TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NAİME ÇALTI VE HÜSEYİN MURAT ÇALTI BAŞVURUSU
|
Başvuru Numarası: 2014/150
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe GÜLTEKİN
|
Başvurucular
|
:
|
Naime
ÇALTI
|
|
|
Hüseyin Murat ÇALTI
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Süleyman AKINCI
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, 31/8/2000
tarihinde Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tazminat davasında
yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek,
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep
etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 27/12/2013
tarihinde Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari
yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci
Komisyonunca, 7/11/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
9/1/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 10/2/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular, 5/8/2000
tarihinde Antalya ili, Kemer ilçesinde meydana gelen trafik kazasında
yakınlarının vefat etmesi sonucunda uğradıkları zararın tazmini istemiyle, 31/8/2000
tarihinde, Antalya İş Mahkemesinde tazminat davası açmışlardır.
8. Mahkemenin 20/11/2000 tarih
ve E.2000/969, K.2000/907 sayılı kararıyla davada Kemer Asliye (İş) Hukuk
Mahkemesinin yetkili olduğu belirtilerek, davanın yetkisizlik nedeniyle reddine,
kararın kesinleşmesinden sonra dosyanın yetkili Mahkemeye gönderilmesine karar
verilmiştir.
9. Yetkisizlik kararı üzerine,
Kemer Asliye (İş) Hukuk Mahkemesinde açılan davada Mahkemece, 10/6/2002 tarih
ve E.2000/602, K.2002/292 sayılı kararla davalı işverenin sosyal yardım
amacıyla işçileri taşıması esnasında araçlarda geçen sürenin iş süresinden
sayılmayacağı, kaza sonucunda açılan tazminat davasının iş mahkemesi sıfatıyla
görülemeyeceği belirtilerek Mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve
talep halinde dosyanın aynı yer görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine
karar verilmiştir.
10.
Görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra talep üzerine, Kemer Asliye Hukuk
Mahkemesinin E.2003/663 sayılı dosyasında tazminat davasına devam edilmiştir.
11.
Mahkemece, aralarında hukuki ve fiili bağlantı olduğu gerekçesiyle davanın,
Mahkemenin E.2000/410 sayılı dava dosyasında birleştirilmesine karar
verilmiştir.
12.
Mahkemenin, 21/7/2009 tarih ve E.2000/410, K.2009/535 sayılı kararıyla, toplam
on bir davalı hakkında yapılan yargılama sonunda, başvurucuların uğradıkları
maddi zararın tümünün Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılandığı
gerekçesiyle maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin
ise kabulüne karar verilmiştir.
13.
Kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18/6/2013 tarih ve
E.2013/4151, K.2013/12766 sayılı ilâmıyla İlk Derece Mahkemesinin kararı
bozulmuştur. İlâmın ilgili kısımları şöyledir:
"...
Dava, davalılardan
Kiriş Otelcilik ve Tur. A.Ş.'de çalışan davacıların
murisi B.Ö. ile V.Ç.'nin, M. A. yönetimindeki servis
aracı ile taşınmaları sırasında meydana gelen trafik kazası sonucu ölümleri
nedeniyle mirasçılarının işveren ve diğer davalılar aleyhine açmış oldukları
maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 30/1/1950 tarih ve 5521 sayılı İş
Mahkemeleri Kanunu gereğince işçi ve işveren arasındaki tüm ihtilaflarda iş
mahkemeleri görevlidir. Somut olayda, davalı işverenin temin ettiği araçla
taşıma yapılması esnasında meydana gelen trafik kazasında davalı işveren ve
onun sigortacısı yönünden olayın iş kazası olarak nitelendirilip,
nitelendirilemeyeceği ve işverenin 22/5/2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanunu'na
göre sorumlu bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ancak bu konuda özel
yetkili mahkeme olan iş mahkemelerinin görevi dâhilindedir. Her ne kadar diğer
davalılar yönünden temyize konu kararı veren mahkeme görevli ise de, davanın
tefrikinde yarar bulunmayıp, diğer davalılar yönünden de iş mahkemesinde
inceleme yapılmasında hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Bu durumda, mahkemece
görev hususunun resen ve davanın her aşamasında incelenmesi gereken hususlardan
olduğu da gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde
uyuşmazlığın esasına yönelik hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün
bozulmasına karar vermek gerekmiştir."
14.
Başvurucular, 27/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
15.
Yargıtay bozma kararı sonucunda Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2014/274
sayılı dava dosyasında yargılama halen devam etmektedir.
B. İlgili
Hukuk
16. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi, 5521 sayılı Kanun'un 1.
maddesinin birinci fıkrası ile 7. maddesinin birinci fıkrası ve 15. maddesi,
4857 sayılı Kanun'un mülga 77. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 22/6/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 27/12/2013 tarih ve 2014/150
numaralı bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
18. Başvurucular, 31/8/2000
tarihinde Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tazminat davasında
yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek,
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
19. Başvuru formu ve eklerinin
incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
20. Başvurucular, 31/8/2000
tarihinde Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tazminat davasında
yargılamanın makul sürede tamamlanmayarak Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
21. Anayasa ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma
hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde
yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil
yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36.
maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul
sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
22. Davanın karmaşıklığı,
yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup
olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
23. Anayasa’nın 36. maddesi ve
Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu
trafik kazası sonucunda uğranılan zararın giderilmesi istemine dayalı tazminat
davasında, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 5521 sayılı Kanun
ve 6100 sayılı Kanun'da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut
yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama
olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
24. Medeni hak ve
yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde,
sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama
sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği
tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 31/8/2000 tarihidir.
25. Sürenin bitiş tarihi ise,
çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme
tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin
devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas
alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
26. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun trafik kazası nedeniyle
uğranılan zararın giderilmesi istemiyle açılan tazminat davası olduğu,
31/8/2000 tarihinde açılan davada Antalya İş Mahkemesince 20/11/2000 tarihinde
yetkisizlik kararı verilmesi üzerine yargılamaya Kemer Asliye (İş) Hukuk
Mahkemesinde devam edildiği ve Mahkemenin 10/6/2002 tarihli kararıyla
görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine
yargılamaya Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2003/663 sayılı dava dosyasında
devam edildiği, Mahkemece, aralarında hukuki ve fiili bağlantı olduğu
gerekçesiyle dava dosyasının Mahkemenin E.2000/410 sayılı dava dosyasıyla
birleştirilmesine karar verildiği belirlenmiştir. İlk Derece Mahkemesince
21/7/2009 tarihli kararla maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat
istemlerinin kabulüne karar verildiği, temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay
11. Hukuk Dairesi tarafından 18/6/2013 tarihinde kararın bozulduğu, Mahkemenin
E.2014/274 sayılı dava dosyasında yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır.
27. 6100 sayılı Kanun’un
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin
etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde
bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar
verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
28. Başvuruya konu tazminat
davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı, yargılamanın uzun sürmesinde başvuruculara
atfedilecek bir kusur bulunmadığı anlaşılmakta olup, söz konusu yaklaşık on beş
yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu
sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
30. Başvurucular, yargılamanın
makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle ayrı ayrı 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL
manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
31. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar
başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
32. Başvurucuların tarafı
oldukları uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık on beş yıldır devam eden yargılama
süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca
ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında her bir
başvurucuya, talep ettikleri tazminat miktarları da dikkate alınarak, ayrı ayrı
net 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Başvurucular tarafından
maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile
iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
34. Başvurucular tarafından
yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00
TL vekâlet ücretinden oluşan 1.698,35 TL yargılama giderinin başvuruculara
müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Başvuruya konu yargılamanın
yaklaşık on beş yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvuruculara ayrı ayrı net 10.000,00 TL manevi TAZMİNAT
ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan 1.698,35 TL yargılama giderinin müştereken
BAŞVURUCULARA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesine
gönderilmesine,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.