TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HÜSEYİN ONUR AKYÜZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/15494)
|
|
Karar Tarihi: 11/12/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Zehra
GAYRETLİ
|
Başvurucu
|
:
|
Hüseyin Onur
AKYÜZ
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Hülya
KAYGUSUZ
|
|
|
Av. Fatih
ÖZEL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, aynı suçtan iki defa yargılama yapılıp ceza
verilmesi nedeniyle aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama
hakkının; idari para cezasının iptaline ilişkin başvuru sürecinde hukuk
kurallarının ve delillerin değerlendirilmesinde hata yapılarak başvurunun
reddine karar verilmesi, itiraz merciinin kararının gerekçesiz olması ve
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle de adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5 Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Çukurova Elektrik A.Ş. ve Kepez Elektrik A.Ş.
isimli şirketlerin Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmıştır.
7. Başvurucunun Yönetim Kurulu üyeliği yaptığı dönemde Sermaye
Piyasası Kurulunun (SPK) 13/1/2005 tarihli kararına aykırı davranmak suretiyle
onaylanmamış hisse senetlerinin bastırılıp eskileri ile değiştirildiği, Yönetim
Kuruluna üye seçiminin kamuya açıklanmak üzere SPK'ya bildirilmesi gerekirken
bunun yapılmadığı gerekçesiyle SPK tarafından başvurucu hakkında 300.000 TL
idari para cezası işlemi uygulanmıştır.
8. Başvurucu tarafından idari para cezasının iptali istemiyle
yapılan başvuru İstanbul 24. Sulh Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 24/6/2014 tarihli
kararı ile reddedilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"Kabahatlinin yönetim kurulu üyeliğini
yaptığı ÇEAŞ'ın ve Kepez A.Ş.'nin,
09.01.2005 tarihinde bir gazetede yayımladığı ilanla ortaklarına, sermayesini
temsil eden hisse senetlerinin tamamının tedavülden kaldırılarak hisse senedi
değiştirilmesi işlemine başlanılacağını duyurduğu, Sermaye Piyasası Kurulu'nun
(Kurul) bahsi geçen şirketlere gönderdiği 11.01.2005 tarihli yazılarla pay senedi
değişim işlemlerinin durdurulmasını istemesine karşın yazıya ve 13.01.2005
tarih ve 2/38 sayılı Kurul kararına aykırı davranarak söz konusu işlemlerin
durdurulmadığı, pay birleştirilmesi halinde örnek pay senedinin Kurula
gönderilerek inceltilmesi ve bu şekilde ilgili tebliğdeki şekil şartlarına
uyulup uyulmadığının denetlemesinin sağlanması gerekirken Kurul tarafından
onaylanmamış hisse senetlerin bastırılıp eskileri ile değiştirildiği, yine
yönetim kuruluna üye seçiminin kamuya açıklanmak üzere Kurula bildirilmesi
gerekirken bunun yapılmadığı,kabahatlinin bu şekilde
Kurulca alınan kararlara aykırı hareket ettiği, verilen idari para cezasının
uygulanmasında ve hesaplanmasında usul ve Yasaya aykırılık bulunmadığı
kanaatine varılarak (...) karar verilmiştir."
9. Başvurucunun itirazı İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin
14/8/2014 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar başvurucuya 21/8/2014
tarihinde tebliğ edilmiştir.
10. Başvurucu 18/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 11/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Aynı Suçtan İki Kez
Yargılanmama ve Cezalandırılmama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. Başvurucu; aynı konu hakkında iki kez idari para cezası
işlemi uygulandığını, daha önce verilen ve kesinleşen mahkeme hükmünü gerekçe
göstererek cezaya itiraz ettiği hâlde itirazının reddedildiğini ileri
sürmektedir.
13. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli
ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun
incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın
Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye
ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak
koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel
başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz,
B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
14. Sözleşme’ye ek 7 No.lu Protokol’ün
4. maddesi, hiç kimsenin bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun
olarak kesin bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı
aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde
yeniden yargılanamayacağını ve mahkȗm
edilemeyeceğini öngörmektedir. Söz konusu Protokol'ün uygun bulunmasıyla ilgili
10/3/2016 tarihli ve 6684 sayılı 11 Nolu Protokol ile
Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 10/3/2016 tarihinde kabul
edilerek 25/3/2016 tarihinde Resmî Gazete'de
yayımlanmış ve 28/3/2016 tarihinde de Bakanlar Kurulunca onaylanması sonucunda
1/8/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
15. Sözleşme’ye ek 7 No.lu Protokol’ün
4. maddesinde aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı
tanınmış ise de başvuruya konu ihlal iddiası tarihi itibarıyla anılan Protokol
yürürlüğe girmemiştir. Bu itibarla başvurucunun hak iddiasının Anayasa ve
Sözleşme’nin ortak koruma alanının dışında kaldığı anlaşılmaktadır (benzer
yönde bir karar için bkz. İffet İnci Gültekin,
B. No: 2013/9585, 9/3/2016, § 42).
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucu, ilk derece mahkemesi ve itirazmerciinin
kararlarında herhangi bir gerekçe bulunmadığını belirterek gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Anayasa Mahkemesi; önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli
karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi;
içtihadında insan haklarına ilişkin güvencelerin soyut ve teorik olarak değil
uygulamada ve etkili bir şekilde sağlanması amacının gerçekleşmesi için derece
mahkemelerinin ileri sürülen iddia ve savunmalara şeklen cevap vermiş
olmalarının yeterli olmadığına, iddia ve savunmalara verilen cevapların
dayanaksız olmaması, tutarlı ve makul olması gerektiğine vurgu yapmıştır. Anayasa
Mahkemesi özellikle açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların
davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu
değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu
hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerektiğine dikkat
çekmiştir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya
İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.,
B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013,
§§ 56, 57; Sencer Başat ve diğerleri [GK],
B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata, B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-44; Hikmet Çelik ve diğerleri, B. No:
2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59;Şah Tarım
İnş. Tur. Ltd. Şti., B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).
19. Somut olayda, yapılan açık yargılama sonunda tarafların
davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartışılarak
verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir
(bkz. § 8). Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme
konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli
karar hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
21. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
22. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi;
yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya
eksik icra edildiği yahut hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden
önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Adalet Bakanlığı
İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığına (Tazminat Komisyonu) başvuru
imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve
yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden
inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 26-35).
23. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı, tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal
iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi
olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı
sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel,
§§ 35, 36).
24. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Diğer İhlal İddiaları
26. Başvurucu; eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar
verildiğini, dosyada mevcut bulunan emsal kararların dikkate alınmadığını,
idari para cezasına dayanak teşkil eden mevzuatın hatalı yorumlandığını,
cezanın tüzel kişiliğe verilmesi gerektiğini, aynı konu hakkında Yönetim
Kurulunun diğer üyeleri tarafından açılan davaların kabul edildiğini belirterek
adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma
hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
28. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla
ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz
takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum,
uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013,
§ 42).
29. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce
delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup
mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının
kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
11/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.