logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(D.A. [2.B.], B. No: 2014/16549, 9/5/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

D.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/16549)

 

Karar Tarihi: 9/5/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportörler

:

Şermin BİRTANE

 

 

Hikmet Murat AKKAYA

Başvurucu

:

D.A.

Vekili

:

Av. İsmail ÇATAL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, başvurucunun nüfus kaydının düzeltilmesi için açılması istenen dava kapsamında Cumhuriyet Başsavcılığına verilen dilekçe üzerine başvurucu hakkında soruşturma açılmasının ve yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinin özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/10/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu ile G.A. 17/6/1970 tarihinde evlenmişlerdir.

8. Nüfus kayıtlarına göre başvurucunun 21/8/1993 tarihinde evlilik birliği içinde doğan müşterek bir çocuğu olmuştur.

9. Başvurucunun eşi 10/6/2009 tarihinde vefat etmiştir.

10. Başvurucu 21/10/2010 tarihinde Mersin Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak nüfus kaydında görünen çocuğun müteveffa eşinden ve kendisinden olmadığını, yeğeninden (başvurucunun erkek kardeşinin oğlu) ve yeğeninin eşinden olduğunu, bu kapsamda nüfus kaydının düzeltilmesi gerektiğini belirterek “nüfus kaydının düzeltilmesi” davası açmıştır.

11. Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi yaklaşık iki yıl sonra 20/11/2012 tarihli kararla davanın "soybağının reddi" davası niteliğinde olduğunu, anılan davaların aile mahkemeleri tarafından görüldüğünü belirterek görevsizlik kararı vermiştir.

12. Tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine kararın kesinleşmesini müteakip dosya Mersin Nöbetçi Aile Mahkemesine gönderilmiştir.

13. Mersin 3. Aile Mahkemesi 26/2/2013 tarihli kararla başvurucunun dava dilekçesi ile duruşmadaki beyanlarını nazara alarak "soybağının reddi" davasının bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını belirterek davayı reddetmiştir.

14. Başvurucunun temyiz ve karar düzeltme istemleri Yargıtay (kapatılan) 18. Hukuk Dairesi tarafından reddedilmiştir. Hüküm, 26/11/2013 tarihinde kesinleşmiştir.

15. Bunun üzerine başvurucu 3/1/2014 tarihinde Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar eden sıfatıyla başvurmuş, yukarıda değinilen süreci anlatmış ve 5/5/1972 tarihli ve 1587 sayılı mülga Nüfus Kanunu'nun 46. maddesini dayanak göstererek nüfusta hâlen varlığını sürdüren kaydın düzeltilmesi için dava açılmasını istemiştir.

16. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucu ile beraber başvurucunun oğlu ve başvurucunun yeğeni ile eşinin ifadelerini almak için girişimlerde bulunmuştur.

17. 22/1/2014 tarihinde başvurucunun ve yeğeninin eşinin ifadeleri şüpheli sıfatıyla alınmıştır. Başvurucunun ifadesi şu şekildedir:

 "İ.A. yeğenim, D.A. da onun eşi olur. G.A. ise benim ölen eşimdi. Eşim G. ile bir çocuğumuz oldu, o da öldü, başka çocuğumuz olmamıştı.

 İ. A.ve D. A. yeni doğan çocukları ...'ı bize evlatlık olarak verdiler, yeni doğan çocuğu kendi nüfusumuza kaydettirmemize razı oldular. Ben de eşimin isteği üzerine onu kıramayarak 1993 yılında Tarsus Nüfus Müdürlüğüne müracaat ederek ...'ı kendi çocuğumuz gibi eşimle kendi nüfusuma kaydettirdim. Eşim öldükten sonra ...'ı geri aldılar, çocuğu kovdu diye beni mahkemeye verdiler, kovmadığımı söyleyince ...'ın kendi çocukları olmadığı iddiasıyla dava açtılar, yapılan DNA testinde ...'ın İ. A. ve D. A' ın çocukları olduğu tespit edildi. Başkasının çocuğunu kendi nüfusuma kaydettirmenin suç olduğunu bilmiyordum. Yukarıda da belirttiğim gibi ...'ı Tarsus Nüfus Müdürlüğüne müracaat ederek kaydını yaptırdım..."

18. Başvurucunun verdiği ifade kapsamında suç yerinin Tarsus olduğu gerekçesiyle ve yetkisizlik kararı ile soruşturma dosyası aynı gün Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

19. Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı, "resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma ve çocuğun soybağını değiştirme" suçları kapsamında yaptığı soruşturmada başvurucunun da aralarında bulunduğu şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Gerekçede; bahse konu suçlara ait eylemlerin 1993 yılında gerçekleştiği, suça uyan maddelerin zamanaşımının 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'na göre 5 yıl, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre ise 8 yıl olduğu belirtilerek şüphelilerin üzerlerine atılı suçların zamanaşımına uğradığı belirtilmiş ve zamanaşımını kesen herhangi bir nedenin de bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmiştir.

20. Başvurucunun itirazı Tarsus Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/8/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

21. Başvurucu, nihai kararı 16/10/2014 tarihinde dosyayı incelerken öğrendiğini bildirmiştir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemede nihai kararın başvurucuya tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanamamıştır.

22. Başvurucu 20/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Mevzuat

23. 1587 sayılı mülga Kanun’un 46. maddesininin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

“Yaş, ad, soyadı ve diğer kayıt düzeltme davaları ilgilinin oturduğu yer asliye hukuk mahkemesinde Cumhuriyet savcısı ve nüfus başmemuru veya nüfus memuru huzuruyla görülür ve karara bağlanır.

Bu davalar düzeltmeyi isteyenlerle, ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından açılabilir ve dinlenecek tanıklar, resmi kayıt örnekleri ve belgelerle ispat olunur. Şu kadar ki; ilgilinin görünüşü davayı yalanlayıcı olmaması şarttır. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre ceza mahkemelerinde yapılacak yaş düzeltmesi işlerinde de nüfus başmemuru veya nüfus memuru taraf olarak bulunurlar.”

24. 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"(1) Mahkeme kararı ile yapılan kayıt düzeltmelerinde aşağıdaki usûllere uyulur:

a) Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır.

Kayıt düzeltme davaları (..) nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır."

25. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 289. maddesi şöyledir:

"Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl, (...) içinde açmak zorundadır.

Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır.

Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar."

B. İlgili Yargı Kararları

26. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/4/2016 tarihli ve E.2014/18-717, K.2016/503 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:

 “…Dava, nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, davacı H.ile müteveffa eşinin evlilikleri boyunca çocukları olmadığını,.... davalı S.’nin davacı H.’nin ağabeyi olan müteveffa M. ile Z.’nin müşterek çocukları olduğu halde, ...davacı H. ile müteveffa eşinin çocuğu olarak nüfusa kaydedildiğini...belirterek ...nüfus kaydındaki bu yanlışlığın düzeltilmesini,...talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, ...davanın "soybağıdavası" niteliğinde olmakla aile mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile görev nedeniyle davanın reddine karar verilmiş(tir)...

...temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur. Mahkeme, önceki gerekçeler ile direnmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dilekçesi dikkate alındığında davanın soybağı mı, yoksa kayıt düzeltme davası mı olduğu belirlenecek hukuki nitelendirmeye göre görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi, yoksa aile mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.

Konunun anlaşılabilmesi için öncelikle kanuni düzenlemeler sonra kavramlar ve soybağı davaları ile nüfus kayıt düzeltim davalarının farklılıkları üzerine durulması gerekmektedir.

...

Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın, kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığı için, böyle bir durumda çocuk ile koca arasında soybağının bulunmadığının tespitine yönelik olarak açılacak dava, soybağının reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davasıdır (TMK m. 39). Örneğin kocanın eşi dışında bir başka kadın tarafından doğrulan çocuğu, eşinden doğmuş gibi nüfus kütüğüne kaydettirmesi ... hallerinde durum böyledir.

...

Şu durumda; zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın açılabilen nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi tanık da dinlenebilecektir...

...nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır.

...

Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları dava açması süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunduğu açıktır.

...

Somut olaya gelince; ...H. ve eşinin kendi çocukları olmadığını bildikleri halde davalı S.’yi yanlış ve yanıltıcı beyan ve işlemlerle yasaya aykırı olarak kendi hanelerine kayıt ettirdikleri de iddia edilmektedir. Bu türden yanlış ve yanıltıcı beyan ve işlemle yasaya aykırı olarak yapılan kayıtların düzeltilmesinin nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu açıktır...”

27. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/9/2011 tarihli ve E.2011/18-471, K.2011/561 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:

“…Dava, nüfus kayıtlarında tescilli anne adının silinmesi ile gerçek anne adının nüfus kayıtlarına tescili istemine ilişkindir.

Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, E.'nin Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ... dilekçeye istinaden Cumhuriyet Savcılığı tarafından bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesine göre nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları düzeltmeyi isteyen şahıslar ile resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır. Yasanın bu hükmüne göre Cumhuriyet Savcılarının böyle bir davayı açmaları ancak ilgili resmi dairelerin gösterecekleri lüzum üzerine mümkündür. Kişilerin dava harç ve masraflarını yatırarak ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinde açmaları mümkün bulunan böyle bir davayı, görev ve yetkileri yasalarla belirlenmiş Cumhuriyet Savcılığını aracı kılarak açtırmaları mümkün değildir. Mahkemece bu durum dikkate alınarak yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir...”

C. Uluslararası Hukuk

28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:

“(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.”

V. İNCELEME VE GEREKÇE

29. Mahkemenin 9/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

30. Başvurucu, nüfus kayıtlarında oğlu olarak görünen kişinin kendisinden olmadığını, ilgili kaydın yolsuz ve gerçeğe aykırı olduğunu ifade ederek Mersin Cumhuriyet Başsavcılığından nüfusta hâlen varlığını sürdüren bu gerçeğe aykırı durumun 1587 sayılı mülga Kanun'un 46. maddesi uyarınca düzeltilmesi talebinde bulunduğunu belirtmiştir. Başvurucu ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığının başvurunun konusunu ve mahiyetini yanlış değerlendirdiğini, bu nedenle soruşturma kapsamında şüphelilere isnat edilen fiiller nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiğini, oysa talebinin sadece gerçeğe aykırı olan nüfus kaydının düzeltilmesinden ibaret olduğunu dile getirmiştir. Bu kapsamda Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüştür.

B. Değerlendirme

31. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

32. Başvurucunun amacı nüfus kayıtlarında oğlu olarak görünen kişinin kendisinden ve müteveffa eşinden olmadığını ispat etmek ve nüfus kaydının düzeltilmesini sağlamaktır.

33. Başvurucunun 2010 yılında önce Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde “nüfus kaydının düzeltilmesi” davası açtığı, daha sonra görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine davaya "soybağının reddi" davası olarak devam edildiği anlaşılmaktadır. Başvurucunun açtığı dava, Mersin 3. Aile Mahkemesinin 2013 yılında kesinleşen kararıyla hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmiştir. Başvurucu bunun üzerine 1547 sayılı mülga Kanun'un 46. maddesini dayanak göstererek Cumhuriyet Başsavcılığından, nüfus kaydının düzeltilmesi için dava açılmasını talep etmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı, yaşanan olayın özelinde Türk Ceza Kanunu'nun ilgili hükümlerine göre bir suç işlendiği şüphesiyle başvurucunun ifadesini almış, ancak başvurucu ile beraber diğer şüpheliler hakkında olayın 1993 yılında gerçekleşmesi nedeniyle dava zamanaşımının düzenlendiği hükümlere göre kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

34. Somut olayda başvurucu, Nüfus Kanunu'nun ilgili hükümlerinde yer alan “nüfus kaydının düzeltilmesi” davasının Cumhuriyet Başsavcılığınca da açılabileceği varsayımıyla yaptığı başvuru üzerine hakkında yürütülen cezai soruşturma kapsamında şikâyetlerini dile getirmektedir. Ancak tüketilen başvuru yolunun ileri sürülen şikâyetler açısından bir çözüm sağlayabilecek nitelikte kullanılabilir ve etkili bir yol olmadığı anlaşılmaktadır.

35. Nitekim, başvurucunun aslında asliye hukuk mahkemesinde açılmasını istediği “nüfus kaydının düzeltilmesi” davası kendisi tarafından herhangi bir süre koşuluna bağlı olmaksızın açılabilir (bkz. § 26).

36. Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davası ilgili nüfus dairesinin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından da açılabilir. Ancak Yargıtayın yerleşik içtihadı uyarınca Cumhuriyet savcılarının böyle bir davayı açabilmeleri için mutlaka ilgili nüfus dairesinin talebi gerekmektedir. Dolayısıyla kişilerin dava harç ve masraflarını yatırarak ilgili asliye hukuk mahkemesinde açmaları mümkün bulunan böyle bir davayı, görev ve yetkileri yasalarla belirlenmiş Cumhuriyet Başsavcılığını aracı kılarak açtırmaları mümkün değildir (bkz. § 27). Somut olayda başvurucunun Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına doğrudan ilettiği dilekçe sonrasında olaydaki şartlar dikkate alınarak bir cezai soruşturma açılmıştır.

37. Buna göre başvurucu tarafından asliye hukuk mahkemelerinde nüfus kaydının düzeltilmesi için her zaman dava açılabilmesi mümkün iken bu yolun tüketilmediği, bunun yanı sıra kaydın düzeltilmesi amacıyla ilgili nüfus idaresine herhangi bir müracaattada bulunulmadığı görülmektedir.Bu sebeple başvurucunun, hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 9/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(D.A. [2.B.], B. No: 2014/16549, 9/5/2018, § …)
   
Başvuru Adı D.A.
Başvuru No 2014/16549
Başvuru Tarihi 20/10/2014
Karar Tarihi 9/5/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, başvurucunun nüfus kaydının düzeltilmesi için açılması istenen dava kapsamında Cumhuriyet Başsavcılığına verilen dilekçe üzerine başvurucu hakkında soruşturma açılmasının ve yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinin özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Nüfus kayıtları-İsim Değişikliği-Cinsel Kimlik Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 1587 Nüfus Kanunu 46
5490 Nüfus Hizmetleri Kanunu 36
4721 Türk Medeni Kanunu 289
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi