TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYDIN AKBULUT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/15060)
|
|
Karar Tarihi: 8/6/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Leyla Nur
ODUNCU
|
Başvurucu
|
:
|
Aydın
AKBULUT
|
Vekili
|
:
|
Av. Ömer
ÖNEREN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Danıştay tetkik hâkimi görüşünün tarafına
bildirilmemesi nedeniyle savunma hakkı ve silahların eşitliği ilkesinin;
yargılama işlemlerinin uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümüne
öğretim üyesi alımı ile ilgili 6/7/2007 tarihli ve 26574 sayılı Resmî Gazete’de kadro ilanı yayımlananmış; anılan ilan kapsamında
başvurucu, Biyoloji Bölümüne öğretim üyesi olarak atanmıştır.
9. Davacı H.D. tarafından, başvurucunun anılan kadroya
atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
10. Ankara 13. İdare Mahkemesinin 16/10/2008 tarihli ve
E.2008/261, K.2008/1438 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
11. Başvurucu 6/9/2010 tarihinde davalı yanında davaya müdahil
olma talebinde bulunmuş, başvurucunun talebi Mahkemece kabul edilmiştir.
12. Davacının temyizi üzerine Danıştay Sekizinci Dairesinin
2/7/2010 tarihli ve E.2009/2023, K.2010/3967 sayılı kararı ile İlk Derece
Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
13. Bozma kararı üzerine direnme kararı verilmiş, Ankara 13.
İdare Mahkemesinin 1/12/2010 tarihli ve E.2010/1639, K.2010/1358 sayılı kararı
ile davanın reddine karar verilmiştir.
14. Davacının temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulunun 13/3/2014 tarihli ve E.2011/489, K.2014/783 sayılı kararı ile İlk
Derece Mahkemesinin ısrar kararının onanmasına hükmedilmiştir. Bu karar
2/9/2014 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir. Taraflarca karar
düzeltme yoluna başvurulmadığından kararın kesinleştiği tespit edilmiştir.
15. Başvurucu 17/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 8/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Tetkik Hâkimi
Görüşünün Tebliğ Edilmemesi Nedeniyle Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; Danıştay tetkik hâkimi görüşünün tarafına
bildirilmediğini, bu şekilde savunma hakkının ve silahların eşitliği ilkesinin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
18. Tetkik hâkimleri, daire başkanı tarafından verilen dava
dosyalarının ilk incelemelerini yapar ve hazırladığı yazılı veya sözlü raporu
daire başkanı veya üyelerine sunar. Dolayısıyla dava dosyası hakkında karar
verecek heyet ile birlikte çalışır ve heyet adına inceleme yaparak rapor
hazırlar(Yasemin Ekşi, B. No:
2013/5486, 4/12/2013, § 61; C. İş Ortaklığı,
B. No: 2013/769, 11/12/2014, § 44).
19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Meral/Türkiye kararında (B. No: 33446/02,
27/11/2007) Danıştay tetkik hâkiminin kanaatlerinin önceden tebliğ edilmemesine
ilişkin olarak bu yargı mensubunun görevinin savcının göreviyle mukayese
edilebilir olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edilmediğine
karar vermiştir. AİHM kararına göre tetkik hâkimleri, Danıştay başkanı ile
kurul ve daire başkanları tarafından kendilerine verilen görevleri yerine
getirmekle ve bunlar tarafından havale edilen davaları incelemekle sorumlu iken
savcılar Danıştay başsavcısının emri altında çalışmaktadırlar. Genel olarak
tetkik hâkimleri soruşturma yapmayıp daha evvel soruşturması tamamlanmış bir
dosya hakkında görüşlerini sunmaktadırlar. Tetkik hâkiminin mütalaasını yazılı
ya da sözlü sunarak hâkimlerin karar vermesine yardımcı olmayı amaçladığı
doğrudur. Ancak bu görevin, Danıştay başkanı ve Daire başkanlarını temsilen
tetkik hâkiminin yerine getirdiği hukuki görevlerden olduğu görülmektedir.
Danıştay başkanı ve Daire başkanlarının yönetimindeki tetkik hâkimleri karar
taslaklarını yazar ve tutanakları hazırlarlar. Dolayısıyla AİHM, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin 1. fıkrasının bu bakımdan ihlal
edilmediği sonucuna varmıştır (Yasemin Ekşi,
§ 63).
20. Somut davada Danıştay tetkik hâkimi tarafından İlk Derce
Mahkemesi dosyası ve kararı incelenerek rapor hazırlanmış, bu rapor Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulu Başkanı ve üyelerine sunulmuştur. Tetkik hâkiminin
raporu dinlendikten sonra Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Başkanı ve on
altı üyesi tarafından oyçokluğuyla hüküm onanmıştır. Başvuru konusu
yargılamada, tetkik hâkiminin önyargılı davranmasına neden olacak rapor
sunduğunu gösteren herhangi bir unsur bulunmadığı gibi başvurucunun da bu yönde
bir iddiası bulunmamaktadır. Tetkik hâkiminin raporu başvurucuya tebliğ
edilmemişse de bu durumun adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu
söylenemez.
21. Açıklanan nedenlerle, tetkik hâkiminin raporunun tebliğ
edilememesi nedeniyle başvurucunun adil yargılanma hakkına yönelik açık ve
görünür bir ihlal saptanmadığından, başvurucunun anılan iddiasının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
23. Başvurucu ayrıca, yargılamanın uzun sürmesinin etkili
başvuru makamının bulunmadığının kanıtı olduğunu, bu nedenle etkili başvuru
hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle etkili başvuru ve makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği
iddiasının makul sürede yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198,
7/11/2013, §§ 45, 47).
26. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
27. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar, başvurucunun 6/9/2010 tarihinde davaya müdahil olma talebinde
bulunması dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 3 yıl 6 aylık yargılama
sürecinde uyuşmazlığın karara bağlanması konusunda kamu otoritelerine ve
özellikle yargılama organlarına atfedilebilecek bir gecikmenin olduğu tespit
edilemediğinden, başvuru açısından farklı karar verilmesini gerektiren bir yön
de bulunmadığından yargılama süresinin makul olduğu sonucuna varılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle başvurucunun makul sürede yargılanma
haklarına yönelik bir müdahalenin bulunmadığının açık olduğu anlaşıldığından
başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tetkik hâkimi görüşünün tebliğ edilmemesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.