TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ADEM CANSEVER BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/15422)
Karar Tarihi: 5/12/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Heysem KOCAÇİNAR
Başvurucu
Adem CANSEVER
Vekili
Av. Hidayet DÖNMEZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, karar sonucunu etkileyecek bir iddianın karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
6. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 21/10/2008 tarihli iddianame ile başvurucu hakkında yanında diğer şüpheliler ile birlikte müştekilere ait konuta zorla girdiği, konutta bulunan müştekileri tehdit ettiği ve müştekilerden A.U.yu başka bir yere götürerek alıkoyduğu iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
7. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi 16/9/2010 tarihli karar ile başvurucunun diğer sanıklarla birlikte müştekilere ait konuta zorla girdiği ve konutta bulunanlardan A.U.yu bıçakla tehdit edip başka bir eve götürerek alıkoyduğu gerekçesiyle konut dokunulmazlığını ihlal etme suçundan 10 ay hapis, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, başvurucunun tehdit eylemi nedeniyle cezalandırılması istenmişse de bu eylem kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun unsuru olduğundan başvurucu hakkında bu fiil yönünden ceza tertibine yer olmadığına karar vermiştir.
8. Hükmün temyiz edilmiş veYargıtay 14. Ceza Dairesi 2/7/2014 tarihli karar ile onanmakla kesinleşmiştir.
9. Kesinleşen hüküm nedeniyle başvurucu hakkında yakalama kararı çıkarılmış ve 21/8/2014 tarihinde yakalanarak ceza infaz kurumuna alınarak infazına başlanmıştır.
10. Başvurucu müdafii, 13/10/2014 havale tarihli dilekçesinde mahkûmiyetle sonuçlanan yargılamaya konu suçların başvurucunun kimlik bilgilerini kullanan M.O. adlı şahıs tarafından işlendiğini ileri sürek yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur.
11. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi yargılamanın yenilenmesi isteğini kabul ederek başvurucunun tahliyesine karar vermiş ve 26/12/2014 tarihli ek kararında 16/9/2010 tarihli karar ile tehdit suçundan ceza tertibine yer olmadığına, konut dokunulmazlığını ihlal etme ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair hükmün iptaliyle başvurucunun atılı suçlardan beraatine karar vermiştir. Hüküm temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 5/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, faillerden birinin kendisinin kimlik bilgilerini kullanması nedeniyle işlemediği bir suç nedeniyle hakkında kamu davası açıldığını, yargılama ve temyiz aşamasında bu yöndeki itirazlarını ileri sürmesine rağmen ilk derece mahkemesinin herhangi bir araştırma yapmadan vermiş olduğu mahkûmiyet kararının Yargıtay tarafından da onandığını belirterek hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yargılamanın yenilenmesine ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
B. Değerlendirme
14. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi şöyledir:
“(1) Bölümler ya da Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
…
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi.”
15. Somut olayda Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/9/2010 tarihli kararı ile başvurucunun konut dokunulmazlığını ihlal ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından ayrı ayrı hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve anılan kararın temyizi üzerine hükmün Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Başvurucu, 16/9/2010 tarihli hükmün kesinleşmesi üzerine 19/9/2014 tarihinde bireysel başvuru isteğinde ve 13/10/2014 tarihinde de yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur. Mahkeme bireysel başvuru hakkında bir karar verilmeden yargılamanın yenilenmesi isteğini kabul edilerek 26/12/2014 tarihli beraata dair ek kararı vermiştir. Anılan kararda beraat eden başvurucunun tutuklu kaldığı günler nedeniyle kararın tebliğinden itibaren üç ay içinde ilgili ağır ceza mahkemesinde tazminat davası açma hakkının olduğu belirtilmiştir.
16. Bireysel başvuru, inceleme aşamasında iken başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet kararı iptal edilerek beraat kararı verilmiştir. Dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair yakınma gerekçesi ortadan kalkmıştır. Başvurucunun tazminata dair isteği bulunuyorsa da söz konusu 26/12/2014 tarihli beraat kararında bu yöndeki taleplerine ilişkin olarak ilgili mahkemesinde tazminat davası açabileceğinin kanuni dayanakları ile açıkça belirtildiği, hâl böyle iken başvurucu tarafından bu yönde bir dava açılıp açılmadığı hakkında açıklama da yapılmadığı dikkate alındığında başvurunun sürdürülmesinde güncel bir menfaatinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendine göre başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir nedenin kalmadığı anlaşılmıştır.
17. Açıklanan nedenlerle başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun, incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmamış olması nedeniyle DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 5/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.