TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MESUT AYDİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/14263)
|
|
Karar Tarihi: 11/12/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucu
|
:
|
Mesut AYDİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ezgi
DUMAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; müdafi huzurunda alınmayan kolluk ifadelerinin hükme
esas alınması, müdafiyle temsil edilemediğinden esas hakkında savunma
yapılamaması ve yargılamanın makul sürede tamamlanmaması nedenleriyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/7/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin edilen bilgilere göre olaylar
özetle şöyledir:
9. PKK-KONGRA-GEL terör örgütünce Kuzey Irak'taki kamplardan
birinde dokuz günlük bir konferans düzenlendiğinin, konferansa Türkiye'den
katılan kişilerin 7/10/2007 tarihinde Habur sınır kapısından giriş
yapacaklarının kolluk güçlerine telefonla ihbar edilmesi ve yapılan istihbarat
çalışmaları üzerine başvurucunun da aralarında bulunduğu şüpheliler 7/10/2007
tarihinde farklı araçlarla aralıklı olarak sınırdan giriş yaparken
yakalanmışlardır.
10. Yakalanan şüphelilerden G.D., müdafi olmadan
gerçekleştirilen ve canlı olarak yapılan, kolluktaki 8/10/2007 tarihli teşhiste
başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok kişiyi tespit etmiştir. Teşhis
tutanağının ilgili kısmı şöyledir:
"... Mersin Merkez DTP teşkilatı
içerisinde yer alan [Ş.H.]
isimli arkadaşım ... bana yakın bir zamanda PKK-KONGRA-GEL terör örgütünün
Kuzey Irak'ta bulunan kamplarında bir toplantının olacağını, ... bu toplantıya
benim de katılmamı söyledi. Ben de tamam bu toplantıya katılırım dedim...
...
Toplantı 25 veya 26 Eylül tarihinde ... [C.B.nin] önderliğinde
başladı...
...
Benimle birlikte gelen şahısların hepsi de
toplantıya katıldılar. ... Burada benim yanımda şuanda
gözaltında bulunan Mesut Aydin [başvurucu], [M.Y.] sahte kimlikli [Ö.B.], [Ş.H.]
isimli şahıslar vardı. Yola çıktık ve Türkiye'ye giriş yaparken yakalandık...
...
(5) ile
numaralandırılan şahıs, yukarıda da bahsettiğim gibi benimle birlikte Kuzey
Irak'ta PKK-KONGRA-GEL terör örgütünün toplantısına katıldı. Ben bu şahıs ile
birlikte Türkiye'ye giriş yaptım. Bu şahıs Mesut Aydin'dir [başvurucu]..."
11. G.D.nin 9/10/2007 tarihinde müdafii olmadan alınan Savcılık ifadesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"... ŞÜPHELİ BEYANINDA:Müdafi istemiyorum. CMK 147.maddedeki
haklarımı anladım. Savunmamı kendim yapacağım, demekle;
... 50-60 kişilik aynı kıyafetleri giymiş kişi [C.B.nin] yaptığı
konuşmayla toplantıya başladılar. Bu toplantı 9 günlük aralıklarla sürdü, ben
bu toplantıların bir kısmına katıldım.
... Ben, [Ş.], sahte kimlikte [M.] isimli gerçek ismi [Ö.] olan şahıs ve Mesut [başvurucu] isimli kişiyle Türkiye'ye giriş yaptık..."
12. G.D.nin 10/10/2007 tarihinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla yapılan ve kolluktaki
teşhis işlemini doğruladığı sorgusundaki beyanının ilgili kısmı şöyledir:
" Ben üzerime atılı suçla ilgili olarak
Silopi Cumhuriyet Başsavcılığındaifade verdim o
ifadem doğrudur aynen tekrar ederim. Ben Kuzey Irak taki
Pkk örgütünün toplantılarına katıldım.
... ben toplantıda bulunan bir kısım şahısları
emniyette ve savcılıkta teşhis ettim.bu toplantıya
katılmak dışında örgütle herhangi bir bağlantım yoktur...
Şüpheliye cumhuriyet Savcılığında vermiş
olduğu beyanı okundu, soruldu, doğrudur, aynen tekrar ederim, dedi. "
13. Yakalanan şüphelilerden Z.S. kollukta müdafiinin
de hazır bulunmasıyla alınan 21/10/2007 tarihli ifadesinde başvurucunun da
aralarında bulunduğu birçok kişinin adını bildirmiştir. Kolluktaki ifade
tutanağının ilgili kısımları şöyledir:
"... bu esnada [E.A.] bana kendisinin K.lrak'a giderak Kandil'de
bulunan PKK kampında yapılacak bir toplantıya katılacağından ve kendisinın PKK terör örgütü taralından bu toplantıya
çağırıldığını söyledi, toplantının konusunu sorduğumda ise [E.A.] ... üst düzey PKK yöneticilerinin katılacağını, bu
toplantının özel bir toplantı olduğunu söyledi. Bende bunun üzerine kendisi ile
birlikte K.lrak'a yani
Kandil'e gitmek istediğimi söyledim...
...
...devam eden Özgür Yurttaş Hareketinin
toplantısına katıldım, ancak bu toplantının son üç gününe yetişebildim...
...
Benim Özgür Yurttaş Hareketinin toplantısına
katılan şahıslardan tanıdıklarım: [M.A., N.Ü., M.S.A., G.D., Ğ.B., M.Y.,
Ş.H.], Mesut AYDİN [başvurucu], [Z.A., İ.Ç., Ö.B., N.E., M.Y., Ş.K.,
M.A., K.B., N.K. ve H.İ.] isimli
şahıslardır...
...
SORULDU: YAPMIŞ OLDUGUNUZ FOTOĞRAF
TEŞHİSLERİNDE [M.A., N.Ü., M.S.A., G.D., Ğ.B., M.Y.,
Ş.H.], Mesut AYDİN [başvurucu], [Z.A., İ.Ç., Ö.B., N.E., M.Y., Ş.K.,
M.A., K.B., N.K. ve H.İ.] İSİMLİ ŞAHISLARI
TANIDIĞINIZI beyan ederek ilgili fotoğraf teşhislerini yaptınız. BU ŞAHISLARIN
PKK KONGRA GEL TERÖR ÖRGÜTÜ İLE BAĞLANTILARI varmıdır,
varsa bu bağlantılar hakkında bildikleriniz nelerdir.
CEVABEN: Bu şahıslar PKK terör örgütü ile
ilişkilidirler. Ben bu şahısların tam olarak örgütle ne boyutta ilişkili
olduklarını bilmiyorum. Kendilerini özgür yurttaş hareketi toplantısında
gördüm...
...
SORULDU :İFADENİZE EKLEMEK İSTEDİĞİNİZ BAŞKA BİR HUSUS VAR MIDIR?
CEVABEN: Ben PKK/KONGRA-GEL TERÖR örgütü adına yürütmüş olduğum
faaliyetlerden dolayı kesinlikle pişman değilim. Gözaltında bulunduğum süre
zarfında herhangi bir rahatsızlığım olmadı, herhangi bır
kötü bir muamele görmedim. Söylemek istediğim başka bır
şey yoktur.
İfade esnasında hazırda bulunan Şırnak Barosu
Avukatlarından [A.T.ye]
ifadeye eklemek istediği herhangi bir husus olup olmadığı soruldu, huzurda
tespit ediIen beyana bir diyeceğimiz yoktur
dedi."
14. Z.S. kollukta müdafiinin de hazır
bulunmasıyla iki fotoğraf üzerinden gerçekleştirilen 20/10/2007 tarihli
teşhiste başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok kişiyi tespit etmiştir.
Kolluktaki teşhis tutanaklarının ilgili kısımları şöyledir:
İlk Tutanak: "[Z.S.] isimli şahıs Müdafii [A.T.] refakatinde huzura alınmış,...fotoğraflar
(1) den (18) e kadar numaralandırılarak kendisine gösterilerek söz
verildiğinde;
... (8) numara ile numaralandırılan şahıs
Özgür Yurttaş Hareketinin PKK terör örgütünün kampında yapılan toplantısında
gördüğüm Mesut AYDİN [başvurucu],
...
isimli şahıslardır, ben tüm bu şahısların fotoğraflarını görünce kendilerini
tanıdım ve fotoğraflarından net ve kesin olarak teşhis ediyorum."
İkinci Tutanak: "Özgür Yurttaş
Hareketi Genel Meclisinde yer aldığını bildiğim şahıslar:
1-Mesut AYDİN [başvurucu] (Şanlıurfa'lıdır.
Diyarbakır'da ikamet eder, Özgür Yurttaş Koordinasyon Üyesidir)
...
[Z.S.] isimli şahıs Müdafii [A.T.] refakatinde huzura alınmış, yukarıda bulunan ve
Müdürlüğümüzce temin edilen fotoğraflar (1), (2) ve (3) ile numaralandırılarak
kendisine gösterilerek kendisine söz verildiğinde:
Bana göstermiş olduğunuz fotoğraftaki
şahıslardan (1) ile numaralandırılan şahıs, yukarıda da bahsettiğim gibi Özgür
Yurttaş Hareketi Genel Meclisinde yer alan ismini Mesut AYDIN olarak bildiğim
ancak gerçek ismini Mesut AYDİN [başvurucu] olarak öğrendiğim şahıstır, Mesut AYDİN [başvurucu] isimli şahsın PKK kampında gerçekleştirilen Özgür
Yurttaş Hareketinin toplantısına katıldığından dolayı beraberindeki diğer 19
şahıs ile birlikte Silopi ilçesinde yakalandığını haberlerden duydum, Mesut
AYDİN [başvurucu] Özgür Yurttaş
Hareketi adına meclis çalışması şeklinde faaliyet yürüttüğünü biliyorum.
Bildiğim kadarıyla en son olarak İstanbul ilinde faaliyetlerde bulunuyordu,
kendisini kesin olarak tanır ve teşhis ederim."
15. Z.S.nin müdafiinin
hazır bulunmasıyla alınan ve kolluktaki teşhis işlemini doğruladığı
Savcılıktaki 21/10/2007 tarihli beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...Ben bu konuda daha önce Müdafi
huzurunda Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğünde ifade vermiştim. Bu ifademi aynen
tekrar ederim, Ben daha önce iki defa daha Kuzey
Irak'a gitmiştim. Birinci gidişimde gezmek için, ikinci girişimde ise
üniversite bakmak için gitmiştim. Bu iki gidişimde örgütle herhangi bir
bağlantım olmadı. Emniyet'te verdiğim ifademe ekleyecek bir husus yoktur, dedi.
Şüpheliye Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğünde
yaptırılan Fotoğraf Teşhis Tutanakları gösterildi, Şüpheli Devamla Beyanında;
Tutanakta yaptığım teşhisler doğrudur, tutanaklar altındaki imzalar da bana
aittir. Bu konuda savunmam bundan ibarettir, dedi..."
16. Z.S.nin 21/10/2007 tarihinde müdafiinin hazır bulunmasıyla yapılan ve kolluktaki teşhis
işlemini doğruladığı sorgusundaki ifade tutanağının ilgili kısımları şöyledir:
"...soruşturma aşamasında müdafiim hpuzurunda vermiş olduğm beyanınımı aynen tekrara
ederim benim pkk KONGRA-GEL terör örgütü ile siyasi
anlamda bağlantım vardı. örgütün sempasizinim.
ben DTP de hala hazırdagençlik
kolu üyesiyim...
...
...soruşturma aşamasında müdafii
huzurunda belirtitim gibi benimle aynı şekilde Kampta
Özgür Yurttaş harekete toplantısına katılan benim kendi tanıdıklarım olan
şahıslar [M.A.], [N.Ü.], [M.S.A.], [G.D.], [G.B.], [N.Y.],[Ş.H.], MESUT AYDIN [başvurucu], [Z.A.], [İ.Ç.], [Ö.B.], [N.E.], [M.Y.],
[Ş.K.], [M.A.], [K.B.], [N.K.] ve [H.İ.]
simli şahıslardır, bunların bir kısmını DTPye gidip
gelmelerinden dolayı tanıyordum, bir kısmıda toplantı
sırasında orda bulunmalarından dolayı tanıyordum. savunmam
bundan ibarettir.dedi.
Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu
ifadesi okundu, benzer olduğu görüldü, soruldu: doğrudur, bana aittir. Aynen
tekrar ederim,dedi.
17. Yakalanan şüphelilerden M.Ç. kollukta müdafisiz
gerçekleştirilen ve canlı olarak yapılan 8/10/2007 tarihli teşhiste
başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok kişiyi teşhis etmiştir. Teşhis tutanağının
ilgili kısmı şöyledir:
"...Şuan benimle birlikte gözaltında
bulunan [M.Y.,İ.Ç.,M.A.,H.Ç.,N.Ü.,M.S.A.,G.D.,Ğ.B.,E.B.,Ş.H.], Mesut Aydin [başvurucu], [Z.A., Ö.B.] isimli şahısların hepsi yukarıda bahsettiğim gibi;
PKK/KONGRA GEL TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KUZEY IRAK'TA
BULUNAN KAMPLARINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN TOPLANTIYA KATILAN VE YÖENTİM DÜZEYİNDE
GÖREVLİ BULUNAN ŞAHISLARDI. AYRICA MESUT AYDİN [başvurucu] VE [Ş.H.]
YÖNETİCİ POZİSYONUNDA OLAN ŞAHISLARDI, DİĞER ŞAHISLARI SÜREKLİ
YÖNLENDİRİYORLARDI... demesi üzerine;
... Mesut Aydin [başvurucu]
isimli şahıs 10 numara ile,
...
...numaralandırılarak [M.Ç.] isimli şahıs huzura alınmış... (1) den (13)'e kadar
numara ile numaralandırılan şahıslar şu anda benimle birlikte gözaltındadırlar.
... Bu şahıslar PKK/KONGRA GEL TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KUZEY IRAK'TA BULUNAN
KAMPLARINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN TOPLANTIYA KATILAN VE YÖENTİM DÜZEYİNDE GÖREVLİ
BULUNAN ŞAHISLARDIR. AYRICA (10) İLE NUMARALANDIRILAN MESUT AYDİN [başvurucu] VE (9) İLE NUMARALANDIRILAN [Ş.H.] YÖNETİCİ POZİSYONUNDA OLAN ŞAHISLARDI, DİĞER
ŞAHISLARI SÜREKLİ YÖNLENDİRİYORLARDI..."
18. M.Ç.nin 10/10/2007 tarihinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla alınan ve kolluktaki
teşhis işlemini reddettiği Savcılıktaki beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"... Ben Irak Devletine ticari işlerim
için gittim. Van'da inşaat taşaronluğu yaparım, PKK
Terör örgütü ile herhangi bir ilişkim yoktur. gözaltındaki
kişilerle ilk defa Habur Emniyet'te karşılaştım, suçlamayı kabul etmiyorum
dedi. Şüpheliye Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğünde 09/10/2007 tarihli teşhis,
08/10/2007 tarihli tespit, 08/10/2007 tarihli fotoğraf teşhis tutanakları,
09/10/2007 tarihli tespit tutanağının içeriği anlatıldı, gösterildi, soruldu:
tutanak içeriklerini kabul etmiyorum. bu belgeler bana
okutulmadan imzalatıldı..."
19. M.Ç.nin 10/10/2007 tarihinde müdafiinin hazır bulunmasıyla yapılan sorgusundaki ifade
tutanağının ilgili kısmı şöyledir:
" ...silopi
cumhuriyet savcılğında ifade vermiştim. oifadem doğrudur aynen tekrar
ederim. ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. pkk terör örgütü ile herhangi bir
ilişkim yoktur. ben örgütün kuzey ırak taki toplantılarına katılmadım...."
20. Yakalanan şüphelilerden K.B. kollukta müdafisiz
gerçekleştirdiği 10/10/2007 tarihli ve canlı olarak yapılan teşhiste
başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok kişiyi teşhis etmiştir. Teşhis
tutanağının ilgili kısmı şöyledir:
"...Ben Manisa Özgür Yurttaş hareketi
içerisinde yerel aktivist olarak faaliyet yürütmeye
başladım. Ben şu anda benimle birlikte cezaevinde bulunan Mesut AYDİN [başvurucu] isimli şahsı Buca cezaevinden tanırım. Kendisi
telefonumda kayıtlıdır. Mesut AYDİN [başvurucu] bildiğim kadarıyla halen İstanbul ilinde Özgür YURTTAŞ
hareketi içerisinde faaliyet yürütmeye devam etmektedir. Ben Diyarbakır ilinde
bulunduğum sırada Diyarbakır'daki Özgür YURTTAŞ derneği binasında görüştüm.
Mesut AYDİN [başvurucu] isimli
şahıs bana PKK KONGRA GEL terör örgütünün Kuzey Irak'ta bulunan kamplarında
Özgür Yurttaş aktivistlerinin tartışacağı bir
toplantının gerçekleştirileceğini söyledi. Bunun için de benim gitmemi söyledi.
Bunun üzerine bana 250 YTL elden para verdi. ... Mesut AYDİN [başvurucu] bana parayı verdikten sonra Kuzey Irak Zaho şehrine gitmemi söyledi ve bana vermiş olduğu telefon
numarasını aramamı söyledi...
...
...Şuan benimle
birlikte gözaltında bulunan [Ş.K.]
ve [M.] bulunuyordu. Bu şahıslar
benimle birlikte ... PKK/KONGRA GEL TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KUZEY IRAK'TA BULUNAN
KAMPLARINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN ÖZGÜR YURTTAŞ HAREKETİNİN TOPLANTISINA KATILDILAR
KENDİLERİNİ NET OLARAK HATIRLIYORUM. HEPSİ DE TOPLANTIDA İDİLER.demesi
üzerine;
... Mesut Aydin [başvurucu] isimli şahıs 11 numara ile,
...
...numaralandırılarak [K.B.ye] söz verildiğinde ... (1) den (19)'a kadar
numaralandırdığınız şahıslar BENİMLE BİRLİKTE PKK/KONGRA GEL TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
KUZEY IRAK'TA BULUNAN KAMPLARINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN ÖZGÜR YURTTAŞ HAREKETİNİN
TOPLANTISINA KATILDILAR KENDİLERİNİ NET OLARAK HATIRLIYORUM. HEPSİ DE
TOPLANTIDA İDİLER. KESİN OLARAK TANIR VE TEŞHİS EDERİM..."
21. K.B.nin 10/10/2007 tarihinde müdafiinin hazır bulunmasıyla alınan ve kolluktaki teşhis
işlemini reddettiği Savcılıktaki ifade tutanağının ilgili kısmı şöyledir:
"Ben daha önce Irak'ta bir şirkette
çalışmıştım. Sakarya'lı olan ve sosyolog olması
nedeniyle Irak'ta inceleme yapmak isteyen Diyarbakır'dan tanıdığım [Ş.] ile birlikte Irak'a geçtik. [Ş.] dışındaki kişileri tanımam. Irak'ta herhangi bir
toplantıya veya örgütsel faaliyete katılmadım. ihbar
üzerine Habur'da askeri aramadan geçtikten sonra pasaport işlemlerimizi
yapmadan önce gözaltına alındık dedi. şüpheliye
10/10/2007 tarihli teşhis tutanağı gösterildi okundu: gözaltında psikolojik
baskı altındaydım. migren krizi tutmuştu. bana gerekli yerlerini okutmadılar sadece başlığını
okuttular. tutanakta yazılı olan hususları kabul
etmiyorum. bu beyanlar bana ait değildir. Bu konuda
savunmam bundan ibarettir, dedi. "
22. K.B.nin başvurucunun da sorgusunun
yapıldığı 10/10/2007 tarihinde müdafiinin de hazır
bulunmasıyla düzenlenen ifade tutanağının ilgili kısmı şöyledir:
"Ben üzerime atılı suçla ilgili olarak silopi cumhuriyet savcılığında ifade vermiştim. o ifadelerim doğrudur, aynen tekrar ederim. ben pkk nın
kuzey ıraktaki toplantılarına katılmadım. pkk
örgütü ile hiçbir bağlantım yoktur. 2004 yılında cezaevinden çıktıktan sonra
örgütle ilgili hiçbir faaliyete katılmadım. Ben ırak ülkesine [Ş.K.] ile birlikte gittim. kendisinin
dil sorunu vardı. bu nedenle yardımcı olmak amacıyla
birlikte Irak a gittim.benim şu anda örgütle bir
bağlantım yoktur.Suçsuzum, savunmam bundan ibarettir,
dedi. ..."
23. Yakalanan şüphelilerden Ş.K. kollukta müdafisiz
gerçekleştirdiği ve canlı olarak yapılan, 11/10/2007 tarihli teşhiste
başvurucunun da aralarında bulunduğu birden çok kişiyi teşhis etmiştir. Teşhis
tutanağının ilgili kısmı şöyledir:
" ... Mesut Aydin [başvurucu] isimli şahıs 11 numara ile,
...
...numaralandırılarak [Ş.K.ye] söz verildiğinde ...(1) den
(19)'a kadar numaralandırdığınız şahıslar benimle birlikte PKK/KONGRA GE'in Kuzey Irak'ta bulunan kamplarında gerçekleştirilen
toplantısına katılan şahıslardandemesi üzerine
..."
24. Ş.K.nın müdafiinin hazır bulunmasıyla alınan ve kolluktaki
10/10/2007 tarihli teşhis işlemini reddettiği Savcılıktaki ifade tutanağının
ilgili kısmı şöyledir:
"...Irak'a gitmemdeki amaç Amerika'ınn Irak'a müdahalesinden sonra toplumsal değişim
ve dönüşümü yeniden görüp inceleyerek kitaplaştırmaktı. üç
hafta kadar Irak'ta kaldım. [K.B.]
ile beraber Irak'a geçtik. [K.]
ile beraber gitmemin sebebi de Kürtçe bilmememdir. ben
herhangi bir toplantıya katılmadım. suçlamayı kabul
etmiyorum. emniyette psikolojik baskı altında
tutuldum. susma hakkımı kullandığımı söylememe rağmen
benden teşhis tutanağını imzalamam konusunda zorlayarak diğer gözaltında
bulunan şahısları teşhis etmeye zorladılar. 11/10/2007 tarihli tutanak teşhis
tutanağındaki imza bana aittir ancak ben bu kişileri örgütün yapmış olduğu
toplantıya katılan kişiler olup olmadığını bilmiyorum. böyle
bir beyanda bulunmadım. okumadan psikolojik baskı
altında imzalattılar. müdafi huzuru ile vermi olduğum ifadem dışındaki hiç bir imzamı kabul
etmiyorum. "
25 Ş. K.nın
başvurucunun da sorgusunun yapıldığı 10/10/2007 tarihli, müdafiinin
hazır bulunmasıyla yapılan sorgusunun ifade tutanağındaki ilgili kısmı
şöyledir:
"Ben atılı suçlamayla ilgili olaraksilopi cumhuriyet savcılığında da ifade verdim. o ifademi de tekrar ediyorum. ben pkk nın kuzey ıraktaki
toplantılarına katılmadım. ben ileride yüksek lisans
yapmak istedğimi için ve tez hazırlamak niyetiyle
ırak ülkesine gittim.ırak ülkesinden döndüğümde
gözaltına alındım.benimpkk terör örgütü ile bir bağlantım
yoktur. Suçsuzum..."
26. Şüpheliler K.B. ve Ş.K.nın
müdafiinin 10/10/2007 tarihli sorgu celsesindeki
beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...şüphelilerin huzur da alınan
beyanlarına katılıyoruz. dosya kapsamında şüphelilere
zorla imzalatılan belgeler dışında delil mevcut değildir. müdafii bulunmadan zorla imzalatılan belgelerin
ileride hükme esas alınması düşünülemez..."
27. Başvurucu, terör örgütüne üye olma suçlamasıyla 7/10/2007
tarihinde gözaltına alınmış; Silopi Sulh Ceza Mahkemesinin 10/10/2007 tarihli
kararıyla serbest bırakılmıştır.
28. Başvurucu, kolluktaki ifadesinde susma hakkını kullanmıştır.
Başvurucunun müdafiinin hazır bulunmasıyla yapılan
sorgudaki beyanı şöyledir:
"Ben PKK nın
kuzey ıraktaki toplantılarına katılmadım. PKKörgütü
ile hiçbir bağlantım yoktur. Ben ticaretle uğraşıyorum. Bir ay kadar önce Irak
ülkesine pantolon satmaya gitmiştim. Daha sonra bu pantolonların parasını almak
için tekrar Irak ülkesine gittim ve dönüşte gözaltına alındım. 2001 yılından
sonra yasadışı herhangi bir olaya karışmak gibi, ne
bir eylemim, ne de bir düşüncem olmuştur. Suçsuzum."
29. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK mülga 250. madde
ile görevli) 20/11/2007 tarihli iddianamesiyle başvurucu ve diğer sanıklar
hakkında terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmıştır.
30. Sanıklardan Z.S.nin müdafiinin talebiyle sanıkla ilgili olarak daha önce
alınmış doktor raporları eklenmek suretiyle -özellikle sağ ayağında işkence veya
kötü muamele sonucu bir yaralama olup olmadığının tespiti hususunda- rapor
aldırılması için yargılamayı yapan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK
mülga 250. madde ile görevli) (Mahkeme) müzekkere yazılmıştır.
31. Diyarbakır Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenmiş, 9/1/2008
tarihli raporda; Z.S.nin emniyette ifadesi alınırken
özellikle sağ ayağının ve yüz sağ yanının tekme ve tokatla darbe aldığını ve üç
gün boyunca her sorguda darba maruz kaldığını söylediği, yapılan muayenede sağ
bacak alt dış yanda 4 cm'lik alanda hafif sarı renk
değişikliği, hafif ağrı olduğu, daha önceden bu bacaktaki fibulada (bacaktaki iki kemikten
dış kısımda olanı) kırık olduğu, bu nedenle olayda da darbe alınca bacağında
olay günü ağrı olduğunu ve şiştiğini ifade ettiği, olay tarihinde alınan doktor
raporlarında darp ve cebir izine rastlanmadığı, sağ ayağındaki darbe izinin
tıbben maddi delili olmadığı, kişideki bulguların ifade ettiği eski kırığa
bağlı olabileceği, bu nedenle görüş alınmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumuna dosyanın
gönderilmesi gerektiği kanısı bildirilmiştir.
32. Bireysel başvuru dosyası ve eklerinden Adli Tıp Kurumu
tarafından verilen bir kati rapor bulunup bulunmadığı bilgisine
ulaşılamamıştır.
33. 22/1/2008 tarihli celsede başvurucu ve diğer sanıklar G.D.
ve M.Ç.nin savunmaları başvurucunun müdafii S.I.nın
hazır bulunmasıyla alınmıştır. Başvurucu ile başvurucunun müdafiinin
hazır bulunduğu söz konusu celsede G.D.nin kollukta
ve sorgudaki ifadelerini kabul etmediğini bildirdiği savunmasının ilgili kısımları
şöyledir:
"...Ben suçlamaları kabul etmiyorum Kuzey
Irak'a Selahattin Üniversitesinin koşullarını araştırmak amacıyla gittim daha
sonra Türkiye'ye geri döndüm herhangi bir şekilde yasadışı bir amaçla gitmiş
değilim suçlamaları kabul etmiyorum dedi.
SANIKTAN GEREK GÖRÜLMEKLE SORULDU:
... ben sanıklardan sadece [Ş.yi] tanırım kendisi Antep'e geldiğinde Antep'de
DTP partisinde tanıştık, benim ve bazı çevremdeki fakir insanların para
ihtiyacı vardı ben bunu [Ş.ye]
söylemiştim oda bana banka kanalıyla para göndermişti dedi.
Kl-2 dizi 217-218 deki
Savcılık ifadesi okundu çelişki nedeniyle soruldu: Benim şimdiki beyanım
doğrudur o beyanımı kabul etmiyorum ben emniyette baskı gördüm işkence gördüm
benim babam polisti trafik kazası sonucu vefat etmişti emniyet görevlileri sen
diğer sanıkların aleyhlerine beyanda bulun biz seni koruruz diyerek beni
yönlendirdiler ben bu şekilde diğer sanıkların aleyhlerine beyanda bulundum kabul
etmiyorum dedi.
Kl-2 dizi 271-272 deki
sorgu ifadesi okundu çelişki nedeniyle soruldu: Yukarıdaki beyanlarımı tekrar
ederim dedi.
Kl-1 dizi 409-410 ile dizi 411-412 deki fotoğraf teşhis tutanakları okundu soruldu: aleyhimeolan hususları kabul etmiyorum yukarıdaki
beyanlarımı tekrar ederim dedi.
...
Kl-3 dizi 75 deki
Savcılık ifadesi okundu benzer olduğu görüldü soruldu: Tekrar ederim.
...
... Doktor raporları okundu soruldu: Bir
diyeceğim yoktur dedi."
34. Başvurucunun aynı celsede müdafiinin
hazır bulunmasıyla yaptığı savunmanın ilgili kısımları ise şöyledir:
"...Kl-2 dizi 130 deki
kolluk ifadesi okundu susma hakkını kullandığı görüldü soruldu: Benkollukta susma hakkımı kullanmıştım dedi.
Kl-2 dizi 275-281 deki
sorgu ifadesi okundu benzer olduğu görüldü soruldu: Tekrar ederim..."
35. Aynı celsede M.Ç.nin savunması ise
şöyledir:
"... Ben inşaat taşeronluğunu yaparım
Kuzey Irak'da da bir ortağım vardı onunla olan hesap
ilişkilerimi görüşmek üzere gitmiştim herhangi bir şekilde örgütsel bir gaye
ile gitmedim suçlamaları kabul etmiyorum dedi.
...
Dizi 402-408 deki ve
yine dizi 402-403 deki (Kl-1 deki) fotoğraf teşhis tutanakları okundu soruldu:
tutanak içeriklerini kabul etmiyorum ne yazıldığını bilmeden üzerleri gazete
ile kapatılmak suretiyle imzalatıldı ben zaten hiçbir aşamadaki beyanımda böyle
bir beyanda bulunmadım dedi.
...
Doktor raporları okundu soruldu: Bir diyeceğim
yoktur dedi."
36. Başvurucu müdafiinin aynı celsede G.D.nin ifadelerine itirazları da içeren beyanı şöyledir:
" ...dosyada yargılanan tüm sanıklar
sorguya ayrı ayrı sevk edilmişlerdir, özellikle müvekkiller aleyhine beyanı
bulunduğu iddia edilen [G.D.]
ayrı bir şekilde sorguya sevk edilmiştir, kendisinin bu celsede de belirttiği
şekilde vermiş olduğu beyanlarının güvenlik güçlerinin yönlendirmesiyle verilen
ifadeler olduğunu kaldıki bu şahıs bu beyanlarını da
kabul etmemektedir, yine dosyada mevcut müvekkiller aleyhine düzenlenen bir çok
belgenin de usule ve hukuka aykırı olarak düzenlendiğini düşünüyoruz bu nedenle
bunlara itibar edilmemesi gerekmektedir, müvekkiller aleyhine [G.D.nin] hazırlık
soruşturması sırasındaki atfı cürüm niteliğindeki beyanı dışında herhangi bir
şekilde kesin ve inandırıcı delil bulunmamaktadır..."
37. Diğer sanık Z.S.nin, müdafiinin hazır bulunduğu, başvurucu vemüdafiinin
bulunmadığı 7/2/2008 tarihli celsede alınan, kolluktaki, Savcılıktaki ve
sorgudaki ifadelerini kabul etmediğini bildirdiği savunmasına ait tutanağın
ilgili kısmı şöyledir:
"Ben Türkiye'de Gazi Üniveristesi
İktisat Fakültesinde okuyordum ... olay tarihinden öncesinden eğitim
imkanlarını araştırmak amacıyla Kuzey Irak'a gittim, gerekli araştırmaları
yaptım tekrar Türkiye'ye dönmek için ticari taksiye bindim. Türkiye'ye giriş yaptıktan
sonra emniyet güçleri tarafından gözaltına alındım, bana işkence yapıldı,
iradem doğrultusunda olmadığı halde bu baskılar neticesinde bazı beyanlarda
bulundum bu beyanlarımı kabul etmiyorum. Kuzey Irak'a tamamen eğitim gayesi ile
gittim herhangi bir örgütsel gaye ile gitmiş değilim, ben DTP kurucu üyesiyim
ayrıca DTP gençlik kollarında görevler yapdım, bunun
dışında bir faaliyetim olmamıştır dedi.
Kl-2 dizi 146-155 daki kolluk beyanı okundu çelişki nedeniyle soruldu:
Ben gözaltında iken işkenceye maruz kaldım ayaklarıma tekmeler vuruldu vucudümun değişik yerlere yine darbeler vuruldu bir gece
emniyetin dışına çıkarılarak tehdit edildim yine söylediklerini kabul etmezsem
tecavüz edileceği dahi söylendi tüm bu baskıların üzerine ben iddia edilen hususları
kabul etmek zorunda kaldım dedi.
Dizi 232 deki C.Savcısı huzurundaki ifadesi okundu Çelişki
nedeniyle soruldu: Yukarıdaki beyanımı tekrar ederim savcılık aşamasında da
baskı devam ettiği için bu yönde beyanda bulundum dedi.
Dizi 208-211 deki
Sorgu Hakimliği huzurundaki ifadesi okundu çelişki nedeniyle soruldu:
Yukarıdaki beyanlarımı tekrar ederim emniyetten ayrıldıktan sonra da bu
beyanları avukat huzurunda dahi versen dahi emniyetteki beyanın dışında bir
beyanda bulunsa dahi işkence yapacağız tehditi ile
karşılaştığım için bu yönde beyanda bulunmak zorunda kaldım dedi.
GEREK GÖRÜLMEKLE SANIKTAN SORULDU:
Avukatım tarafından mahkemenize dilekçe
verilinceye kadar herhangi bir şekilde işkence iddiasını gündeme getirmemiştim
olay mahkemeye intikal ettikten sonra gündeme getirdim bu aşamadan sonra
kendime zarar gelmeyeceğini düşündüm dedi.
...
Kl-2 dizi 80 deki sanığa kötü muamele
yapılmadığına ilişkin tutanak okundu soruldu:Aleyhime
olan hususları kabul etmiyorum yukarıdaki beyanlarımı tekrar ederim dedi.
Kl-2 dizi 108-123 deki
fotoğraf teşhis tutanağı, tutanak ve tespit tutanakları okundu soruldu:
Aleyhime olan hususları kabul etmiyorum baskı ve şiddet altında verilen
beyanlardır dedi.
Kl-2 dizi 124-145 deki
fotoğraf teşhis tutanakları okundu soruldu: Aleyhime olan hususlarıkabul
etmiyorum dedi.
Söz konusu belgelerin bir kısmının müdafisinin
huzurunda imzalamış olması karşısında sanıktan soruldu: Ben bir kısım belgeyi
avukat huzurunda imzaladım ancak avukatım sadece benimle emniyet güçleri
arasında mülakat yapılacağını söyledi ardından emniyetten ayrıldı bunun dışında
avukatımla görüşmedim dedi.
...
... Doktor raporları okundu soruldu: Bir
diyeceğim yoktur dedi."
38. Diğer sanık K.B.nin 13/2/2008
tarihli celsede müdafiinin hazır bulunmasıyla yaptığı
savunmasına dair tutanağın ilgili kısımları şöyledir:
" Ben hakkımdaki suçlamaları kabul
etmiyorum, hakkımdaki suçlama ile ilgili olarak Silopi Sulh ceza mahkemesinde
beyanda bulundum aynen tekrar ediyorum ben iddia edilen tarihte Irak ülkesine
gittim oradan Zaho şehrine gittim, daha sonrada
07.10.2007 tarihinde de Türkiye’ye giriş yaptım, ben terör örgütünün kamplarına
gitmedim,...
...
Kl-1 dizi 402-403 deki fotoğraf teşhis
tutanağı okundu soruldu: Aleyhime olan hususları kabul etmiyorum dedi.
Kl-1 dizi 406 daki
fotoğraf teşhis tutanağı okundu soruldu: Aleyhime olan hususları kabul
etmiyorum dedi.
...
Doktor raporları okundu soruldu: Bir diyeceğim yoktur dedi."
39. Diğer sanık Ş.K.nın
29/1/2008 tarihli celsede müdafiinin hazır
bulunmasıyla yaptığı savunmasına dair tutanağın ilgili kısımları şöyledir:
"Üzerime atılı suçlamaları kabul
etmiyorum, ben Sosyoloji mezunuyum, Sosyoloğum, K.Irak'a bilimsel amaçlı olarak çalışma yapmak için
gitmiştim amacım K.Irak'da Amerika'nınK.Irak'a
müdahalesiyle Irak toplumundaki değişimleri incelemekti kesinlikle terör örgütü
mensupları yada üst yöneticileri ile görüşme yapmadım, diğer sanıklardan [K.B.yi] tanırım ben
Kürtçe bilmediğim için tercüman olarak yanımda bulunuyordu.
...
Kl-1 dizi 143-201 deki
doktor raporları okundu soruldu: Bir diyeceğim yoktur dedi."
40. 1/4/2008 tarihli celsede Z.S.nin müdafii,Z.S.ye işkence edildiğine dair
raporun dosyada mevcut olduğunu, kolluktaki ifadesinin işkence ve baskı altında
alınması nedeniyle bu beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini ifade etmiştir.
41. Sonraki celselerde olduğu gibi başvurucunun müdafii olan S.I.nın
da bulunduğu 30/12/2008 tarihli celsede diğer müdafii
M.I., Z.S.nin kolluktaki ifade ve teşhis işlemlerinin
baskı ve işkence altında gerçekleştirildiği iddialarını yinelemiş; iddiaya dair
adli rapor alınması talebinde bulunmuştur. S.I. da bu celse de eksikliklerin
ikmalini talep etmiştir.
42. Başvurucu müdafii 30/12/2008
tarihli celse de dâhil olmak üzere yargılamada hazır bulunmuştur.
43. Mahkeme 3/12/2010 tarihli kararıyla başvurucunun müsnet suçtan neticeten 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla
cezalandırılmasına, diğer sanıklar G.D. ve Z.S.nin de
müsnet suçtan ayrı ayrı mahkûmiyetine ve suçla ilgili
bilgi vermeleri nedeniyle haklarında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına
karar vermiştir. Mahkemenin olay tutanağı, diğer sanıklarca yapılan teşhis
tutanakları, tespit tutanakları, diğer sanıkların beyanlarını mahkûmiyete esas
aldığı görülmüştür. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
"...PKK/KONGRA-GEL terör örgütü
tarafından 25/09/2007 günü Kuzey Irak'taki kamplarından birinde konferans
düzenlendiği, bu konferansın 9 gün sürdüğü, konferansa Türkiye'den katılan
kişilerin 07/10/2007 günü Habur sınır kapısından giriş yapacaklarının telefon
ihbarı ve emniyetin istihbarat çalışmaları bilgisi üzerine; sanıkların,
07/10/2007 günü farklı araçlarla ve farklı aralıklı Türkiye'ye giriş yaparken
yakalandıkları,
Olay tutanağına göre: 07.10.2007 günü Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğüne PKK Kongra Gel terör
örgütünün Kuzey Irak'ta bulunan kamplarındaki toplantıya katıldıkları ve
Türkiye'ye dönecekleri şeklinde yapılan 2 ihbar ve istihbarat şube müdürlüğünün
07.10.2007 tarih ve 212189 sayılı yazısında belirtilen PKK Kongra
Gel terör örgütünün Kuzey Irak'ta bulunan kamplarında gerçekleştirilen
konferansa Türkiye'den katıldıkları bildirilen şahıslara yönelik olarak
başlatılan çalışmalarda; [M.A., H.Ç., N.Ü., M.Ç., M.S.A., G.D.,
Ğ.B., E.B., M.Y., Ş.H.], Mesut AYDİN [başvurucu], [Z.A., İ.Ç., Ö.B.nin] 07.10.2007 günü saat 21.30'da, [N.Ç.,
M.Y., Ş.K., K.B., N.K.nin] 08.10.2007 günü saat 21.15'te yakalanarak Silopi C.Başsavcılığının
talimatları doğrultusunda gözaltına alındıkları, ...
...
Tüm sanıkların K. Irak'a gittiklerinin dosya
kapsamına göre tespit ediliği ve sanıkların da K.
Irak'a gittiklerini kabul ettikleri, ancak, K. Irak'a farklı sebeplerle
gittiklerini savundukları anlaşılmıştır.
Yukarıda, olayın sıcağı sıcağına alınan
beyanlara, özellikle, sanıklar [Z.S. ile G.D.nin] soruşturma aşamasında (Kolluk, C. Savcılığı ve
Sorgu) vermiş oldukları beyanları ile tüm dosya kapsamına göre; sanıklar [Ş.H.,
Ş.K., M.A., E.B., M.Y., Z.A.], Mesut AYDİN [başvurucu],
[N.K., M.S.Y., K.B., H.Ç., M.Ç., Ğ.B., Ö.B., G.D., Z.S., N.E., N.Ü., Ü. P.nin] K. Irakta 25/09/2007 tarihinde başlayan ve 9 süren
PKK/KONGRA-GEL terör örgütü tarafından düzenlenen konferansa katıldıkları,
Sonuç ve kanaatine varılmıştır.
...
Yukarıda gerekçeleri ayrıntılı şekilde
anlatıldığı üzere; sanıklar [Ş.H., Ş.K., M.A., E.B., M.Y., Z.A.], Mesut AYDİN [başvurucu], [N.K., M.S.Y., K.B., H.Ç., M.Ç., Ğ.B.,
Ö.B., G.D., Z.S., N.E., N.Ü., Ü.P.nin] K.Irakta 25/09/2007
tarihinde başlayan ve 9 süren PKK/KONGRA-GEL terör örgütü tarafından düzenlenen
konferansa katıldıkları, konferansın terör örgütünün K. Iraktaki bir kampında
yapıldığı, söz konusu toplantıya örgüt içerisinde belli bir seviyeye gelmemiş
ve güven duyulmayan kişilerin katılmasının mümkün olmadığı, ayrıca terör
örgütünün amaçlarını ve stratejisini benimsememiş olan kişilerin de toplantıya
katılmasının beklenemeyeceği nazara alındığında; sanıkların PKK-KONGRA/GEL
terör örgütünün üyesi oldukları ve terör örgütüne üye olmak suçundan;
eylemlerine uyan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 314/2 maddesi gereğince
cezalandırılmalarına karar vermek gerektiği, sonuç ve kanaatine
varılmıştır..."
44. Gerekçeli karar başvurucuya tebliğe çıkarılmış ve karar,
başvurucunun bir diğer müdafii tarafından süresinde
temyiz edilmiştir.
45. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 13/4/2016 tarihli kararıyla
başvurucu yönünden hüküm onanmıştır.
46. Başvurucu, nihai kararı 28/6/2016 tarihinde öğrendiğini bildirmiştir.
47. Başvurucu 28/7/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
48. Mahkemenin 11/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Müdafi Yardımından
Yararlanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
49. Başvurucu, avukatının tutuklanmasından dolayı bazı celselere
katılamadığından geç haberdar olduğunu ve esas hakkında savunma yapamadığını
belirterek müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
50. Ceza yargılamasında savunma haklarının güvence altına
alınması, demokratik toplumun temel ilkelerindendir (Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784,
7/3/2014, § 32). Savunma, ceza adaletinin hakkaniyete uygun gerçekleşmesini
sağlamaktadır. İddiaya karşı savunma hakkı tanınmadığı sürece silahların
eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine uygun muhakeme yapılması ve maddi
gerçeğe ulaşılması da mümkün değildir (Yusuf
Karakuş ve diğerleri, B. No: 2014/12002, 8/12/2016, § 69; Yavuz Arslan, B. No: 2014/16433,
9/11/2017, § 47).
51. Savunma hakkının sağladığı güvenceler
esasen adil yargılanma hakkı içinde yer almaktadır. Savunma hakkı, hukuk
devleti ilkesinin gereklerinden ve adil yargılanma hakkının önemli
güvencelerinden biri olması nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde açıkça ifade
edilmiştir. Anılan hükümde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Savunma hakkı tanınmadan
kişilerin cezalandırılması, Anayasa'nın 38. maddesinde güvence altına alınan
masumiyet karinesine de uygun değildir. Bu nedenle savunma hakkının
sağlanmadığı bir yargılamanın adil olduğundan söz edilemez (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 70; Yavuz Arslan, § 48).
52. Şüpheli ve sanığa, salt savunma hakkının tanınması yeterli
değildir. Şüpheli ve sanığın savunma için Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen meşru vasıta ve yollardan yararlandırılması da gerekir. Şüpheli ve
sanık için Anayasa'nın 36. maddesinde sözü edilen meşru vasıta ve yollardan en
önemlisi müdafi yardımından yararlanmaktır. Diğer bir ifadeyle müdafi
yardımından yararlanma hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen "meşru vasıta ve yollar" kavramının
kapsamındadır. Bu itibarla müdafi yardımından yararlanmanın adil yargılanma
hakkının kapsam ve içeriğine dâhil ve bu hakkın doğal sonucu olduğu ortaya
çıkmaktadır. Dolayısıyla suç isnadı altındaki kişi, adil yargılanma hakkı
kapsamında kendisini bizzat
savunma veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanma hakkına sahiptir (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 72; Yavuz Arslan, § 49).
53. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine
ilişkin gerekçede, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerce de güvence altına
alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. NitekimAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6.
maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendinde, bir suç ile itham edilen
herkesin kendini bizzat savunma
veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanma, eğer avukat tutmak için
gerekli maddi olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli
görüldüğünde resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak
yararlanabilme hakkı düzenlenmiştir (Yusuf
Karakuş ve diğerleri, § 73; Yavuz
Arslan, § 50).
54. Anılan hakkın ilke olarak şüphelinin kolluk tarafından ilk
kez sorgulanmasından itibaren sağlanması gerekir. Kolluk tarafından ilk kez
sorgulanmasından itibaren şüpheliyeavukata erişim
hakkı sağlanması, kendini suçlamama ve susma hakları yanında genel olarak da
adil yargılanma hakkının etkili bir koruma işlevine sahip olması bakımından
gereklidir. Çünkü bu aşamada elde edilen deliller, yargılama sırasında söz
konusu suçun hangi çerçevede ele alınacağını belirlemektedir. Özellikle
delillerin toplanması ve kullanılması aşamasında cezai yargılamaya ilişkin mevzuat
giderek daha karmaşık hâle geldiğinden şüpheliler, ceza yargılamasının bu
evresinde kendilerini savunmasız bir durumda bulabilir. Belirtilen
savunmasızlık hâli ancak bir müdafinin hukuki yardımı ile gereği gibi telafi
edilebilir (Aligül Alkaya ve diğerleri [GK], B. No:
2013/1138, 27/10/2015, §§ 118, 135; Sami Özbil, B. No: 2012/543, 15/10/2014, § 64).
55. Sanık, olay hakkında doğrudan doğruya bilgiye sahiptir.
Dolayısıyla sanığın beyanlarının olayın aydınlatılması bakımından son derece
önemli bir delil niteliğinde olduğu açıktır. Bu bakımdan suç isnadı altındaki
kişinin müdafiinin hazır bulunmadığı durumda kendini
suçlayıcı beyanlarda bulunup bulunmadığı, bu itirafların aleyhinde kullanılıp kullanılmadığı,susmasından
mahkemece olumsuz sonuçlar çıkarılıp çıkarılmadığı ve kendisine herhangi bir
baskı uygulanıp uygulanmadığı her somut olayda değerlendirilmelidir. Bir ceza
davasında kendi aleyhine tanıklık etmeme ve delil vermeye zorlanmama hakkı, suç
isnadını zorla veya baskıyla sanığın isteğine aykırı olarak elde edilen
delillere başvurmadan kanıtlamaya çalışmayı gerektirir. Avukata erişimi
sağlanmayan sanığın kolluktaki ikrarının mahkûmiyet kararında kullanılması
durumunda savunma hakkına telafi edilemez bir biçimde zarar verilmiş olacaktır.
Soruşturma evresinde elde edilen ikrarın kötü muamele ve işkence altında
verildiği belirtilerek reddedilmesi durumunda mahkemece bu husus
irdelenmeksizin ikrarın dayanak olarak kullanılması önemli bir özen
eksikliğidir (Yusuf Karakuş ve diğerleri,
§ 79; Yavuz Arslan, § 52).
56. Müdafi yardımından yararlanma hakkı bakımından önemli olan,
yargılamaya bir bütün olarak bakıldığında şüphelinin/sanığın müdafi yardımından
etkili bir biçimde yararlanmış olmasıdır. Ancak avukata erişim yönünden
getirilen kısıtlama yargılamanın sonraki aşamalarında telafi edilmiş ise
savunma hakkı ihlal edilmiş sayılmaz (Yusuf
Karakuş ve diğerleri, § 78; Yavuz
Arslan, §53).
57. Bireysel başvuru incelemelerinde ölçü norm Anayasa'dır. Bu
durumda kanuna uygunluk denetimi yapılmamaktadır. Bu nedenle kanuna dayalı
olarak avukata erişimin kısıtlanması, uygulamanın Anayasa'ya uygun olduğu
anlamına gelmez. Müdafi yardımından yararlanma hakkının Anayasa'nın 36.
maddesini ihlal edip etmediğinin değerlendirilmesinde -yargılamanın bütünlüğü
içinde- somut davanın kendine özgü koşulları dikkate alınmalıdır (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 80).
58. Somut olayda, başvurucunun soruşturma aşamasında müdafi
yardımı aldığı, suçlamanın nedenleri ve niteliği hakkında bilgilendirildiği,
kendisine iddianamenin tebliğ edildiği ve duruşmada okunduğu, yasal haklarının
hatırlatıldığı görülmüştür (bkz. § 28). Diğer yandan başvurucu, bizzat mahkeme
önünde müdafii huzurunda savunma yapmış; başvurucunun
müdafii diğer sanıkların savunmaları alınırken hazır
bulunmuş, bu ifadelere karşı itirazlarını sunmuştur (bkz. §§ 33, 34-36).
Gerekçeli karar başvurucuya tebliğe çıkarılmış, başvurucu esas hakkında
mütalaadan gerekçeli kararın tebliğiyle haberdar olmuş, diğer müdafii aracılığıyla hakkındaki mahkûmiyet kararını temyiz
etmiştir.
59. Dolayısıyla belirtilen müdafi yardımından yararlanma hakkına
yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
60. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
61. Başvurucu, yargılamanın ilerleyen safhalarındadiğer
şüphelilerce inkâr edilen, müdafisiz olarak ve
usulüne uygun olmadan yaptırılan teşhis işlemleriyle kolluk ifadelerine
dayanılarak mahkûm edildiğini iddia etmiştir.
62. Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin ortaya
çıkarılmasıdır. Ancak bu amacın gerçekleştirilmesi için yapılan araştırma
faaliyetleri sınırsız değildir. Maddi gerçeğin hukuka uygun bir şekilde ortaya
çıkarılması, ceza adaletinin hakkaniyete uygun gerçekleşmesi için gereklidir.
Bu bakımdan ceza yargılamasında hukuka uygun yöntemlerle delil elde edilmesi,
hukuk devletinin temel ilkelerinden sayılmaktadır. Bu kapsamda Anayasa'nın 38.
maddesinin altıncı fıkrasında da kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların
delil olarak kabul edilemeyeceği açıkça hükme bağlanmıştır (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704,
1/2/2018, § 42).
63. Anayasa'nın 36. maddesine adil
yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede Türkiye'nin
tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim
Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında hakkaniyete uygun yargılanma
hakkı düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
değerlendirme yaptığı birçok kararında kanuni bir temele dayanmadan veya hukuka
aykırı şekilde elde edilen delillerin yargılamada kullanılmasıyla ilgili olarak
ileri sürülen iddiaları, adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan
hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelemektedir. Anayasa'nın 36.
maddesi kapsamında bu konuda yapılan değerlendirmelerde Anayasa’nın 38.
maddesinin altıncı fıkrası da dikkate alınmaktadır (Orhan Kılıç, § 43).
64. Ancak bireysel başvuruya konu davadaki eylemlerin
kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, delillerin kabul
edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile uyuşmazlığa derece mahkemeleri
tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru
incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Dolayısıyla somut başvuruyla
ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin rolü, derece mahkemelerince yapılan
değerlendirmelerin ve varılan sonuçların hukuka uygunluğunu denetlemek
değildir. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve
gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi
esasen derece mahkemelerine aittir (Orhan
Kılıç, § 44).
65. Bu yönüyle Anayasa Mahkemesinin görevi, belirli delil
unsurlarının hukuka uygun şekilde elde edilip edilmediğini tespit etmek
değildir. Anayasa Mahkemesinin görevi, hukuka aykırı olduğu ilk bakışta
anlaşılabilen veya derece mahkemelerince hukuka aykırı olduğu tespit edilen delillerin
yargılamada tek veya belirleyici delil olarak kullanılıp kullanılmadığını ve bu
hukuka aykırılığın bir bütün
olarak yargılamanın adil olup olmamasına etkisini incelemektir (benzer yöndeki
bir karar için bkz. Yaşar Yılmaz,
B. No: 2013/6183, 19/11/2014, § 46).
66. Bu konuda değerlendirme yapılırken delillerin elde edildiği
koşulların onların gerçekliği ve güvenilirliği üzerinde şüphe doğurup
doğurmadığının da dikkate alınması gereklidir (Güllüzar Erman, B. No: 2012/542, 4/11/2014, § 60).
67. Öte yandan ikrar içeren ifadelerin müdafi huzurunda alınmış
olması da önemli olup müdafinin hazır bulunmadığı esnada verilen ifadelerin
hükme esas alınabilmesi için kovuşturma aşamasında bu ifadelerin baskı altında
alınıp alınmadığını kontrol edecek yeterli mekanizmaların mevcut olup olmadığı
hususu önem kazanmaktadır (Güllüzar Erman, §§ 65, 67).
68. Diğer sanıklardan G.D.nin kollukta
canlı olarak gerçekleştirdiği teşhis işlemini sonradan Savcılık ifadesinde ve
müdafi huzurundaki sorgu beyanında kabul ettiği (bkz. §§ 11,12) anlaşılmıştır.
Yine diğer sanık Z.S.nin kolluk ifadesinin ve
kolluktaki teşhis işleminin müdafiinin hazır
bulunmasıyla gerçekleştirildiği, şahsın kollukta herhangi bir kötü muamele
görmediğini beyan ettiği (bkz. §§ 13,14), her ne kadar Z.S. hakkında
düzenlenmiş bir adli rapor bulunsa da söz konusu raporda işkence ya da kötü
muamele belirtisine dair bir ibare bulunmadığı(bkz. § 31) ve Z.S.nin müdafiinin refakatıyla alınan Savcılık ifadesi ve sorgu beyanında
kolluktaki teşhis işlemini kabul ederek aynı şahısların isimlerini tekrarladığı
(bkz. §§13-16) görülmüştür. Tüm bu hususların yanı sıra başvurucuyu teşhis eden
başka sanıkların da olduğu, diğer sanıklardan G.D. ile M.Ç.nin
mahkemedeki savunmalarınıbaşvurucu ve müdafiinin hazır bulunmasıyla yaptıkları (bkz. §§ 33,35)
gözetildiğinde iddia edilen hususların bir bütün olarak yargılamanın
hakkaniyetini etkilemediği kanaatine varılmış ve hakkaniyete uygun yargılanma
hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
69. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Gerekçeli Karar Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
70. Başvurucu, ilk derece mahkemesi ile Yargıtay kararlarının
gerekçelerinin yetersiz olduğunu belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
71. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil
yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede Türkiye'nin taraf olduğu
uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının
madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Sözleşme'nin 6. maddesinin
(1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına
gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde
düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de
kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868,
19/4/2017, § 75).
72. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
73. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların
muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde
incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
74. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm
iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu
nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre
değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan merciin yargılamayı
yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya
atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından
yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No:
2013/5486, 4/12/2013, § 57).
75. Somut olayda, yapılan yargılama sonunda tarafların davanın
sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları ile dosya kapsamı dikkate
alınarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu
görülmüştür (bkz. § 43). Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda
değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu da dikkate
alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu
anlaşılmaktadır.
76. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Kanuni Hâkim Güvencesinin İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
77. Başvurucu 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 250. maddesiyle görevli mahkemede yeniden yargılanmasının kanuni
hâkim güvencesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
78. Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda daha önce verdiği
kararlarında 5271 sayılı Kanun'un 250. maddesi uyarınca yargılama yapan ağır
ceza mahkemelerinin doğal hâkim ilkesine aykırılık oluşturmayacağına karar
verilmiştir (Deniz Seki, B. No:
2014/5170, 25/6/2015, §§ 51-57; Ersin Ekmekçi ve Sinan Ekmekçi, B. No:
2013/6068, 18/11/2015, §§ 47-52). Başvurucunun iddiası bakımından farklı bir
sonuca ulaşılmasını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.
79. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
E. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
80. Başvurucu, yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını ileri
sürmüştür.
81. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin
yolu, ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini
tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 27-36).
82. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları
sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip
olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa
Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı
şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat
Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin
bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak
başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı
vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36)
83. Mevcut başvuruda, söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
84. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduklarına karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
5. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
11/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.