logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mesut Aydin [2. B.], B. No: 2016/14263, 11/12/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MESUT AYDİN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/14263)

 

Karar Tarihi: 11/12/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Tuğçe TAKCI

Başvurucu

:

Mesut AYDİN

Vekili

:

Av. Ezgi DUMAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; müdafi huzurunda alınmayan kolluk ifadelerinin hükme esas alınması, müdafiyle temsil edilemediğinden esas hakkında savunma yapılamaması ve yargılamanın makul sürede tamamlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 28/7/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:

9. PKK-KONGRA-GEL terör örgütünce Kuzey Irak'taki kamplardan birinde dokuz günlük bir konferans düzenlendiğinin, konferansa Türkiye'den katılan kişilerin 7/10/2007 tarihinde Habur sınır kapısından giriş yapacaklarının kolluk güçlerine telefonla ihbar edilmesi ve yapılan istihbarat çalışmaları üzerine başvurucunun da aralarında bulunduğu şüpheliler 7/10/2007 tarihinde farklı araçlarla aralıklı olarak sınırdan giriş yaparken yakalanmışlardır.

10. Yakalanan şüphelilerden G.D., müdafi olmadan gerçekleştirilen ve canlı olarak yapılan, kolluktaki 8/10/2007 tarihli teşhiste başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok kişiyi tespit etmiştir. Teşhis tutanağının ilgili kısmı şöyledir:

"... Mersin Merkez DTP teşkilatı içerisinde yer alan [Ş.H.] isimli arkadaşım ... bana yakın bir zamanda PKK-KONGRA-GEL terör örgütünün Kuzey Irak'ta bulunan kamplarında bir toplantının olacağını, ... bu toplantıya benim de katılmamı söyledi. Ben de tamam bu toplantıya katılırım dedim...

...

Toplantı 25 veya 26 Eylül tarihinde ... [C.B.nin] önderliğinde başladı...

...

Benimle birlikte gelen şahısların hepsi de toplantıya katıldılar. ... Burada benim yanımda şuanda gözaltında bulunan Mesut Aydin [başvurucu], [M.Y.] sahte kimlikli [Ö.B.], [Ş.H.] isimli şahıslar vardı. Yola çıktık ve Türkiye'ye giriş yaparken yakalandık...

...

 (5) ile numaralandırılan şahıs, yukarıda da bahsettiğim gibi benimle birlikte Kuzey Irak'ta PKK-KONGRA-GEL terör örgütünün toplantısına katıldı. Ben bu şahıs ile birlikte Türkiye'ye giriş yaptım. Bu şahıs Mesut Aydin'dir [başvurucu]..."

11. G.D.nin 9/10/2007 tarihinde müdafii olmadan alınan Savcılık ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:

"... ŞÜPHELİ BEYANINDA:Müdafi istemiyorum. CMK 147.maddedeki haklarımı anladım. Savunmamı kendim yapacağım, demekle;

... 50-60 kişilik aynı kıyafetleri giymiş kişi [C.B.nin] yaptığı konuşmayla toplantıya başladılar. Bu toplantı 9 günlük aralıklarla sürdü, ben bu toplantıların bir kısmına katıldım.

... Ben, [Ş.], sahte kimlikte [M.] isimli gerçek ismi [Ö.] olan şahıs ve Mesut [başvurucu] isimli kişiyle Türkiye'ye giriş yaptık..."

12. G.D.nin 10/10/2007 tarihinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla yapılan ve kolluktaki teşhis işlemini doğruladığı sorgusundaki beyanının ilgili kısmı şöyledir:

" Ben üzerime atılı suçla ilgili olarak Silopi Cumhuriyet Başsavcılığındaifade verdim o ifadem doğrudur aynen tekrar ederim. Ben Kuzey Irak taki Pkk örgütünün toplantılarına katıldım.

... ben toplantıda bulunan bir kısım şahısları emniyette ve savcılıkta teşhis ettim.bu toplantıya katılmak dışında örgütle herhangi bir bağlantım yoktur...

Şüpheliye cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu beyanı okundu, soruldu, doğrudur, aynen tekrar ederim, dedi. "

13. Yakalanan şüphelilerden Z.S. kollukta müdafiinin de hazır bulunmasıyla alınan 21/10/2007 tarihli ifadesinde başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok kişinin adını bildirmiştir. Kolluktaki ifade tutanağının ilgili kısımları şöyledir:

"... bu esnada [E.A.] bana kendisinin K.lrak'a giderak Kandil'de bulunan PKK kampında yapılacak bir toplantıya katılacağından ve kendisinın PKK terör örgütü taralından bu toplantıya çağırıldığını söyledi, toplantının konusunu sorduğumda ise [E.A.] ... üst düzey PKK yöneticilerinin katılacağını, bu toplantının özel bir toplantı olduğunu söyledi. Bende bunun üzerine kendisi ile birlikte K.lrak'a yani Kandil'e gitmek istediğimi söyledim...

...

...devam eden Özgür Yurttaş Hareketinin toplantısına katıldım, ancak bu toplantının son üç gününe yetişebildim...

...

Benim Özgür Yurttaş Hareketinin toplantısına katılan şahıslardan tanıdıklarım: [M.A., N.Ü., M.S.A., G.D., Ğ.B., M.Y., Ş.H.], Mesut AYDİN [başvurucu], [Z.A., İ.Ç., Ö.B., N.E., M.Y., Ş.K., M.A., K.B., N.K. ve H.İ.] isimli şahıslardır...

...

SORULDU: YAPMIŞ OLDUGUNUZ FOTOĞRAF TEŞHİSLERİNDE [M.A., N.Ü., M.S.A., G.D., Ğ.B., M.Y., Ş.H.], Mesut AYDİN [başvurucu], [Z.A., İ.Ç., Ö.B., N.E., M.Y., Ş.K., M.A., K.B., N.K. ve H.İ.] İSİMLİ ŞAHISLARI TANIDIĞINIZI beyan ederek ilgili fotoğraf teşhislerini yaptınız. BU ŞAHISLARIN PKK KONGRA GEL TERÖR ÖRGÜTÜ İLE BAĞLANTILARI varmıdır, varsa bu bağlantılar hakkında bildikleriniz nelerdir.

CEVABEN: Bu şahıslar PKK terör örgütü ile ilişkilidirler. Ben bu şahısların tam olarak örgütle ne boyutta ilişkili olduklarını bilmiyorum. Kendilerini özgür yurttaş hareketi toplantısında gördüm...

...

SORULDU :İFADENİZE EKLEMEK İSTEDİĞİNİZ BAŞKA BİR HUSUS VAR MIDIR?

 CEVABEN: Ben PKK/KONGRA-GEL TERÖR örgütü adına yürütmüş olduğum faaliyetlerden dolayı kesinlikle pişman değilim. Gözaltında bulunduğum süre zarfında herhangi bir rahatsızlığım olmadı, herhangi bır kötü bir muamele görmedim. Söylemek istediğim başka bır şey yoktur.

İfade esnasında hazırda bulunan Şırnak Barosu Avukatlarından [A.T.ye] ifadeye eklemek istediği herhangi bir husus olup olmadığı soruldu, huzurda tespit ediIen beyana bir diyeceğimiz yoktur dedi."

14. Z.S. kollukta müdafiinin de hazır bulunmasıyla iki fotoğraf üzerinden gerçekleştirilen 20/10/2007 tarihli teşhiste başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok kişiyi tespit etmiştir. Kolluktaki teşhis tutanaklarının ilgili kısımları şöyledir:

İlk Tutanak: "[Z.S.] isimli şahıs Müdafii [A.T.] refakatinde huzura alınmış,...fotoğraflar (1) den (18) e kadar numaralandırılarak kendisine gösterilerek söz verildiğinde;

... (8) numara ile numaralandırılan şahıs Özgür Yurttaş Hareketinin PKK terör örgütünün kampında yapılan toplantısında gördüğüm Mesut AYDİN [başvurucu],

...

isimli şahıslardır, ben tüm bu şahısların fotoğraflarını görünce kendilerini tanıdım ve fotoğraflarından net ve kesin olarak teşhis ediyorum."

İkinci Tutanak: "Özgür Yurttaş Hareketi Genel Meclisinde yer aldığını bildiğim şahıslar:

1-Mesut AYDİN [başvurucu] (Şanlıurfa'lıdır. Diyarbakır'da ikamet eder, Özgür Yurttaş Koordinasyon Üyesidir)

...

 [Z.S.] isimli şahıs Müdafii [A.T.] refakatinde huzura alınmış, yukarıda bulunan ve Müdürlüğümüzce temin edilen fotoğraflar (1), (2) ve (3) ile numaralandırılarak kendisine gösterilerek kendisine söz verildiğinde:

Bana göstermiş olduğunuz fotoğraftaki şahıslardan (1) ile numaralandırılan şahıs, yukarıda da bahsettiğim gibi Özgür Yurttaş Hareketi Genel Meclisinde yer alan ismini Mesut AYDIN olarak bildiğim ancak gerçek ismini Mesut AYDİN [başvurucu] olarak öğrendiğim şahıstır, Mesut AYDİN [başvurucu] isimli şahsın PKK kampında gerçekleştirilen Özgür Yurttaş Hareketinin toplantısına katıldığından dolayı beraberindeki diğer 19 şahıs ile birlikte Silopi ilçesinde yakalandığını haberlerden duydum, Mesut AYDİN [başvurucu] Özgür Yurttaş Hareketi adına meclis çalışması şeklinde faaliyet yürüttüğünü biliyorum. Bildiğim kadarıyla en son olarak İstanbul ilinde faaliyetlerde bulunuyordu, kendisini kesin olarak tanır ve teşhis ederim."

15. Z.S.nin müdafiinin hazır bulunmasıyla alınan ve kolluktaki teşhis işlemini doğruladığı Savcılıktaki 21/10/2007 tarihli beyanının ilgili kısmı şöyledir:

"...Ben bu konuda daha önce Müdafi huzurunda Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğünde ifade vermiştim. Bu ifademi aynen tekrar ederim, Ben daha önce iki defa daha Kuzey Irak'a gitmiştim. Birinci gidişimde gezmek için, ikinci girişimde ise üniversite bakmak için gitmiştim. Bu iki gidişimde örgütle herhangi bir bağlantım olmadı. Emniyet'te verdiğim ifademe ekleyecek bir husus yoktur, dedi.

Şüpheliye Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğünde yaptırılan Fotoğraf Teşhis Tutanakları gösterildi, Şüpheli Devamla Beyanında; Tutanakta yaptığım teşhisler doğrudur, tutanaklar altındaki imzalar da bana aittir. Bu konuda savunmam bundan ibarettir, dedi..."

16. Z.S.nin 21/10/2007 tarihinde müdafiinin hazır bulunmasıyla yapılan ve kolluktaki teşhis işlemini doğruladığı sorgusundaki ifade tutanağının ilgili kısımları şöyledir:

"...soruşturma aşamasında müdafiim hpuzurunda vermiş olduğm beyanınımı aynen tekrara ederim benim pkk KONGRA-GEL terör örgütü ile siyasi anlamda bağlantım vardı. örgütün sempasizinim. ben DTP de hala hazırdagençlik kolu üyesiyim...

...

...soruşturma aşamasında müdafii huzurunda belirtitim gibi benimle aynı şekilde Kampta Özgür Yurttaş harekete toplantısına katılan benim kendi tanıdıklarım olan şahıslar [M.A.], [N.Ü.], [M.S.A.], [G.D.], [G.B.], [N.Y.],[Ş.H.], MESUT AYDIN [başvurucu], [Z.A.], [İ.Ç.], [Ö.B.], [N.E.], [M.Y.], [Ş.K.], [M.A.], [K.B.], [N.K.] ve [H.İ.] simli şahıslardır, bunların bir kısmını DTPye gidip gelmelerinden dolayı tanıyordum, bir kısmıda toplantı sırasında orda bulunmalarından dolayı tanıyordum. savunmam bundan ibarettir.dedi.

Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadesi okundu, benzer olduğu görüldü, soruldu: doğrudur, bana aittir. Aynen tekrar ederim,dedi.

17. Yakalanan şüphelilerden M.Ç. kollukta müdafisiz gerçekleştirilen ve canlı olarak yapılan 8/10/2007 tarihli teşhiste başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok kişiyi teşhis etmiştir. Teşhis tutanağının ilgili kısmı şöyledir:

"...Şuan benimle birlikte gözaltında bulunan [M.Y.,İ.Ç.,M.A.,H.Ç.,N.Ü.,M.S.A.,G.D.,Ğ.B.,E.B.,Ş.H.], Mesut Aydin [başvurucu], [Z.A., Ö.B.] isimli şahısların hepsi yukarıda bahsettiğim gibi;

PKK/KONGRA GEL TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KUZEY IRAK'TA BULUNAN KAMPLARINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN TOPLANTIYA KATILAN VE YÖENTİM DÜZEYİNDE GÖREVLİ BULUNAN ŞAHISLARDI. AYRICA MESUT AYDİN [başvurucu] VE [Ş.H.] YÖNETİCİ POZİSYONUNDA OLAN ŞAHISLARDI, DİĞER ŞAHISLARI SÜREKLİ YÖNLENDİRİYORLARDI... demesi üzerine;

... Mesut Aydin [başvurucu] isimli şahıs 10 numara ile,

...

...numaralandırılarak [M.Ç.] isimli şahıs huzura alınmış... (1) den (13)'e kadar numara ile numaralandırılan şahıslar şu anda benimle birlikte gözaltındadırlar. ... Bu şahıslar PKK/KONGRA GEL TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KUZEY IRAK'TA BULUNAN KAMPLARINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN TOPLANTIYA KATILAN VE YÖENTİM DÜZEYİNDE GÖREVLİ BULUNAN ŞAHISLARDIR. AYRICA (10) İLE NUMARALANDIRILAN MESUT AYDİN [başvurucu] VE (9) İLE NUMARALANDIRILAN [Ş.H.] YÖNETİCİ POZİSYONUNDA OLAN ŞAHISLARDI, DİĞER ŞAHISLARI SÜREKLİ YÖNLENDİRİYORLARDI..."

18. M.Ç.nin 10/10/2007 tarihinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla alınan ve kolluktaki teşhis işlemini reddettiği Savcılıktaki beyanının ilgili kısmı şöyledir:

"... Ben Irak Devletine ticari işlerim için gittim. Van'da inşaat taşaronluğu yaparım, PKK Terör örgütü ile herhangi bir ilişkim yoktur. gözaltındaki kişilerle ilk defa Habur Emniyet'te karşılaştım, suçlamayı kabul etmiyorum dedi. Şüpheliye Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğünde 09/10/2007 tarihli teşhis, 08/10/2007 tarihli tespit, 08/10/2007 tarihli fotoğraf teşhis tutanakları, 09/10/2007 tarihli tespit tutanağının içeriği anlatıldı, gösterildi, soruldu: tutanak içeriklerini kabul etmiyorum. bu belgeler bana okutulmadan imzalatıldı..."

19. M.Ç.nin 10/10/2007 tarihinde müdafiinin hazır bulunmasıyla yapılan sorgusundaki ifade tutanağının ilgili kısmı şöyledir:

" ...silopi cumhuriyet savcılğında ifade vermiştim. oifadem doğrudur aynen tekrar ederim. ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. pkk terör örgütü ile herhangi bir ilişkim yoktur. ben örgütün kuzey ırak taki toplantılarına katılmadım...."

20. Yakalanan şüphelilerden K.B. kollukta müdafisiz gerçekleştirdiği 10/10/2007 tarihli ve canlı olarak yapılan teşhiste başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok kişiyi teşhis etmiştir. Teşhis tutanağının ilgili kısmı şöyledir:

"...Ben Manisa Özgür Yurttaş hareketi içerisinde yerel aktivist olarak faaliyet yürütmeye başladım. Ben şu anda benimle birlikte cezaevinde bulunan Mesut AYDİN [başvurucu] isimli şahsı Buca cezaevinden tanırım. Kendisi telefonumda kayıtlıdır. Mesut AYDİN [başvurucu] bildiğim kadarıyla halen İstanbul ilinde Özgür YURTTAŞ hareketi içerisinde faaliyet yürütmeye devam etmektedir. Ben Diyarbakır ilinde bulunduğum sırada Diyarbakır'daki Özgür YURTTAŞ derneği binasında görüştüm. Mesut AYDİN [başvurucu] isimli şahıs bana PKK KONGRA GEL terör örgütünün Kuzey Irak'ta bulunan kamplarında Özgür Yurttaş aktivistlerinin tartışacağı bir toplantının gerçekleştirileceğini söyledi. Bunun için de benim gitmemi söyledi. Bunun üzerine bana 250 YTL elden para verdi. ... Mesut AYDİN [başvurucu] bana parayı verdikten sonra Kuzey Irak Zaho şehrine gitmemi söyledi ve bana vermiş olduğu telefon numarasını aramamı söyledi...

...

...Şuan benimle birlikte gözaltında bulunan [Ş.K.] ve [M.] bulunuyordu. Bu şahıslar benimle birlikte ... PKK/KONGRA GEL TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KUZEY IRAK'TA BULUNAN KAMPLARINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN ÖZGÜR YURTTAŞ HAREKETİNİN TOPLANTISINA KATILDILAR KENDİLERİNİ NET OLARAK HATIRLIYORUM. HEPSİ DE TOPLANTIDA İDİLER.demesi üzerine;

... Mesut Aydin [başvurucu] isimli şahıs 11 numara ile,

...

...numaralandırılarak [K.B.ye] söz verildiğinde ... (1) den (19)'a kadar numaralandırdığınız şahıslar BENİMLE BİRLİKTE PKK/KONGRA GEL TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KUZEY IRAK'TA BULUNAN KAMPLARINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN ÖZGÜR YURTTAŞ HAREKETİNİN TOPLANTISINA KATILDILAR KENDİLERİNİ NET OLARAK HATIRLIYORUM. HEPSİ DE TOPLANTIDA İDİLER. KESİN OLARAK TANIR VE TEŞHİS EDERİM..."

21. K.B.nin 10/10/2007 tarihinde müdafiinin hazır bulunmasıyla alınan ve kolluktaki teşhis işlemini reddettiği Savcılıktaki ifade tutanağının ilgili kısmı şöyledir:

"Ben daha önce Irak'ta bir şirkette çalışmıştım. Sakarya'lı olan ve sosyolog olması nedeniyle Irak'ta inceleme yapmak isteyen Diyarbakır'dan tanıdığım [Ş.] ile birlikte Irak'a geçtik. [Ş.] dışındaki kişileri tanımam. Irak'ta herhangi bir toplantıya veya örgütsel faaliyete katılmadım. ihbar üzerine Habur'da askeri aramadan geçtikten sonra pasaport işlemlerimizi yapmadan önce gözaltına alındık dedi. şüpheliye 10/10/2007 tarihli teşhis tutanağı gösterildi okundu: gözaltında psikolojik baskı altındaydım. migren krizi tutmuştu. bana gerekli yerlerini okutmadılar sadece başlığını okuttular. tutanakta yazılı olan hususları kabul etmiyorum. bu beyanlar bana ait değildir. Bu konuda savunmam bundan ibarettir, dedi. "

22. K.B.nin başvurucunun da sorgusunun yapıldığı 10/10/2007 tarihinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla düzenlenen ifade tutanağının ilgili kısmı şöyledir:

"Ben üzerime atılı suçla ilgili olarak silopi cumhuriyet savcılığında ifade vermiştim. o ifadelerim doğrudur, aynen tekrar ederim. ben pkk nın kuzey ıraktaki toplantılarına katılmadım. pkk örgütü ile hiçbir bağlantım yoktur. 2004 yılında cezaevinden çıktıktan sonra örgütle ilgili hiçbir faaliyete katılmadım. Ben ırak ülkesine [Ş.K.] ile birlikte gittim. kendisinin dil sorunu vardı. bu nedenle yardımcı olmak amacıyla birlikte Irak a gittim.benim şu anda örgütle bir bağlantım yoktur.Suçsuzum, savunmam bundan ibarettir, dedi. ..."

23. Yakalanan şüphelilerden Ş.K. kollukta müdafisiz gerçekleştirdiği ve canlı olarak yapılan, 11/10/2007 tarihli teşhiste başvurucunun da aralarında bulunduğu birden çok kişiyi teşhis etmiştir. Teşhis tutanağının ilgili kısmı şöyledir:

" ... Mesut Aydin [başvurucu] isimli şahıs 11 numara ile,

...

...numaralandırılarak [Ş.K.ye] söz verildiğinde ...(1) den (19)'a kadar numaralandırdığınız şahıslar benimle birlikte PKK/KONGRA GE'in Kuzey Irak'ta bulunan kamplarında gerçekleştirilen toplantısına katılan şahıslardandemesi üzerine ..."

24. Ş.K.nın müdafiinin hazır bulunmasıyla alınan ve kolluktaki 10/10/2007 tarihli teşhis işlemini reddettiği Savcılıktaki ifade tutanağının ilgili kısmı şöyledir:

"...Irak'a gitmemdeki amaç Amerika'ınn Irak'a müdahalesinden sonra toplumsal değişim ve dönüşümü yeniden görüp inceleyerek kitaplaştırmaktı. üç hafta kadar Irak'ta kaldım. [K.B.] ile beraber Irak'a geçtik. [K.] ile beraber gitmemin sebebi de Kürtçe bilmememdir. ben herhangi bir toplantıya katılmadım. suçlamayı kabul etmiyorum. emniyette psikolojik baskı altında tutuldum. susma hakkımı kullandığımı söylememe rağmen benden teşhis tutanağını imzalamam konusunda zorlayarak diğer gözaltında bulunan şahısları teşhis etmeye zorladılar. 11/10/2007 tarihli tutanak teşhis tutanağındaki imza bana aittir ancak ben bu kişileri örgütün yapmış olduğu toplantıya katılan kişiler olup olmadığını bilmiyorum. böyle bir beyanda bulunmadım. okumadan psikolojik baskı altında imzalattılar. müdafi huzuru ile vermi olduğum ifadem dışındaki hiç bir imzamı kabul etmiyorum. "

25 Ş. K.nın başvurucunun da sorgusunun yapıldığı 10/10/2007 tarihli, müdafiinin hazır bulunmasıyla yapılan sorgusunun ifade tutanağındaki ilgili kısmı şöyledir:

"Ben atılı suçlamayla ilgili olaraksilopi cumhuriyet savcılığında da ifade verdim. o ifademi de tekrar ediyorum. ben pkk nın kuzey ıraktaki toplantılarına katılmadım. ben ileride yüksek lisans yapmak istedğimi için ve tez hazırlamak niyetiyle ırak ülkesine gittim.ırak ülkesinden döndüğümde gözaltına alındım.benimpkk terör örgütü ile bir bağlantım yoktur. Suçsuzum..."

26. Şüpheliler K.B. ve Ş.K.nın müdafiinin 10/10/2007 tarihli sorgu celsesindeki beyanının ilgili kısmı şöyledir:

"...şüphelilerin huzur da alınan beyanlarına katılıyoruz. dosya kapsamında şüphelilere zorla imzalatılan belgeler dışında delil mevcut değildir. müdafii bulunmadan zorla imzalatılan belgelerin ileride hükme esas alınması düşünülemez..."

27. Başvurucu, terör örgütüne üye olma suçlamasıyla 7/10/2007 tarihinde gözaltına alınmış; Silopi Sulh Ceza Mahkemesinin 10/10/2007 tarihli kararıyla serbest bırakılmıştır.

28. Başvurucu, kolluktaki ifadesinde susma hakkını kullanmıştır. Başvurucunun müdafiinin hazır bulunmasıyla yapılan sorgudaki beyanı şöyledir:

"Ben PKK nın kuzey ıraktaki toplantılarına katılmadım. PKKörgütü ile hiçbir bağlantım yoktur. Ben ticaretle uğraşıyorum. Bir ay kadar önce Irak ülkesine pantolon satmaya gitmiştim. Daha sonra bu pantolonların parasını almak için tekrar Irak ülkesine gittim ve dönüşte gözaltına alındım. 2001 yılından sonra yasadışı herhangi bir olaya karışmak gibi, ne bir eylemim, ne de bir düşüncem olmuştur. Suçsuzum."

29. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK mülga 250. madde ile görevli) 20/11/2007 tarihli iddianamesiyle başvurucu ve diğer sanıklar hakkında terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmıştır.

30. Sanıklardan Z.S.nin müdafiinin talebiyle sanıkla ilgili olarak daha önce alınmış doktor raporları eklenmek suretiyle -özellikle sağ ayağında işkence veya kötü muamele sonucu bir yaralama olup olmadığının tespiti hususunda- rapor aldırılması için yargılamayı yapan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK mülga 250. madde ile görevli) (Mahkeme) müzekkere yazılmıştır.

31. Diyarbakır Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenmiş, 9/1/2008 tarihli raporda; Z.S.nin emniyette ifadesi alınırken özellikle sağ ayağının ve yüz sağ yanının tekme ve tokatla darbe aldığını ve üç gün boyunca her sorguda darba maruz kaldığını söylediği, yapılan muayenede sağ bacak alt dış yanda 4 cm'lik alanda hafif sarı renk değişikliği, hafif ağrı olduğu, daha önceden bu bacaktaki fibulada (bacaktaki iki kemikten dış kısımda olanı) kırık olduğu, bu nedenle olayda da darbe alınca bacağında olay günü ağrı olduğunu ve şiştiğini ifade ettiği, olay tarihinde alınan doktor raporlarında darp ve cebir izine rastlanmadığı, sağ ayağındaki darbe izinin tıbben maddi delili olmadığı, kişideki bulguların ifade ettiği eski kırığa bağlı olabileceği, bu nedenle görüş alınmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumuna dosyanın gönderilmesi gerektiği kanısı bildirilmiştir.

32. Bireysel başvuru dosyası ve eklerinden Adli Tıp Kurumu tarafından verilen bir kati rapor bulunup bulunmadığı bilgisine ulaşılamamıştır.

33. 22/1/2008 tarihli celsede başvurucu ve diğer sanıklar G.D. ve M.Ç.nin savunmaları başvurucunun müdafii S.I.nın hazır bulunmasıyla alınmıştır. Başvurucu ile başvurucunun müdafiinin hazır bulunduğu söz konusu celsede G.D.nin kollukta ve sorgudaki ifadelerini kabul etmediğini bildirdiği savunmasının ilgili kısımları şöyledir:

"...Ben suçlamaları kabul etmiyorum Kuzey Irak'a Selahattin Üniversitesinin koşullarını araştırmak amacıyla gittim daha sonra Türkiye'ye geri döndüm herhangi bir şekilde yasadışı bir amaçla gitmiş değilim suçlamaları kabul etmiyorum dedi.

SANIKTAN GEREK GÖRÜLMEKLE SORULDU:

... ben sanıklardan sadece [Ş.yi] tanırım kendisi Antep'e geldiğinde Antep'de DTP partisinde tanıştık, benim ve bazı çevremdeki fakir insanların para ihtiyacı vardı ben bunu [Ş.ye] söylemiştim oda bana banka kanalıyla para göndermişti dedi.

Kl-2 dizi 217-218 deki Savcılık ifadesi okundu çelişki nedeniyle soruldu: Benim şimdiki beyanım doğrudur o beyanımı kabul etmiyorum ben emniyette baskı gördüm işkence gördüm benim babam polisti trafik kazası sonucu vefat etmişti emniyet görevlileri sen diğer sanıkların aleyhlerine beyanda bulun biz seni koruruz diyerek beni yönlendirdiler ben bu şekilde diğer sanıkların aleyhlerine beyanda bulundum kabul etmiyorum dedi.

Kl-2 dizi 271-272 deki sorgu ifadesi okundu çelişki nedeniyle soruldu: Yukarıdaki beyanlarımı tekrar ederim dedi.

Kl-1 dizi 409-410 ile dizi 411-412 deki fotoğraf teşhis tutanakları okundu soruldu: aleyhimeolan hususları kabul etmiyorum yukarıdaki beyanlarımı tekrar ederim dedi.

...

Kl-3 dizi 75 deki Savcılık ifadesi okundu benzer olduğu görüldü soruldu: Tekrar ederim.

...

... Doktor raporları okundu soruldu: Bir diyeceğim yoktur dedi."

34. Başvurucunun aynı celsede müdafiinin hazır bulunmasıyla yaptığı savunmanın ilgili kısımları ise şöyledir:

"...Kl-2 dizi 130 deki kolluk ifadesi okundu susma hakkını kullandığı görüldü soruldu: Benkollukta susma hakkımı kullanmıştım dedi.

Kl-2 dizi 275-281 deki sorgu ifadesi okundu benzer olduğu görüldü soruldu: Tekrar ederim..."

35. Aynı celsede M.Ç.nin savunması ise şöyledir:

"... Ben inşaat taşeronluğunu yaparım Kuzey Irak'da da bir ortağım vardı onunla olan hesap ilişkilerimi görüşmek üzere gitmiştim herhangi bir şekilde örgütsel bir gaye ile gitmedim suçlamaları kabul etmiyorum dedi.

...

Dizi 402-408 deki ve yine dizi 402-403 deki (Kl-1 deki) fotoğraf teşhis tutanakları okundu soruldu: tutanak içeriklerini kabul etmiyorum ne yazıldığını bilmeden üzerleri gazete ile kapatılmak suretiyle imzalatıldı ben zaten hiçbir aşamadaki beyanımda böyle bir beyanda bulunmadım dedi.

...

Doktor raporları okundu soruldu: Bir diyeceğim yoktur dedi."

36. Başvurucu müdafiinin aynı celsede G.D.nin ifadelerine itirazları da içeren beyanı şöyledir:

" ...dosyada yargılanan tüm sanıklar sorguya ayrı ayrı sevk edilmişlerdir, özellikle müvekkiller aleyhine beyanı bulunduğu iddia edilen [G.D.] ayrı bir şekilde sorguya sevk edilmiştir, kendisinin bu celsede de belirttiği şekilde vermiş olduğu beyanlarının güvenlik güçlerinin yönlendirmesiyle verilen ifadeler olduğunu kaldıki bu şahıs bu beyanlarını da kabul etmemektedir, yine dosyada mevcut müvekkiller aleyhine düzenlenen bir çok belgenin de usule ve hukuka aykırı olarak düzenlendiğini düşünüyoruz bu nedenle bunlara itibar edilmemesi gerekmektedir, müvekkiller aleyhine [G.D.nin] hazırlık soruşturması sırasındaki atfı cürüm niteliğindeki beyanı dışında herhangi bir şekilde kesin ve inandırıcı delil bulunmamaktadır..."

37. Diğer sanık Z.S.nin, müdafiinin hazır bulunduğu, başvurucu vemüdafiinin bulunmadığı 7/2/2008 tarihli celsede alınan, kolluktaki, Savcılıktaki ve sorgudaki ifadelerini kabul etmediğini bildirdiği savunmasına ait tutanağın ilgili kısmı şöyledir:

"Ben Türkiye'de Gazi Üniveristesi İktisat Fakültesinde okuyordum ... olay tarihinden öncesinden eğitim imkanlarını araştırmak amacıyla Kuzey Irak'a gittim, gerekli araştırmaları yaptım tekrar Türkiye'ye dönmek için ticari taksiye bindim. Türkiye'ye giriş yaptıktan sonra emniyet güçleri tarafından gözaltına alındım, bana işkence yapıldı, iradem doğrultusunda olmadığı halde bu baskılar neticesinde bazı beyanlarda bulundum bu beyanlarımı kabul etmiyorum. Kuzey Irak'a tamamen eğitim gayesi ile gittim herhangi bir örgütsel gaye ile gitmiş değilim, ben DTP kurucu üyesiyim ayrıca DTP gençlik kollarında görevler yapdım, bunun dışında bir faaliyetim olmamıştır dedi.

Kl-2 dizi 146-155 daki kolluk beyanı okundu çelişki nedeniyle soruldu: Ben gözaltında iken işkenceye maruz kaldım ayaklarıma tekmeler vuruldu vucudümun değişik yerlere yine darbeler vuruldu bir gece emniyetin dışına çıkarılarak tehdit edildim yine söylediklerini kabul etmezsem tecavüz edileceği dahi söylendi tüm bu baskıların üzerine ben iddia edilen hususları kabul etmek zorunda kaldım dedi.

Dizi 232 deki C.Savcısı huzurundaki ifadesi okundu Çelişki nedeniyle soruldu: Yukarıdaki beyanımı tekrar ederim savcılık aşamasında da baskı devam ettiği için bu yönde beyanda bulundum dedi.

Dizi 208-211 deki Sorgu Hakimliği huzurundaki ifadesi okundu çelişki nedeniyle soruldu: Yukarıdaki beyanlarımı tekrar ederim emniyetten ayrıldıktan sonra da bu beyanları avukat huzurunda dahi versen dahi emniyetteki beyanın dışında bir beyanda bulunsa dahi işkence yapacağız tehditi ile karşılaştığım için bu yönde beyanda bulunmak zorunda kaldım dedi.

GEREK GÖRÜLMEKLE SANIKTAN SORULDU:

Avukatım tarafından mahkemenize dilekçe verilinceye kadar herhangi bir şekilde işkence iddiasını gündeme getirmemiştim olay mahkemeye intikal ettikten sonra gündeme getirdim bu aşamadan sonra kendime zarar gelmeyeceğini düşündüm dedi.

...

Kl-2 dizi 80 deki sanığa kötü muamele yapılmadığına ilişkin tutanak okundu soruldu:Aleyhime olan hususları kabul etmiyorum yukarıdaki beyanlarımı tekrar ederim dedi.

Kl-2 dizi 108-123 deki fotoğraf teşhis tutanağı, tutanak ve tespit tutanakları okundu soruldu: Aleyhime olan hususları kabul etmiyorum baskı ve şiddet altında verilen beyanlardır dedi.

Kl-2 dizi 124-145 deki fotoğraf teşhis tutanakları okundu soruldu: Aleyhime olan hususlarıkabul etmiyorum dedi.

Söz konusu belgelerin bir kısmının müdafisinin huzurunda imzalamış olması karşısında sanıktan soruldu: Ben bir kısım belgeyi avukat huzurunda imzaladım ancak avukatım sadece benimle emniyet güçleri arasında mülakat yapılacağını söyledi ardından emniyetten ayrıldı bunun dışında avukatımla görüşmedim dedi.

...

... Doktor raporları okundu soruldu: Bir diyeceğim yoktur dedi."

38. Diğer sanık K.B.nin 13/2/2008 tarihli celsede müdafiinin hazır bulunmasıyla yaptığı savunmasına dair tutanağın ilgili kısımları şöyledir:

" Ben hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum, hakkımdaki suçlama ile ilgili olarak Silopi Sulh ceza mahkemesinde beyanda bulundum aynen tekrar ediyorum ben iddia edilen tarihte Irak ülkesine gittim oradan Zaho şehrine gittim, daha sonrada 07.10.2007 tarihinde de Türkiye’ye giriş yaptım, ben terör örgütünün kamplarına gitmedim,...

 ...

 Kl-1 dizi 402-403 deki fotoğraf teşhis tutanağı okundu soruldu: Aleyhime olan hususları kabul etmiyorum dedi.

 Kl-1 dizi 406 daki fotoğraf teşhis tutanağı okundu soruldu: Aleyhime olan hususları kabul etmiyorum dedi.

 ...

 Doktor raporları okundu soruldu: Bir diyeceğim yoktur dedi."

39. Diğer sanık Ş.K.nın 29/1/2008 tarihli celsede müdafiinin hazır bulunmasıyla yaptığı savunmasına dair tutanağın ilgili kısımları şöyledir:

"Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, ben Sosyoloji mezunuyum, Sosyoloğum, K.Irak'a bilimsel amaçlı olarak çalışma yapmak için gitmiştim amacım K.Irak'da Amerika'nınK.Irak'a müdahalesiyle Irak toplumundaki değişimleri incelemekti kesinlikle terör örgütü mensupları yada üst yöneticileri ile görüşme yapmadım, diğer sanıklardan [K.B.yi] tanırım ben Kürtçe bilmediğim için tercüman olarak yanımda bulunuyordu.

...

Kl-1 dizi 143-201 deki doktor raporları okundu soruldu: Bir diyeceğim yoktur dedi."

40. 1/4/2008 tarihli celsede Z.S.nin müdafii,Z.S.ye işkence edildiğine dair raporun dosyada mevcut olduğunu, kolluktaki ifadesinin işkence ve baskı altında alınması nedeniyle bu beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini ifade etmiştir.

41. Sonraki celselerde olduğu gibi başvurucunun müdafii olan S.I.nın da bulunduğu 30/12/2008 tarihli celsede diğer müdafii M.I., Z.S.nin kolluktaki ifade ve teşhis işlemlerinin baskı ve işkence altında gerçekleştirildiği iddialarını yinelemiş; iddiaya dair adli rapor alınması talebinde bulunmuştur. S.I. da bu celse de eksikliklerin ikmalini talep etmiştir.

42. Başvurucu müdafii 30/12/2008 tarihli celse de dâhil olmak üzere yargılamada hazır bulunmuştur.

43. Mahkeme 3/12/2010 tarihli kararıyla başvurucunun müsnet suçtan neticeten 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, diğer sanıklar G.D. ve Z.S.nin de müsnet suçtan ayrı ayrı mahkûmiyetine ve suçla ilgili bilgi vermeleri nedeniyle haklarında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına karar vermiştir. Mahkemenin olay tutanağı, diğer sanıklarca yapılan teşhis tutanakları, tespit tutanakları, diğer sanıkların beyanlarını mahkûmiyete esas aldığı görülmüştür. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:

"...PKK/KONGRA-GEL terör örgütü tarafından 25/09/2007 günü Kuzey Irak'taki kamplarından birinde konferans düzenlendiği, bu konferansın 9 gün sürdüğü, konferansa Türkiye'den katılan kişilerin 07/10/2007 günü Habur sınır kapısından giriş yapacaklarının telefon ihbarı ve emniyetin istihbarat çalışmaları bilgisi üzerine; sanıkların, 07/10/2007 günü farklı araçlarla ve farklı aralıklı Türkiye'ye giriş yaparken yakalandıkları,

Olay tutanağına göre: 07.10.2007 günü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne PKK Kongra Gel terör örgütünün Kuzey Irak'ta bulunan kamplarındaki toplantıya katıldıkları ve Türkiye'ye dönecekleri şeklinde yapılan 2 ihbar ve istihbarat şube müdürlüğünün 07.10.2007 tarih ve 212189 sayılı yazısında belirtilen PKK Kongra Gel terör örgütünün Kuzey Irak'ta bulunan kamplarında gerçekleştirilen konferansa Türkiye'den katıldıkları bildirilen şahıslara yönelik olarak başlatılan çalışmalarda; [M.A., H.Ç., N.Ü., M.Ç., M.S.A., G.D., Ğ.B., E.B., M.Y., Ş.H.], Mesut AYDİN [başvurucu], [Z.A., İ.Ç., Ö.B.nin] 07.10.2007 günü saat 21.30'da, [N.Ç., M.Y., Ş.K., K.B., N.K.nin] 08.10.2007 günü saat 21.15'te yakalanarak Silopi C.Başsavcılığının talimatları doğrultusunda gözaltına alındıkları, ...

...

Tüm sanıkların K. Irak'a gittiklerinin dosya kapsamına göre tespit ediliği ve sanıkların da K. Irak'a gittiklerini kabul ettikleri, ancak, K. Irak'a farklı sebeplerle gittiklerini savundukları anlaşılmıştır.

Yukarıda, olayın sıcağı sıcağına alınan beyanlara, özellikle, sanıklar [Z.S. ile G.D.nin] soruşturma aşamasında (Kolluk, C. Savcılığı ve Sorgu) vermiş oldukları beyanları ile tüm dosya kapsamına göre; sanıklar [Ş.H., Ş.K., M.A., E.B., M.Y., Z.A.], Mesut AYDİN [başvurucu], [N.K., M.S.Y., K.B., H.Ç., M.Ç., Ğ.B., Ö.B., G.D., Z.S., N.E., N.Ü., Ü. P.nin] K. Irakta 25/09/2007 tarihinde başlayan ve 9 süren PKK/KONGRA-GEL terör örgütü tarafından düzenlenen konferansa katıldıkları,

Sonuç ve kanaatine varılmıştır.

...

Yukarıda gerekçeleri ayrıntılı şekilde anlatıldığı üzere; sanıklar [Ş.H., Ş.K., M.A., E.B., M.Y., Z.A.], Mesut AYDİN [başvurucu], [N.K., M.S.Y., K.B., H.Ç., M.Ç., Ğ.B., Ö.B., G.D., Z.S., N.E., N.Ü., Ü.P.nin] K.Irakta 25/09/2007 tarihinde başlayan ve 9 süren PKK/KONGRA-GEL terör örgütü tarafından düzenlenen konferansa katıldıkları, konferansın terör örgütünün K. Iraktaki bir kampında yapıldığı, söz konusu toplantıya örgüt içerisinde belli bir seviyeye gelmemiş ve güven duyulmayan kişilerin katılmasının mümkün olmadığı, ayrıca terör örgütünün amaçlarını ve stratejisini benimsememiş olan kişilerin de toplantıya katılmasının beklenemeyeceği nazara alındığında; sanıkların PKK-KONGRA/GEL terör örgütünün üyesi oldukları ve terör örgütüne üye olmak suçundan; eylemlerine uyan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar vermek gerektiği, sonuç ve kanaatine varılmıştır..."

44. Gerekçeli karar başvurucuya tebliğe çıkarılmış ve karar, başvurucunun bir diğer müdafii tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

45. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 13/4/2016 tarihli kararıyla başvurucu yönünden hüküm onanmıştır.

46. Başvurucu, nihai kararı 28/6/2016 tarihinde öğrendiğini bildirmiştir.

47. Başvurucu 28/7/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

48. Mahkemenin 11/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Müdafi Yardımından Yararlanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

49. Başvurucu, avukatının tutuklanmasından dolayı bazı celselere katılamadığından geç haberdar olduğunu ve esas hakkında savunma yapamadığını belirterek müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

50. Ceza yargılamasında savunma haklarının güvence altına alınması, demokratik toplumun temel ilkelerindendir (Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32). Savunma, ceza adaletinin hakkaniyete uygun gerçekleşmesini sağlamaktadır. İddiaya karşı savunma hakkı tanınmadığı sürece silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine uygun muhakeme yapılması ve maddi gerçeğe ulaşılması da mümkün değildir (Yusuf Karakuş ve diğerleri, B. No: 2014/12002, 8/12/2016, § 69; Yavuz Arslan, B. No: 2014/16433, 9/11/2017, § 47).

51. Savunma hakkının sağladığı güvenceler esasen adil yargılanma hakkı içinde yer almaktadır. Savunma hakkı, hukuk devleti ilkesinin gereklerinden ve adil yargılanma hakkının önemli güvencelerinden biri olması nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde açıkça ifade edilmiştir. Anılan hükümde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Savunma hakkı tanınmadan kişilerin cezalandırılması, Anayasa'nın 38. maddesinde güvence altına alınan masumiyet karinesine de uygun değildir. Bu nedenle savunma hakkının sağlanmadığı bir yargılamanın adil olduğundan söz edilemez (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 70; Yavuz Arslan, § 48).

52. Şüpheli ve sanığa, salt savunma hakkının tanınması yeterli değildir. Şüpheli ve sanığın savunma için Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen meşru vasıta ve yollardan yararlandırılması da gerekir. Şüpheli ve sanık için Anayasa'nın 36. maddesinde sözü edilen meşru vasıta ve yollardan en önemlisi müdafi yardımından yararlanmaktır. Diğer bir ifadeyle müdafi yardımından yararlanma hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen "meşru vasıta ve yollar" kavramının kapsamındadır. Bu itibarla müdafi yardımından yararlanmanın adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil ve bu hakkın doğal sonucu olduğu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla suç isnadı altındaki kişi, adil yargılanma hakkı kapsamında kendisini bizzat savunma veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanma hakkına sahiptir (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 72; Yavuz Arslan, § 49).

53. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. NitekimAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) bendinde, bir suç ile itham edilen herkesin kendini bizzat savunma veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanma, eğer avukat tutmak için gerekli maddi olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilme hakkı düzenlenmiştir (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 73; Yavuz Arslan, § 50).

54. Anılan hakkın ilke olarak şüphelinin kolluk tarafından ilk kez sorgulanmasından itibaren sağlanması gerekir. Kolluk tarafından ilk kez sorgulanmasından itibaren şüpheliyeavukata erişim hakkı sağlanması, kendini suçlamama ve susma hakları yanında genel olarak da adil yargılanma hakkının etkili bir koruma işlevine sahip olması bakımından gereklidir. Çünkü bu aşamada elde edilen deliller, yargılama sırasında söz konusu suçun hangi çerçevede ele alınacağını belirlemektedir. Özellikle delillerin toplanması ve kullanılması aşamasında cezai yargılamaya ilişkin mevzuat giderek daha karmaşık hâle geldiğinden şüpheliler, ceza yargılamasının bu evresinde kendilerini savunmasız bir durumda bulabilir. Belirtilen savunmasızlık hâli ancak bir müdafinin hukuki yardımı ile gereği gibi telafi edilebilir (Aligül Alkaya ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1138, 27/10/2015, §§ 118, 135; Sami Özbil, B. No: 2012/543, 15/10/2014, § 64).

55. Sanık, olay hakkında doğrudan doğruya bilgiye sahiptir. Dolayısıyla sanığın beyanlarının olayın aydınlatılması bakımından son derece önemli bir delil niteliğinde olduğu açıktır. Bu bakımdan suç isnadı altındaki kişinin müdafiinin hazır bulunmadığı durumda kendini suçlayıcı beyanlarda bulunup bulunmadığı, bu itirafların aleyhinde kullanılıp kullanılmadığı,susmasından mahkemece olumsuz sonuçlar çıkarılıp çıkarılmadığı ve kendisine herhangi bir baskı uygulanıp uygulanmadığı her somut olayda değerlendirilmelidir. Bir ceza davasında kendi aleyhine tanıklık etmeme ve delil vermeye zorlanmama hakkı, suç isnadını zorla veya baskıyla sanığın isteğine aykırı olarak elde edilen delillere başvurmadan kanıtlamaya çalışmayı gerektirir. Avukata erişimi sağlanmayan sanığın kolluktaki ikrarının mahkûmiyet kararında kullanılması durumunda savunma hakkına telafi edilemez bir biçimde zarar verilmiş olacaktır. Soruşturma evresinde elde edilen ikrarın kötü muamele ve işkence altında verildiği belirtilerek reddedilmesi durumunda mahkemece bu husus irdelenmeksizin ikrarın dayanak olarak kullanılması önemli bir özen eksikliğidir (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 79; Yavuz Arslan, § 52).

56. Müdafi yardımından yararlanma hakkı bakımından önemli olan, yargılamaya bir bütün olarak bakıldığında şüphelinin/sanığın müdafi yardımından etkili bir biçimde yararlanmış olmasıdır. Ancak avukata erişim yönünden getirilen kısıtlama yargılamanın sonraki aşamalarında telafi edilmiş ise savunma hakkı ihlal edilmiş sayılmaz (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 78; Yavuz Arslan, §53).

57. Bireysel başvuru incelemelerinde ölçü norm Anayasa'dır. Bu durumda kanuna uygunluk denetimi yapılmamaktadır. Bu nedenle kanuna dayalı olarak avukata erişimin kısıtlanması, uygulamanın Anayasa'ya uygun olduğu anlamına gelmez. Müdafi yardımından yararlanma hakkının Anayasa'nın 36. maddesini ihlal edip etmediğinin değerlendirilmesinde -yargılamanın bütünlüğü içinde- somut davanın kendine özgü koşulları dikkate alınmalıdır (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 80).

58. Somut olayda, başvurucunun soruşturma aşamasında müdafi yardımı aldığı, suçlamanın nedenleri ve niteliği hakkında bilgilendirildiği, kendisine iddianamenin tebliğ edildiği ve duruşmada okunduğu, yasal haklarının hatırlatıldığı görülmüştür (bkz. § 28). Diğer yandan başvurucu, bizzat mahkeme önünde müdafii huzurunda savunma yapmış; başvurucunun müdafii diğer sanıkların savunmaları alınırken hazır bulunmuş, bu ifadelere karşı itirazlarını sunmuştur (bkz. §§ 33, 34-36). Gerekçeli karar başvurucuya tebliğe çıkarılmış, başvurucu esas hakkında mütalaadan gerekçeli kararın tebliğiyle haberdar olmuş, diğer müdafii aracılığıyla hakkındaki mahkûmiyet kararını temyiz etmiştir.

59. Dolayısıyla belirtilen müdafi yardımından yararlanma hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

60. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

61. Başvurucu, yargılamanın ilerleyen safhalarındadiğer şüphelilerce inkâr edilen, müdafisiz olarak ve usulüne uygun olmadan yaptırılan teşhis işlemleriyle kolluk ifadelerine dayanılarak mahkûm edildiğini iddia etmiştir.

62. Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Ancak bu amacın gerçekleştirilmesi için yapılan araştırma faaliyetleri sınırsız değildir. Maddi gerçeğin hukuka uygun bir şekilde ortaya çıkarılması, ceza adaletinin hakkaniyete uygun gerçekleşmesi için gereklidir. Bu bakımdan ceza yargılamasında hukuka uygun yöntemlerle delil elde edilmesi, hukuk devletinin temel ilkelerinden sayılmaktadır. Bu kapsamda Anayasa'nın 38. maddesinin altıncı fıkrasında da kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği açıkça hükme bağlanmıştır (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 42).

63. Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında hakkaniyete uygun yargılanma hakkı düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca değerlendirme yaptığı birçok kararında kanuni bir temele dayanmadan veya hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerin yargılamada kullanılmasıyla ilgili olarak ileri sürülen iddiaları, adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelemektedir. Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında bu konuda yapılan değerlendirmelerde Anayasa’nın 38. maddesinin altıncı fıkrası da dikkate alınmaktadır (Orhan Kılıç, § 43).

64. Ancak bireysel başvuruya konu davadaki eylemlerin kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Dolayısıyla somut başvuruyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin rolü, derece mahkemelerince yapılan değerlendirmelerin ve varılan sonuçların hukuka uygunluğunu denetlemek değildir. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç, § 44).

65. Bu yönüyle Anayasa Mahkemesinin görevi, belirli delil unsurlarının hukuka uygun şekilde elde edilip edilmediğini tespit etmek değildir. Anayasa Mahkemesinin görevi, hukuka aykırı olduğu ilk bakışta anlaşılabilen veya derece mahkemelerince hukuka aykırı olduğu tespit edilen delillerin yargılamada tek veya belirleyici delil olarak kullanılıp kullanılmadığını ve bu hukuka aykırılığın bir bütün olarak yargılamanın adil olup olmamasına etkisini incelemektir (benzer yöndeki bir karar için bkz. Yaşar Yılmaz, B. No: 2013/6183, 19/11/2014, § 46).

66. Bu konuda değerlendirme yapılırken delillerin elde edildiği koşulların onların gerçekliği ve güvenilirliği üzerinde şüphe doğurup doğurmadığının da dikkate alınması gereklidir (Güllüzar Erman, B. No: 2012/542, 4/11/2014, § 60).

67. Öte yandan ikrar içeren ifadelerin müdafi huzurunda alınmış olması da önemli olup müdafinin hazır bulunmadığı esnada verilen ifadelerin hükme esas alınabilmesi için kovuşturma aşamasında bu ifadelerin baskı altında alınıp alınmadığını kontrol edecek yeterli mekanizmaların mevcut olup olmadığı hususu önem kazanmaktadır (Güllüzar Erman, §§ 65, 67).

68. Diğer sanıklardan G.D.nin kollukta canlı olarak gerçekleştirdiği teşhis işlemini sonradan Savcılık ifadesinde ve müdafi huzurundaki sorgu beyanında kabul ettiği (bkz. §§ 11,12) anlaşılmıştır. Yine diğer sanık Z.S.nin kolluk ifadesinin ve kolluktaki teşhis işleminin müdafiinin hazır bulunmasıyla gerçekleştirildiği, şahsın kollukta herhangi bir kötü muamele görmediğini beyan ettiği (bkz. §§ 13,14), her ne kadar Z.S. hakkında düzenlenmiş bir adli rapor bulunsa da söz konusu raporda işkence ya da kötü muamele belirtisine dair bir ibare bulunmadığı(bkz. § 31) ve Z.S.nin müdafiinin refakatıyla alınan Savcılık ifadesi ve sorgu beyanında kolluktaki teşhis işlemini kabul ederek aynı şahısların isimlerini tekrarladığı (bkz. §§13-16) görülmüştür. Tüm bu hususların yanı sıra başvurucuyu teşhis eden başka sanıkların da olduğu, diğer sanıklardan G.D. ile M.Ç.nin mahkemedeki savunmalarınıbaşvurucu ve müdafiinin hazır bulunmasıyla yaptıkları (bkz. §§ 33,35) gözetildiğinde iddia edilen hususların bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini etkilemediği kanaatine varılmış ve hakkaniyete uygun yargılanma hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

69. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

70. Başvurucu, ilk derece mahkemesi ile Yargıtay kararlarının gerekçelerinin yetersiz olduğunu belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

71. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).

72. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).

73. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

74. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan merciin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).

75. Somut olayda, yapılan yargılama sonunda tarafların davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları ile dosya kapsamı dikkate alınarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmüştür (bkz. § 43). Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu da dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

76. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. Kanuni Hâkim Güvencesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

77. Başvurucu 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesiyle görevli mahkemede yeniden yargılanmasının kanuni hâkim güvencesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

78. Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda daha önce verdiği kararlarında 5271 sayılı Kanun'un 250. maddesi uyarınca yargılama yapan ağır ceza mahkemelerinin doğal hâkim ilkesine aykırılık oluşturmayacağına karar verilmiştir (Deniz Seki, B. No: 2014/5170, 25/6/2015, §§ 51-57; Ersin Ekmekçi ve Sinan Ekmekçi, B. No: 2013/6068, 18/11/2015, §§ 47-52). Başvurucunun iddiası bakımından farklı bir sonuca ulaşılmasını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.

79. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

E. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

80. Başvurucu, yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını ileri sürmüştür.

81. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu, ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 27-36).

82. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36)

83. Mevcut başvuruda, söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

84. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduklarına karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

5. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 11/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mesut Aydin [2. B.], B. No: 2016/14263, 11/12/2018, § …)
   
Başvuru Adı MESUT AYDİN
Başvuru No 2016/14263
Başvuru Tarihi 28/7/2016
Karar Tarihi 11/12/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, müdafi huzurunda alınmayan kolluk ifadelerinin hükme esas alınması, müdafiyle temsil edilemediğinden esas hakkında savunma yapılamaması ve yargılamanın makul sürede tamamlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Müdafi yardımından yararlanma hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (hukuka aykırı deliller, bariz takdir hatası vs.) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi