TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SAFİR MOBİLYA PAZARLAMA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/15206)
Karar Tarihi: 11/5/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Yakup MACİT
Başvurucu
Safir Mobilya Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Vekili
Av. Murat ÇEKİÇ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, karar düzeltme talebinin süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu şirket, eser sözleşmesinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediğini iddia ederek sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesi talebiyle Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açmıştır.
9. Mahkeme 22/1/2013 tarihli kararı ile davayı reddetmiştir.
10. Temyiz üzerine karar Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 18/3/2014 tarihli kararı ile onanmıştır.
11. Başvurucu, onama kararını 16/4/2014 tarihinde tebellüğ etmiş, başvurucu vekili Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) yoluyla 30/4/2014 tarihli iş emri ile karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
12. Aynı Dairenin 23/6/2014 tarihli ilamında Yargıtay ilamının karar düzeltme isteyen tarafa 16/4/2014 gününde tebliğ edildiği, karar düzeltme dilekçesinin 5/5/2014 gününde kaydedildiği, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla hâlen yürürlükte bulunan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesindeki 15 günlük sürenin geçtiği belirtilerek dilekçenin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
13. Ret kararı başvurucu vekiline 20/8/2014 tarihinde tebliğ edilmiş 19/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
14. Bu arada Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesinin 26/8/2014 tarihli ve 1876 sayılı kararı ile Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyeti durdurulmuş, dava dosyası Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesine devredilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Kanun ve Yönetmelik
15. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi şöyledir:
"(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır."
16. 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 431. maddesi şöyledir:
"Temyiz dilekçesi, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya Yargıtayın bozması üzerine hüküm veren ilk derece mahkemesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilir.
Temyiz dilekçesi kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmişse temyiz defterine kaydolunur ve durum derhâl kararı temyiz edilen mahkemeye bildirilir.
Temyiz edene ücretsiz bir alındı belgesi verilir."
17. 1086 sayılı mülga Kanun'un 440. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Yargıtay kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki sebeplerden dolayı karar düzeltilmesi istenebilir:
..."
18. 6100 sayılı Kanun'un 445. maddesi şöyledir:
"Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir. Dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hâllerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır.
Elektronik ortamda, güvenli elektronik imza kullanılarak dava açılabilir, harç ve avans ödenebilir, dava dosyaları incelenebilir. Bu Kanun kapsamında fizikî olarak hazırlanması öngörülen tutanak ve belgeler güvenli elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanabilir ve gönderilebilir. Güvenli elektronik imza ile oluşturulan tutanak ve belgeler ayrıca fizikî olarak gönderilmez, belge örneği aranmaz.
Elektronik ortamdan fizikî örnek çıkartılması gereken hâllerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanır ve mühürlenir.
Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.
Mahkemelerde görülmekte olan dava, çekişmesiz yargı, geçici hukuki koruma ve diğer tüm işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir."
19. 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu'nun 5. maddesi şöyledir:
"Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğurur.
Kanunların resmî şekle veya özel bir merasime tabi tuttuğu hukukî işlemler ile teminat sözleşmeleri güvenli elektronik imza ile gerçekleştirilemez."
20. 6/8/2015 tarihli ve 29437 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ileCumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in (Yönetmelik) 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Taraf ve vekilleri ile diğer ilgililer güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla birimlere elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilirler.
Gelen evraktan sorumlu personel, UYAP üzerinden birimlere gönderilen ve iş listesine düşen belgeleri derhâl ilgili kişiye ya da doğrudan dosyasına aktarır. Onay gerektiren evrak ilgilinin iş listesine yönlendirilir.
...
Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter. Elektronik ortamda yapılacak işlemlerin, ertesi güne sarkmaması açısından saat 00:00'a kadar yapılması zorunludur.
21. Yönetmelik'in 208. maddesinin (9) numaralı fıkrası şöyledir:
"Taraf vekillerince UYAP üzerinden güvenli elektronik imza ile kanun yolu başvuru dilekçesi gönderilebilir. Bu işler için ayrıca elle atılmış imzalı belge istenmez. Avukatların UYAP Avukat Bilgi Sistemi üzerinden kanun yolu başvuru dilekçesi gönderebilmeleri için güvenli elektronik imza sahibi olmaları gerekir. Kanun yolu harçları avukat tarafından elektronik ortamda mahkeme veznesi hesabına aktarılır. Ayrıca bu işlemlerin Barokart veya kredi kartı gibi ödeme araçlarıyla yapılması sağlanabilir. Kanun yolu başvurusu, dilekçenin sisteme kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır. İşlem sonucunda başvuru sahibinin elektronik ortamda erişebileceği bir alındı belgesi oluşturulur."
22. 3/4/2012 tarihli ve 28253 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren mülga Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
Taraf ve vekilleri ile diğer ilgililer güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla mahkemeler veya hukuk dairelerine elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilirler.
Gelen evraktan sorumlu personel, UYAP üzerinden mahkeme veya hukuk dairelerine gönderilen ve iş listesine düşen belgeleri derhal ilgili kişiye ya da doğrudan dosyasına aktarır. Hâkimin onayını gerektiren evrak hâkimin iş listesine yönlendirilir.
Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter. Elektronik ortamda yapılacak işlemlerin, ertesi güne sarkmaması açısından saat 00:00’a kadar yapılması zorunludur.
Fizikî ortamda yapılan işlemlerde süre mesai saati sonunda biter."
23. Mülga Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 48. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
Taraf vekillerince UYAP üzerinden güvenli elektronik imza ile kanun yolu başvuru dilekçesi gönderilebilir. Bu işler için ayrıca elle atılmış imzalı belge istenmez. Avukatların UYAP Avukat Bilgi Sistemi üzerinden kanun yolu başvuru dilekçesi gönderebilmeleri için elektronik imza sahibi olmaları gerekir. Kanun yolu harçları avukat tarafından elektronik ortamda mahkeme veznesi hesabına aktarılır. Ayrıca bu işlemlerin Barokart veya kredi kartı gibi ödeme araçlarıyla yapılması sağlanabilir. Kanun yolu başvurusu, dilekçenin sisteme kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır. İşlem sonucunda başvuru sahibinin elektronik ortamda erişebileceği bir alındı belgesi oluşturulur.
Elektronik ortamda kanun yolu başvurusu saat 00:00’a kadar yapılabilir."
2. Yargıtay Kararı
24. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20/1/2014 tarihli ve E.2013/14-742, K.2014/16 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
Görüldüğü üzere Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ilgili genelgesine göre UYAP'a kaydedilerek elektronik ortama aktarılan belgelerle ilgili kayıt tarihinin ilgili işlemler yönüyle havale tarihi olarak esas alınması gerekmektedir.
B. Uluslararası Hukuk
25. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde, görülmesini isteme hakkına sahiptir...”
26. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), mahkemeye erişim hakkının, Sözleşmenin 6. maddesinde yerini bulan güvencelerin doğal bir parçası olduğunu (Lawyer Partners A.S./Slovakya, B. No: 54252/07, 16/6/2009, § 52), bu kapsamda herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ile ilgili her türlü idiasını bir mahkeme veya yargı önüne getirme hakkının güvence altına alındığını (Golder/ Birleşik Krallık, B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 36) belirtmiştir. Yine AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinde mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkının güvence altına alınmadığını ancak devletin kendi takdirine bağlı olarak taraflara kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı tanıması durumunda bu incelemeyi yapan mahkeme önünde uygulanan muhakeme usulünün bu ilkelere uygun olması gerektiğini belirtmiştir (Delcourt/Belçika, B. No: 2689/65, 17/1/1970, § 26).
27. Bu değerlendirmeye benzer şekilde AİHM, bir hukuk davasında bölge adliye mahkemesi ilamına yönelik itirazın süre yönünden reddedilmesi nedeniyle yapılan başvuruyu mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirerek kanun yolu incelenmesinde uygulanacak usulün Sözleşme'nin 6. maddesi kapsında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir (Mushta/Ukrayna, B. No: 8863/06, 18/11/2010, § 39).
28. Yine AİHM, mahkemeye erişim hakkına yönelik birtakım sınırlandırmaların kabul edilebileceğini ancak sınırlamaların meşru bir amaca yönelik olmadığı veya kullanılan yöntem ile ulaşılması hedeflenen amaç arasında makul bir orantısallık ilişkisinin bulunmadığı durumlarda kısıtlamaların Sözleşme'nin 6. maddenin birinci fıkrasına uygun olmayacağını belirtmiştir (Ashıngdane/Birleşik Krallık,B. No: 8225/78, 28/5/1985, § 57).
29. Osu/İtalya (B. No: 36534/97, 11/7/2002, §§ 36-40) davasında, uyuşturucu kaçakçılığı yapan suç örgütüne üye olduğu gerekçesiyle hakkında 7 yıl hapis cezası verilen başvurucu, kararı sonradan öğrendiğini belirterek Yargıtaya gecikmiş temyiz başvurusunda bulunmuş, Yargıtay ilgili Kanun hükmüne rağmen talebin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle istemi reddetmiştir. AİHM bu başvuruda dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesinin kabul edilebileceğini ancak öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da hesaplanması nedeniyle kişilerin dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamaları hâlinde Mahkemeye erişim hakkının ihlal sonucunun ortaya çıkacağını belirterek somut olayda Yargıtayın ret kararının kanun hükmünün neden uygulanmadığına ilişkin gerekçe içermediğini bu açıdan öngörülebilir olmadığını belirterek Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
30. Mahkemenin 11/5/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
31. Başvurucu, davada İlk Derece Mahkemesi kararının Yargıtayca onandığını, onama kararının 16/4/2014 tarihinde vekiline tebliğ edildiğini, karar düzeltme dilekçesinin avukatı aracılığı ile UYAP üzerinden Mahkemeye 30/4/2014 tarihinde gönderildiğini ancak Mahkemenin dilekçeyi 5/5/2014 tarihinde işleme koyduğunu, Yargıtayın da süresinde karar düzeltme talebinde bulunmadığı gerekçesiyle talebini reddettiğini, Yargıtayın ret kararıyla karar düzeltme hakkının elinden alındığını belirterek Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
32. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
33. Başvurucunun şikâyetinin özünün, karar düzeltme talebinin esasının Yargıtayca incelenmemesine yönelik olmasından dolayı iddia, adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
34. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Müdahalenin Varlığı ve Hakkın Kapsamı
35. Anayasa’nın 36. maddesinin birici fıkrasında herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
36. Anayasa'nın 36. maddesine 2001 yılı değişiklikleriyle eklenen "adil yargılanma" ibaresine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Bu sözleşmelerden olan AİHS'nin 6. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının güvencelerinden birini de mahkemeye erişim hakkı oluşturmaktadır.
37. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir (AYM, E.2014/76,K.2014/142, 11/9/2014).
38. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde, mahkemeye erişim hakkının, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini, kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52), ilk derece mahkemesine dava açma hakkının yanında itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise anılan yollara başvurma hakkının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini (Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, § 49) belirtmiştir.
39. Süre yönünden karar düzeltme talebinin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
40. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
41. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.
42. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, meşru bir amaç taşıma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
(1) Kanunilik
43. Başvuru konusu olayda Yargıtay Dairesinin, karar düzeltme talebini 1086 sayılı Kanun'un 440. maddesinde öngörülen sürede yapılmadığı gerekçesiyle reddettiği anlaşılmaktadır.
44. Yargıtay Dairesinin bu hükmü esas alarak verdiği ret kararına göre yapılan müdahalenin kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
(2) Meşru Amaç
45. Başvurucunun karar düzeltme itirazı, süresinden sonra ileri sürüldüğü gerekçesiyle reddedilmiştir. Kanun yollarına başvurmanın belli bir süreye bağlanmasına ilişkin kuralların mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmemesi, davaların uzamasının önlenmesi, hukuki alanda istikrarın sağlanması ve hukuk düzenine karşı olan güvenin sarsılmasının önlemesi amacıyla vâzedildiği, bu açıdan meşru bir amaca yönelik olduğu anlaşılmıştır.
(3) Ölçülülük
46. Karar düzeltme talebinin reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın ölçülü olup olmadığı ve başvurucuya ağır bir yük getirip getirmediği hususlarının değerlendirilmesi gerekir.
(a) Genel İlkeler
47. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde Mahkemeye erişim hakkının, kural olarak mutlak bir hak olmayıp sınırlandırılabileceği, bu hususta devletlerin takdir hakları gereği bazı düzenlemeler yapabileceği, bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların hakkın özünü zedeleyecek nitelikte olmaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerektiği belirtilmiştir (Mesut Güzel, B. No: 2014/5876, 22/9/2016, § 31). Bu kapsamda dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesinin, hukuki belirlilik ilkesinin bir gereği olduğu ve tek başına bu durumun mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmayacağı belirtilmiştir (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).
48. Yine Anayasa Mahkemesi, bir yerin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen idari yaptırım kararına karşı başka yerin Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla süresinde yapılan itirazda, sulh ceza mahkemesince dilekçenin fiilen mahkemeye ulaştığı tarihin esas alınarak itirazın reddedilmesi nedeniyle yapılan başvuruyu mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelemiş, başvurucunun bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığını aracı kılarak başvuruda bulunmasının usul kurallarına aykırı olmadığını, bu açıdan başvurucunun bu konuda özensiz veya ihmalkâr davrandığının söylenemeyeceğini, mahkemenin usul kurallarının uygulanmasındaki açık hatasının bireyin mahkemeye erişim hakkından yararlanamaması ve kendisine uygulanan yaptırımın hukukiliğini inceletememesi sonucunu doğurduğunu belirterek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (Remzi Durmaz, §§ 35-38).
(b)İlkelerin Olaya Uygulanması
49. Başvurucu, yasal süre içerisinde karar düzeltme talebinde bulunmasına rağmen Yargıtay tarafından talebinin reddedildiğini belirterek karar düzeltme hakkının engellendiğini iddia etmiştir.
50. Somut olayda değerlendirilmesi gereken mesele başvurucunun karar düzeltme talebinin kanun yolu incelemesine konu yapılmamasının, mahkemeye erişim hakkına orantısız bir müdahale oluşturup oluşturmadığıdır.
51. Başvurucu, 30/4/2014 tarihli dilekçesinde ayrıntılı bir şekilde itirazlarını dile getirerek karar düzeltme talebinde bulunmuş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi talebin 15 günlük sürede ileri sürülmediğini belirterek karar düzeltme dilekçesini reddetmiştir.
52. Başvuru konusu olay tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı mülga Kanun'un 440. maddesinde Yargıtay kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme talebinde bulunulabileceği belirtilmiştir.
53. 6100 sayılı Kanun'un 445. maddesinde elektronik ortamda güvenli elektronik imza kullanılarak dava açılabileceği, harç ve avansın ödenebileceği, dava dosyalarının incelenebileceği, Kanun kapsamında fizikî olarak hazırlanması öngörülen tutanak ve belgelerin güvenli elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanarak gönderilebileceği belirtilmiştir.
54. Yine başvuru konusu olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 5. ve 48. maddelerinde, taraf ve vekilleri ile diğer ilgililerin güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla mahkemeler veya hukuk dairelerine elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilecekleri, taraf vekillerince UYAP üzerinden güvenli elektronik imza ile kanun yolu başvuru dilekçesinin gönderilebileceği, bu işler için ayrıca elle atılmış imzalı belge istenmeyeceği, avukatların UYAP Avukat Bilgi Sistemi üzerinden kanun yolu başvuru dilekçesi gönderebilmeleri için elektronik imza sahibi olmalarının gerekli olduğu, kanun yolu harçlarının avukat tarafından elektronik ortamda mahkeme veznesi hesabına aktarılacağı, kanun yolu başvurusunun, dilekçenin sisteme kaydedildiği tarihte yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.
55. Başvuru formuna ekli belgeler ve UYAP'ta yapılan incelemede Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 18/3/2014 tarihli onama ilamının 16/4/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği, başvurucu vekilinin UYAP'tan 30/4/2014 tarihi saat 16.56'da karar düzeltme talebinde bulunduğu, yine aynı tarih saat 16.55'de Ankara 2 no.lu mahkemeler veznesine karar düzeltme harcını yatırdığı, Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesi görevlilerince karar düzeltme dilekçesi ile ilgili işleme 5/5/2014 tarihi saat 8.58'de başlanıldığı anlaşılmıştır.
56. Başvurucunun karar düzeltme talebi Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 23/6/2014 tarihli ilamında belirtilen "...Yargıtay ilamının karar düzeltme isteyen tarafa 16/4/2014 gününde tebliğ edilmiş ve karar düzeltme dilekçesinin 5/5/2014 gününde kaydedilmiş olmasına göre 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı mülga Kanun'un 440. maddesindeki 15 günlük sürenin geçmiş bulunması..." gerekçesi ile reddedilmiştir.
57. Yukarıda belirtilen tespitler ışığında 16/4/2014 tarihinde Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 18/3/2014 tarihli ilamını tebellüğ eden başvurucunun, UYAP üzerinden ilama karşı 30/4/2014 tarihinde karar düzeltme talebinde bulunmasına rağmen dilekçenin Mahkeme görevlileri tarafından yasal süre dolduktan sonra 5/5/2014 tarihinde işleme konulması nedeniyle Yargıtayın, bu tarihi esas alarak karar düzeltme dilekçesini süre yönünden reddetmesinin öngörülebilirlik sınırları içerisinde olduğunun değerlendirilemeyeceği, yapılan uygulamanın yanlış bir olguya dayanılarak açık bir hata ile gerçekleştirildiği ve başvurucunun kanun yolunu kullanma imkânını ortadan kaldırdığı, başvurucu üzerinde ağır bir yüke sebep olduğu, başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçlarla orantısız olduğu dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
58. Yukarıda açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
59. Başvurucu başvuru konusu davada sözleşme hükümlerinin dikkate alınmadığını, usul ve kanuna aykırı olarak karar verildiğini, Yargıtay kararlarının gerekçesiz olduğunu, belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
60. Başvuru hakkında Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlali ile yeniden yargılama karar verildiğinden başvurucunun diğer iddialarıyla ilgili ayrıca incelenme yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
61. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
62. Başvurucu, ihlalin tespitine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
63. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
64. Mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin Yargıtay ilgili Dairesine gönderilmek üzere Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesine (kapatılan Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesi) gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
65. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla ilgili Yargıtay Dairesine iletilmek üzere Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesine (kapatılan Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin E.2011/267, K.2013/7 sayılı dosyası) GÖNDERİLMESİNE,
D. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/5/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.