TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İBRAHİM ALMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/19949)
|
|
Karar Tarihi: 8/6/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe
GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
İbrahim
ALMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Nermin
SELÇUK
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması ve tutukluluğa
itirazın etkin olarak kullanılamaması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkı ile makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma ve terör örgütünün
propagandasını yapmak suçlarından 25/11/2007 tarihinde gözaltına alınmış;
29/11/2007 tarihinde ise tutuklanmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
4/12/2007 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır.
Başvurucu 29/1/2010 tarihinde tahliye edilmiştir.
9. (Kapatılan) İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250.
madde ile görevli) 10/12/2010 tarihli kararı ile başvurucunun atılı suçlardan
mahkûmiyetine karar verilmiştir. Temyiz üzerine hüküm, Yargıtay 9. Ceza
Dairesinin 17/6/2013 tarihli kararı ile bozulmuştur. Bozma sonrasında
yargılamaya İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edilmiş, Mahkemenin
20/1/2015 tarihli kararıyla başvurucu hakkında terör örgütü propagandası yapmak
suçundan açılan davada kovuşturmanın ertelenmesine, terör örgütü üyesi olma
suçundan başvurucunun 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
10.Hüküm temyiz edilmiş olup inceleme devam etmektedir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 8/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. Başvurucu; hakkında yürütülen yargılamada kanuni tutukluluk
süresinin aşıldığını, tutukluluğa itiraz yolunu etkin olarak kullanamadığını,
tutukluluğa itiraz üzerine verilen kararların gerekçesiz olduğunu, uzun
tutukluluk süresi nedeniyle masumiyet karinesine aykırı olarak adli kontrol
tedbirinin uygulanmadığını belirterekAnayasa’nın 19.
maddesinde tanımlanan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
13. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen
nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilir.
14. Somut olayda başvurucu25/11/2007 tarihinde gözaltına
alınmış, 29/11/2007 tarihinde ise tutuklanmıştır. Başvurucu, (kapatılan)
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK 250. madde ile görevli) 29/1/2010
tarihinde tahliye edilmiş ve başvurucunun tutukluluk hâli sona ermiştir.
Başvurucunun gözaltına alınma ve tutukluluğa ilişkin şikâyetlerine konu olan
kararların tamamının Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı
23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiği anlaşılmıştır.
15. Açıklanan gerekçeyle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
18. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden
davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34)
19. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29)
20. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar ile yargılamaya konu suçun niteliği ve yargılamadaki taraf
sayısı gibi kriterler dikkate alındığında somut olayda dokuz yılı aşan
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmediğine karar
verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
22. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
23. Başvurucu, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
24. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
25. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığındabaşvurucuya net 9.600 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
26. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 9.600 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (Tebliğname No.16-2015/139185) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
8/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.