TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
OZAN ÇAĞLAR AKMAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/1622)
|
|
Karar Tarihi: 21/9/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Ozan Çağlar
AKMAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ayşegül
KUMAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gösteri yürüyüşü esnasında yapılan eylem ile yolun
araç trafiğine kapanmasına yol açtığı gerekçesiyle başvurucu hakkında tesis
edilen idari para cezasına yapılan itirazın başvurucunun iddiaları
değerlendirilmeden duruşmasız ve gerekçesiz olarak mahkemece reddedilmesi
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu hakkında, Eskişehir ilinde 10/9/2013 tarihinde
gerçekleştirilen gösteri yürüyüşü esnasında yapılan eylemde yolun araç
trafiğine kapanmasına yol açtığı gerekçesiyle Eskişehir Trafik Denetleme Şube
Müdürlüğü tarafından idari para cezası tesis edilmiştir.
10. Başvurucu, idari para cezasına itiraz etmiştir. Eskişehir 3.
Sulh Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 10/10/2013 tarihli tensip zaptı ile itiraz
dilekçesindeki hususlara yönelik beyanlarının bildirilmesi için dilekçenin bir
örneğinin Eskişehir Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne gönderilmesine ve idari
para cezasına dayanak teşkil eden belgelerin anılan Müdürlükten istenilmesine
karar vermiştir.
11. Eskişehir Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünün 12/11/2013
tarihli cevap yazısı 21/11/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu
karşı beyanda bulunmamıştır.
12. Başvurucunun idari para cezasına yaptığı itiraz, Mahkemenin
26/12/2013 tarihli kararı ile kesin olarak reddedilmiştir. Kararın gerekçesi
şöyledir:
"Her ne kadar hakkında düzenlenmiş olan trafik suç tutanağına muteriz
itiraz etmiş ise de; dosyaya gelen tüm bilgi ve belgelerden muterizin itirazı haklı
ve yerinde görülmemekle muterizin itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Şöyle ki: Muterizin
işlediği fiil açıkça 2918 sayılı Yasa'nın 14. maddesindeki düzenlemeye uygun
şekilde trafik akışını engellemektir.Bu durum
Anayasanın teminatı altında olan toplantı ve gösteri hakkının kullanılması
olarak kabul olunamaz. Gerek hukukun evrensel ilkelerine ve gerekse Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesindeki düzenlemeye göre; bir hakkın kötüye
kullanılmasını kanun himaye etmez ve toplantı ve gösteri hakkı Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesindeki diğer hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik
bir şekilde veya bu amaçla kullanılamaz. Olayımızda da merhum bir şahsın anılması
adı altında açık bir şekilde trafiğin akışı muteriz ve yanındakiler tarafından
kasıtlı olarak engellenmektedir. Gerçekte böyle bir anma töreni trafik akışı
engellenmeden de yapılabileceğinden mahkememiz bu hali belirtildiği şekilde
hakkın kötüye kullanılması olarak kabul etmiştir ve diğer şehir sakinlerinin
ulaşım hakkının açıkça ihlal edilmesi sonucunu doğuran bu durum toplantı ve
gösteri yürüyüşü hakkının kullanılması olarak kabul olunamaz.
Aynı fiile hem suç hem kabahat yaptırımı uygulanamayacağı şeklindeki
hukuksal sorunun irdelenmesine gelince: Mahkememiz, olayın toplantı ve gösteri
yürüyüşleri hakkındaki kanun uyarınca soruşturulması halinin, açıkça bir trafik
kabahati olan 2918 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesini mümkün
kılmayacağı kanatinde değildir. Çünkü suç fiili başka
türlü de yani, trafik akışı engellenmeden de işlenebileceği gibi kabahat fiili
de Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa aykırılık teşkil etmeden değişik
şekillerde işlenebilir. Olayımızda da bu durum söz konusudur. Yani muteriz
eylemini trafik akışını engellemeden ana bir artelde
gerçekleştirse eylem trafik kabahati olmayacak Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu kapsamında değerlendirilecektir. Tersi halinde de yani örneğin muteriz
tek başına trafik akışını engellerse bu durum Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri(hakkındaki) Kanununa muhalefet olamaz.
Açıklandığı üzere hiç tereddütsüz ve gayet açık bir şekilde muteriz
eylemi 2918 sayılı Yasanın 14. maddesindeki düzenlemeye uygun trafik akışını
engelleyen bir kabahat olduğundan muterizin itirazı kabulü mümkün olmamış ve bu
nedenlerle itirazın reddine dair aşağıdaki hükümler uygun bulunmuştur."
13. Karar, başvurucuya 10/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Başvurucu 7/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 21/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
15. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
1. Silahların Eşitliği ve
Çelişmeli Yargılama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, Eskişehir ilinde 10/9/2013 tarihinde
gerçekleştirilen yürüyüşe katılmadığını, dolayısıyla yapılan eylem esnasında
yolun araç trafiğine kapanmasına sebebiyet vermediğini, söz konusu yürüyüşün
yapıldığı saatlerde olay mahallinde dahi bulunmadığını iddia etmiştir.
Başvurucu, hakkında uygulanan idari para cezasının tek kare fotoğrafa
dayanılarak verildiğini, bu fotoğrafın kendisine ait olup olmadığının tespiti
için Mahkemece duruşmaya çağrılma gereği bile duyulmayarak idari para cezasına
yaptığı itirazın reddine karar verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun bu şikâyeti adil yargılanma
hakkının unsurlarından olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama hakkı
kapsamında incelenmiştir.
17. Çelişmeli yargılama ilkesi, taraflara dava konusu ve
deliller hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını,
dolayısıyla tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını
gerektirmektedir (Tahir Gökatalay,
B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 25). Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama
ilkeleri kapsamında yapılacak inceleme, başvuru konusu yargılamanın bir bütün
olarak adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19).
18. Somut olayda Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesince,
başvurucunun itiraz dilekçesindeki hususlara yönelik beyanlarının bildirilmesi
için dilekçenin bir örneği Eskişehir Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne
gönderilmiştir. Anılan Müdürlüğün 12/11/2013 tarihli cevap yazısının 21/11/2013
tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği, başvurucunun karşı beyanda bulunmadığı
tespit edilmiştir. Bu itibarla başvurucuya yargılama sürecinde sunulan bilgi ve
belgelere ulaşma ve ileri sürülen iddialara karşı beyanda bulunma imkânının
sağlandığı, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine yönelik bir
ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
19. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Duruşmalı Yargılama
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu, hakkında uygulanan idari para cezasının tek kare
fotoğrafa dayanılarak verildiğini; oysa bu fotoğrafın kendisine ait olup
olmadığının tespiti için duruşmaya çağrılma gereği bile duyulmadan mahkemece
duruşmasız olarak karar verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun bu şikâyeti adil yargılanma hakkının
unsurlarından olan duruşmalı yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
21. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının temel unsurlarından biri Anayasa'nın 141. maddesinde
düzenlenen yargılamanın açık ve duruşmalı yapılması ilkesidir. Özellikle ceza
davalarında yargılamanın duruşmalı ve aleni yapılması, silahların eşitliği
ilkesinin ve savunma hakkının güvencesini oluşturur. Ancak bu durum, her türlü
yargılamanın duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu anlamına gelmez. Adil
yargılanma ilkelerine uyulmak şartıyla usul ekonomisi ve iş yükünün azaltılması
gibi amaçlarla bazı yargılamalar duruşmadan istisna tutulabilir (Nevruz Bozkurt, B. No: 2013/664,
17/9/2013, § 32).
22. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesi kapsamına giren fakat ceza hukuku
kategorisine girmeyen fiillerin (örneğin trafik kurallarının ihlali)
yargılamasında duruşma yapılmasının gerekli olmayabileceğini belirtmektedir (Jussila/Finlandiya [BD], B. No: 73053/01,
23/11/2006, § 43). Bu durum özellikle karmaşık olmayan veya teknik davalar ile
tarafların sunduğu görüşlere ve diğer belgelere dayanarak duruşma açılmaksızın
adil ve makul biçimde karar verebilecekleri davalar için geçerli olmaktadır (Aziz Ağarlı, B.
No: 2013/1377, 25/3/2015, § 27).
23. 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 28.
maddesinin (4) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir
örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re'sen
tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. ..."
24. Anılan hüküm uyarınca idari yaptırım kararlarına karşı sulh
ceza mahkemelerine yapılacak başvurularda sözlü yargılama usulü zorunlu olmayıp
talep üzerine veya re'sen tarafların dinlenmesi
mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
25. Somut olayda başvurucu 9/10/2013 tarihli dilekçe ile
hakkında tesis edilen idari para cezasına itiraz etmiş olmakla birlikte
itirazın duruşmalı olarak karara bağlanmasına yönelik bir talepte
bulunmamıştır. Mahkemece sözlü yargılamanın uygulanmadığı uyuşmazlık, tarafların
yazılı iddia ve savunmaları alınarak sonuçlandırılmıştır. Mevzuat gereği sözlü
yargılama usulü zorunlu olmadığından uyuşmazlığın kendine özgü niteliği dikkate
alındığında yargılamanın bu şekilde sonuçlandırılması makul görüldüğünden sözlü
yargılama hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
27. Başvurucu, hakkında uygulanan idari para cezasına yaptığı
itirazın reddine ilişkin kararın gerekçesinde Mahkemece, itiraz dilekçesinde
yer almayan ve dava konusu ile ilgili olmayan
unsurlara ilişkin değerlendirmeler yapıldığını, davanın esasına
etkili olan olay mahallinde bulunmadığı iddiasına ilişkin kararda hiçbir
değerlendirme yapılmadığını, iddiasının hangi gerekçe ile kabul edilmediğine de
yer verilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Başvurucunun bu şikâyeti adil yargılanma hakkının unsurlarından olan
gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
28. Anayasa’nın 36. ve 141. maddeleri gereği mahkemelerin her
türlü kararının gerekçeli olması gerekir. Ancak bu hak, yargılamada ileri
sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde
anlaşılamaz (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51). Ancak ileri sürülen iddialardan biri kabul
edildiğinde davanın sonucuna etkili olması hâlinde mahkeme bu hususa belirli ve
açık bir yanıt vermek zorunda olabilir(Yasemin
Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56).
29. Somut olayda, yapılan yargılama sonunda tarafların davanın
sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları ile dosya kapsamı dikkate
alındığında verilen kararda (bkz. § 12) hükme ulaşılması için yeterli gerekçe
bulunduğu görüldüğünden gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının
açık olduğu anlaşılmaktadır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının da, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Adli yardım talebinin kabulü ile geçici olarak muaf tutulan
206,10 TL harçtan ibaret yargılama giderinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca
başvurucudan TAHSİLİNE 21/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.