TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EKREM BORA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/14970)
|
|
Karar Tarihi: 21/9/2017
|
R.G. Tarih ve Sayı: 3/11/2017 -
30229
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Halil
İbrahim DURSUN
|
Başvurucu
|
:
|
Ekrem BORA
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet
Akif ERKEK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ölüm olayının etkili bir şekilde soruşturulmaması
nedeniyle yaşama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru dilekçesi ve ekleri ile onaylı suretleri Ulusal Yargı
Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla Arhavi Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından gönderilen soruşturma dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 10/3/2014 tarihinde Artvin ili Arhavi ilçe
merkezindeki bir otel odasında başından vurulmuş vaziyette bulunan ve akabinde
kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren 1987 doğumlu M.B.nin
babasıdır.
9. Başvurucunun oğlu M.B., bireysel başvuru ve soruşturma
dosyasına yansıdığı kadarıyla olay tarihinden yaklaşık on beş yirmi gün önce
Y.Z.P. adlı bir kişi ile Konya'dan Arhavi'ye gitmiştir. M.B., Arhavi'de Y.Z.P.
adlı kişinin işlerine yardımcı olarak geçimini sağlamaya çalışmış ve burada
bulunduğu dönemde E. Otelinde kalmıştır. Otel kayıtlarına göre Y.Z.P. adlı kişi
daha önce de bu Otelde kalmışsa da M.B. bu Otelde ilk kez 17/2/2014 tarihinde
kalmıştır. Kayıtlara göre M.B. 25/2/2014 ile 1/3/2014 ve 6/3/2014 ile 10/3/2014
tarihleri arasında da anılan otelde kalmıştır.
10. M.B. 10/3/2014 tarihinde saat 23.40 sıralarında Otelin 24
numaralı odasında başından vurulmuş vaziyette Y.Z.P. adlı kişi tarafından
bulunmuştur.
11. Otel resepsiyonunda görevli olan K.Y. saat 23.40 sıralarında
155 Polis İmdat hattını arayarak olayı polise bildirmiştir. Olay yerine intikal
eden polis ekipleri, M.B.nin hayati fonksiyonlarının
devam ettiğini fark etmiştir.
12. Bunun üzerine derhâl 112 Acil Servis hattı aranmış ve olay
yerine bir ambulansın gönderilmesi istenmiştir. M.B., saat 23.45'te olay yerine
intikal eden 112 Acil Servis ambulansı ile Arhavi Devlet Hastanesine
götürülmüştür.
13. Genel durumu kötü ve bilinci kapalı bir şekilde Arhavi
Devlet Hastanesine götürülen M.B., burada yapılan acil müdahale sonrası daha
ileri tetkik ve tedavi için Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk
edilmiştir.
14. M.B., bunun üzerine Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma
Hastanesine götürülerek bu Hastanenin Nöroloji Yoğun Bakım Servisine
yatırılmıştır.
15. M.B.nin el svapları,
Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Servisinde tedavi
gördüğü sırada Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda alınmıştır. M.B.nin el svaplarının alındığına
dair tutanağın düzenlenme tarihi 11/3/2014 olup saati 04.15'tir.
16. M.B., tedavi gördüğü Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde11/3/2014 tarihinde saat 10.00 sıralarında yaşamını yitirmiştir.
17. Olay yerine ilk intikal eden polis ekiplerince düzenlenen
11/3/2014 tarihli (saat 01.30) olay ve araştırma tutanağında özetle M.B.nin kaldığı odanın kapısının arkadan kilitli hâldeyken
kırılmış olduğu, M.B.nin girişe göre karşı tarafta
bulunan yatak üzerinde ateşli silah ile vurulmuş vaziyette sırtüstü yatar
şekilde olduğu ve hayati fonksiyonları devam eden M.B.nin
hastaneye kaldırıldığı belirtilmiştir. Olay ve araştırma tutanağında ayrıca
olay yerine intikal edildiğinde Y.Z.P. adlı şahsın olayın şoku ile resepsiyonda
bulunan koltukta oturduğunun görüldüğü, konu ile ilgili ifadesi alınmak üzere
şahsın Polis Merkezi Amirliğine götürüldüğü ifade edilmiştir. Tutanakta; olayın
meydana geldiği Otelin içindeki ve dışındaki kameraların uzun süredir arızalı
olduğu, bu sebeple olay anını gösterir herhangi bir kamera kaydının
bulunamadığı da belirtilmiştir.
18. Olay yerine ilk gelen polis ekipleri, nöbetçi Cumhuriyet
savcısını olay hakkında bilgilendirmiştir. Bunun üzerine Cumhuriyet savcısı,
olay yeri inceleme ekibinin gerekli teknik çalışmalara başlamasını istemiş;
delillerin tespiti ve muhafazası için gerekli tedbirlerin alınması talimatını
vermiştir.
19. Olay yeri inceleme ekibinin olay yerinde yaptığı inceleme
neticesinde hazırladığı olay yeri inceleme raporu şöyledir:
"Olayın (…)24 nolu
odada meydana geldiği bilgisinin alınması üzerine buraya geçildi.24 nolu odanın kapısının ahşap olduğu, kapının kırılmış
olduğu, kapı kilit dilinin dışarıda olduğu, kapının karşısında bir adet yatak
olduğu, yatağın üzerinde yoğun miktarda kırmızı renkli sıvı olduğu, bu sıvının
yanında bir adet kovan olduğu, yatağın ayak kısmında üzerinde “B...” ibareli
bir adet telefon olduğu, yatağın yan tarafında bir adet silah olduğu, silahın
horozunun kurulu olmayıp namlu ağzında da mermi olmadığı, şarjörünün boş olduğu
görüldü. Olayın gerçekleştiği odanın banyo-wc
kapısının pvc doğrama olduğu, kapının alt kısmında
bir adet mermi giriş çıkış deliği olduğu, kapı üzerine yapışmış halde kıl
parçalarının olduğu, banyo içerisine girildiğinde kapının üzerinde bulunan
mermi çıkış deliğinin hizasındaki duvar üzerinde bir adet mermi sekme izi
olduğu, banyo kapısının sol tarafında zemin üzerinde bir adet çekirdek olduğu,
banyo kapısı önünde bulunan çöp kovası içerisinde sigara izmaritlerinin olduğu
görüldü. Silah üzerinde yapılan vücut izi incelemesinde herhangi bir bulguya
rastlanılmadı. Maktulün eşyalarının 25 numaralı odada olduğu bilgisinin
alınması üzerine bu odaya geçilerek şahsa ait siyah valiz ve odada yapılan
incelemede herhangi bir bulguya rastlanılmadı. Olay yerinden alınan bulgular
usulüne uygun olarak transfer edilerek tanımları delil bulgu listesinde,
konumları olay yeri krokisinde belirtilmiştir. Olay yerinin bu haliyle fotoğrafları
çekilerek olayın tanığı olduğu beyan edilen Y.Z.P. isimli şahsın el svapları alınmak üzere Arhavi Polis Merkezine gidilmiş,
burada şahsın her iki eline ait el svapları alınarak
incelemeye son verilmiştir."
20. M.B.nin yaşamını yitirmesi üzerine
12/3/2014 tarihinde ölü muayene işlemi gerçekleştirilmiştir. Ölü muayene
işlemine katılan adli hekim, kesin ölüm sebebinin klasik otopsi işlemi
yapılarak tespit edilmesinin yerinde olacağını belirtmiştir. Bunun üzerine
kesin ölüm sebebinin tespiti amacıyla aynı tarihte klasik otopsi işlemi
gerçekleştirilmiş ve otopsi sırasında cesetten kimyasal tetkik için kan, göz
içi sıvısı ve idrar alınmıştır. Otopsi sonucunda hazırlanan 14/4/2014 tarihli
raporun ilgili kısmı şöyledir:
" (...)
1- Sağ temporal
bölgede cilt üzerinde hafif is bulaşığı bulunan, altında beyin dokusunun
görüldüğü 1,5 cm çapında ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası,
2- Sol temporal
bölgede düzensiz kenarlı 2x1 cm lik ateşli silah
mermi çekirdeği çıkış yarası görüldü.
(...)
SONUÇ
(...)
2- Kimyasal incelemede alkol,
uyutucu-uyuşturucu ve sistematik toksik madde
saptanmadığı,
3- Kişinin vücudundan ateşli silah ürünü elde
edilmediği,
4- Kişinin vücudunda 1 (bir) adet ateşli silah
ürünü giriş ve 1 (bir) adet ateşli silah ürünü çıkış yarası tespit edilmiş olup
yaralanmanın tek başına öldürücü nitelikte olduğu,
5- Giriş deliği etrafında cilt üzerinde ve
cilt altında barut is ve asarına rastlanıldığı cihetle atışın bitişik veya
bitişiğe yakın atış mesafesinden yapılmış olduğu,
6- Kişinin ölümünün; ateşli silah
yaralanmasına bağlı kafatası kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyin
doku harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğu
kanaatini bildirir raporudur."
21. Olay yeri incelemesi neticesinde muhafaza altına alınan
tabanca ile tabancanın şarjörü, ayrıca olay yerinde bulunan kovan ile mermi
çekirdeği gerekli tetkiklerin yapılması amacıyla Erzurum Kriminal
Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilmiştir. Erzurum Kriminal
Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 21/3/2014 tarihli uzmanlık raporunda; olay
yerinde bulunan tabancanın ateş etmeye mani mekanik herhangi bir arızasının
bulunmadığı, yapılan deneme atışlarında fişeklerin patladığının görüldüğü,
incelenmek için gönderilen 9x19 mm çap ve tipindeki kovan ile aynı çaptaki
mermi çekirdeğinin olay yerinde bulunmuş tabanca ile atılmış olduğu tespitleri
yapılmıştır.
22. Yine Erzurum Kriminal Polis
Laboratuvarı Müdürlüğünce hazırlanan 21/3/2014 tarihli uzmanlık raporunda, M.B.
ve Y.Z.P.ye ait sağ ve sol el içi ile el üstlerinden alındığı belirtilen svaplar üzerinde atış artıklarına rastlanmadığı
belirtilmiştir.
23. Kolluk görevlileri 11/3/2014 tarihinde saat 15.58’de Y.Z.P.
adlı kişinin şüpheli sıfatıyla ifadesini almıştır. İfadenin ilgili kısmı
şöyledir:
"M.B. isimli şahısla yaklaşık olarak 45
gün kadar önce memleketim olan Konya iline gittiğim zaman (...) bir meyhanede
arkadaş ortamında tanıştım. M.B. bana ailesinden ayrı yaşadığını, babasının
emekli polis memuru olduğunu, geçimini insanları dolandırarak sağladığını,
başının bu yüzden belada olduğunu, en son olarak Konya ilinde bulunan bir
mobilya mağazasından ikinci el bir yatak odası satın aldığını, Mevlüt ismindeki taksici bir arkadaşı ile aynı evde
kaldıklarını, yatak odasının parasını ödemediğinden dolayı şahısların kendisini
öldürmekle tehdit ettiklerini ve bu yüzden Konya ilinden uzaklaşmak istediğini
söyledi. Ben (...) benim yanımda çalıştığı takdirde yalnızca harçlığını ve otel
masraflarını karşılayabileceğimi, bu şartlarda yanımda gelebileceğini söyledim.
O da kabul ederek benimle 15-20 gün kadar önce Artvin-Arhavi’ye geldi.
Arhavi’ye geldiğimizde benim daha önceden kalmış olduğum E. otele yerleştik.
Ben Artvin ilinde yaklaşık olarak 10 yıldır ticaret ile uğraşmaktayım. (...) Şu
an geçimimi büyük şehirlerde bulunan spot mağazalarından ucuza eşya satın
alarak ve bu eşyaları satarak geçimimi sağlamaktayım. Arhavi'de bulunduğumuz
süre zarfında arkadaşım olan M.B.yi alacaklarımı
alması için birkaç ile gönderdim. M.B. bana borcu olan şahıslardan paralarımı
alarak getirdi. (...) M.B., benim ile birlikte olduğu zamanlarda sürekli olarak
Konya ilinde olan kız arkadaşı ile telefonla görüşüyordu ancak ben aralarındaki
konuşmalara hiç şahit olmadım. M.B., bana bazı zamanda Konya'da olan ablaları
ile de konuştuğunu fakat aralarının iyi olmadığını söylüyordu. M.B., Konya'da
yaşadığı olaylardan dolayı sürekli tedirgindi. Bana isimlerini söylemediği
şahıslar tarafından öldürüleceği korkusu ile Konya iline gidemediğini
söylüyordu. Benim bildiğim kadarıyla da M.B. üzerinde sürekli olarak ya bıçak
ya da tabanca taşıyordu. Ben bazı zamanlarda da üzerinde silah taşıdığını
görüyordum fakat kendisine herhangi bir şey söylemedim. 10.3.2014 günü öğlen
saatlerinde uyandık, otelde kahvaltı yaptık. Ben kaldığım oda temizleneceği
için ve o gün otelden ayrılacağımdan dolayı kendime ait içerisinde bana ait
kıyafetler olan kırmızı siyah renkli çantamı odadan alarak resepsiyonun oraya
bırakacağım zaman M.B. de kendisine ait içerisinde tabancası olan siyah renkli
el çantasını benim çantamın büyük bölümüne koymuştu. Fakat kendi el çantasını
bir ara almıştı, tekrar el çantasını benim çantamın içine koymuş ama ben
görmedim. Otelde bulunduğumuz sırada saat 18.00sıralarında resepsiyon görevlisi
Sinan isimli şahıs at yarışı kuponu hazırlıyordu, ben kendisine bir kupon da
bize hazırla oynayalım dedim. Sinan bize bir kupon hazırladı, biz de kuponu
yatırdık ve at yarışını televizyondan seyretmeye başladık. Yarış saat 21.00
sıralarında bitti, ben M.B.ye hadi otelden çıkıp dolaşalım dedim. Arhavi
içerisinde biraz yaya olarak gezdik ve benim sürekli olarak gittiğim T. isimli
meyhaneye geldik. Burada bir müddet alkol aldık. Alkol aldıktan sonra M.B.
bugüne kadar ailesiyle yaşadıkları olumsuzlukları, Konya ilinde (...) 20.000
(yirmi bin) TL.nin üzerinde borcu olduğunu, bu yüzden
intihar edeceğini söyleyince ben sinirlendim ve elimi kaldırarak 20.000 TL için
adam kendini öldürür mü diyerek zorla masaya oturtturdum. Ben M.B.nin T. isimli meyhanede bana abi ben kendimi
öldüreceğim demesi sonrasında silah üzerinde mi diye kontrol ettim, silah üzerinde
değildi. Bana yemin ederek dayı üzerimde silah yok dedi. Bir müddet sonra
hesabı ödeyerek oradan ayrıldık ve yaya olarak otele doğru yürümeye başladık.
Ben bu esnada Hopa'dan tanıdığım taksici bir arkadaşı beni alması için aradım
fakat Trabzon'da olduğunu söyledi. Biz yaya olarak otele geldik. Benim amacım
kendisine zarar vermesini önlemek için siyah el çantasının içindeki silahı
alarak Hopa'ya gitmekti. Otelin içerisine önde ben arkamda M.B. giriş yaptık.
Ben resepsiyona giderek otelde sadece M.B.nin
kalacağını söyleyerek parasını ödedim. Gündüzden resepsiyon girişine bıraktığım
kırmızı siyah renkli çantamı almak için yöneldiğimde çantanın yerinde
olmadığını gördüm ve resepsiyon görevlisine çanta nerede diye sordum, O da bana
çantayı M.B.nin alarak odaya gittiğini söyledi. Ben
de bunun üzerine M.B.nin silahını benim çantamın
içerisine tekrar koymuş olduğunu bildiğim için kendisine zarar vereceği
düşüncesiyle hemen odaya doğru koştum. M.B.nin
bulunduğu 24 numaralı odanın kapısı kilitli idi. M.B.ye kapıyı aç diyerek
kapıya vurdum, açmayınca omuzunla kapıyı kırdım, içeri girdiğimde M.B. yatağın
üzerinde oturuyordu, elinde kendisine ait tabanca vardı, tabancayı başının sağ
tarafına doğru tutarak bana hitaben “DAYI GÜLE GÜLE” diyerek tabancayı
ateşledi, ben kafasındaki kanı görünce şoka girdim, kapının hemen önündeki bana
ait olan çantayı refleks ile aldığımı hatırlıyorum, oradan resepsiyon bölümüne
geçtim. Bu sırada yanıma gelen resepsiyon görevlisi ne olacak ne olacak diye
panik halinde bana sordu, ben de polisi ve ambulansı ara dedim. Kısa süre sonra
da polisler ve ambulans geldi, odada yaralı olan M.B.ye müdahale ederek
hastaneye kaldırdılar. Benim bildiğim kadarı ile M.B. ailesi ile olan
problemleri ve piyasaya olan borçlarından dolayı kendisine ait tabancası ile
intihara kalkıştı. Ben kendisine engel olmak istedim fakat bir anlık boşluktan
faydalanarak bu olayı gerçekleştirdi."
24. Kolluk görevlileri 11/3/2014 tarihinde Otel resepsiyonunda
görev yapan K.Y. adlı kişinin tanık sıfatıyla ifadesini almıştır. K.Y.nin ifadesi okunabildiği kadarıyla şöyledir:
"E. otelde resepsiyonist
olarak görev yapmaktayım. 10.3.2014 günü saat 23.30 sıralarında otel
müşterilerimizden M.B. [okunamadı] bana iyi geceler dileyip resepsiyonda
bulunan bavulunu alarak odasına gitti. Ben resepsiyon vardiyamı [okunamadı] teslim
aldım. Vardiyayı teslim aldığım arkadaş bana bavulun M.B.ye ait olduğunu ve
gece [okunamadı] teslim alacağını söylemişti. M.B.nin
resepsiyonla aynı katta bulunan 24 numaralı odasının [okunamadı] anahtarla
kapattığını ben oturduğum resepsiyon masasından duydum. M.B.nin
odasına gitmesinin ardından 3-5 dakika sonra dayısı Y.Z.P. koşarak resepsiyona
geldi ve çantayı sordu. Kendisine çantayı yeğeninin aldığını söyledim. Y.Z.P.
yanımdan ayrılarak M.B.nin odasına gitti ve kapıyı
çaldı. Y.Z.P. sertçe vurmaya ve içeride bulunan M.B.ye sürekli kapıyı açması
için bağırıyordu. Ses tonu ve kapıyı vurma şiddeti artınca bulunduğum yerden
kalkarak Y.Z.P.nin yanına gittim. Kendisini saatin
geç olduğu ve otelde çalışanların rahatsız olabileceği yönünde ikaz ettim. Kendisi
sakinleşerek bir sorunun olmadığını söyledi. Ben de yanından ayrıldım ve
resepsiyonda [okunamadı] oturdum. Masama yerleştiğim anda M.B.nin
odasından bir el silah sesi duyuldu. Silah sesinin duyulması ile birlikte
Y.Z.P., M.B.nin kalmakta olduğu kapıya omuz atarak
kırdı. Kendisi kapının eşiğinden içeri baktı ve bir adım geri çekildi. Ben
hemen yanına gittim. Y.Z.P. elini başına koyarak “kendini vurdu” diyerek geri
çekildi ve yere çöktü. Kapıdan içeri baktığımda kapının karşısında bulunan
yatağın üzerinde M.B.yi yatar vaziyette gördüm. M.B.
[okunamadı] sırtüstü yatar vaziyetteydi. Hemen yanımda bulunan cep telefonumdan
155’i arayıp [okunamadı] vererek yardım istedim. Y.Z.P. olayın etkisiyle şoka
girmiş gibi görünüyordu, [okunamadı] sürekli sigara içiyor ve konuşamıyordu.
Kısa bir süre sonra polis ekipleri ve 112 ekipleri otele geldiler. M.B.
06.03.2014gününden beri otelimizde kalmaktadır. Y.Z.P. [okunamadı] otelimizde
kalmıştır. Y.Z.P. uzun süredir otelimize gelip gitmektedir. Kendisinin
[okunamadı] bilgim yoktur, nerede çalıştıkları ne için burada oldukları
hakkında bilgim yoktur. [okunamadı] Akrabalık ilişkisini kendi beyanları
doğrultusunda biliyorum, gerçekliği hakkında bilgim yoktur. [okunamadı]olayla
ilgili olarak tüm bilgi ve görgüm bunlardan ibarettir."
25. Kolluk görevlileri 11/3/2014 tarihinde T. adlı birahanenin
sahibi O.K. ile burada garson olarak çalışan A.S. adlı kişinin tanık sıfatıyla
ifadesini almıştır. O.K. ile A.S. birbiriyle örtüşen ifadelerinde özetle M.B.
ile Y.Z.P.nin en son 10/3/2014 tarihinde saat
21.15-21.20 sıralarında Birahaneye gelerek tavuk şiş, çerez, börek, yoğurt,
rakı ve iki servis tabağı ile iki adet içki bardağı istediklerini, daha önceden
de dört beş defa gelen M.B.nin genel olarak fazla
alkol almadığını hatta bir defasında içki içmediğini, dün ise iki rakı bardağı
istediklerini, bu kişiler arasında yüksek sesle konuşmaların olmadığını, bu
kişilerin birbirlerine el kol ile vurduklarını ya da hakaret ettiklerini
görmediklerini, hesabı Y.Z.P.nin ödediğini, önceki
gelişlerinde de hesabı sürekli Y.Z.P.nin ödediğini
belirtmişlerdir.
26. Soruşturma kapsamında 30/4/2014 tarihinde başvurucunun
müşteki sıfatıyla ifadesi alınmıştır. Başvurucu özetle oğlu ile birlikte
yaşamadığını, oğlunun ayrı bir ev tuttuğunu, şüpheli Y.Z.P.nin
oğlunun arkadaşı olduğunu, oğlunu Arhavi'ye bu kişinin götürdüğünü fakat niye
götürdüğünü bilmediğini, daha sonra yapmış olduğu araştırmalarda bu kişinin
silah kaçakçısı olduğunu duyduğunu, bu kişinin belki de oğlunu silah
kaçakçılığı yaptırmak için Arhavi'ye götürdüğünü, oğlunun borçlarını kafaya
takan biri olmadığını, borçların çoğunu kendisinin ödediğini, birkaç defa
oğluna para gönderdiğini, oğlunun intihar ettiğine inanmadığını, bu olayı Y.Z.P.nin yapmasından ya da yaptırmasından şüphelendiğini belirtmiştir.
27. Arhavi Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma kapsamında elde
ettiği verileri dikkate alarak M.B.nin ölüm olayı ile
ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı
şöyledir:
"(...)
Bu bağlamda 10/03/2014 tarihinde maktul M.B.nin ölümü ile ilgili yapılan soruşturma ile ilgili,
öncelikle olayın intihar mı, yoksa kasten adam öldürme mi olduğu noktasında
yapılan değerlendirmede, olayın görgü tanığı otel görevlisi K.Y.nin
yukarıda özetlenen beyanları, şüpheli Y.Z.P.nin
beyanları, Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen otopsi raporunda
maktulün bitişik veya bitişiğe yakın mesafeden yapılan atışla hayatını
kaybettiğinin belirtilmesi, olaydan hemen sonra Arhavi İlçe Emniyet
Müdürlüğünce düzenlenen tutanaklar ile Olay Yeri İnceleme ekibince düzenlenen
raporun değerlendirilmesi neticesinde olayın intihar olduğunun anlaşıldığı,
Şüpheli Y.Z.P. hakkında intihara yönlendirme
eyleminden yürütülen soruşturmada, yukarıda belirtilen deliller kapsamında
yapılan değerlendirmede, şüpheli Y.Z.P.nin maktulü
intihara yönlendirdiğine ilişkin dava açmaya yeterli nitelikte delil
bulunmadığının anlaşılması nedeniyle, 10/03/2014 tarihinde meydana gelen maktul
M.B.nin ölümü olayı ile ilgili ve şüpheli Y.Z.P.
hakkında açıklanan nedenlerle kamu adına ek kovuşturma yapılmasına yer
olmadığına,
(...) karar verildi."
28. Başvurucu, anılan karara itiraz etmiştir. Başvurucu,
kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın eksik tahkikat ve inceleme sonucu
verildiği gerekçesiyle bu kararın kaldırılarak şüpheli ya da şüpheliler
hakkında kamu davası açılması talebinde bulunmuştur. Başvurucu 23/6/2014
tarihli dilekçesinde özetle oğlunun kesinlikle intihar etmediğini, oğlunun bir
çete ya da şebeke tarafından tasarlanarak öldürüldüğünü, oğlunun intihar edecek
bir yapıda olmadığını ifade etmiştir. Başvurucu; soruşturma kapsamında alınan
ifadelerin çelişkili olduğunu, Y.Z.P.nin beyanına
göre oğlunun içinde tabanca bulunan çantayı resepsiyondan alarak bu tabancayı
ateşlemek suretiyle intihar ettiğini, içinde tabanca bulunan bir çantanın
resepsiyona bırakılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, şüphelinin
ifadesindeki diğer bir yalanın ise kapıyı kırması olduğunu, olağan hayat
koşullarında kapı açılmıyor diye kimsenin hemen kapıyı kırmayacağını, beyanlara
göre resepsiyon ile odanın yakın mesafede olduğunun anlaşıldığını, böyle bir
durumda normal bir insan davranışının resepsiyondan yedek anahtarı alıp kapıyı
açmak olduğunu, zaten resepsiyon görevlisi ile şüphelinin ifadelerinin çok net
bir şekilde birbiriyle çeliştiğini, resepsiyon görevlisi K.Y.nin
beyanında silah patladıktan sonra şüphelinin kapıyı kırarak içeri girdiğini
belirttiğini, şüphelinin ifadesinde ise kapıyı silah patlamadan önce kırdığını
ifade ettiğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca oğlunun ve şüphelinin ellerinden
alınan svaplarda atış artığının bulunmadığını, oğlu
ateş etmiş olsaydı mutlaka ellerinde barut izinin bulunması gerektiğini,
şüphelinin ellerini yıkayarak bu iz ve emareleri yok etmiş olabileceğini,
şüphelinin olay günü gittiği yerlerde bulunan kamera kayıtlarının
incelenmediğini belirtmiştir.
29. İtiraz talebini inceleyen Rize Ağır Ceza Mahkemesi 22/7/2014
tarihli kararıyla "(...) şikayetçinin
iddiası, şüphelinin ifadesi, tüm dosya kapsamı, kararda gösterilen ve yerinde
görülen gerekçeye göre Arhavi C.Başsavcılığı'nın
11/06/2014 tarih ve 2014/160 Soruşturma Sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına
ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık görülmediği (...)"
gerekçesiyle başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir.
30. Bu karar 12/8/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
31. Başvurucu 3/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
32. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının
görevi” kenar başlıklı 160. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Cumhuriyet
savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren hâli
öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere
hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.”
33. 5271 sayılı Kanun’un “Cumhuriyet
savcısının görev ve yetkileri” kenar başlıklı 161. maddesinin (1) ve
(2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri
aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı
sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir.
Cumhuriyet savcısı, adli görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin
yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o
yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister.
(2)
Adli kolluk görevlileri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile
uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek
ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin
yerine getirmekle yükümlüdür.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
34. Mahkemenin 21/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
35. Başvurucu; oğlunun bir otel odasında başından vurulmuş
vaziyette bulunması üzerine başlatılan soruşturmanın etkisiz olduğunu, yeterli
araştırma yapılmadan olayın intihar olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer
olmadığına karar verildiğini, bu kararın dosya münderecatında bulunan deliller
ve bilgilerle çeliştiğini, oğlu ile şüpheli Y.Z.P.nin
ellerinden alınan svaplarda atış artığının tespit
edilemediğini, intihar eden bir kişinin atış artığından kurtulamayacağı gerçeği
karşısında olayın intihar olmadığını düşündüğünü, şüpheli Y.Z.P.nin
ise ellerini yıkamış olabileceğini, şüpheli ile olayın tek tanığının
ifadelerinin çelişkili olduğunu, resepsiyon görevlisi K.Y.nin
silah patladıktan sonra şüphelinin kapıyı kırarak içeri girdiğini belirttiğini,
şüphelinin ise odanın kapısını silah patlamadan önce kırdığını ve içeri
girdiğini ifade ettiğini, soruşturma makamlarınca bu çelişkinin
giderilmediğini, ayrıca kapıyı kırmak yerine niçin yedek anahtarın
resepsiyondan istenmediğinin soruşturma makamlarınca taraflara sorulmadığını,
şüpheli ve oğlunun Otel ile Birahane arasındaki yolda herhangi bir tartışma
yaşayıp yaşamadığının tespiti için bu bölgede bulunan kamera kayıtlarının
incelenmesi gerektiğini ancak somut olayda böyle bir araştırmanın
yapılmadığını, soruşturma makamlarının intihar nedeni olarak gösterilen borçlar
hakkında da herhangi bir araştırma yapmadığını, kovuşturmaya yer olmadığına
dair kararın gerekçesinin çelişkiler içerip yetersiz olduğunu, bu karardaki
çelişkilerin ve eksikliklerin giderilmesi için yaptığı itirazın da gerekçesiz
olarak reddedildiğini, olayın koşullarının aydınlatılamadığını belirterek
yaşama hakkının, adil yargılanma hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).Başvurucunun şikâyetlerinin özü, oğlunun
ölümü ile sonuçlanan olayda etkili bir ceza soruşturması yapılmaması nedeniyle
yaşama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
37. Somut olayda başvurucu, oğlunun ölümüne bir devlet
görevlisinin neden olduğunu ileri sürmemiş; oğlunun yaşamına yönelik olarak
devletin yetkili makamlarınca bilinen ya da bilinmesi gereken gerçek ve yakın
bir tehdidin bulunduğuna ancak anılan makamların oğlunun yaşamını korumak için
gerekli tedbirleri almadığına ilişkin bir iddiada da bulunmamıştır.
38. Bu itibarla başvurucunun tüm iddialarının yaşama hakkının
usul boyutu kapsamında etkili bir soruşturma yürütme yükümlülüğü yönünden
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
39. Anayasa’nın “Kişinin
dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını
koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
40. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, (...)
kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri
kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamaya çalışmaktır.”
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
41. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan yaşam
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar
verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
42. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşama
hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete negatif
ve pozitif yükümlülükler yükler (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50).
43. Devletin yaşama hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin
korumaya ilişkin maddi yönünün yanı sıra usule ilişkin bir yönü de
bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının
belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir
soruşturma yürütmeyi gerektirir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
44. Yaşama hakkı kapsamında yürütülen ceza soruşturmalarının
amacı, yaşama hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde
uygulanmasını ve sorumluların ölüm olayına ilişkin hesap vermelerini
sağlamaktır. Bu bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması
yükümlülüğüdür (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 56).
45. Soruşturma yükümlülüğünün sonuç yükümlülüğü değil uygun
araçların kullanılması yükümlülüğü olması, her soruşturmada mağdurların
olaylarla ilgili beyanlarıyla bağdaşan bir sonuca varılması gerektiği anlamına
gelmemektedir. Ancak soruşturma kural olarak olayın gerçekleştiği koşulların
belirlenmesini ve iddiaların doğru olduğunun kanıtlanması hâlinde sorumluların
tespit edilerek cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır (Doğan Demirhan, B. No: 2013/3908,
6/1/2016, § 66).
46. Bu bağlamda ceza soruşturmaları, sorumluların tespitine ve
cezalandırılmalarına imkân verecek şekilde etkili ve yeterli olmalıdır.
Soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz edebilmek için soruşturma
makamlarının resen harekete geçerek ölümü aydınlatabilecek ve sorumluların
tespitine yarayabilecek bütün delilleri toplamaları gerekir. Soruşturmada ölüm
olayının nedenini veya sorumlu kişilerin ortaya çıkarılması imkânını zayıflatan
bir eksiklik, etkili soruşturma yürütme kuralıyla çelişme riski taşır (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).
47. Bu kapsamda yetkililer, diğer deliller yanında görgü
tanıklarının ifadeleri ile kriminalistik bilirkişi
incelemeleri dâhil söz konusu olayla ilgili kanıtları toplamak için
alabilecekleri bütün makul tedbirleri almalıdır (Doğan Demirhan, § 68).
48. Bununla birlikte soruşturmanın etkililiğini sağlayan en alt
seviyedeki inceleme, başvuruya konu soruşturmanın kendine özgü koşullarına göre
değişir. Buradaki etkililik, ilgili tüm olaylar temelinde ve soruşturmanın
pratik gerçekleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle
soruşturmanın etkililiği bakımından her olayda geçerli olmak üzere bir asgari
soruşturma işlemler listesi veya benzeri bir asgari ölçüt belirlemek mümkün
değildir (Doğan Demirhan, § 69).
49. Soruşturma sonucunda alınan kararın soruşturmada elde edilen
tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olması, bunun
yanı sıra söz konusu kararın yaşam hakkına yönelik müdahalenin Anayasa’nın
aradığı zorunlu bir durumdan kaynaklanan ölçülü bir müdahale olup olmadığına
yönelik bir değerlendirme içermesi de gerekmektedir (Doğan Demirhan, § 70).
b. İlkelerin
Olaya Uygulanması
50. Somut olayda başvurucu, yukarıda belirtilen iddialarla (bkz.
§ 35) oğlunun ölüm olayı hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediğini ileri
sürmüştür.
51. Somut olay genel ilkeler kapsamında değerlendirildiğinde
yürütülen soruşturmada aşağıda açıklanacağı üzere önemli birtakım eksiklikler
bulunduğu anlaşılmıştır.
52. Başvuru formu incelendiğinde olay hakkında etkili bir
soruşturma yürütülmediğine ilişkin temel argümanlardan birinin hem M.B.den hem de şüpheli Y.Z.P.den
alınan svaplarda atış artığının tespit edilememesi
hususu ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucu bu kapsamda oğlu ile
şüpheli Y.Z.P.nin ellerinden alınan svaplarda atış artığının tespit edilemediğini, intihar eden
bir kişinin atış artığından kurtulamayacağı gerçeği karşısında olayın intihar olmadığını
düşündüğünü, şüpheli Y.Z.P.nin ise ellerini yıkamış
olabileceğini ileri sürmüştür.
53. Öncelikle UYAP üzerinden gönderilen soruşturma dosyasının
içeriğinde Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı
Müdürlüğünün 21/3/2014 tarihli raporunun bulunmadığı belirtilmelidir. Bununla
birlikte kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda açıkça "M.B. ve Y.Z.P.ye ait sağ ve sol el içi ile el
üstlerinden alındığı belirtilen svaplar ve boş numune
svaplarının analizlerinde, söz konusu svaplarda atış artıklarına rastlanmadığı" ifade
edildiğinden bu verilerin konu ile ilgili değerlendirme yapabilme bakımından
yeterli olduğu kanaatine varılmıştır.
54. Ölen kişinin el svaplarının olayın
meydana gelmesinden hemen sonra mümkünse olay yerinde alınmasının delillerin
toplanması ve korunması bakımından teorik olarak en etkili çözüm olacağı
muhakkaktır. Ancak yaşam fonksiyonları devam eden bir kişinin el svapları alınmadan acilen hastaneye götürülmesi de somut
olayın koşullarına göre makul kabul edilebilir. Bununla birlikte bu gibi
durumlarda dahi -tedavi süreci el verdiği ölçüde- kişinin el svaplarının mümkün olan en kısa sürede alınması gerekir.
Başvuru formu ve ekleri ile soruşturma dosyası bu kapsamda incelendiğinde
olayın saat 23.40 sıralarında meydana geldiği, M.B.nin
el svaplarının ise Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Yoğun Bakım Servisinde saat 04.15'te alındığı görülmektedir. Bu durum
dikkate alındığında M.B.nin el svaplarının
olayın meydana gelmesinden yaklaşık dört buçuk saat geçtikten sonra -M.B.nin olay yerinden Arhavi Devlet Hastanesine, Arhavi
Devlet Hastanesinden de Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesine naklinin
gerçekleştirilmesinden sonra- alındığı anlaşılmaktadır. Somut olayda M.B.nin yaşam fonksiyonlarının devam ettiğinin anlaşılması
üzerine acilen hastaneye götürülmesi makul olmakla birlikte sağlıklı bir atış
artığı analizi yapılabilmesi için gerekli olan el svaplarının
olaydan yaklaşık dört buçuk saat sonra alınmasının -soruşturma makamlarınca bu
hususta ikna edici bir açıklama getirilmediği sürece- delillerin toplanması ve
korunması hususunda sorun teşkil edebileceği ve makul olarak
değerlendirilemeyeceği vurgulanmalıdır.
55. Atış artığı elde etmenin bazı durumlarda mümkün olmadığı göz
ardı edilmemekle birlikte böylesi bir durumun varlığı hâlinde bu durumun
soruşturma makamlarının kararlarında etkili bir şekilde karşılanması gerekir.
Aksi bir tutum, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edilmesine neden olabilir.
Somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde hem M.B.nin
hem de şüpheli Y.Z.P.nin ellerinden alınan svaplarda atış artığının niçin elde edilemediği hususunda
kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda tatmin edici bir açıklamada
bulunulmadığı görülmektedir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda; M.B.nin el svaplarının
alınmasında niçin dört buçuk saatlik bir gecikmenin yaşandığı, M.B.nin ellerinin bu süre içinde yıkanıp yıkanmadığı yahut
atış artığı elde edilememesine neden olabilecek başka bir müdahaleye maruz
kalıp kalmadığı hususlarında da herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Keza
şüpheli olarak değerlendirilen Y.Z.P.nin başvurucunun
iddia ettiği gibi olay sonrasında ellerini yıkayıp yıkamadığının
araştırılmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda bu konuya ilişkin
olarak herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.
56. Bunun yanı sıra silah üzerinde yapılan vücut izi
incelemesinde de herhangi bir bulguya rastlanmadığı anlaşılmaktadır (bkz. §
19). Bu bağlamda yine silah üzerine mukayeseye elverişli parmak izi elde
etmenin bazı durumlarda mümkün olmadığı göz ardı edilmemekle birlikte silah
üzerinde yapılan vucut izi incelemesinde parmak izine
rastlanmamasının nedeni hakkında soruşturma aşamasında yeterli bir inceleme
yapılmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda bu hususta tatmin edici
bir açıklamada bulunulmadığı görülmektedir.
57. Bu durumda somut olayda delillerin toplanması ve korunması
hususunda yeterli özenin gösterildiğini ve gerekli tedbirlerin alındığını
söylemek mümkün görünmemektedir.
58. Olay hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediğine ilişkin
temel argümanlardan bir diğerinin ise şüpheli Y.Z.P. ile resepsiyon görevlisi K.Y.nin olay anına ilişkin anlatımlarının birbiriyle
çeliştiği iddiası ile ilgili olduğu görülmektedir. Başvurucu, şüpheli ile
resepsiyon görevlisi K.Y.nin ifadelerinin birbiri ile
çelişmesine rağmen soruşturma makamlarınca bu çelişkinin giderilmediğini ileri
sürmüştür.
59. Resepsiyon görevlisi K.Y.nin
beyanına göre şüpheli Y.Z.P., silah patladıktan sonra odanın kapısını kırarak
içeri girmiştir. Şüpheli Y.Z.P. ise henüz silah patlamamışken odanın kapısını
omuzuyla kırdığını, içeri girmesinden kısa bir süre sonra M.B.nin
“Dayı güle güle.” diyerek tetiğe
bastığını ifade etmiştir. Bu durum dikkate alındığında olayın nasıl
gerçekleştiğinin açıklığa kavuşturulması bakımından oldukça önemli olan bir
konuda çelişkili ifadelerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla soruşturma
makamlarınca bu çelişkinin mutlaka giderilmesi, gerektiği takdirde yer gösterme
işlemi yapılarak olayın şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlatılması zaruri
görünmektedir. Ancak somut olayda, söz konusu çelişkinin giderilmesi maksadıyla
şüpheli Y.Z.P. ile resepsiyon görevlisi K.Y.nin
ifadeleri ikinci defa alınmadığı gibi bu hususun açıklığa kavuşturulması için
hiçbir adım atılmadığı, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan
itirazda bu çelişkiye vurgu yapılmasına rağmen başvurucunun bu konudaki
itirazlarının karşılanmadığı görülmektedir.
60. Başvurucu, Otel ile eğlence mekânı arasında neler
yaşandığına dair hiçbir araştırma yapılmamış olmasının da soruşturmanın etkili
olmadığını gösterdiğini ileri sürmüştür. Olay yerine ilk gelen polis
ekiplerince düzenlenen olay ve araştırma tutanağına göre olayın meydana geldiği
Otelin içindeki ve dışındaki kameralar uzun süredir arızalı olduğundan olay
anını gösterir herhangi bir kamera kaydı bulunamamıştır. Herhangi bir sonuç
alınamamış olsa bile Otelin kamera kayıtlarına ilişkin bir araştırma yapılmış
olması olayın aydınlatılması için sarf edilen çaba adına olumlu olmakla
birlikte en son uğranılan eğlence mekânı ile Otel arasındaki yolda neler
yaşandığı ile ilgili olarak hiçbir araştırma yapılmamış olması, bu kapsamda
eğer varsa kamera kayıtlarının incelenmemiş olması önemli bir eksikliktir.
61. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde M.B.nin üçüncü bir kişi tarafından öldürülmüş olabileceği
yönündeki iddiaya ve olayın kendine özgü koşullarına rağmen M.B.nin
üçüncü bir kişi tarafından öldürülmüş olma ihtimalinin yeterince
araştırılmadığı, soruşturmada delillerin toplanması ve korunması için makul
olan tüm tedbirlerin alınmadığı, söz konusu eksiklikler nedeniyle etkili bir
soruşturma yürütülmeyerek yaşam hakkının usule ilişkin boyutunun ihlaline sebep
olunduğu kanaatine varılmıştır.
62. Mevcut başvuru ile ilgili son olarak söz konusu tespitlerin
hiçbir şekilde Anayasa Mahkemesince kişilerin masumiyetine veya suçlululuğuna ilişkin bir yorum yapıldığı şeklinde
değerlendirilemeyeceği ifade edilmelidir. Somut olayda yukarıda yer verilen
tespitlerin şüphelinin masumiyetine ya da suçluluğuna ilişkin bir değerlendirme
niteliği taşımadığı, mevcut başvuruda sadece soruşturma makamlarının olayın
muhtemel sorumlusunun tespitine yarayabilecek delillerin toplanması için makul
olan tüm tedbirleri alıp almadığının irdelendiği bilinmelidir.
63. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence
altına alınan yaşam hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
64. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
65. Başvurucu 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat
talebinde bulunmuştur.
66. Somut olayda, etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle
yaşam hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
67. Yaşam hakkının usule ilişkin boyutunun ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki
yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden soruşturma yapılmak üzere
Arhavi Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
68. Yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya -talebiyle bağlı kalınarak- net 10.000 TL
manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
69. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge
sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerekir.
70. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam
hakkının usule ilişkin yönünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin yaşam hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Arhavi Cumhuriyet
Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.