastığını ifade etmiştir. Bu durum dikkate alındığında olayın nasıl gerçekleştiğinin açıklığa kavuşturulması bakımından oldukça önemli olan bir konuda çelişkili ifadelerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla soruşturma makamlarınca bu çelişkinin mutlaka giderilmesi, gerektiği takdirde yer gösterme işlemi yapılarak olayın şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatılması zaruri görünmektedir. Ancak somut olayda, söz konusu çelişkinin giderilmesi maksadıyla şüpheli Y.Z.P. ile resepsiyon görevlisi K.Y.nin ifadeleri ikinci defa alınmadığı gibi bu hususun açıklığa kavuşturulması için hiçbir adım atılmadığı, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazda bu çelişkiye vurgu yapılmasına rağmen başvurucunun bu konudaki itirazlarının karşılanmadığı görülmektedir.

60. Başvurucu, Otel ile eğlence mekânı arasında neler yaşandığına dair hiçbir araştırma yapılmamış olmasının da soruşturmanın etkili olmadığını gösterdiğini ileri sürmüştür. Olay yerine ilk gelen polis ekiplerince düzenlenen olay ve araştırma tutanağına göre olayın meydana geldiği Otelin içindeki ve dışındaki kameralar uzun süredir arızalı olduğundan olay anını gösterir herhangi bir kamera kaydı bulunamamıştır. Herhangi bir sonuç alınamamış olsa bile Otelin kamera kayıtlarına ilişkin bir araştırma yapılmış olması olayın aydınlatılması için sarf edilen çaba adına olumlu olmakla birlikte en son uğranılan eğlence mekânı ile Otel arasındaki yolda neler yaşandığı ile ilgili olarak hiçbir araştırma yapılmamış olması, bu kapsamda eğer varsa kamera kayıtlarının incelenmemiş olması önemli bir eksikliktir.

61. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde M.B.nin üçüncü bir kişi tarafından öldürülmüş olabileceği yönündeki iddiaya ve olayın kendine özgü koşullarına rağmen M.B.nin üçüncü bir kişi tarafından öldürülmüş olma ihtimalinin yeterince araştırılmadığı, soruşturmada delillerin toplanması ve korunması için makul olan tüm tedbirlerin alınmadığı, söz konusu eksiklikler nedeniyle etkili bir soruşturma yürütülmeyerek yaşam hakkının usule ilişkin boyutunun ihlaline sebep olunduğu kanaatine varılmıştır.

62. Mevcut başvuru ile ilgili son olarak söz konusu tespitlerin hiçbir şekilde Anayasa Mahkemesince kişilerin masumiyetine veya suçlululuğuna ilişkin bir yorum yapıldığı şeklinde değerlendirilemeyeceği ifade edilmelidir. Somut olayda yukarıda yer verilen tespitlerin şüphelinin masumiyetine ya da suçluluğuna ilişkin bir değerlendirme niteliği taşımadığı, mevcut başvuruda sadece soruşturma makamlarının olayın muhtemel sorumlusunun tespitine yarayabilecek delillerin toplanması için makul olan tüm tedbirleri alıp almadığının irdelendiği bilinmelidir.

63. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

64. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

65. Başvurucu 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

66. Somut olayda, etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

67. Yaşam hakkının usule ilişkin boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden soruşturma yapılmak üzere Arhavi Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

68. Yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya -talebiyle bağlı kalınarak- net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

69. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

70. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usule ilişkin yönünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin yaşam hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Arhavi Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ekrem Bora [2.B.], B. No: 2014/14970, 21/9/2017, § …)
   
Başvuru Adı EKREM BORA
Başvuru No 2014/14970
Başvuru Tarihi 3/9/2014
Karar Tarihi 21/9/2017
Resmi Gazete Tarihi 3/11/2017 - 30229

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ölüm olayının etkili bir şekilde soruşturulmaması nedeniyle yaşama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Üçüncü kişiler arası eylemler sonucu ölüm/Ağır yaralanma - Usul yükümlülüğü İhlal Manevi tazminat, Yeniden soruşturma

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 160
161
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi