TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İBRAHİM HALİL ATA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/16289)
|
|
Karar Tarihi: 12/12/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Zehra
GAYRETLİ
|
Başvurucu
|
:
|
İbrahim
Halil ATA
|
Vekili
|
:
|
Av. Abdulkadir
GÜLEÇ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, uyarlama yargılamasında aleyhe temyiz talebi olmamasına
rağmen kararın bozulması ve daha yüksek bir cezaya hükmedilmesi ile
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının
21/4/1994 tarihli iddianamesi ile başvurucu hakkında silahlı terör örgütü üyesi
olma ve patlayıcı madde atma suçlarından kamu davası açılmıştır.
7. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinin (DGM) 7/2/1995 tarihli
kararı ile başvurucunun müsnet suçlardan hapis
cezasıyla cezalandırılmasına hükmedilmiştir. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin
23/10/1995 tarihli kararı ile hüküm onanmıştır.
8. Başvurucunun cezasının infazı devam ederken 26/9/2004 tarihli
ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 12/10/2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak 1/6/2005 tarihinde yürürlüğe
girmiştir.
9. Başvurucu 5237 sayılı Kanun ile getirilen değişikliklerin
lehine olduğu gerekçesiyle uyarlama talebinde bulunmuştur.
10. Talebi kabul eden (kapatılan) Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi
(CMK 250. madde ile görevli) (Mahkeme), başvurucunun eylemlerine temas eden 1/3/1926
tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu ile 5237 sayılı Kanun hükümlerini
karşılaştırarak lehe kanun tespiti yapmıştır. Mahkemece 24/5/2011 tarihli
kararla başvurucu hakkında örgüt üyesi olma, mala zarar verme, patlayıcı madde
nakletme ve patlayıcı madde atma suçlarından hapis ve adli para cezalarına
hükmedilmiştir.
11. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2/1/2012 tarihli kararı ile
örgüt üyesi olma ve bir kısım eyleme ilişkin mala zarar verme suçlarından
kurulan hükmün onanmasına, patlayıcı madde nakletme ve patlayıcı madde atma
suçlarından verilen hükmün ise bozulmasına karar verilmiştir.
12. Bozma kararına uyularak devam edilen yargılama sonucunda
Mahkeme 2/4/2013 tarihli kararla başvurucu hakkında patlayıcı maddeyi atmak
için nakletme suçundan 9 yıl süreyle hapis ve 90.000 TL adli para cezasına,
patlayıcı madde kullanmak suretiyle kamu malına zarar verme suçundan ise üç yıl
süreyle hapis cezasına hükmetmiştir.
13. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 5/6/2014 tarihli kararı ile
patlayıcı madde bulundurma suçu yönünden kurulan hükmün onanmasına, mala zarar
verme suçundan kurulan hükmün ise bozulmasına karar verilmiştir.
14. Başvurucu, hükmün onanan kısmından 28/8/2014 tarihinde
haberdar olduğunu beyan ederek 29/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 12/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; uyarlama yargılaması sonucunda aleyhe temyiz
yasağı ve kazanılmış hak ilkelerine aykırı olmak suretiyle asıl yargılamada
verilen cezalardan daha yüksek miktarda ceza verildiğini, bu cezaların alt
sınırdan uzaklaşılarak tayin edildiğini, yargılamanın uzun sürdüğünü, bağımsız
ve tarafsız bir mahkemede yargılanmadığını belirterek adil yargılanma hakkı ile
özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun ihlal iddialarının adil
yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
18. Kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünde değişiklik (uyarlama)
yargılaması; asıl ceza yargılamasının bütünüyle sonuçlanıp hükmün
kesinleşmesinden sonra ancak infazın tamamlanmasından önce yürürlüğe giren bir
ceza yasasının kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne, dolayısıyla infaza etkisi
bulunup bulunmadığının saptanmasına ilişkin ve esas itibarıyla infazı
ilgilendiren ve etkileyen bir yargılama faaliyetidir. Bu tali yargılamada, asli
ceza yargılaması sürecinde kesinleşmiş bulunan önceki kararın dışına
çıkılamayacak; oradaki suça konu sabit eyleme uygulanması olanağı bulunan yeni
yasadaki hükümler bütünüyle tatbik olunduktan sonra yeni yasanın lehe sonuç
doğurduğunun saptanması hâlinde hükümlünün bu sonuçtan faydalanması için infaza
konu olabilecek nitelikte bir hüküm kurulmasıyla yetinilecektir (Yargıtay Ceza
Genel Kurulu, E.2013/8-604, K.2015/204, 9/6/2015).
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı
fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından
ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının
yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf
olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da
girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak
ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18).
20. Sözleşme’nin 6. maddesinde, adil yargılanmaya ilişkin hak ve
ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç
isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek
hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla bahsedilen hâller
dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular,
Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz
(Onurhan Solmaz, § 23).
21. Somut olayda başvurucu, suç isnadının esasının çözümlendiği
bir aşamada (hükmün kesinleşmesinden sonra) ve kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne
konu kurallarda değişiklik yapılması üzerine gerçekleştirilen uyarlama
yargılamasıyla ilgili olarak şikâyetlerini dile getirmektedir. Başvurucunun
ihlal iddiasının suç isnadı altında
olduğu bir aşamaya ilişkin olmadığı, dolayısıyla başvurunun adil yargılanma
hakkı kapsamına girmediği anlaşılmaktadır (benzer yöndeki bir karar için bkz. İnan Çoban, B. No: 2014/15208,
19/12/2017).
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
12/12/2018tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.