TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KADRİYE OZAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/16552)
|
|
Karar Tarihi: 13/9/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Yakup MACİT
|
Başvurucular
|
:
|
1. Kadriye
OZAN
|
|
|
2. Serkan
OZAN
|
|
|
3. Abdullah
OZAN
|
|
|
4. Hakan
OZAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Asüde ŞENOL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, işçilik alacağından kaynaklanan tazminat davasında,
bir kısım alacak talebinin zamanaşımından dolayı reddedilmesi nedeniyle
mahkemeye erişim hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucuların murisi O.O. 2/1/1986-8/5/2000 tarihleri
arasında R.D. isimli şahsın işyerinde işçi olarak çalışmıştır.
10.O.O. iş akdinin geçerli bir neden olmadan ihbarsız olarak
feshedildiğini, işçilik haklarının ödenmediğini belirterek, 22/11/2002
tarihinde Bursa 2. İş Mahkemesinde dava açmış, 40 TL kıdem ve ihbar tazminatı,
yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacağı, 80 TL genel tatil ve hafta
tatili ücreti talebinde bulunmuştur.
11. Yargılama sırasında alınan 18/7/2012 tarihli bilirkişi
raporunda, davacının 1.402 TL kıdem tazminatı, 233 TL ihbar tazminatı, 747 TL
yıllık izin ücreti, 2.093 TL fazla çalışma ücreti, 774 TL hafta tatili ücreti,
183 TL bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.
12. Davacı, bilirkişi raporunda tespit edilen miktarlara göre
20/11/2012 tarihli dilekçesiyle dava değerini 5.500 TL olarak ıslah etmiştir.
13. Davalı taraf, beyan dilekçesini 5/12/2012 tarihli duruşmada
tekrarlayarak ıslaha karşı zamanaşımı defi ileri sürmüştür.
14. Bursa 2. İş Mahkemesi (Mahkeme) 17/12/2012 tarihli
kararında, iş akdinin haklı nedenlerle feshedildiğinin davalı tarafça
ispatlanamadığını, davacının işçilik alacak haklarının sübuta erdiğini
belirterek davacı lehine 1.402 TL kıdem tazminatı, 233 TL ihbar tazminatı, 747
TL yıllık izin ücreti, 466 TL fazla çalışma ücreti, 172 TL hafta tatili ücreti,
56 TL bayram ve genel tatil ücreti alacağına hükmetmiştir.
15. Temyiz üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 18/2/2014 tarihli
kararında, davacının iş sözleşmesinin 8/5/2000 tarihinde feshedildiğini,
20/11/2012 tarihli dilekçesi ile tazminat ve alacaklarını ıslah etmişse de
davalı vekilinin kanuni süresi içerisinde ıslaha karşı zamanaşımı definde
bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde talep ettiği tazminat ve alacakların
dışında kalan miktarların zamanaşımına uğradığını, ıslahla artırılan tazminat
ve alacakların hüküm altına alınmasının hatalı olduğunu belirterek hükmü
bozmuştur.
16. Bu arada davacı O.O.nun 23/1/2014
tarihinde vefatı üzerine başvurucular mirasçı sıfatıyla davaya katılmışlardır.
17. Bozma ilamına uyan Mahkeme 18/9/2014 tarihli kararında,
önceki kararın gerekçesini (bkz. § 14) tekrarlayarak ıslahla artırılan alacak
taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek dava dilekçesinde belirtilen
değerler (bkz. § 10) üzerinden kesin olarak davanın kısmen kabulüne karar
vermiştir.
18. Başvurucular, kararı 18/9/2014 tarihinde öğrendiklerini
beyan etmişler ve 20/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 13/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
20. Başvurucular, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle ıslaha
konu bakiye alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Uzun süren yargılama nedeniyle ıslaha konu alacak
kalemlerinin zamanaşımına uğradığına yönelik ihlal iddialarının, mahkemeye
erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
22. Anayasa Mahkemesi; bireysel başvuru kapsamında yaptığı
değerlendirmelerinde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne
taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını
isteyebilmek anlamına geldiğini, kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya
mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını
önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal
edebileceğini (Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52), mutlak nitelikte olmayan bu hakkın
sınırlandırılması hususunda devletlerin takdir hakkı gereği bazı düzenlemeler
yapabileceğini, bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların hakkın özünü
zedeleyecek nitelikte olmaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması
ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerektiğini belirtmiştir (Mesut Güzel, B. No: 2014/5876, 22/9/2016,
§ 31).
23. Somut davaya benzer bir başvuruda, bir işverenin yanında
çalışan başvurucunun iş akdinin 1/11/2003 tarihinde feshedilmesi üzerine başvurucu
açtığı davada ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret alacağı ve fazla mesai
kalemlerinin her biri için 100 TL alacak talebinde bulunmuş, yargılama
sırasında 10/10/2011 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen alacak
miktarlarına istinaden 18/10/2011 tarihinde davayı ıslah ederek talep
miktarlarını artırmış, davalı taraf ise 4/11/2011 tarihli dilekçesi ile ıslah
edilen kısma ilişkin zamanaşımı defi ileri sürmüştür. Mahkeme; yıllık izin,
ücret alacağı ve fazla mesai alacaklarının, ıslah tarihine göre beş yıllık
zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek bu talepler açısından davayı kısmen
kabul etmiş, dava dilekçesindeki talep miktarlarını esas alarak karar
vermiştir. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle ıslaha konu alacağın
zamanaşımına uğradığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
24. Anayasa Mahkemesi bu başvuruda, Yargıtay içtihatlarında işçi
alacaklarının miktar olarak davanın açıldığı tarihte tam ve kesin olarak
tespitinin mümkün olup olmadığının somut olayın özelliğine göre
değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, her durumda teknik ve hukuki
uzmanlık gerektiren hesaplamalar yapılması beklenmemekle birlikte başvurucunun
hizmet akdi ile ne kadar süre ile çalıştığını bilmesi gerektiğini, somut davaya
konu alacağın, dava açıldığı tarih itibarıyla ilgili mevzuata göre en azından
hukuken altında ücret kabul edilmeyen asgari ücret rakamları üzerinden
hesaplanmasının mümkün olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve iş davalarına
bakan Yargıtay dairesinin, ıslah edilen alacakla ilgili olarak zamanaşımı
definin ileri sürülebileceği yönündeki içtihatlarının, avukatla temsil edilen
başvurucu için öngörülebilir olduğunu ve hukuki belirsizlik taşımadığını, beş
yıllık zamanaşımı süresinin geçmesinde en büyük payın başvurucuya ait olduğunu,
başvurucunun, iş akdi 1/11/2003 tarihinde feshedildiği hâlde alacak davasını
25/4/2006 tarihinde, yaklaşık 2 yıl 6 ay sonra açarak zamanaşımı süresinin
yarısının geçmesine neden olduğunu belirterek zamanaşımı nedeniyle ıslah edilen
miktarlara yönelik ret kararı verilmesinin mahkemeye erişim hakkının ihlali
sonucunu doğurmayacağını belirtmiştir (Hüseyin
Gönel, B. No: 2013/2491, 17/7/2014, §§
47-49 ).
25. Başvuru konusu olayda, başvurucunun iş akdi 8/5/2000
tarihinde sona ermiş, başvurucu 22/11/2002 tarihinde iş mahkemesinde açtığı
davada, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 40 TL kıdem ve ihbar tazminatı,
yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacağı, 80 TL genel tatil ve hafta
tatili ücreti talebinde bulunmuştur.
26. Yargılama sırasında alınan 18/7/2012 tarihli bilirkişi
raporuna göre davacı murisin 1.402 TL kıdem tazminatı, 233 TL ihbar tazminatı,
747 TL yıllık izin ücreti, 2.093 TL fazla çalışma ücreti, 774 TL hafta tatili
ücreti, 183 TL bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunduğu tespit
edilmiştir.
27. Davacı muris 18/7/2012 tarihli bilirkişi raporlarında tespit
edilen miktarlara göre 20/11/2012 tarihli dilekçesiyle davayı ıslah etmiş,
Mahkeme ıslaha konu kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin ücreti,
hafta tatili ve bayram genel tatil ücreti alacak talepleri için Kanun'da
öngörülen 10 ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek bu talepleri
reddetmiştir.
28. Başvuru konusu davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan
18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri ile
yargısal uygulamalarda, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması suretiyle
açılan kısmi davalarda yargılama sırasında bilirkişi raporuyla tespit edilen
dava değerine göre bakiye alacağın ek dava ya da ıslah yoluyla talep
edilebileceği anlaşılmaktadır.
29. Nitekim somut başvuruya konu davanın temyiz incelemesini
yapan Yargıtay 22. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun
içtihatlarında, ücret ve ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları için
ıslah tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre için alacak talebinde
bulunulabileceği, kıdem ve ihbar tazminatının iş akdinin feshinden itibaren 10
yıl, yıllık izin ücreti alacağının ise fesihten itibaren 5 yıllık süre
içerisinde talep edilebileceği, zamanaşımı süresi içerisinde kısmi dava
açılması hâlinde alacağın yalnız talep edilen kısmı için zamanaşımı süresinin
kesileceği, dava dışı kalan bölüm hakkında zamanaşımı süresinin işlemeye devam
edeceği belirtilmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6/3/2013 tarihli ve
E.2012/4-824, K.2013/305 sayılı kararı; Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 19/1/2012
tarihli ve E.2011/12430, K.2012/224 sayılı; 24/5/2012 tarihli ve E.2012/5688,
K.2012/10973 sayılı; 13/7/2012 tarihli ve E.2012/12225, K.2012/16790 sayılı;
28/9/2012 tarihli ve E.2012/17445, K.2012/20139 sayılı; 20/11/2012 tarihli ve
E.2012/6256, K.2012/25883 sayılı; 21/3/2014 tarihli ve E.2014/211, K.2014/6844
sayılı; 7/12/2015 tarihli ve E.2014/20766, K.2015/33747 sayılı kararı).
30. Başvurucuların murisinin hizmet akdi ile ne kadar süre
çalıştığının tespiti ile işçilik alacağının asıl davanın açıldığı tarih
itibarıyla ilgili mevzuata göre en azından asgari ücret rakamları üzerinden
hesaplanmasının mümkün olduğu, başvuru konusu iş davalarına bakan Yargıtay
dairesinin, saklı tutulan bakiye işçilik alacağı ile ilgili yapılan ıslaha
karşı zamanaşımı definin ileri sürülebileceği hususundaki içtihatlarının
avukatla temsil edilen başvurucular ve murisi açısından öngörülmeyecek
nitelikte bir hukuki belirsizlik taşımadığı, ayrıca iş akdi 8/5/2000 tarihinde
sona erdiği hâlde alacak davasının 22/11/2002 tarihinde yani yaklaşık 2 yıl 6
ay sonra açıldığı, zamanaşımı süresinin geçmesinde bu durumun da etkisinin
olduğu, bu açıdan başvurucuların 20/11/2012 tarihli ıslaha konu alacak taleplerinin
zamanaşımı nedeniyle reddedilmesinin hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri
bağlamında öngörülebilirlik sınırları içinde ve ölçülü olduğu, yapılan yorumun
başvurucuların mahkemeye erişim hakkını zedelemediği sonucuna ulaşılmıştır.
31. Açıklanan nedenle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
32. Başvurucular, makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
33. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan iş mahkemeleri
nezdinde açılan davalarda yargılama süresi tespit edilirken sürenin başlangıç
tarihi olarak uyuşmazlığı karara bağlayacak davanın açıldığı tarih; sürenin
sona erdiği tarih olarak, yargılamanın sona erdiği (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772, 7/11/2013, § 69), yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle
ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Mehmet
Salih Ayyıldız, B. No:2012/397, 17/11/2014, § 25).
34. Başvurucunun miras bırakanlarından intikalle takip etmekte
olduğu bir uyuşmazlığın söz konusu olması hâlinde, makul süre değerlendirmesi
bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların yargılamaya
katıldıkları an değil somut olayda muris açısından değerlendirmeye esas alınan
sürenin başlangıç anıdır (Gülseren Gürdal ve
diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
35. İş mahkemeleri nezdinde görülen davalarda yargılama
süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve
kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki
tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin
Kılıç, § 58).
36. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 11 yıl 11 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
37. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
39. Başvurucular ihlalin tespitine, maddi ve manevi zararların
giderilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
40. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
41. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucular Kadriye Ozan, Abdullah Ozan, Hakan Ozan ve Serkan
Ozan'a ayrı ayrı net 5.460 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
42. Başvurucular tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş
olmakla beraber tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında
illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından başvurucuların maddi tazminat
taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
43. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç, 1.800 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvuruculara
müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucular Kadriye Ozan, Serkan Ozan, Abdullah Ozan ve
Hakan Ozan'a ayrı ayrı net 5.460 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata
ilişkin diğer taleplerin REDDİNE
D. 206,10 TL harç, 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURULARA MÜŞTEREKENÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Bursa 2. İş Mahkemesine (E.2014/223,
K.2014/548) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
13/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.